İran deyince birçoğumuzun aklına İran’ın uranyum zenginleştirme programı kapsamında Batı ile yaşadığı nükleer kriz ve iki taraf arasında bitmek tükenmek bilmeyen karşılıklı suçlamalar, restleşmeler ve “meşhur” Batı tarafından alınan yaptırım kararları gelmektedir. Gerçekten de 14 Ağustos 2002 tarihinde rejim muhalifi Halkın Mücahitleri Örgütünün yapmış olduğu basın açıklaması ile ortaya çıkan İran’ın gizli nükleer tesisleri, İran’ın geçen 10 yıllık dönemde dünya gündeminin baş aktörlerinden biri olarak tebarüz etmesine sebep olmuştur. Aynı şekilde geçtiğimiz 2011 yılında ve 2012 yılının ilk aylarında İran sürekli olarak nükleer programıyla gündeme gelmiştir. Bu çalışmanın amacı, uzun bir aradan sonra farklı bir gelişmeyle (İran meclis seçimleri) karşımıza çıkan ve 2013 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bir provası niteliğinde olan İran meclis seçimlerine ve uzun süredir devam eden Hamaney ve Ahmedinejad çekişmesine genel bir bakış açısı oluşturmaktır.
Ayetullah Humeyni’nin sürgün yıllarında Bursa’da bir yıl kaldıktan sonra gittiği Necef’te geliştirmiş olduğu “Velayet-i Fakih” teorisine ve İran anayasasına göre İran’da siyasal sistemin en tepesindeki kişi Rehber ya da Veli-i Fakif’tir. Bu makama 1979 İran İslam devriminden sonra ilk olarak 1989 yılında vefat edene kadar Humeyni oturmuştur. 1989’da Humeyni’den sonra bu makama, diğer bir ifade ile İran siyasal sisteminin en tepesine Ayetullah Ali Hamaney oturmuştur. Hamaney ilk olarak 1997 seçimlerinde Hatemi ile bir çatışma yaşamıştır. Çünkü Hatemi insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü gibi yeni söylemlerle İran siyaset sahnesine çıkmış bu da Hatemi’nin gerek Hamaney gerekse yerleşik kurumlar tarafından tehdit olarak algılanmasına ve desteklenmemesine yol açmışsa da Hatemi özellikle gençlerin ve kadınların yoğun desteğini alarak seçimleri Hamaney’e rağmen kazanabilmiştir. Fakat son kertede Hatemi yapmak istediği reformlar karşısında Rehber ve yerleşik kurumları bulmuş ve bu da Hatemi’nin başarısız olmasına ayrıca İran siyasal sisteminde Rehberi karşısına alarak bir kimsenin başarılı olamayacağı gerçeğini ayan beyan ispatlamıştır.
Bu gerçek 2 Mart 2012 tarihinde yapılan ve muhalefetin boykot ettiği son seçimlerde de kendisini göstermiştir. 2009 yılında yapılan tartışmalı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra rejimin rüştünü ispatlaması açısından bir fırsat olan seçimler Ahmedinejad için gelen ilk sonuçlar çerçevesinde büyük bir darbe olarak değerlendiriliyor. Ayetullah Ali Hamaney tarafından desteklenen İlkelilerin Birleşik Cephesi’nin Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad taraftarı Direniş Cephesi’nin önünde olduğu bildirildi.1
Bir önceki seçimlere nazaran katılımın yüksek olduğu seçimler de Yeşil Hareketin boykot etmesine rağmen katılım % 64,2 olarak gerçekleşti. 2008 yılında yapılan meclis seçimlerinden 10 puan daha fazla olan katılım da Hamaney’in yapmış olduğu oy kullanma yönündeki telkinlerinin etkili olduğu görülmektedir.2
Görüldüğü gibi son seçimlere Hamaney’i karşısına alarak giren Ahmedinejad şuan için ciddi manada kan kaybetmiş görünüyor. Her ne kadar Ahmedinejad Devrim Muhafızları tarafından destekleniyor gibi görünse de sonuçta Devrim Muhafızları da Rehberin denetimi ve kontrolü altındadır. 2013 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine Hamaney’in desteğinden yoksun bir şekilde girecek olan Ahmedinejad’ı, Hatemi ile aynı sonun beklediğini söylemek şimdiden zor olmasa gerek. Ama önümüzdeki bir yıl içerisinde nelerin olup biteceğini gerek İran iç siyasetinde gerekse uluslararası sistemde tahmin etmek zor olduğundan yine de temkinli olmak da yarar var.
Sonuç olarak, yaşanması olası senaryolara bakacak olursak burada karşımıza ikisi iç siyasetle biri uluslararası sistemle ilgili üç alternatif çıkmaktadır. Bunlardan ilki, Ahmedinejad’ın bir yıl içerisinde taktik değiştirerek Hamaney ile uzlaşarak desteğini alamaya çalışmak. İkincisi, belki biraz uçuk bir ihtimal gibi gelebilir ama her şey mümkün o da Hamaney’in vefat ederek -her ne kadar bu noktada hastalık v.b. bir gösterge olmasa da- yerine Ahmedinejad politikalarını destekleyen bir Rehberin gelmesi. Bu ikinci seçenek aslında Ahmedinejad’ın işinin ne kadar zor olduğu noktasında biraz da ironik bir durum. Son alternatif ise son zamanlarda İsrail tarafından sıkça dillendirilen İran’a karşı bir askeri müdahalenin yapılması ile halkın içte kenetlenmesine ve bu yolla Ahmedinejad rejiminin bu olaydan kendisine meşruiyet sağlayarak seçimler de ipi göğüslemesidir. Bekleyelim görelim…
Ahmet Ufuk YILDIRIM
Dokuz Eylül Üniversitesi
Kaynakça:
1. “Ahmedinejad’a Sandık Darbesi”, http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1254317&title=ahmedinejada-sandik-darbesi
2 “Iran minister: Turnout in parliamentary elections 64%”, http://www.bbc.co.uk/news/world-middle-east-17246342