IŞİD Kimdir?

 

Irak – Şam İslam Devleti (IŞİD); Irak, Suriye, Ürdün ve Filistin’de şeriata dayalı bir İslam Devleti kurmaya çalışan  silahlı bir örgüttür.[1]  Kökeni, Irak El Kaidesi’ne dayanmaktadır. Bu örgüt, 2004 yılında Tevhit ve Cihat adı altında Ebu      Musa Zerkavi tarafından kurulmuş; daha sonra ise El Kaide’ye katılarak adını Mezopotamya’da El Kaide olarak  değiştirmiştir.[2] 2006 yılında, Ebu Ömer El Bağdadi önderliğinde  Irak İslam Devleti’ni kurduklarını açıklamışlardır.  Liderleri Ebu Ömer El Bağdadi ve Ebu Hamza El Muhacir, 2010 yılında ABD ve Irak güçleri tarafından düzenlenen bir  operasyonla öldürülünce de örgütün başına, şuanki lideri Ebu Bekir El Bağdadi geldi.[3] 2011 yılına gelindiğinde,  Suriye’de Irak El Kaidesinin bir kolu olarak El Nusra kuruldu. Ancak daha sonra El Nusra bağımsızlığını ilan etti. Bunun  üzerine, Irak El Kaidesi yeni güçlerle Suriye’ye girerek IŞİD’e dönüştü.[4]

El Nusra lideri Muhammed Colani, IŞİD’e katılmadı. 2013 Şubat’ında ise, El Kaide Suriye’deki temsilcisinin Nusra Cephesi olduğunu ve IŞİD’i tanımadığını ifade etti ve akabinde bu iki grup arasında çatışmalar başladı. Peki IŞİD nasıl bir ortamda doğmuştur, kimleri içinde barındırmakta ve kimler tarafından desteklenmektedir?

2003 yılında ABD’nin Irak işgalinden sonra, Irak’ta kalıcı bir düzen bir türlü kurulamadı. Obama’nın ABD başkanı seçilmesinden sonra, ABD bölgede bir politika değişikliğine giderek askerlerini çekmeye başladı. Çekilmeden önce bölgede istikrar sağlayan, Irak’taki etnik grupları bir araya getirebilen bir düzen kuramayan ABD, kendisinin  çekilmesinden sonra büyük kargaşa ve kaos ortamına sebep oldu.[5] İçerisinde; Maliki hükümetinin dışladığı Sünni Araplar, Saddam yıkıldıktan sonra arkasında bıraktığı profesyonel askerler, ABD ve batı işgallerinden şikayetçi bölge Arap ülkelerinden gelen savaşçılar, bir Şeriat Devleti’ne inanan Çeçen mücahitler ve para karşılığı savaşmak için bölgeye gelen farklı yabancı uyruklardan kişileri barındıran çok heterojen bir örgüt olan IŞİD, bu kargaşa içerisinde kendine yer buldu. Nuri El Maliki hükümeti, bölgede çoğunluğu oluşturan Sünni Arapları dışlayan bir politika izledi. Ayrıca Maliki izlediği politikalar sonucunda bazı Kürt ve Şii gruplarla da ters düştü.[6] Tüm bunlar yaşanırken, ABD bölgede yaşanan olaylara sessiz kalmayı seçerek, uzaktan izledi. İşte bu kargaşa içerisinde kurulan IŞİD, bölgede ezilen dışlanan Sünni varlığını sürdürüp büyümesinde örgüte kolaylık sağladı.

