Rukiye Sümeyye ŞAHİN
Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Öğrencisi,
ORCID: https://orcid.org/0009-0003-0922-6823
ÖZET
Safevi Devleti İran’ın siyasi, dini, kültürel ve ekonomik tarihinde önemli bir dönemi temsil etmektedir. Şii İslam’ının resmi devlet mezhebi olarak kabul edilmesi, İran’ın dini kimliğini şekillendirmiş ve ülkenin siyasi, kültürel ve dini gelişimine yön vermiştir. Bu etkiler, günümüz İran’ının temelini oluşturan unsurlardan biridir ve tarihi süreç içindeki önemi büyüktür. Günümüz İran’ının siyasi ve dini ideolojisini anlamak için Şah İsmail’in liderliğine ve Safevi Devleti’nin kuruluşunu tarihsel bir perspektiften bakmak gerekmektedir. Bu çalışmada Erdebil Tekkesinden Safeviyye Tarikatına giden süreç incelenmiş olup, erken dönem Safevi Devleti’nin kuruluşu ve siyasi politikaları tarihsel sıra ile incelenmiş ve günümüz İran’ı üzerine etkileri tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: İran, Safevi Devleti, Şii İnancı, İran’ın Siyasi Arka Planı, Şah İsmail
EXAMINING THE POLITICAL BACKGROUND OF IRAN ON THE BASIS OF THE EARLY THE SAFAVID EMPIRES
ABSTRACT
The Safavid Empire represents an important period in the political, religious, cultural and economic history of Iran. The adoption of Shia Islam as the official state sect has shaped Iran’s religious identity and guided the country’s political, cultural and religious development. These effects are one of the elements that form the basis of today’s Iran and are of great importance in the historical process. In order to understand the political and religious ideology of today’s Iran, it is necessary to look at the leadership of Shah Ismail and the establishment of the Safavid
State from a historical perspective. In this study, the process from the Ardabil Lodge to the Safavid Order was examined, the establishment and political policies of the early Safavid State were examined in historical order, and their effects on today’s Iran were discussed.
Keywords: Iran, Safavid Empire, Shiite Faith, Political Background of Iran, Shah Ismail
GİRİŞ
İran ve Safevi Devleti ilişkisi, tarihsel olarak İran coğrafyasında derin izler bırakan, siyasi, dini ve kültürel açılardan önemli etkileri olan bir ilişkiyi yansıtmaktadır. Safevi Devleti, 15. ve 16. yüzyıllarda İran topraklarında önemli bir siyasi güç olarak yükselmiş ve bölgede belirleyici bir rol oynamıştır. Bu dönem, günümüzdeki İran’ın dini yapısında büyük değişimlerin temelini oluşturmuştur. (Çitlioğlu, 2015, ss. 17-19)
Safeviler, Şii İslam mezhebinin önde gelen bir taraftarı olarak ortaya çıkmış ve Şii İslam’ı İran’ın resmi mezhebi haline getirmişlerdir. Safevi hanedanı, Aleviliği benimsemiş ve Şii inancını benimseyen toplulukların liderliğini yapmıştır. Bu, İran’ın dini kimliğini dönüştürmüş ve ülkede Şii İslam’ın etkisini derinleştirmiştir.
Safevi Devleti’nin kurucusu Şah İsmail, İran’ı birleştirmiş ve güçlü bir merkezi hükümet kurmuştur. Bu dönem, İran’ın altın çağı olarak kabul edilebilmektedir. Sanat, edebiyat ve mimari alanlarında büyük gelişmeler yaşanmıştır. Safevi hanedanı temelinde, İran’ın kültürel mirası zenginleşmiş ve etkileyici eserler ortaya çıkarılmıştır.
Şii İslam ve Safevi Devleti ilişkisi, siyasi istikrarsızlık ve dış müdahalelerle sıklıkla sarsılmıştır. Özellikle Osmanlı ve Safevi Devleti arasındaki çekişmeler, bölgedeki dengeleri değiştirmiş ve zaman zaman savaşlara sebep olmuştur. Osmanlı Devleti ile olan rekabet, bölgedeki dengeleri etkileyerek sınırlarının belirlenmesinde ve siyasi haritasının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.(Mohammednelad, 2015, ss. 865-866) Safevi hanedanının sona ermesiyle İran’da siyasi ve dini dinamiklerde de değişiklikler yaşanmıştır. Bununla birlikte, Safevi dönemi İran’ın tarihinde derin izler bırakmış ve ülkenin dini, kültürel ve siyasi kimliğini şekillendirmiştir.
