Avrupa’da yaşayan başarılı rol modeller ile mülakatlar serisi olan televizyon programında Kader Sevinç ile mülakat yapıldı.
Dr. Ozan Örmeci: Kader Hanım, sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla son derece yoğun bir programınız olmasına karşın mülakat önerimizi kabul ettiğiniz ve bizi kırmadığınız için Uluslararası Politika Akademisi (UPA) ailesi adına size teşekkür ederim. Genç okurlarımız ve temsilcilerimiz için lütfen bize biraz kendinizden ve akademik ve siyasal kariyerinizden söz edebilir misiniz?
Kader Sevinç: Bu imkan için Uluslararası Politika Akademisi’ne çok teşekkür ederim. Yayınlarınızla uluslararası ilişkiler alanındaki tartışmalara değerli katkılar yapıyorsunuz. Okurlarınız www.kadersevinc.com blogumda “hakkımda” bölümünden en güncel kısa biyografime ulaşılabilir.
Dr. Ozan Örmeci: CHP Avrupa Birliği Temsilciliği’ni kurdunuz ve burada yaptığınız başarılı çalışmalarla dikkat çekiyorsunuz. Bugüne kadar CHP Brüksel Temsilciliği’nin yaptığı somut çalışmalar nelerdir? Önümüzdeki dönemde yeni ne gibi projeleriniz var?
Kader Sevinç: Çok teşekkür ederim. CHP Avrupa Birliği Temsilciliği Brüksel’de 2008 yılında kuruldu. Kurduğumuz temsilcilik hem siyasi rolü, hem de oluşturduğumuz model ile bir ilk oldu. Ardından diğer siyasi partilerin de bu yönde Brüksel’e ilgilerinin arttığını gözlemledik. CHP’nin Avrupa Birliği alanında öteden beri sürdürdüğü öncülüğü burada da sergilemesinin AB sürecinde çok seslilik açısından da değer yarattığına inanıyorum.
2008 yılında CHP’nin politika ve yaklaşımlarının Avrupa Birliği kurumları ve sosyal demokrat çevrelerince algılanışında yoğunlaşan sorunların olduğu bir dönemde Avrupa Birliği temsilciliğini kurmakla görevlendirildim. CHP’nin Türkiye’nin ve Avrupa’nın gündemindeki konulara yaklaşımlarını daha etkili aktarabilmek, Türkiye’nin üyelik sürecini en başından bugüne olduğu gibi desteklemek, Avrupa Birliği’nin Türkiye ile ikili gündemi dışında kalan genel gündeme katkı sunabilmek amaçları ile çalışmalara başladık.
Kurumsal yayınlar, brifingler ve iletişim ağları: Öncelikle kurumsal yayınlarımızdan bahsetmek isterim. CHP’nin ilk Avrupa Birliği yayınlarını İngilizce ve Türkçe olarak başlattık. Yüzlerce İngilizce ve Türkçe yayın yaptık. Sadece 2012 yılı içinde şuana kadar iki yüzün üzerinde bülten ağımız ile Avrupa Birliği bülteni paylaştık. Sosyal medya, email ve web sayfamız gibi iletişim araçları ile 70.000 kişiye Avrupa Birliği hakkında bilgi ve içerik ulaştırdık. Türkçe bültenlerimizi takip etmek isteyen okurlarınız www.chp-avrupabirligi.org adresinden emailleri ile Türkçe bülten ağımıza katılabilirler. İngilizce iki önemli yayınımız var, biri Türkiye’deki gündemi üzerinden CHP’nin politika ve etkinliklerini yansıtan Turkish News Folder yayını diğeri uluslararası raporlar temelinde çeşitli alanlarda Türkiye’nin Dünya ortalamasına göre nerede olduğunu yansıtan “Turkey & the World 2012” raporu. Bu raporumuzu da www.chpbrussels.org adresimizden indirebilir okurlarınız.
