Yasemin Devrimi Sonrası Tunus

Bu makaleyi Sesli Makale projemiz kapsamında dinleyebilirsiniz.


7 Aralık 2010’da polisin, seyyar satıcı olan Muhammed Buazizi’nin tezgahına el koyması sonucu Buazizi’nin kendini yakarak intihar etmesi, Tunus’ta olayların palazlanmasına yol açmış ve 23 yıldır devlet başkanlığı yapan Zeynel Abidin Bin Ali ülkeyi terk etmiştir.

Aslında Muhammed Buazizi’nin  trajik hikayesi birçok Tunuslunun durumu hakkında bilgi veriyordu. Halkın büyük kısmının yoksulluk, zorlu hayat koşulları ve gelir adaletsizliğinden muzdarip olması Tunusluların Yasemin Devrimi adını verdiği sürecin ilk tetikçisiydi. 2010 yılında %14’e varan işsizlik oranı diplomalı kesimde %22’ye kadar yükselmiştir.1 Tarım sektörü gerilemiş, gıda ürünlerinin fiyatları artmış, tüm bunlar yoksul kesimin daha da yoksullaşmasına sebep olmuştur. 2 Ayrıca, Bin Ali ailesinin ülkedeki birçok ekonomik sektörü tekelinde bulundurması ve servetlerinin önemli boyutlara ulaşması halkın öfkesini artırmıştır. Bu nedenle Buazizi’nin intiharı sonrası özellikle yoksul kesimlerde protestolar artmış ve sadece bir ay içinde iktidar kontrolü kaybedip, devrilmiştir.

Bin Ali iktidarını güçlendirmek için ekonomiyi kullanmanın yanı sıra, muhalif medyayı tamamen bastırmış ve birçok siyasi yasak getirmişti. Bu dönemde, daha sonra iktidara gelecek Nahda hareketi de yasaklanan hareketler içerisinde yer almaktaydı ve iktidar tarafından terör örgütü ilan edilmişti.3  Bin Ali, 1988’de kendisinin anayasaya dahil ettiği üç kereden fazla devlet başkanı olamama kuralını başkanlığını devam ettirmek için 2002’de referanduma giderek anayasadan kaldırtmıştır. 4 Bu sebeplerden dolayı protestolar dinmemiş, Bin Ali 14 Ocak 2011’de ülkeyi terk etmiştir. Daha sonra Muhammed Gannuşi tarafından kurulan kabineler Bin Ali iktidarı dönemindeki politikacıları barındırdığı için halkın tepkisini çekmiş ve dağılmışlardır.  Bu dönemde olan en kritik gelişme ise Nahda hareketinin siyaset yasağının kaldırılmasıdır. Ekim’de gerçekleştirilen seçimlere yeni açılan bir çok siyasi parti katılmış, Nahda Partisi ise meclisteki çoğunluğu sağlamıştır. Bin Ali döneminde bastırılan, kendilerini İslami parti olarak tanımlayan Nahda Partisi böylelikle kendine siyaset  yapabileceği bir alan bulabilmiştir.

Tunus’un demokratik geçmişinin zayıf olmasına rağmen, bu gelişmeler sayesinde ülke önemli bir demokratik dönüşüm geçirmiştir. Fransa’dan bağımsızlığını 1956’da kazanan Tunus, 1987’ye kadar Habib Burgiba tarafından tek partili, otoriter bir sistem ile yönetilmiştir. Burgiba’nın sağlık sorunlarını neden göstererek kansız bir darbeyle yönetimi ele alan Bin Ali ise 24 yıl devlet başkanlığı yapmıştır. Devrim sonrası yüze yakın siyasi partinin kurulması ve sivil toplum örgütlerinin yaygınlaşması Tunus’un demokratik geçmişi düşünüldüğünde çok önemli gelişmelerdir. Ayrıca iktidara gelen partiler karşıt ideolojideki politikacıları bastırmamış, İslami Nahda partisi ve laik sol eğilimli Nida Tunus Partisi aynı koalisyon içerisinde yer alabilmişlerdir.

Ennahda’nın iktidara gelmesiyle toplumda laiklik-İslamcılık tartışmaları artmış, Tunus şeriatçı sloganların atıldığı ve on binlerin katıldığı gösterilere sahne olmuştur. İslamcılar tarafından gerçekleştirildiği söylenen, özellikle sol eğilimli politikacıların suikast ile öldürülmesi siyasi krizi daha da derinleştirmiştir.