Bugün, İran’ın Şii İslam mezhebini benimsemesi ve Şii İslam’ın merkezi olması, Safevi döneminin mirası olarak görülmektedir. Safevi Devleti’nin İran’a bıraktığı dini ve kültürel izler, ülkenin kimliğini şekillendirmeye devam etmektedir. Bu nedenle, İran ve Safevi Devleti ilişkisi, sadece tarihi bir bağlantı değil, aynı zamanda İran’ın bugünkü yapısının da bir parçasını oluşturmaktadır.
Safevi Devleti Öncesi Dönem
Safevi Devleti öncesi dönem, İran tarihinde çeşitli siyasi, kültürel ve dini değişimlerin yaşandığı bir süreci ifade etmektedir. Bu dönem, genellikle Timur İmparatorluğu’nun çöküşüyle başlar ve Safevi Devleti’nin ortaya çıkışına kadar devam eder. Timur İmparatorluğu’nun dağılmasıyla, bölgede çeşitli yeni aktörler ortaya çıkmıştır. Bu dönemdeki en önemli siyasi aktörler, Akkoyunlu ve Karakoyunlu gibi Türkmen beylikleri olmuştur.
Akkoyunlu ve Karakoyunlu hanedanları, 15. yüzyılın ortalarında İran coğrafyasında etkili olmuş iki Türkmen beyliğidir. Bu beylikler, İran topraklarında siyasi etki ve kontrol sahibi olmuşlardır. Özellikle Akkoyunlu Beyliği, Anadolu’daki Osmanlılar ile mücadele etmiş ve bölgede önemli bir güç unsuru haline gelmiştir. Her iki beylikte o dönemde bölgede nüfuza sahip olmuştur ve zaman zaman karşılıklı çatışmalar yaşamışlardır. Bu çatışmalar, Safevi Devleti’nin yükselişi ve belirginleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. (Karagöz, 2010, ss. 14-16)
Akkoyunlu ve Karakoyunlu hanedanları arasındaki mücadeleler genellikle siyasi nedenlerle ortaya çıkmıştır. Her iki hanedanlık da bölgede geniş topraklara hâkim olmaya çalışmıştır ve bu durum, çatışmaların temelini oluşturmuştur. Özellikle sınır bölgelerinde ve stratejik noktalarda yaşanan çekişmeler, iki hanedanlık arasında süregelen rekabeti tırmandırmış ve süregelen bir uyuşmazlığı ortaya çıkarmıştır. Bu durum bölgesel diğer dinamiklere de etki etmiş ve bölgedeki diğer aktörlerin devletleşme sürecinde önemli bir rol oynamıştır. (Mohammednelad, 2015, ss. 68-70)
Safevi Devleti’nin kurucusu Şah İsmail, genç yaşta Akkoyunlu Hanedanı tarafından esir alınmış ve bu durum, onun ilerideki politik ve askeri hamlelerini etkilemiştir. Ancak, Akkoyunlu Hanedanı ile Karakoyunlu Hanedanı arasındaki çekişmeler, Safevi Devleti’nin yükselişine zemin hazırlamıştır. (Kuşkonmaz, 2020, s. 488)
Özellikle serbest bırakılmasının ardından, Şah İsmail Safevi Devleti’ni kurmak ve büyütmek için güçlü bir hedef belirlemiştir. Bu süreçte Akkoyunlu Hanedanı, Karakoyunlu Hanedanı ve diğer rakip güçler arasındaki zayıflıkları ve çekişmeleri kendi lehine kullanmıştır. (Gündüz, 2010, s. 253)
Şah İsmail, Safevi Devleti’ni kurduktan sonra, Akkoyunlu Hanedanı ile çeşitli çatışmalar yaşamış ve sonrasında 1501’de Tebriz’i ele geçirerek Akkoyunlu Devleti’nin çöküşüne yol açmıştır. Bu zafer, Safevi Devleti’nin bölgede güçlü bir siyasi konuma ulaşmasını sağlamış ve Safevilerin İran’da egemen bir güç haline gelmesine katkıda bulunmuştur.