Irak’ta bu gelişmeler yaşanırken, Ortadoğu’da başlayan Arap Baharı Suriye’ye de sıçramıştı. 2011 yılının Mart ayında başlayan halk hareketleri, Suriye’yi bir iç savaş konumuna getirdi. Bu ayaklanmaları bastırmak için her türlü şiddete çekinmeden başvuran Esad ve rejimine karşı ise uluslararası alanda icraata geçici bir tepki verilmemesi üzerine umudunu kaybeden şiddet olaylarına maruz kalan halk, radikal örgütlere yönelmeye başladı.[7]Muhalif gruplar arasındaki çıkar farklılıkları sebebiyle bir bütünlük gösteremeyen muhalif gruplar, bölgede etkisiz kalmaya başladılar ve bu zaman diliminde bölgeye El Kaide zihniyetine sahip daha fazla kişilerin gelmesiyle, Suriye’de radikal örgütler arttı.[8] Bu şekilde IŞİD de, Suriye’deki bu kargaşa ve kaostan faydalanarak bölgeye girmiş oldu. IŞİD, Irak’ta kurulmakla beraber gelişmesinde asıl önemli payı Suriye’de yakaladı. 2014 Haziranı’nda, Musul gibi önemli bir kenti de ele geçirmeyi başaran IŞİD, Irak ve Suriye de bazı bölgelerde hakimiyeti ele geçirdi. Ele geçirdiği bölgeler, petrol bakımından oldukça zengindir. Ayrıca, işgal ettiği yerlerdeki ele geçirdiği rehinelerim başlarını kesmek gibi vahşice yöntemlerle öldürerek bunları yayınladı. Örgüt, Erbil sınırına dayanınca Batı ülkeleri şimdiye kadar vermedikleri dikkati, bir anda IŞİD’ e verdiler.[9] Ancak IŞİD artık özgüvenini kazanmış ve büyük gelir kaynakları elde etmiş durumdaydı.

IŞİD ile mücadele etmek için harekete geçen ABD, Irak’taki parçalanmaya giden süreci gördü; Maliki’den desteğini çekerek Sünni Arap ve Kürtlerin de desteğini almak için yeni bir hükümet arayışına girdi. 30 Nisan 2014 de seçimler yapılarak, seçimlerden 3 ay sonra Fuad Masum Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Yeni Irak hükümeti ise ancak seçimlerden 5 ay sonra belirlendi.[10]

Bunun dışında bölgeye savaşmak için asker göndermeye çekinen ABD, Irak’a ilk etapta danışman olarak yaklaşık 300 daha sonra ise ilave olarak 500 asker göndedi.[11] ABD’nin bu çekincesinde önceki yaşamış olduğu tecrübeleri ve Vietnam Sendromu etkili olmuştur diyebiliriz. 8 Ağustos 2014 tarihinde ise ABD, IŞİD hedeflerine yönelik hava saldırıları düzenlemeye başladı. Ancak bu hava saldırıları IŞİD’i ortadan kaldırmaktan yoksun olup sadece bölgedeki milis gruplara yardım edici nitelikteydi.

İlerleyen süreçte, Obama IŞİD tehdidini ortadan kaldırmak için dört ayaklı bir strateji öne sürdü:

1-   IŞİD hedeflerine hava saldırılarının düzenlenmesi

2-   Sahada IŞİD’e karşı mücadele eden güçlere destek sağlanması

3-   IŞİD saldırılarını önlemek için terörle mücadele kapasitesinin kullanılması

4-   IŞİD saldırılarıyla yerlerinden edilmiş kişilere insani yardımların devam etmesi[12]

Aslında bu maddeleri değerlendirdiğimizde, Obama’nın hala bölgede IŞİD sorununun çözülmesi için yeterli adımları atma niyetinde olmadığı ve bir konuşmasında “IŞİD konusunda net bir stratejimiz yok” açıklamasının ortaya çıkardığı olumsuz imajı telafi edebilmek adına, böyle bir strateji ortaya koyduğunun düşünülmesi yanlış olmayacaktır.[13] Zira, hava saldırıları bu açıklama yapılmadan önce başlatılmıştı; tek fark artık Suriye toprakları üzerindeki hedeflere de hava saldırıları düzenlenebileceği noktasıdır.[14] Ayrıca, bunu yaparken Esad rejimi ile iletişim içerisinde (diğer bir ifadeyle söyleyecek olursak Esad’ın kabulu olmadan yapılması durumunda), ABD uçaklarının vurulabileceği yine  rejim tarafından ifade edildi. ABD’nin tavrı ise, olası bir durumda Esad rejimi hedeflerini vurmanın daha kolay bir iş olacağı söylenerek gözdağı verilmiştir.[15] Ayrıca hava saldırıları ile IŞİD’i bitirmenin mümkün olmadığı gayet açıktır. Bölgedeki halk ile iç içe geçmiş olan örgütün kimlerle bağlantılı olduğu, kimlerin IŞİD militanı olup olmamasının belirlenemediği bir ortamda, ne kadar etkili olabilirdi ki?