2008 yılından bu yana CHP Genel Başkanı ve yöneticilerimize Avrupa Birliği politikaları ve Avrupa’daki ilerici gündem hakkında Brüksel ve Ankara’da brifingler de sunuyoruz. Brüksel’deki düşünce kuruluşları ve AB kurumlarının ilgili toplantılarına aktif katılım ve katkı sağlıyoruz. Brüksel’de uluslararası basında da bugüne kadar çok sayıda haberimiz ve etkinliğimiz ile yer aldık. Birçok zaman uluslararası basının Türkiye’nin ana muhalefet partisi olarak Brüksel’deki çalışmalarımıza gösterdiği ilginin Türk basının ilgisinin ötesinde olduğunu gözlemledik.
Avrupa Birliği Başkentlerine Ziyaretler: Kuruluştan bu yana yoğun ikili temaslar ve AB kurumlarına yönelik brifingleri sürdürmekteyiz. Bunun yanı sıra Türkiye’den Brüksel’e gelen ulusal ve yerel politika temsilcilerimizin AB kurumları ile temaslarını önemsiyoruz. 2009-2012 yılları arasında dördü Genel Başkan düzeyinde olmak üzere CHP temsilcilerinin Avrupa Birliği yetkilileri ile görüş alışverişinde bulunmaları için Brüksel’e çok sayıda ziyaret programı tasarladık. Brüksel’e yönelik bu ziyaretler Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barosso, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, Avrupa Parlamentosu S&D Grup Başkanı Hannes Swoboda, AB Komiseri Olli Rehn, AB Komiseri Stefan Füle, AB Komiseri Johannes Hahn, AB Komiseri Pawel Samecki, Avrupa Sosyalist Partisi Başkanı Poul Nyrup Rasmussen ve yeni başkanı Sergei Stanishev ile görüşmeleri de içermekteydi. Brüksel’in dışında Genel Başkanımızın Londra, Paris Sosyalist Enternasyonal ve Fransa temaslarının programlarının da içerik ve koordinasyonunu CHP Avrupa Birliği Temsilciliği üstlendi.
Avrupa’daki ilerici parti PES nezdinde çalışmalar: Avrupa’daki ilerici partilerin Avrupa düzeyinde merkezi Brüksel’de bulunan şemsiye partisi PES’in ortak üyesi olan CHP 2008 yılından itibaren kurduğumuz yoğun ilişki ve işbirliği ağı ile hem PES Yönetim Kurulu’nda hem de oluşturulan komitelerde yer almakta ve Avrupa Birliği karar mekanizasına PES kanalıyla da katılım sağlamakta. Örneğin Avrupa Birliği’nin genç işsizliği ile mücadele için atması gereken adımlar öncelikle PES’in bu alandaki komitesinde tartışılıyor ve CHP’nin de katkısıyla oluşan teklif AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu ve Konsey’de en üst düzeyde tartışılarak hayata geçti.
PES ve Sosyalist Enternasyonal gibi platformlarda yalnızca ana parti olarak değil aynı zamanda gençlik ve kadın kollarımızın da katılımcılığını ve üyeliğini teşvik ettik, Brüksel’deki temaslarımızla da zemin hazırladık. Özellikle gençlik kollarımızın son yıllarda bu konuyu sahiplenmesi ile onların da üyelikleri gerçekleşti.
CHP Avrupa Birliği Müzakereleri İzleme Takımı: Avrupa Birliği üyelik süreci tüm ülkelerde topluma danışma ve katılımcılığın en üst düzeye çıkarılmasına ihtiyaç olan bir süreç. Maalesef ülkemiz 2005 yılından itibaren artan bir şekilde toplumsal uzlaşı ve katılımcılık bakımından kötü bir örnek oluşturdu. Bu da teknik yönü ağır olan AB konusunda bilgi temelli olmayan yaklaşımların ve toplumu kasten yanlış bilgilendiren çevrelere alan açtı.