Akkoyunlu ve Karakoyunlu Hanedanları arasındaki çatışmaların Safevi Devleti’nin yükselişine ve belirginleşmesine katkıda bulunduğu kabul edilir. Bu çatışmalar, Safevilerin siyasi ve askeri deneyim kazanmasını sağlamış ve sonunda İran topraklarında güçlü bir devletin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Bu durum, Safevi Devleti’nin siyasi arenada daha etkin olmasını ve bölgedeki dini değişimlere liderlik etmesini sağlamıştır. (Dedeyev, 2016, ss. 105-106)
Erdebil Tekkesi
Erdebil Tekkesi, Safeviyye Tarikatı’nın merkezi ve önemli bir sembolü olmuştur. Bu tekke, Safeviyye tarikatının kurucusu Şeyh Safiyüddin İshak Erdebili’nin etrafında şekillenen tarikatın merkezi olarak kabul edilmiştir. Sünni-Şafii bir inanç çizgisine sahip olan Erdebil Tekkesi, Safevi Devleti’nin tarihinde ve Şah İsmail’in liderliğindeki dönemde oldukça önemli etkileri gözlemlenmiştir. (Karadeniz, 2019, s. 2)
13. yy’in başlarında kurulan Erdebil Tekkesi, mistik öğretileri ve dervişlik uygulamalarıyla bilinen bir merkez olmuştur. Tarikat, dini öğretilerini burada yaymış ve takipçilerini yetiştirmiştir. Şeyh Safiyüddin’in ölümünden sonra, tarikat liderliği oğlu Şeyh Sadreddin Musa tarafından devam ettirilmiş ve bu süreçte Erdebil Tekkesi Safeviyye tarikatının önemli merkezlerinden biri olmuştur. (Karadeniz, 2019, s. 2)
Safevi Devleti’nin kurucusu olan Şah İsmail, Erdebil Tekkesi’nin önemli bir takipçisi olmuştur ve burada eğitim almıştır. Tekkenin atmosferi ve Şeyh Safiyüddin’in öğretileri, Şah İsmail’in siyasi ve dini ideallerini şekillendirmede büyük bir rol oynamıştır. Şah İsmail, Erdebil Tekkesi’nin etkisiyle Safevi Devleti’ni kurmuş ve bu devleti Şii İslam’ın resmi mezhebi haline getirmiştir. Bu sayede Safevi Devleti, İran coğrafyasında siyasi olarak belirginleşmiştir. Bu dönemde Safeviler, tarikatın öğretileri etrafında siyasi nüfuzlarını güçlendirmişlerdir. (Karagöz, 2010, ss. 30-31)
Erdebil Tekkesi’nin Safevi Devleti ve Safeviyye tarikatı üzerindeki etkisi, tarih boyunca İran’ın dini, siyasi ve kültürel yapısını derinden etkilemiştir. (Karadeniz, 2019) Tarikatın mistik öğretileri, Safevi Devleti’nin ideolojik temelini oluşturmuş ve bu, devletin siyasi arenadaki etkisini genişletmiştir. (Gündüz, 2023, s. 14) Tekkenin tarihi boyunca, Safevi Devleti’nin hükümdarları ve liderleri bu merkezi ziyaret etmiş ve önemli kararlar almışlardır. Tekke, Safevi Devleti’nin siyasi ve dini merkezlerinden biri olmuş ve Şah İsmail’in liderliği altında Safevilerin siyasi hedeflerine hizmet etmiştir. Ancak, Erdebil Tekkesi ve Safevi Devleti ilişkisi sadece siyasi değil, aynı zamanda kültürel ve dini açılardan da önem taşımaktadır. Tekke, Safevi Devleti’nin dini yapısını şekillendirmiş ve İran’ın Şii İslam’ın merkezi olmasına katkıda bulunmuştur.
Erdebil Tekkesi’nin Safeviyye tarikatı ve Safevi Devleti üzerindeki etkisi, İran tarihindeki dönüm noktalarından birini oluşturmuştur. Bu tekke, tarikatın merkezi olmuş, Safevi Devleti’nin ideolojik temellerini inşa etmiş ve bu durum İran’ın tarihinde önemli bir rol oynamıştır.
Safeviyye Tarikatı
Safeviyye Tarikatı, Safevi Devleti’nin temelini oluşturmadan önce dini ve toplumsal bir rol oynamıştır. Şeyh Safiyüddin İshak Erdebili, tarikatın kurucusu olarak bilinmektedir. (Şükürov, 2006, s. 22) Safeviyye Tarikatı’nı İran’ın doğusunda, bugünkü Azerbaycan sınırları içerisinde yer alan Erdebil şehrinde kurmuştur. Safeviyye tarikatı, Şii İslam’ın etkisi altında büyümüş ve Şeyh Safiyüddin’in öğretileri, sonraki dönemde Safevi Devleti’nin kurulmasına zemin hazırlamıştır. (Tanış, 2023, ss. 29-34)
Safeviyye tarikatı, Şah İsmail’in liderliğinde siyasallaşmaya başlamıştır. (Aksoy, 2016, ss. 5-6) Şah İsmail, tarikatın lideri olarak hem dini hem de siyasi bir otorite olmuştur. Onun liderliğinde, tarikatın dini öğretileri siyasi hedeflerle birleştirilmiş ve bu, Safevi Devleti’nin kuruluşunda etkili olmuştur.
