Suriyelileri Geri Göndermekte Acele Etmeyin

Erken Dönüşler Mülteciler İçin Derin Riskler Taşırken Suriye’nin Uzun Vadeli İstikrarına da Zarar Verebilir

Bu yazı 15 Ocak 2025 tarihinde Foreign Policy’de Don’t Rush to Send Syrians Back başlığıyla İngilizce olarak yayımlanmıştır. 

On dört yıllık iç savaşın ardından, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın düşüşü—uzun zamandır uzak bir ihtimal olarak görülen bu senaryo—Aralık ayında yalnızca bir haftadan biraz daha uzun bir sürede gerçeğe dönüştü. Silahlı muhalif grupların rejime karşı hızlı bir saldırı başlatmasıyla Esad’ın iktidarı sona erdi. Şam, Stockholm, İstanbul, Berlin ve daha birçok şehirde göstericiler, Esad ailesinin acımasız yönetiminin sonunu coşkuyla kutladı.Suriyelileri Geri Göndermek

Ancak dünya genelinde 6,2 milyondan fazla Suriyeli mülteci için bu an, bir başka karmaşık soruyu da beraberinde getiriyor: Ne zaman ve hangi koşullarda evlerine dönecekler?

Suriye’nin geleceğine dair büyük belirsizliklere rağmen, Avrupa ve Orta Doğu’daki birçok hükümet, mültecileri geri göndermeye yönelik planlarını hızlandırıyor gibi görünüyor. Esad’ın devrilmesinden sadece bir gün sonra, birçok Avrupa hükümeti Suriyelilere yönelik sığınma başvurularını askıya alma kararı aldığını açıkladı. Yetkililer, bu kararlarını Suriye’nin yeni siyasi ve güvenlik durumunu değerlendirme ihtiyacıyla gerekçelendirdi.

Yeni jeopolitik gelişmeleri sığınma politikalarına dahil etmek adına alınan geçici duraklamalar makul olsa da bazı Avrupa ülkeleri, nihayetinde Suriyeli mültecileri ülkelerine geri göndermeyi hedeflediklerini açıkça belirtti. Avusturya İçişleri Bakanı Gerhard Karner, Avusturya’nın “düzenli bir geri dönüş ve sınır dışı etme programı” hazırlayacağını duyurdu. Hükümet, Suriyeli mültecilerin ülkeyi terk etmelerini teşvik etmek amacıyla mali destek paketleri sunduğunu açıkladı. Almanya’da ise gelecek ay düzenlenecek seçimler öncesinde, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin eş lideri Alice Weidel, Esad rejiminin çöküşünü kutlayan Suriyelilerin “derhal Suriye’ye dönmesi gerektiğini” söyledi.

Orta Doğu’da ise bazı siyasetçiler, Esad’ın düşüşünü fırsat bilerek Suriyelilerin kitlesel dönüşünü teşvik etmeye çalışıyor. Bu çabalar, yıllardır süregelen kamuoyu baskısına ve uluslararası desteğin azalmasına dayanıyor. Son aylarda, İsrail’in yoğun bombardımanı nedeniyle yüz binlerce Suriyeli Lübnan’dan kaçmak zorunda kaldı. Lübnan yetkilileri ise Suriyelilerin ülkeye yeniden girişini kısıtlamak için hızla harekete geçti. Esad’ın devrilmesinden sadece birkaç gün sonra, Türkiye’de bazı belediyeler Suriyelilerin dönüşünü kolaylaştırmak amacıyla tek yönlü biletler sunmaya başladı. Suriyelileri Geri Göndermek

Bu gelişmeler, mülteci dönüşlerini hızlandırma yönünde küresel bir eğilim olduğunu gösteriyor. Ancak bu dönüşlerin zamansız olması, yalnızca bireysel mültecilerin güvenliğini değil, aynı zamanda Suriye’nin uzun vadeli istikrarını da riske atabilir.

Erken Dönüşlerin Riskleri ve Geri Dönüş Sürecinin Sürdürülebilirliği

Erken dönüşler, mülteciler için ciddi riskler barındırmaktadır. Suriye özelinde bu riskler, barınma ve altyapı eksikliği gibi temel geçim kaygılarından, hâlâ çözüme kavuşmamış mülkiyet yasaları ve devam eden şiddet nedeniyle ortaya çıkabilecek toplumsal gerilimlere kadar geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Böylesine derin bir belirsizlik ortamında milyonlarca mülteciyi aceleyle geri göndermek, güvenli, gönüllü ve sürdürülebilir mülteci dönüşü hedefiyle çelişmekle kalmaz, aynı zamanda Suriye’nin uzun vadeli istikrarına da zarar verebilir.