Türkiye’de bir ilk olan CHP Avrupa Birliği Müzakere İzleme Takımı ile başta Genel Başkanımız olmak üzere CHP yöneticileri ve üyelerinin Avrupa Birliği müzakere başlıklarının içerikleri ile ilgili ayrıntılı bilgilendirilmesine ve siyaset önerileri geliştirmeye yönelik oluşturduğumuz gönüllü uzman grubumuzun hazırladığı raporlar oluşturduk. Uzman raportör grubumuz AB ile ilgili yüksek lisans ya da doktora düzeyinde eğitim görmüş kişilerden oluşuyor. Ayrıca bu takımın raporlarının içeriğini mecliste takip edecek CHP’li milletvekillerinin danışmanlarından bir ekip de oluşturuldu. Yakında takımın hazırladığı raporları web sayfamızda oluşturduğumuz bölümde kamuoyu ile paylaşarak Avrupa Birliği müzakereleri hakkında yurttaşlarımızın hızlı ve kolay bir şekilde Türkçe bilgiye erişimlerini sağlayacağız.
Tüm bu çalışmalarımızda gönüllü olan onlarca arkadaşımızın emekleri çok değerli. Gönüllü arkadaşlarımızın Türkiye’de ilerici gündemin oluşturulmasına verdikleri katkı için hepsine sizin aracılığınızla bir kez daha teşekkür etmek istiyorum.
Dr. Ozan Örmeci: Siyaset çalışmalarınızın dışında sosyal girişimleriniz de dikkat çekiyor.
Kader Sevinç: Özellikle iki girişim için çaba gösteriyorum. Birincisi eğitim alanında, Brüksel’deki Türkiye kökenli çocuklara yönelik hafta sonu düzenlenen dersler ve etkinlikler. Girişimin adı Sınıf 1B. Öncelikli alanlarımız İngilizce, tarih, spor ve sanat. (http://sinif1b.wordpress.com)
Diğer girişim bir düşünce kulübü; Türk Kahvesi Brifingleri. Güncel Avrupa siyaseti ve ekonomisi konularda bir konuk konuşmacı ve aynı alanda ilgili kişilerin katılımıyla gerçekleşen yuvarlak masa toplantıları. Aynı anda da Türk kahvesi ve lokum servisi oluyor. (www.turkishcoffeebriefings.com)
Dr. Ozan Örmeci: Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce bir süredir devam eden durgunluk ve umutsuzluk kısa vadede aşılabilir mi? Türkiye’nin AB tam üyeliği yolundaki engellerin kaldırılması için sizin ve partinizin ne gibi önerileri mevcut?
Kader Sevinç: Demokratik reform, hızla mevzuat uyumu ve dürüst iletişim. Bu üç alanda Türkiye siyasi kararlılıkla ilerlemeli. Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinin geleceği bugün yaşanan AB’nin geleceği tartışması ile doğru orantılı olarak şekillenecek. Bu nedenle bu tartışmayı izliyor ve şekillenmesine de katkı koyacak bir noktada olmamız gerekiyor. Zihnimizde net bir geleceğin Avrupa resmi olabilmeli. Türkiye hem AB’nin 2004 genişlemesi sonrası içine düştüğü yönetim ve liderlik krizi hem de maalesef ülkemizin 2005 yılından itibaren belirginleşen biçimde Kopenhag siyasi kriterleri kapsamındaki konularda kazanımlarını kaybetmeye başlaması nedeniyle bu süreçte bir durgunluk yaşıyor.
AB içine düştüğü yönetim ve liderlik krizini ekonomide yaşanan güçlükleri fırsata dönüştürerek bir “yeniden şekillenme” sürecini başlattı. Bu süreç ilerliyor ve kanımca bu süreç küresel düzeyde Avrupa’nın gücünü artırarak çıkması ile sonuçlanacak. Avrupa pragmatik ve hatalarından öğrenmeyi biliyor. Onlar sorunlarından güçlenerek sıyrıldıkları noktada Türkiye nerede olacak ve Avrupa gündemi ile hangi noktada buluşacak? Bugün önümüzdeki temel sorunun bu olduğunu düşünüyorum.