Safeviyye tarikatı, Şii İslam’ı benimsemiş ve kurulacak olan devletin ideolojik temelini oluşturmuştur. Şah İsmail, Şii İslam’ı resmi mezhep olarak benimsemiş ve bu mezhebi devlet politikası haline getirmiştir. Bu durum, tarikatın dini öğretilerinin devletin resmî ideolojisiyle birleşmesine yol açmıştır. (Aksoy, 2016, ss. 81-82) Tarikat, dini ve mistik öğretileriyle takipçilerini genişletmiş, ardından siyasi amaçlar doğrultusunda gücünü artırmıştır. Özellikle Şah İsmail, tarikatın öğretilerini siyasi hedeflerine entegre etmiş ve bu doğrultuda geniş çaplı bir dönüşüm başlatmıştır. (Gündüz, 2023, ss. 68-72) Tarikatın siyasallaşması, devletin yönetiminde tarikat mensuplarının önemli roller üstlenmesine de yol açmıştır. Safevi Devleti’nde tarikat üyeleri ve liderleri, siyasi makamlarda etkili olmuş ve devletin yönetiminde belirgin bir yer edinmişlerdir. Siyasallaşma süreci aynı zamanda Safevi Devleti’nin askeri gücünün de temelini oluşturmuştur. (Gündüz, 2023, s. 70) Tarikatın dini motivasyonları, Safevi ordusunun ideolojik bir yapıya sahip olmasını sağlamıştır. Bu durum, tarikatın siyasi ve askeri gücünü birleştirerek devletin gücünü artırmıştır.
Safevi Devleti’nin siyasi arenada güçlenmesiyle birlikte, tarikatın etkisi sadece iç siyasetle sınırlı kalmamıştır. Tarikatın siyasi ve dini ideolojisi, dönemin kültürel ve sanatsal gelişmelerine de yön vermiş ve İran’ın altın çağı olarak kabul edilen bir dönemi başlatmıştır. (Ersay Yüksel, 2020) Diğer yandan, Safevi Devleti’nin öncesi dönemde İran coğrafyası, bölgesel güçler arasındaki çekişmelerin ve siyasi istikrarsızlığın etkisi altında kalmıştır. Bu dönem, İran’ın siyasi yapısının değişkenliği ve farklı etnik grupların etkileşimi açısından önem arz etmektedir. Safevi Devleti’nin yükselişi, İran’ın siyasi arenasında yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur ve bölgedeki dini, kültürel ve siyasi dengeleri önemli ölçüde etkilediğini söylemek mümkündür.
Şeyh Safiyüddin’in ölümünden sonra, Safeviler Şah İsmail liderliğinde siyasi bir güç olarak yükselmiş ve İran’da hüküm sürmüşlerdir. Safevi Devleti’ni kurarak günümüzde İran’ı Şii İslam’ın merkezi haline getirmişlerdir.
Şah İsmail’in Liderliği ve Safevi Devleti’nin Kuruluşu
Şah İsmail’in liderliği altında gerçekleşen Safevi Devleti’nin kuruluşu, İran tarihinin dönüm noktalarından birini oluşturmaktadır. Bu süreç, bölgede siyasi, dini ve kültürel açıdan önemli değişimlere yol açmıştır.
Şah İsmail, Safevi Devleti’nin kurucusu ve Safeviyye tarikatının lideridir. Şeyh Safiyüddin’in soyundan gelmiş ve Erdebil Tekkesi’nde eğitim almıştır. Burada aldığı eğitim, tarikatın dini bilgisi ve mistik anlayışıyla sağlamıştır. Bu eğitim, ilerleyen yıllarda onun liderlik yeteneklerini ve Safevi Devleti’ni kurma yolundaki kararlılığına yön göstermiştir. Şah İsmail’in hayatı, Safevi Devleti’nin kuruluş süreciyle sıkı sıkıya bağlantılıdır. İsmail, genç yaşlarında Alevi-Batıni inancı ve Safeviyye tarikatının mistik öğretileriyle yetiştirilmiştir. (Karadeniz, 2015, ss. 24-25) Babasının ölümü üzerine Erdebil Tekkesi’nden ayrılmış ve topraklarını genişletmek amacıyla harekete geçmiştir.
