Irak Genel Seçimleri ve Gelinen Son Durum

Irak Genel Seçimleri ve Gelinen Son Durum Irak’ta ki 7 Mart 2010 genel seçimleri ve ardından yaşanan süreç, Irak’ta kurulması beklenen hükümet çalışmalarını ve “demokrasi” adımlarını iyiden iyiye zorlaştırmıştır. Beklenen seçim sonuçlarının tam 43 gün sonra açıklanması, Irak’ta yaşanan kaos ortamı ve seçim sonuçlarına yapılan itirazlar Irak’ı uzun bir siyasi kargaşanın beklediğinin kanıtlıyordu.

7 Mart 2010 Genel Seçimleri ve Ardından Yaşananlar

            9 Mart günü açıklanan gayriresmi sonuçlara göre Sünni ve Şii ulusalcılar yükselişte, İslamcılar ise etkinliğini kaybetmiş görünüyordu. Ayrıca Irak seçimleri iç ve dış basına da yansıyan çeşitli istenmeyen olaylarla başlamış, seçim günü yaşanan terör olayları sonucunda 38 kişi hayatını kaybetmiş ve 112 kişi ise yaralanmıştı.  Tüm bu yaşananlara rağmen Irak genel seçimlerine katılım oranının yüzde 62 civarında olduğu açıklanmıştır. 2005 genel seçimlerine katılım oranına (yüzde 72) bakıldığında ise bu oranın düşük olduğu görülmektedir. Seçime katılma oranın düşüklüğünde El-Kaide örgütünün boykotları ve tehditleri, seçim merkezlerinin ve sandıkların uzaklığı ve araç kullanma yasağı sonucunda bu mesafeye yaya gitme sıkıntısı öne çıkan sebeplerdir. 

            Seçimlerden önce 3 ana ittifakın çekişmeye sahne olacağı bekleniyordu, nitekim öyle de oldu. Gayriresmi açıklamalar sonucunda Eyad Allavi ve Cumhurbaşkanı yardımcısı El-Haşimi’nin önderliklerini yaptığı El-Irakiye ittifakı ile mevcut Başbakan Nuri el-Maliki’nin lideri olduğu Kanun Devleti Oluşumu birbirine yakın oy farklarıyla, başa baş bir mücadele içersinde oldukları görünmekteydi. Bu iki ittifakın arkasında ise Mukteda El-Sadr ve El-Hekim’in liderliğindeki Irak Ulusal İttifakı takip ediyordu.

Irak’ta Seçim Kargaşası ve İtirazlar

            Irak’ta yapılan genel seçimlerden sonra seçim sonuçlarının açıklanması geciktikçe halkın ve parti liderlerinin itirazları artmaya başlamıştı. Nitekim seçimlerden bir hafta sonra El-Irakiye lideri Eyad Allavi, genel seçimlerde İran’ın manipülasyon yaptığından ve kendi oylarının düşüklüğünden yakınıyordu. Fakat hemen ardından El-Irakiye ittifakının ve Kerkük’te El-Irakiye ile birlikte seçime giren Irak Türkmen Cephesinin oylarında fark edilir bir artış göründü. Bu sonuçlar ortaya çıkarken bir itiraz da şimdiki Başbakan Nuri El-Maliki’den geldi. 21-22 Mart tarihlerine gelirken oyların yüzde 90’ı sayılmış ve sonuçlara itiraz eden El-Maliki ve Cumhurbaşkanı Celal Talbani, oyların tekrar ve elden sayılmasını talep ettiler. Yüksek Seçim Kuruluna yaptıkları itirazın kabul edilmemesi sonucunda ise Irak Kanun Devleti Oluşumu olarak seçim sonuçlarını kabul etmeyeceklerini açıkladılar. 

Koalisyon Arayışları ve Liderlerin Tutumları

            Irak genel seçimleri resmi sonuçları 26 Mart 2010 tarihinde açıklanmış ve sandık sonuçlarına göre 3 güçlü ittifakın milletvekili sayıları da belli olmuştu. El-Irakiye: 91 milletvekili, Kanun Devleti Oluşumu: 89 milletvekili, Irak Ulusal İttifakı: 70 milletvekili çıkarabilmişti. 

            Açıklanan sonuçlar, Irak’ta tek başına hükümet kurmak için gereken sayıya (163 milletvekili) ulaşılamadığı ve gurupların koalisyon hükümeti kurmak zorunda olduklarını gösteriyordu. Sonuçlardan önce Başbakan Nuri El-Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devleti ittifakı hükümet kurma konusunda diğer siyasi gruplarla görüşmelerde bulunmak üzere bir komisyon kurmuştu. El-Maliki’nin koalisyon kurma girişimlerine en sıcak baktığı grup ise Irak Ulusal ittifakı gibi görünüyordu. Ancak bu grubun içerisindeki bir zamanların “Mehdi Ordusu” lideri El-Sadr’ı koalisyona almak istemiyordu. Maliki’nin pek sıcak bakmadığı grup ise El-Irakiye ittifakı gibi görünüyordu. Bunun sebebi ise ittifakta yer alan ”Baas” yanlısı Irak Diyalog Cephesi lideri El-Mutlak idi.

            Seçimlerden birinci olarak çıkan Eyad Allavi’nin önderliğindeki El-Irakiye ittifakı ise sonuçlardan hemen sonra hükümet kurma çalışmalarına başlamıştı. Eyad Allavi, bu amaçla Başbakan Nuri El-Maliki dahil tüm gruplarla görüşeceğini dile getirmiş, ayrıca çoğunluk hükümeti yerine bir an evvel geniş ulusal katılımlı bir hükümet kurmak için bütün siyasi oluşumlarla birlikte çalışacaklarını ifade etmişti.