Eğer devletler Suriyelilerin güvenli bir şekilde geri dönmesini desteklemek ve yeni Suriye devletinin istikrarlı olmasını sağlamak istiyorlarsa, mültecilerin dönüş kararlarının hem gönüllü hem de geri çevrilebilir olmasını garanti etmelidirler. Suriyelileri Geri Göndermek

Şu an, ülkelerini yeniden inşa etmek isteyen Suriyeliler arasında güçlü bir umut dalgası oluşmuş durumda ve birçoğu kalıcı olarak geri dönmeyi düşünebilir. Ancak bu dönüşlerin kapsamını ve kalıcılığını değerlendirmek için henüz çok erken. Güvenlik, siyasi ve insani belirsizliklerle dolu bu ortamda mülteci dönüşlerinin büyüklüğünü veya yaygınlığını abartmak, ev sahibi ülkelerde mültecileri tehlikeye atan politikaları körükleme riski taşımaktadır. Suriyelileri Geri Göndermek

Esad’ın devrilmesinin ardından geçen günlerde, bazı gözlemciler Şam ve Halep’e giden yollardaki yoğun trafiği, komşu ülkelerdeki birçok Suriyelinin hızla evlerine dönmekte olduğunun bir göstergesi olarak yorumladı. Ancak kısa sürede, bu trafiğin büyük bir kısmının ülke içinde yerinden edilmiş kişilerden oluştuğu anlaşıldı. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Aralık 2024’ün başından bu yana 660.000’den fazla Suriyelinin ülke içinde yeniden yerinden edildiğini tahmin etmektedir.

UNHCR, 2 Ocak itibarıyla Esad’ın devrilmesinden sonra yaklaşık 115.000 Suriyelinin resmi sınır kapılarından ülkeye giriş yaptığını öngörmektedir. Bu, önceki yıllara kıyasla önemli bir artış olmakla birlikte, dünya genelindeki toplam Suriyeli mülteci sayısına kıyasla hâlâ küçük bir orandır. Dahası, Suriye’ye giriş yapanların bir kısmı, yıllar sonra aile üyelerini ziyaret eden veya eski evlerini kontrol eden kişiler olabilir; bu bireylerin tamamının kalıcı dönüş amacı taşıdığı kesin değildir.

Örneğin, 8-25 Aralık 2024 tarihleri arasında Ürdün üzerinden Suriye’ye giriş yapan 22.000 Suriyelinin yalnızca 3.000’den biraz fazlası kayıtlı mülteciydi. Geri kalanların çoğu ya üçüncü ülkelerden transit geçiş yapan kişilerdi ya da Ürdün’e geri dönme hakkına sahip farklı bir yasal statüye sahip bireylerdi. Kayıtlı Suriyeli mültecilerin Ürdün’den ayrılmaları durumunda geri dönmelerine şu an için izin verilmemektedir. UNHCR’nin 8 Aralık 2024 sonrası yaptığı bir anket, komşu ülkelerdeki Suriyeli mültecilerin büyük çoğunluğunun dönüş için “bekle ve gör” yaklaşımını benimsediğini ortaya koymuştur.

Suriyeliler yeni bir başlangıcı benimsemiş olsa da, geleceğe ve geçmişe dair belirsizlikler devam etmektedir.

Şu ana kadar Suriye’de kalmış bazı kişiler, yeni bir şiddet dalgası korkusu veya belirsizlik nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda kalabilir. Son haftalarda on binlerce Suriyeli ülkeyi terk etmiş, ancak komşu ülkeler giriş kısıtlamalarını sıkılaştırmış ya da mevcut kısıtlamaları sürdürmüştür. Dini azınlıkları hedef alan saldırılar, mezhepsel gerilimlerin artabileceğine dair endişeleri körüklerken, Suriye’nin yeni hükümeti bu kaygıları azaltmaya çalışmaktadır. Kuzey Suriye’deki silahlı grupların devam eden çatışmaları ve İsrail’in güneybatı Suriye’de genişleyen işgali de yeni yerinden edilme dalgalarına yol açmaktadır.