Dr. Ozan Örmeci: Bir süredir ABD’nin en ünlü eğitim kurumlarından Johns Hopkins Üniversitesi’nde bulunuyorsunuz. Bize Amerika’daki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
Kader Sevinç: 2012 yazında Washington’da Johns Hopkins Üniversitesi’nde (SAIS) ziyaretçi akademi üyesi olarak bulundum ve Amerikalı siyasi ve ekonomik çevrelerle birçok temasta bulundum. Şimdi de aynı kurumun akademi üyesi olmaya devam ediyorum. Bu çerçevedeki çalışmalarımın odak noktasında Avrupa ile ABD arasında gelişmekte olan Transatlantik ekonomik ilişkiler bulunuyor. Türkiye’nin de uluslararası ilişkilerde yakın geleceğini doğrudan ilgilendiren bir alandır bu.
Dr. Ozan Örmeci: Türkiye’de siyasette kadınların yeterince ön plana çıkamaması ve genç kadınlarımızın önüne başarılı rol-modellerin konulamamasının önemli bir sorun olduğu birçok kişi tarafından dile getiriliyor. Sizce bunun önündeki gerçek engeller nelerdir?
Kader Sevinç: Siyasette erkek egemen anlayışın ağır gölgesi izin verdiği ölçüde Türkiye’de kadınlar siyasette var olabiliyor. CHP milletvekili Aylin Nazlıaka’nın geçtiğimiz aylarda yaşadığı kötü deneyim bu kanıksanmış soğuk ve keskin gerçeğin vücut bulmuş hali. Meclisteki “kadın” milletvekilleri Bakan Fatma Şahin’in yemeğine katılmayı reddediyor ve çoğunluğu “kadın” hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri, “kadın” kolları tepki gösteriyorlar bu olan bitene.
Bu tür kadını hedef alan olaylarda, gözüm “erkek” siyasetçileri ve “erkek”lerin hakim olduğu sivil toplum örgütlerini daha önceki örneklerde olduğu gibi bu karelerde de arıyor. Göremiyorum. Kadın meselesi kadınların meselesi olduğu müddetçe, toplumun meselesi olmaya ve erkeklerin ön saflarında yer aldığı bir eşitlik hareketine dönüştürülemedikçe benzer karelerin tekrarı kaçınılmaz. Sonuç elde etmekse güç.
Nazlıaka bu olay sonucunda konuyu kamuoyunun gündemine medya yoluyla taşırken ona bu muameleyi yapan zihniyetin “iki çocuk annesi ve evli bir kadın olma” ölçeği ve cinsel dogması Nazlıaka’yı en destekleyen ve anlayan gazetecinin bile sorularının gizli öznesi. Sorular ne kadar iyi bir anne ve eş olduğu temasına vurguda birleşiyor. Böylece ona ve tüm kadınlara bu muameleyi yapan erkeklerin bu ölçeğini de teyit ediyor farkında olmadan. Bilinçaltı bir süreç yaşanıyor muhtemelen.
Her gün milyonlarca kadın benzer ve daha ağır küçültücü muameleye maruz kalıyor yaşamın her alanında. Çoğunluk susuyor, toplumu içine kilitleyen bir gizli sözleşmeyle “sessizlik” milyonlarca kez yürürlüğe giriyor.
Kadın hakları Kader Sevinç’in başlıca çalışma alanları arasında yer alıyor.
Dr. Ozan Örmeci: Siyaset dünyasını yakından tanıyan biri olarak kadının siyasetteki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Kadın milletvekili sayısında artış olduğu görülüyor son seçimde sizce bu yeterli mi?
Kader Sevinç: Her seçim öncesi “bir milat olsun” dendikten, mecliste ve diğer seviyelerde eşit kadın temsili için kampanyalar yapıldıktan sonra hayal kırıklığı yaşanıyor. ’275 kadın’ kampanyası yapan KA-DER bu seçimde en çok 100-118 kadının milletvekili seçilebileceğini ve bundan duydukları üzüntüyü dile getiriyor. Oysaki seçimlerin sonucunda TBMM’de demokrasimiz adına pek de gurur verici sayılmayacak 50 olan kadın milletvekili sayısı bu seçimle birlikte sadece 78’e çıktı.