            Geçmiş dönemde kilit unsur konumunda bulunan Kürt Listesi (KDP-KYB) ise kendi konumlarını korumak amacıyla sonuçların açıklanmasından önce ve sonra heyetler halinde partiler ve ittifaklarla görüşmelerini sürdürüyorlardı. Ayrıca Irak’lı Kürt lider ve şimdiki Cumhurbaşkanı Calal Talabani seçim sonuçlarının netleşmesinden sonra kendilerinin Şii Sadr Grubu ile birlikte hareket edebileceklerini açıklamıştı. Bu da Maliki yerine Irak’ı yönetmeye talip olan “laiklik” yanlısı Eyad Allavi’nin elini güçlendiriyordu.

Hükümet Kurma Çabaları ve Gelinen Son Durum

            Eyad Allavi liderliğinde ki El-Irakiye ittifakı resmi seçim sonuçlarında birinci parti çıkmasından sonra kendilerine 30 bir günlük süre verilmiştir. Eyad Allavi ve El-Irakiye ittifakı bu süre içersinde grup ve ittifak ayırt etmeksizin çalışmalarını sürdüreceklerini ifade etmişlerdir. Dış basın ve otoriterlerin görüşlerine de bakılırsa Irak’ta olası koalisyon hükümetinin Allavi-Maliki ve Kürt’lerden oluşacağı kanısı ortaya çıkıyor. Fakat bu 30 günlük sürede Allavi, hükümeti kuramaz ise Cumhurbaşkanı Talabani hükümeti kurma görevini başka bir lidere vermek durumunda.

Eyad Allavi’nin hükümeti kuramaması halinde hükümet kurma görevinin Nuri El-Maliki’ye verileceği görünüyor. Fakat kendi grubundaki El-Haşimiye Cumhurbaşkanlığı görevini vermemesi durumda kendi grubunun dağılması söz konusu olabilir. Ayrıca El-Maliki’nin seçimlerden güçlenerek çıkan radikal Şii lider Mukteda El-Sadr’ın önderliğini yaptığı Irak Ulusal İttifakı ile koalisyona gidebileceği de belirtiliyor. Fakat bu durum Iraklı Sünnileri aşırı şekilde rahatsız etmektedir. Geçen dönem kendilerini dışlanmış hisseden Sünniler bu koalisyona sıcak bakmıyorlar. Bu nedenle El-Maliki’nin de durumunun çok zor olduğunu görebilmekteyiz.

Diğer bir nokta ise, Irak içersindeki Şii Grupları destekleyen İran’a karşı, koalisyon kurmada daha geniş bir yelpaze ile bakan lider Eyad Allavi’yi ABD’nin ve bölge ülkelerinin desteklemesidir. Bunun sebebi ise Allavi’nin Şii fakat Irak şartlarında “laik” ve daha ılımlı bir tutum sergilemesidir.

Irak Genel Seçimleri ve Türkiye

            Türkiyenin bu noktadan sonra önemli misyon ve görevlere sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Türkiye, Irak’ta grup ve etnik kimlik ayırt etmeksizin geliştireceği çok yönlü ilişkiler ve yöntemlerle Irak’ta kurulabilecek yeni hükümetin ve özellikle Şii eksenli Bağdat yönetiminin Sünni Arap ülkelerle yakınlaştırıcı bir rol oynayabileceği ülke konumundadır. Ayrıca olası bir İran-ABD siyasi ve jeopolitik savaşında Irak’ta Türkiye’nin denge unsuru olabileceği görünmektedir.

            Irak genel seçimlerinde Türkiye’nin meseleye “güvenlik ve istikrar” açısından bakmasından da bahsedebiliriz. Bu nedenle Türkiye seçimlerde Irak Türkmen Cephesi’nin de içersinde yer aldığı El-Irakiye ittifakını desteklemiştir. Eyad Allavi seçim öncesinde Türkiye’ye çağrılmış, Sünniler tek bir çatı altında toplanmış ve Iraklı Sünni Türkmenler El-Irakiye çatısı altında seçime girmiştiler. Irak’ta “istikrarın” devam etmesini isteyen ve olabilecek bir parçalanmaya karşı olan Türkiye, daha dengeli ve ılımlı politika izleyecektir.

Sonuç

            Irak’ta seçime katılan her grubun ve ittifakın Irak geleceğinde ve zenginliklerinde pay sahibi olabilme istekleri ve arzuları görünmektedir.

            Ayrıca bazı beklentilere sahip bölge ülkeleri de mevcuttur. Şii eksenli bir yönetimin İran için daha yararlı ve etkili olacağı söz konusudur ve İran’ın da beklentisi bu yöndedir. Suudi Arabistan ve körfez ülkeleri daha çok İran’ın etkisinden uzak ve zayıf bir yönetim taraftarıdır. Bunların tam aksine Türkiye ise daha güçlü ve istikrarlı bir yönetim beklentisi vardır.

            Irak genel seçimlerinin ardından 50 güne yakın bir zaman geçmesine rağmen henüz bir hükümet kurulamamış ve istikrarsız görüşmeler devam etmektedir. Önümüzdeki günlerin bizleri nasıl bir Irak beklediği de muammadır. Ancak şunu söylemek gerekirse, önemli olan Irak’ın yaralarını sarabilecek ve Sünni-Şii ve Baas kavgasını sonlandırabilecek bir yeni yönetimin kurulmasıdır.

 {jcomments on}

İbrahim ALBAYRAK

Bakü Kafkas Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...