Suriye’nin siyasi ve güvenlik durumu istikrara kavuşsa bile, ülkenin maruz kaldığı yıkım ve insani kriz birçok Suriyeliyi geri dönme konusunda tereddütte bırakmaktadır. Suriyelilerin %90’ı yoksulluk sınırının altında yaşarken, yıllar süren savaşın ardından devletin sunduğu hizmetler büyük ölçüde işlevsiz hale gelmiştir. Kışın etkisini artırdığı bu dönemde, ülkedeki milyonlarca insan sıcak bir barınaktan yoksunken, yerinden edilmiş mültecilerin de döndüklerinde barınma imkanlarının son derece kısıtlı olacağı açıktır.

Uluslararası Kurtarma Komitesi’nin (IRC) Lübnan’daki son değerlendirmesine göre, mültecilerin büyük çoğunluğu Suriye içinde yaşanabilir bir konuta erişime sahip değildir. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Direktörü Amy Pope’un da belirttiği gibi, erken ve büyük ölçekli geri dönüşler, zaten kırılgan olan altyapıyı daha da zorlayarak aileleri tekrar yer değiştirmeye zorlayabilir.

Birçok mülteci, Suriye’ye geri dönerlerse ev sahibi ülkelerdeki korumalarını kaybedebileceklerinden korkuyor. UNHCR, Suriye’deki durumun Suriyelilerin mülteci statüsünün sona erdirilmesi için gereken koşulları karşılamadığını belirtiyor. Mültecilerin statüsü, yalnızca hükümet değişikliği gerekçe gösterilerek iptal edilmemelidir. Uluslararası hukuk açıkça mültecilerin ancak “gönüllü olarak yeniden yerleşmeleri” durumunda mülteci statülerinin sona erebileceğini öngörmektedir; yani, mülteciler sadece geçici ziyaretler yapmak yerine kalıcı bir dönüş gerçekleştirmelidir. Ancak, bu hüküm her zaman uygulanmamıştır. Lübnan ve Danimarka gibi ülkeler, ülkelerine ziyaret gerçekleştiren Suriyelilerin mülteci statülerini iptal etmiş veya yenilemeyi reddetmiştir.

Mültecilerin korkularını artıran bir diğer faktör, birçok ev sahibi hükümetin Esad’ın düşüşünden önce bile Suriyelilerin sığınma hakkına erişimini kısıtlama ve geri dönüş sürecini hızlandırma yönünde adımlar atmış olmasıdır. Lübnan ve Türkiye’de Suriyeliler yıllardır artan ayrımcılık ve sınır dışı edilme tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır. Avrupa’da ise göçmen karşıtı partilerin yükselişi, mülteciler için giderek daha düşmanca bir siyasi ortam yaratmıştır. Bazı siyasetçiler bu dönemi, mültecileri güvenlik koşullarını dikkate almadan sınır dışı etme politikalarını hızlandırmak için bir fırsat olarak görmektedir.

Örneğin, Danimarka hükümeti 2019’dan bu yana Şam’ın mülteciler için güvenli olduğunu savunmaktadır. Ancak son haftalarda ortaya çıkan dehşet verici hapishane raporları bu iddianın gerçek dışı olduğunu gözler önüne sermiştir. Başkente dönen bir Suriyeli aktivistin cesedinin bulunması ve hapishanelerde yıllardır süren gözaltı, işkence ve infazlara dair kanıtların ortaya çıkması, Suriye’deki güvenlik risklerinin devam ettiğini göstermektedir. Suriyelileri Geri Göndermek

Mültecilerin kendi kararlarını verebilmeleri için yeterli zaman ve doğru bilgiye sahip olmaları gerekmektedir. Suriye’nin geleceği konusunda umut verici birçok gelişme olsa da, sahadaki güvenlik durumu bir gecede değişmeyecektir. Mültecileri zorla sınır dışı etmek veya mülteci statülerini erken iptal etmek, geri dönüş sürecinin sürdürülebilirliğini zayıflatır. Araştırmalar, zorla geri gönderilen veya yeniden entegrasyon desteği almayan mültecilerin tekrar yerinden edilme ve marjinalleşme riskiyle karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Mültecileri aceleyle geri göndermek, göçmen karşıtı siyasi söylemleri yatıştırabilir, ancak mültecilerin haklarını ihlal eder ve hem Suriye’de hem de bölge genelinde daha fazla istikrarsızlığa yol açabilir.

