Makale İncelemesi: “Orta Doğu’nun Sorunlarını Yalnızca Orta Doğu Çözebilir: Amerika Sonrası Bölgesel Düzen Yolunda”
Yazarlar:
- Dalia Dassa Kaye, UCLA Burkle Uluslararası İlişkiler Merkezi’nde Kıdemli Araştırmacı ve Lund Üniversitesi’nde Fulbright Schuman Misafir Öğretim Üyesidir.
- Sanam Vakil, Chatham House’un Orta Doğu ve Kuzey Afrika Programı Direktörüdür.
Yayımlanma Tarihi ve Yeri : 1 Şubat 2024 / Foreign Affairs
Genel Bakış
Dalia Dassa Kaye ve Sanam Vakil’in Foreign Affairs’de yayımlanan makalesi, Orta Doğu’nun istikrar ve barış süreçlerinin geleceği üzerine önemli bir tartışma başlatmaktadır. Makale, bölgenin çatışmalarını çözme sorumluluğu ve kapasitesinin artık dış güçlerden ziyade Orta Doğu ülkelerinde olduğunu savunmaktadır. Bu tez, Amerika Birleşik Devletleri’nin bölgeye olan ilgisinin azalması ve diğer küresel zorluklara odaklanması bağlamında değerlendirilmektedir.
Ana Argümanlar
ABD’nin Azalan Katılımı: Makale, ABD’nin Orta Doğu’dan stratejik olarak uzaklaşmasını ve bölgedeki güvenlik sorumluluklarını bölgesel güçlere devretme çabalarını detaylandırmaktadır. ABD’nin İran ile daha geniş bir nükleer anlaşma yerine gayri resmi de-eskalasyon düzenlemelerine yönelmesi bu değişimin bir parçası olarak öne çıkmaktadır.
Bölgesel Güçlerin Rolü: Kaye ve Vakil, Mısır, Ürdün, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye ve BAE gibi bölgesel güçlerin, bölge çatışmalarını ele almak için önemli bir rol oynaması gerektiğini vurgulamaktadır. Bu ülkelerin kolektif stratejiler geliştirerek bölgenin geleceğini şekillendirebileceği ifade edilmektedir.
İşbirliği Fırsatları: Yazarlar, bölgesel işbirliğinin güçlenmesine ve ekonomik ile güvenlik bağlarının yeniden şekillendirilmesine dair olumlu eğilimlere işaret etmektedir. Buna rağmen, bu işbirliğinin karmaşık bölgesel dinamikler ve çatışmaların üstesinden gelmek için yeterli olup olmayacağı tartışılmaktadır.
Bölgesel Güvenlik Çerçevesine İhtiyaç: Makalede, güvenlik ve işbirliği için kalıcı bir bölgesel forumun kurulması gerektiği önerilmektedir. Bu forumun, ABD’nin azalan etkisine rağmen, bölgesel güvenlik ve istikrar için bir platform sağlayabileceği belirtilmektedir.
Eleştirel Analiz
Kaye ve Vakil’in makalesi, Orta Doğu’nun karşı karşıya olduğu mevcut ve gelecekteki zorlukları ele almak için bölgesel bir yaklaşımın gerekliliğine dair kapsamlı bir argüman sunmaktadır. Yazarların, bölgesel güçlerin potansiyelini ve ABD’nin stratejik çekilmesinin etkilerini değerlendirmeleri, bölgenin geleceği üzerine önemli bir katkı sağlamaktadır. Ancak, önerilen bölgesel forumun etkinliği ve bölgesel güçlerin çıkar çatışmalarını aşma kapasitesi gibi konular, bu yaklaşımın başarısının önündeki potansiyel engeller olarak görülmektedir.
Makale, Orta Doğu’nun jeopolitik manzarasının mevcut durumuna ilişkin kapsamlı ve içgörülü bir analiz sunmakta ve bölgenin uzun süredir devam eden sorunlarını çözme yaklaşımında bölgesel bir yaklaşımın hem ikna edici hem de gerekli olduğunu savunmaktadır. Yazarlar, yakın tarihli olayların genel bir değerlendirmesini, politika analizini ve ileriye dönük önerileri argümanlarını oluşturmak için ustalıkla birleştirmektedir.
Ancak, önerilerinin uygulanabilirliği, bölgesel güçlerin kolektif güvenliği ulusal çıkarların üzerinde önceliklendirmeye istekli olmaları, bu ülkelerin karmaşık diplomatik müzakereleri yönetme kapasitesi ve böyle bir bölgesel forumun bölgenin derinlemesine siyasi, sosyal ve dini bölünmelerini ele alabilme yeteneği gibi birkaç zorlu faktöre bağlıdır.
Ayrıca, yazarlar ABD gibi dış güçlerin rolünün azaltılması çağrısında bulunsa da, küresel politikanın gerçekleri ve bu dış güçlerin stratejik çıkarları kolayca bölgesel dinamiklerden ayrıştırılamaz. Küresel süper güçlerin etkisi, Çin ve Rusya’nın yanı sıra ABD de dahil olmak üzere, Orta Doğu’da önemli bir rol oynamaya devam edecek ve potansiyel olarak saf bölgesel bir düzenin kurulmasını karmaşıklaştıracaktır.
Sonuç
“Orta Doğu’nun Sorunlarını Yalnızca Orta Doğu Çözebilir” makalesi, Orta Doğu’nun istikrar ve barış süreçlerine dair kritik bir tartışma başlatmakta ve bölgesel işbirliğinin önemini vurgulamaktadır. Dalia Dassa Kaye ve Sanam Vakil’in derinlemesine analizi, bölgesel ve küresel aktörlerin karşılaştığı meydan okumalara ışık tutmakta ve Orta Doğu’nun kendi geleceğini şekillendirme kapasitesine odaklanmaktadır. Bu, hem akademik çevrelerde hem de politika yapıcılar arasında, bölgesel dinamikler ve dış müdahalenin rolü üzerine devam eden tartışmalara değerli bir katkıdır.