Şah İsmail, askeri yeteneklerini kullanarak gücünü artırmış ve taraftarlarını genişletmiştir. 15. yüzyılın sonlarında, Safevi Devleti’nin temellerini atmak üzere çeşitli seferlere başlamıştır. (Aksoy, 2016, s. 80) Bu seferler sırasında, siyasi rakiplerini alt etmiş, gücünü genişletmiş ve takipçilerini artırmıştır. Özellikle 1501 yılında Tebriz’i ele geçirerek, Safevi Devleti’nin kuruluşunu sağlamış ve bu şehri başkent yapmıştır. Bu zafer, Safevi Devleti’nin İran’da siyasi olarak belirginleşmesine yol açmıştır. Bununla birlikte, Tebriz’in ele geçirilmesiyle Şah İsmail, “Şah” unvanını almış ve böylece Safevi Devleti’nin kurucusu olarak tarihe geçmiştir. (Tabriz, 2022, s. 96)
Şah İsmail, Şii İslam’ı resmi mezhep olarak benimsemiş ve bu mezhebi devlet politikası haline getirmiştir. Şah İsmail’in liderliği altında, Safevi Devleti’nin siyasi yapısı şekillenmiş ve tarikatın mistik öğretileriyle birleşerek devletin ideolojik temeli oluşturulmuştur. Bu durum Safevi Devleti’nin dini kimliğini ve dini yönetim anlayışını belirlemiştir.
Şah İsmail’in Şii İslam’ı devletin resmi mezhebi olarak benimsemesi ve bu mezhebi yaymak için şiddet eylemlerine başvurmuştur. Şah İsmail, Şii inancını yaymak ve Sünni toplulukları Şii mezhebine döndürmek için oldukça sert ve zorlayıcı yöntemler kullanmıştır. Şah İsmail’in liderliğinde, Tebriz’de gerçekleşen bir olayda Kızılbaşlarla birlikte Şii İslam’ı açıkça ilan etmiş ve Sünni topluluklar arasında büyük bir çatışma yaratmıştır. Hutbe esnasında Sünni isimlerin lanetlenmesi, Şii inancın resmi olarak kabul edilmesini ve Şah’ın otoritesini güçlendirmesini sağlamıştır. Bu tür şiddet eylemleri, Şii inancının daha geniş bir şekilde kabul edilmesine yol açmıştır. Ancak, bu süreçte Şah İsmail’in özellikle Kızılbaşlardan gelen intikam duygusuyla hareket ettiği ve ailesine yapılan haksızlıkların intikamını almaya çalıştığı yönünde söylemler de geliştirilmiştir. Şah İsmail’in, kendinden önceki liderlerine ve ailesine yönelik intikam duygusuyla hareket ettiği ve bu durumun, Şii inancını resmi mezhep haline getirmek ve otoritesini güçlendirmek için kullandığı yorumları yapılmıştır. (Gündüz, 2023, ss. 68-73)
Bu olaylar, Şii inancının resmi bir mezhep olarak benimsenmesi ve Sünni toplulukların baskı altına alınmasıyla sonuçlanmıştır. Şah İsmail’in liderliğindeki bu şiddetli eylemler, İran’da Şii İslam’ın daha yaygın bir şekilde kabul görmesine ve Sünni toplulukların zulme uğramasına yol açmıştır.(Dede, 2019, ss. 105-113)
Şah İsmail’in liderliğindeki Safevi Devleti, sadece siyasi alanda değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal açılardan da önemli gelişmelere sahne olmuştur. İran’ın edebiyatı, mimarisi ve sanatı bu dönemde önemli bir yeniden canlanma yaşamıştır. (Ersay Yüksel, 2020, ss. 126-127) Şah İsmail’in liderliği altında Safevi Devleti’nin kuruluşu, İran’ın tarihindeki dini, siyasi ve kültürel dönüşümlere yol açmıştır. Onun liderliği, Safevi Devleti’nin temelini oluşturmuş ve bu devlet, İran’ın tarihini ve kimliğini derinden etkilemiştir. Şah İsmail’in vizyonu ve liderliği, Safevi Devleti’nin kuruluşundaki ve İran’ın tarihindeki önemli bir figürdür.
Safevi Devleti’nin kuruluşu, siyasi arenada da önemli değişimlere yol açmıştır. İsmail’in liderliğinde, devlet toprakları genişlemiş ve güçlü bir konuma gelmiştir. Fakat bu başarılar, ilerleyen dönemlerde çeşitli dış güçlerle mücadeleleri ve iç çekişmeleri beraberinde getirmiştir. (Gündüz, 2023, ss. 146-156)
Safevi Devleti’nin kuruluşu, İran tarihindeki önemli dönüm noktalarından biridir. Şah İsmail liderliğinde şekillenen bu devlet, bölgede siyasi, dini ve kültürel değişimlere yol açmıştır. Safevi Devleti’nin kuruluş sürecini anlamak için tarihsel bir perspektiften bakmak gerekmektedir. Şah İsmail’in liderliği altında Safevi Devleti’nin kuruluşu, İran tarihindeki dini, siyasi ve kültürel dönüşümlere yol açmıştır. Onun liderliği, Safevi Devleti’nin temelini oluşturmuş ve bu devlet, İran’ın tarihini ve kimliğini derinden etkilemiştir. Safevi Devleti’nin kuruluşu, tarihsel süreçteki önemli olaylardan biridir ve İran’ın tarihindeki önemli dönüm noktalarından birini oluşturur.