Ev sahibi devletler, mültecilerin ve sığınmacıların haklarını yeniden teyit etmelidir. Hükümetler, grup temelli mülteci statüsü reddini yasaklayan uluslararası hukuku uygulamakla yükümlüdür ve Esad’ın devrilmesine rağmen birçok Suriyelinin hala tehdit altında olduğunu kabul etmelidir. Suriye içinde uzlaşma çabaları sürse bile, şiddet ve travmanın yarattığı miras, birçok insanın ülkesine dönmesini engelleyecek önemli bir faktör olmaya devam edecektir.

Hükümetler ayrıca, Suriye’yi kalıcı olarak dönüp dönmemeye karar vermeden önce ziyaret etmek isteyen mülteciler için koruma sağlanacağını açıkça taahhüt etmelidir. Böyle bir yaklaşım, Suriyelilerin kendi bölgelerindeki riskler ve yerel durum hakkında tam bilgi edinmelerini sağlayarak kalıcı geri dönüşleri teşvik edebilir. Üstelik, mülteciler statülerini kaybetme korkusu olmadan bu değerlendirmeyi yapabilirler. Bu doğrultuda olumlu bir adım olarak, Türkiye 2025’in ilk yarısında Suriyelilerin geçici olarak ülkelerine seyahat etmelerine izin veren bir mekanizma açıkladı. Bu sistem, mültecilerin kalıcı dönüş kararı vermeden önce birden fazla kez ülkelerine ziyaret gerçekleştirmelerine olanak tanıyacaktır.

Son olarak, ev sahibi hükümetler birçok Suriyelinin yeni toplumlarının ayrılmaz bir parçası haline geldiğini kabul etmelidir. Avrupa Birliği ülkelerinde 300.000’den fazla Suriyeli mülteci vatandaşlık almış durumda ve birçokları uzun vadeli oturma iznine sahiptir. Avrupa ülkelerinin yaşlanan iş gücüyle karşı karşıya olduğu ve iş gücü krizinin derinleştiği bir dönemde, mültecilerin hızla geri gönderilmesi akıllıca olmayabilir. Suriyeliler ayrıca, Suriye’ye komşu ülkelerde de iş gücünün önemli bir parçası haline gelmiş durumdadır.

Suriyeli mülteciler, ülkelerinin yeniden inşasında kilit bir rol oynayacaktır; bu, ya geri dönerek ya da diaspora üzerinden siyasi ve ekonomik destek sağlayarak gerçekleşebilir. Bu çabalar halihazırda başlamış olup, Suriye liderliğindeki girişimlere uluslararası destek sağlanması kritik bir önem taşımaktadır. Suriyeliler kendi gelecekleri hakkında kararlarını verirken, ev sahibi hükümetlerin en azından onlara bu zor seçimleri yapabilmeleri için zaman tanıması gerekmektedir. Suriyelileri Geri Göndermek

Yazarlar:

Reva Dhingra, Uluslararası Kurtarma Komitesi’nin uluslararası programlar ekibinde politika ve planlama danışmanı olarak görev yapmaktadır ve George Washington Üniversitesi’nde öğretim üyesidir.

Lama Mourad, Carleton Üniversitesi Norman Paterson Uluslararası İlişkiler Okulu’nda yardımcı doçent ve Pennsylvania Üniversitesi Perry World House’ta Lightning Scholar olarak görev yapmaktadır.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Trump ve Yeni Milliyetçilik Çağı

Bu yazı ilk olarak Michael Brenes ve Van Jackson...

Davetlisiniz: Afet Sonrasında Yükseköğretime Erişim Hakkı İzlenmesi Raporu

📢 Davetlisiniz! 📢 Birlikte İyileşiyoruz programının bir parçası olan afet...

Suriye’de Mücadele: Türkiye ve İsrail

Bu makale, 14 Şubat 2025 tarihinde Shlomo Ben-Ami imzasıyla...

Türkiye’nin Toplumsal Haritası: TGSS 2024

Türkiye’nin Toplumsal Haritası Türkiye Genel Sosyal Saha Araştırması (TGSS), Türkiye’nin...