İkinci maddeye geldiğimizde ise karşımıza başka bir sorun çıkmaktadır. IŞİD’e karşı mücadele eden güçlere destekler yardımlar verilmesi mantıklı ve iyi bir yaklaşım olmakla beraber; bu yardımlar hangi gruplara ne ölçüde yapılacaktır? Zira bu gruplar arasında bir birlik yoktur ve kendi aralarında da çatışmalar yaşanmaktadır. Diğer bir husus ise, daha öncesinde olduğu gibi yapılan silah yardımlarının IŞİD’in eline geçebilmesi hususudur. [16]Ayrıca diyelim ki, IŞİD tehdidi ortadan kalktı; bu silahlar kimlerin elinde kalacaktır, sonraki süreçte nerelerde, nasıl kullanılacaktır?

Dördüncü madde kapsamında baktığımızda ise, mücadelenin zaten kısa bir sürede çözüme kavuşamayacağı gerçeği üstü örtülü olarak kabul edilmiştir.[17] Ayrıca insani yardım konusunda da ABD ve diğer batılı ülkeler kendilerinden bekleneni yine verememiştir; bu noktadaki yükün büyük bir kısmı milyonlarca mülteciye kucak açan Türkiye üzerindedir.[18]

Kısacası görülmekte ki, IŞİD tehdidi bu şartlar altında daha uzun süre devam edecektir. Zira bir kara harekatı olmadan, IŞİD’in askeri boyutu, bölgede siyasi istikrarı ve refahı sağlayan uygun siyasi ve idari zemin hazırlamadan da IŞİD’in ve diğer radikal gruplara olan katılımın ve fikriyatın yok edilemeyeceği ortadadır. Obama’nın ara seçimlerden yenilgiyle çıkmasının bölgedeki politikası üzerine nasıl yansıyacağı tartışılmakla birlikte Obama’nın bölgeye asker gönderme konusunda ki çekingenliğini kırması veyahut bölgede istikrarı sağlayacak bir siyasi düzen kurabilmesi noktasında önderlik yapabilmesi ve bunu sağlayacak insiyatifler kullanması en azından şu süreçte pek mümkün gözükmemektedir.[19]

DURDU MEHMET ÖZDEMİR

Uludağ Üniversitesi TUİÇ Temsilcisi


[2] İbid.

[4] Özdağ,Ümit. “IŞİD Gerçekten Nedir?”(26 Eylül 2014) <http://www.yenicaggazetesi.com.tr/isid-gercekten-nedir-32115yy.htm>

[5] Prinçci, F. Orhan, O. Duman, B. “ABD’nin IŞİD ile Mücadelesi ve Irak ile Suriye’ye Olası Yansımaları”, ORSAM (Eylül 2014) Rapor No:191, S.11

[6] İbid.

[7] İbid.

[8] İbid.

[9] ibid.

[10] Prinçci, Loc.cit.

[11] Prinçci, Lop.cit. , s.12

[12] İbid.

[13] “Obama: IŞİD’e karşı henüz bir stratejimiz yok” (29 Ağustos 2014)  http://www.radikal.com.tr/dunya/obama_iside_karsi_henuz_bir_stratejimiz_yok-1209689

[14] Prinçci, Loc.cit.

[15] “Esad’a jet yanıt: Sizi vururuz”(15 Eylül 2014) http://www.milliyet.com.tr/obama-dan-jet-cevap/dunya/detay/1940452/default.htm

[17] Prinçci, F. Loc.cit.

[18] Davutoğlu, Ahmet.. “2014 Yılına Girerken Dış Politikamız”

http://www.mfa.gov.tr/site_media/html/2014-yilina-girerken-dis-politikamiz.pdf

[19] “Demokratların tarihi hezimetleri” (5 Kasım 2014) http://www.aljazeera.com.tr/haber/demokratlarin-tarihi-hezimeti

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Çağında Savaş ve Barış

Henry A. Kissinger, Eric Schmidt ve Craig Mundie: War...

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...