Erken Safevi Devleti’nin İran’ın Siyasi Arka Planına Etkisi
Safevi Devleti, 1501 ile 1736 yılları arasında varlık göstermiş ve İran’ın siyasi, kültürel ve dini kimliğini büyük ölçüde etkilemiştir. Şah İsmail’in liderliğindeki Safevi Devleti, İsnaaşeriyye Şii İslam’ını resmi devlet mezhebi olarak kabul ederek İran’ı Şii İslam dünyasında öncü bir konuma getirmiştir. (Kaplan, 2008, s. 184)
Safevi Devleti’nin en belirgin etkilerinden biri, İran’ın dini kimliğini şekillendirmesidir. Devlet, Şii İslam’ını benimseyerek İran’ın resmi dini yapısını değiştirmiş ve bu da ülkenin siyasi ve toplumsal yapısını büyük ölçüde etkilemiştir. Safevi liderleri, Şii inancını yaymak ve korumak için çeşitli politikalar izlemiş, bu da İran’ın dini manada dönüşümüne öncülük etmiştir. (Dede, 2019, s. 146)
Siyasi arka planda, Safevi Devleti dönemi İran’ın dış ilişkilerini de etkilemiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu ile sık sık yaşanan çatışmalar, bölgedeki siyasi dengeleri ve sınırları etkilemiştir. Safeviler, Osmanlı İmparatorluğuyla sınırları üzerinde uyuşmazlıklar yaşamış ve bu durum, İran’ın günümüzdeki sınırlarının belirlenmesinde etkili olmuştur. (Mohammednelad, 2015, ss. 132-134) Bölgede iki ayrı kola mensup İslam devletinin varlığı ise zaman zaman toplumların mezhep üzerinden politika aracı olarak kullanılmasına yol açmıştır.
Bu süreçte, Safevi Devleti’nin varlığı İran’ın Şii İslam dünyasındaki konumunu güçlendirmiştir. Safeviler, Şii İslam’ının yayılmasına önem vermiş ve bu da İran’ın dini ve siyasi kimliğinin şekillenmesinde belirleyici olmuştur. Günümüzde İran’da hala uygulamada olan Velayet-i Fakih kurumun temelleri de bu dönemde atılmıştır. Safevi Devleti’ne ülke dışında Şii alimlerin getirilmesi ve ulemaya katılması bir süreç olarak başlatılmış, alim kişiler meclisi olarak yönetimde günümüzde de mollaların olduğu gibi kendilerine yer edinmişlerdir. (Kurt, 2018, ss. 64-65) Bu aynı zamanda İran’ın bölgedeki lider konumunu güçlendirmiştir. On İki İmam anlayışının günümüzdeki yansımaların temelinin atıldığı bu dönemde Şeyh Safiyüddin’den başlayan peygamber soyundan gelindiği ve hükümdarların seçilmiş kişiler olduğu düşüncesi ile Şah İsmail’in baskıcı Şiileştirme politikarı günümüzde İran’ın Şii İslam’ın sancaktarı haline gelmesine sebep olmuştur. (Altı, 2022, s. 134)
SONUÇ
İran’daki Şiileştirme politikalarının başlangıcı Safevi Devleti’nin kuruluş dönemine kadar uzanmaktadır. İran’ın siyasi arka planını Safevi Devleti temelinde ele almak, modern İran’ın oluşumunda kritik bir rol oynayan önemli bir aşamayı incelemek demektir. Safevi Devleti’nin yükselişi ve etkisi, İran’ın siyasi, kültürel ve dini yapısını derinden etkilemiştir. Bu bağlamda, Erken Safevi Devleti’nin İran’ın siyasi arka planını nasıl şekillendirdiğini gözlemleyebiliriz.
Safevi Devleti, 15. yüzyılın sonlarında İran topraklarında kurulmuş ve 16. yüzyıl boyunca büyük bir güç haline gelmiştir. Safevi Hanedanı, İran’ı Şii İslam’ın merkezi bir gücü haline getirerek, İslam dünyasında önemli bir rol oynamıştır. Özellikle Şii İslam’ın resmi devlet mezhebi olarak benimsenmesi, İran’ın dini ve siyasi kimliğini derinden etkilemiştir. Safevilerin kurucusu Şah İsmail, Safevi Devleti’ni kurarak, bölgedeki siyasi dengeleri değiştirmiştir. Onun dini liderlik iddiası ve Safevi Devleti’nin Şii İslam’a bağlılığı, İran’da siyasi ve dini birleşimi sağlayarak, toplumsal yapıyı dönüştürmüştür. Bu, İran’ın gelecekteki siyasi dinamiklerini ve dış ilişkilerini de belirleyen etkilere sebep olmuştur.