Kadın meselesi siyasi partilerde “kadın” kollarının, kadın milletvekillerinin, kabinede tek kadına sahip bakanlık olan ilgili bakanlığın, kadın hakları alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin alanına terk edildiği sürece tepkiler, basın bildirileri, yürüyüşler “değişim yaratıcı” etkiye maalesef kavuşamıyor. Çoğunluğunu birbirini bundan önceki yüzlerce eylem ve etkinlikten tanıyan “kadınlar”ın gerçekleştirdiği bir başka eylem olmaktan ve erkeklerin kadınların taleplerinin gazının alınmasına iyi birer vesile olarak görüp bıyıkaltından güldüğü bir çerçeveye sıkışmaktan kurtulamıyor.
Dr. Ozan Örmeci: Sizce bugüne kadar siyaset dünyasında yer almış kadın rol modellerinin bu algı ve süreçte nasıl bir rolü var?
Kader Sevinç: Siyaset, ekonomi, sosyal ortamlar ve de özel yaşam, her alanda köklü bir sorunla karşı karşıyayız. Sanıyorum kadınların kazanımlarına ve eşit temsil haklarına erkek dili kullanan, her tavrıyla adeta ne kadar sert ve “erkek gibi” olduğunu ispata çalışan “kadınlar” kadar kimse zarar veremiyor. Erkekler bile. Çünkü bu profilin kadınları bastırdıkları, geriye ittikleri kimlikleriyle kendilerini öteliyorlar, toplumun bir kuşağının geleceğini öteliyorlar. Üstelik de bunu nadir bir türmüş gibi her unvanın önüne yerleştirilen “kadın” sıfatını kullanarak yapıyorlar.
Bu onların suçu değil muhakkak. Onlar da içine doğdukları bu erkeklerin hakimi olduğu dünyada kendilerine alan açmanın yolunun “erkekleşmek” olduğunu düşünerek bunu yapıyorlar. Bir miktar açıyorlar da. Belki farkına varmadıkları kendilerini erkeklere öykünerek, redderek açtıkları alanların mevcut ve gelecek kuşakların haklarından çalındığı ve onlara hiç bir şey kazandırmadığı. Sadece siyaset dünyası erkeklerinin onlarla ilişkilerindeki farklılaşma bile bu etkisizliğin önemli bir göstergesi kanımca.
Dr. Ozan Örmeci: Kadın rol modellerin erkeklere öykünmesi sorununun yanında vurguladığınız diğer sorunlar göz önüne alındığında kadınların siyaset dünyasında daha ön plana çıkabilmeleri için ne gibi çalışmalara ağırlık verilmeli?
Kader Sevinç: Türkiye’de önce kadınlar bu eşitlik duygusunu içlerine sindirmedikleri sürece bazı göreceli adımlar zamanın etkisi içinde oluşsa da çözümün gelişeceğine inanmıyorum. Kadın siyasetçiler için bir model olarak mesele cinsel dogmalardan arınmış, kadınlar için dayatılan tek tip yaşam modelini kabul etmeden fakat bunu da erkeklere öykünmeden yapabilmek.
Erkekler olmadan toplumsal hiç bir mücadeleden söz edemeyiz. Erkeklerin aktif bir şekilde bu mücadeleye desteğini ve ön plana çıkmalarını sağlamak gerekiyor. Siyasette de bu alanda erkeklere daha fazla görev verilmeli ve görev almaları zorlanmalı. Kadın hakları hakkında sadece kadın siyasetçilerin, sivil toplum örgütü temsilcilerinin konuşması içerik ne kadar zengin ve güçlü olursa olsun bir süre sonra kendi etkilerini sıfırlıyor.
Kadınların siyasete “yenilik” getirmeleri gerekiyor. Yeni söylemler, yöntemler ve farklı bir siyaset yapma biçimi önermeleri gerekli topluma. Günlük siyasetin kimsenin okumadığı, internet kaynakları ve medyamızı bombardımana tutan, içeriksiz “basın bildirisi siyaseti”nden uzak durmak elzem. Çağımız sorunlara çözüm odaklı yaklaşım, analitik derinlik ve hızlı eylem çağıdır.
Dr. Ozan Örmeci: Bu keyifli sohbet için size çok teşekkür ediyor ve başarılarınızın devamını diliyoruz.
Dr. Ozan Örmeci