Şubat 2013’te sol eğilimli muhalif lider Şükrü Belayid’in suikast sonucu öldürülmesinden sonra binlerce Tunuslu sokağa dökülüp hükümeti protesto etmiş, söz konusu kitlesel tepkiden dolayı Hamadi Cebali başkanlığındaki hükümet istifa etmiştir.  Altı ay sonra ise muhalefetteki Halk Hareketi Partisi Lideri Muhammed İbrahimi öldürülmüş, Tunus yeniden protestolarla çalkalanınca yönetimde olan Urayyid hükümeti de dağılmıştır. Tüm bu suikastların özellikle muhalif politikacılara karşı olması laik kesimin tepkisine ve protestolarına sebep olmuş, birçok kişi Nahda Partisi’ni suçlamıştır. 2014 seçimleri laik Nida Tunus Partisi’nin meclisteki çoğunluğu kazanmasıyla sonuçlanmıştır.

Fakat 8 Ekim 2015’te laik Nida Tunus Partisi milletvekili Rıza Şerefüddin’e suikast düzenlenmesi ülkedeki toplumsal kutuplaşmanın sebep olduğu şiddet ortamının devam ettiğini göstermektedir.

Tunus’ta önemli bir siyasi istikrarsızlık söz konusudur. Son 5 yılda birçok farklı devlet başkanı ve başbakan yönetimde görev almıştır. Suikastlar ise zaten çok önemli bir dönüşüm geçiren Tunus’taki atmosferi daha da kritik hale getirmiş, siyasi istikrarsızlığın devamını getirmiştir.

Tunus’ta devrime sebep olan ekonomik faktörler ironik bir şekilde devrim sonrası da devam etmektedir. Genç diplomalılarda işsizlik oranı %31’lere kadar çıkmıştır. Bazı uzmanlar, gözlenen yüksek işsizlik oranının gençler arasında cihatçı hareketlere katılmayı teşvik ediyor yorumunu yapmıştır.5 Devrim öncesi Tunus ekonomisi turizm getirisinden önemli ölçüde yararlanıyordu. 2010 yılında 7 milyon turist ağırlayan Tunus’un devrim sonrası turist sayısı oldukça azalmıştır. Ülkeye gelen yabancı yatırımlar hiçbir zaman devrim öncesi seviyeyi yakalayamamıştır.6 Bu süreçte Tunus ekonomisi ülkedeki siyasi dönüşümün kurbanı olmuştur.

Özetle, Tunus’un içinde bulunduğu yoğun siyasi ve toplumsal dönüşümün, şiddet ve kutuplaşma ortamıyla gerilemiş bir ekonomiye mal olduğu söylenebilir. Fakat Nahda’nın ılımlı duruşu Tunus’u Arap Baharını tecrübe eden Mısır, Libya gibi ülkelere göre daha başarılı kılmıştır. Nahda Partisi İslami bir duruşa sahip olmasıyla birlikte, parti lideri Raşid Gannuşi’nin geçtiğimiz Mayıs ayında Le Monde gazetesine verdiği demeçte partinin Müslüman ve İslami referansları olan bir parti olduğunu, bunun yanında Tunus’ta siyasi İslama yer olmadığını söylemiş ve demokrasinin önemini vurgulamıştır. Nahda’nın bu tavırları radikal destekçilerini ılımlaştırabilir, bu da devrimin kısa vadede olmasa da uzun vadede olumlu bir sürece dönüşmesini sağlayabilir. Zira Tunus’ta devrilen otoriter yönetimin demokrasi ile doldurulması ülkede sağlanabilecek toplumsal ve siyasi uzlaşma ortamına bağlıdır.

Merve BİRDAL

KAYNAKÇA:

  1. Tunisie: une maladie nommée chômage http://www.fhimt.com/2011/08/04/tunisie-une-maladie-nommee-chomage-infographie/
  2. Tunus ekonomisinin genel özellikleri http://www.orsam.org.tr/files/OA/37/4harun.pdf
  3. Yasemin Devrimi’nden “Arap Baharı”na Tunus http://www.yasader.org/web/yasama_dergisi/2012/sayi22/22-61.pdf
  4. Un référendum pour quoi faire? http://aan.mmsh.univ-aix.fr/Pdf/AAN-2002-40_06.pdf
  5. Face au chômage, Habib Essid veut aller au-delà des “solutions classiques” http://www.huffpostmaghreb.com/2016/03/29/chomage-essid-solutions_n_9565370.html
  6. Tunisie: la situation économique identique avant et après la révolution http://www.rfi.fr/afrique/20160123-tunisie-economie-contestation-sociale-kasserine

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...