Safevi Devleti’nin kuruluşu, Osmanlı İmparatorluğu ile sürekli bir rekabetin de başlangıcı olmuştur. Bu rekabet, bölgede siyasi sınırların belirlenmesinde ve bölgesel denge üzerinde uzun vadeli etkilere yol açtı. Özellikle Safevi-Osmanlı çatışmaları, bölgedeki siyasi dinamikleri şekillendirmiş ve İran’ın sınırlarını belirlemiştir. Ayrıca Safeviler, İran’daki siyasi otoriteyi güçlendirmiş, ülkelerini genişletmeye çalışmışlardır ancak bu süreçte, Osmanlı gibi diğer büyük imparatorluklarla sürekli rekabet içinde oldular ve bu durum İran’ın günümüzdeki rekabetçi dış politikasının temellerini oluşturmuştur. Aynı zamanda bölgesel siyasi dengeleri de etkilemiş, bölgedeki siyasi sınırların belirlenmesinde ve uzun vadeli ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir faktör haline gelmiştir.
Safevi Devleti’nin kuruluşu aynı zamanda kültürel bir dönüşümü de tetikledi. Şii İslam, sanat, edebiyat ve mimariyi etkileyerek İran kültürünün gelişimine katkıda bulundu. Bu dönem, İran’ın edebiyat ve sanat alanlarında altın çağını yaşadı. Ancak, Safevi Devleti’nin yükselişi ve etkisiyle birlikte, içsel zayıflıklar ve dış müdahaleler de ortaya çıktı. Büyük güçlerin rekabeti, İran’ın istikrarını etkileyerek, bazen iç çatışmalara ve istikrarsızlığa yol açtı.
Sonuç olarak, erken Safevi Devleti, modern İran’ın siyasi, dini ve kültürel kimliğinin oluşumunda kritik bir dönüm noktası olarak görülebilmektedir. Şii İslam’ın devletin temelinde benimsenmesi, İran’ın gelecekteki siyasi ve dini yapısını belirleyen bir faktör haline gelmiş, ek olarak bölgesel denge, sınırlar ve kültürel gelişim üzerinde uzun vadeli etkiler oluşturmuştur. Bu dönemin, İran tarihinin ve modern siyasi yapısının anlaşılması için temel bir öneme sahip olduğunu söylemek mümkündür.
KAYNAKÇA
Akhundova, N. (2022). About The Politicization of The Safaviyya Sufi Order. IV, 141-156.
Aksoy, H. (2016). Safeviyye Tarikatının Şiîleşme ve Siyasallaşma Süreci [Yüksek Lisans Tezi]. Selçuk Üniversitesi.
Altı, A. (2022). Osmanlı-Safevi Kıskacında Kızılbaşlar Açılın Kapılar Şah’a Gidelim. Munzur Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 11(2), Article 2.
Arı, T. (2017). Geçmişten Günümüze Orta Doğu (7. bs, C. 1). Alfa Akademi Yayınevi.
Aydoğmuşoğlu, C. (2018). Safeviye Tarikatı. Tün Kitap.
Aydoğmuşoğlu, C. (2019). Safevi Tarih Yazıcılığı ve Safevi Çağı Kronikleri. Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 4(1), Article 1.
Çetin, F. (2011). Osmanlı-Safevi Rekabetinin Osmanlı Resmî İdeolojisine Etkisi. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2(1), Article 1.
Çitlioğlu, E. (2015). İran’ı Anlamak. Başkent Üniversitesi.
Dede, Z. (2019). XVI. Yüzyılın İlk Çeyreğinde Osmanlı Devleti’nde Safevî İmajı [Yüksek Lisans Tezi]. Gazi Üniversitesi.
Dedeyev, B. (2016). Sosyo-Kültürel İlişkiler Bağlamında 15.Yüzyıl—16.Yüzyılın İlk Çeyreğinde Anadolu’dan Azerbaycan’a Türkmen Göçleri. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 77, 103-126.
Doğan, A., & Ateş, T. (2023). Safevi Devleti’nin Kurumsallaşma Döneminde Safevi Şahlarının Seyyidlerle İlişkileri. Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi, 6(8), 4-31. https://doi.org/10.56448/ataddergi.1215192
Ersay Yüksel, A. (2020). Tasavvuf Sanat İlişkisi Bağlamında Şeyh Safiyyüddîn Dergâhı. İran Çalışmaları Dergisi, 4(1), Article 1. https://doi.org/10.33201/iranian.649461
Gökbulut, S. (2016). Safevîler Devrinde Şiîliğin Yayılmasında Tasavvufun Rolü: Tasavvuf Tarihi Açısından Bir Değerlendirme. Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 15(30), 269-297.
Gündoğan, Ü. (2011). Geçmişten Bugüne İran İslam Devrimi: Genel Değerlendirme. Ortadoğu Analiz, 3(29), 93-99.
Gündüz, T. (2016). Kızılbaşlar Osmanlılar Safeviler (2. bs). Yeditepe Yayınevi.
Gündüz, T. (2023). Son Kızılbaş Şah İsmail (11. bs). Yeditepe Yayınevi.
Gündüz, T. (2010). Şah İsmail. TDV İslâm Ansiklopedisi, 38, 253-255.
Kaplan, D. (2008). Şiîliğin İran Topraklarında Egemenliği: Safeviler Öncesi Arka Plan ve Safevi Dönemi Şiîleştirme Politikaları. Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 8(3), 183-203. https://doi.org/10.5281/zenodo.3343994
Karadeniz, Y. (2015’a). Safevi Devleti’nin Kuruluşu Meselesi: Kızılbaşların Ortaya Çıkışı. Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2(3), 53-67. https://doi.org/10.18498/amauifd.88512
Karadeniz, Y. (2015b). Safevi Tarikatı’nın Seyidliği ve Şiiliği Meselesi. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 75, 15-28.
Karadeniz, Y. (2019). Erdebil Tarikatı’ndan Safevi Devleti’ne Siyasallaşma Süreci ve Meşruiyet Meselesi. Akademik Matbuat, 3(1), Article 1.
Karagöz, M. (2010). Safevi Devleti’nin Tarihi Arka Planı [Yüksek Lisans Tezi]. Harran Üniversitesi.
Kurt, M. (2018). Safevi Dönemi Şiî Ulema ve Velâyet-i Fakih’in Ortaya Çıkmasını Hazırlayan Tarihsel Süreç Üzerine. İran Çalışmaları Dergisi, 2(1), Article 1. https://doi.org/10.33201/iranian.434013
Kuşkonmaz, M. B. (2020). Aleviliğin Doğuşu Kızılbaş Sufiliğinin Toplumsal ve Siyasal Temelleri 1300-1501. FSM İlmi Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 15, Article 15. https://doi.org/10.16947/fsmia.758120
Küpeli, Ö. (2009). Osmanlı-Safevi Münasebetleri [Doctoral Thesis]. Ege Üniversitesi.
Mohammednelad, H. (2015). Osmanlı-Safevi İlişkileri (1501-1576) [Doktora Tezi]. Ankara Üniversitesi.
Niray, N., & Deniz, D. (2010). İran İslam Cumhuriyeti: Tarihi, Siyaseti ve Demokrasisi. Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Dergisi, 6(2), Article 2.
O’Donnell, B. (t.y.). The Safavid Transformation: Religion and Power in Fifteenth Century Persia [Kişisel iletişim].
Olcay, B. (2021). Safevilerin Heterodoksi Tarihi Açısından Değerlendirilmesi. Kadim Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 5(2), 1-24.
Sener, C. (2002). Alevilerin Etnik Kimligi: Aleviler Kürt Mü Türk Mü? Etik Yayinları.
Sohrabiabad, H. (2018). Safevi idaresinde toplumsal dönüşüm [Doktora Tezi]. Kırklareli Üniversitesi.
Şah, S. (2007). Safvetü’s-Safâ’da Safiyyüddîn-i Erdebîlî’nin Hayatı, Tasavvufî Görüşleri ve Menkıbeleri [Doktora Tezi]. Marmara Üniversitesi.
Şükürov, G. (2006). Safevî Devleti’Nin Kuruluşu ve I. Şah İsmâîl Devri (907-930/1501-1524) [Yüksek Lisans Tezi]. Marmara Üniversitesi.
Tabriz, A. M. (2022). Safevî Devleti’nden Sonra İran’da Siyasî İktidarların Meşruiyet Arayışları. Bilig, 103, Article 103. https://doi.org/10.12995/bilig.10304
Tan, M. (2012). Tarihsel Süreçte İsmailik ve Yaşadığı Farklılaşmalar. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 17(2), Article 2.
Tanış, İ. (2023). Safeviliğin Oluşumu, Şiileşmesi ve Diğer Tarikatlara Bakışı [Doktora Tezi]. Necmettin Erbakan Üniversitesi.
Tanrıverdi, A. D. (2023). Kutsalı Feda Etmek: Safevi Devleti’nde Merkezileşme Süreci ve Dinsel Dönüşüm. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 32(2), 714-728. https://doi.org/10.35379/cusosbil.1255563
Veliyeva, Z. (2007). Safevi Devlet Teşkilatı [Doktora Tezi]. Ankara Üniversitesi.