Hamza Karcic’in TRT World için kaleme aldığı “A roadmap towards ‘clipping the wings’ of the Bosnian state” yazısından çevrilmiştir. İngilizce aslını aşağıdaki bağlantıdan bulabilirsiniz:
https://www.trtworld.com/opinion/a-roadmap-towards-clipping-the-wings-of-the-bosnian-state-50843
Bosnalı Sırp liderliği, gelecekte ayrılmanın önünü açabilecek yeni gerçekleri sahaya koyuyor.
30 Temmuz’da Bosnalı Sırp siyasiler, görevi sona eren Bosna Yüksek Temsilcisi Valentin Inzko’nun soykırım inkârını yasaklamasından – “soykırım suçunu, insanlığa karşı suçları veya bir savaş suçunu alenen göz yuman, inkâr eden, büyük ölçüde önemsizleştiren veya haklı göstermeye çalışan” kişileri hapisle cezalandırmak – kısa bir süre sonra devlet düzeyindeki kurumların işleyişini engelleme niyetlerini gün yüzüne çıkardı.
1995 Dayton Barış Anlaşmaları, savaş sonrası Bosna-Hersek’te, Sırpların çoğunluk olarak yer aldığı Sırp Cumhuriyeti’nin temsilcilerine son yirmi buçuk yılda yasaları engellemek için sıklıkla kullandıkları devlet düzeyinde veto yetkileri verdi. Bu sebeple Bosna parlamentosu, Temmuz kararından bu yana toplanamadı. Bosna’nın devlet kurumları felç oldu.
Geçen hafta ise Bosnalı Sırp liderler bahsi yükseltti. Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Zeljka Cvijanovic, Inzko’nun soykırım inkâr yasağını reddeden ve Sırp Cumhuriyeti’nin “küçük düşürülmesini veya şeytanlaştırılmasını” yasaklayan iki yasanın yürürlüğe girdiğini ilan etti.
Savaş sonrası Bosna’da ilk kez, Sırp Cumhuriyeti, Yüksek Temsilci tarafından dayatılan yasaları doğrudan reddeden ve geçersiz ilan eden, taraf düzeyinde bir yasayı kabul etti.
Bu, hem Dayton Barış Anlaşmaları’nın sivil yönlerinin uygulanmasını denetleyen, bu amaçla kurulmuş uluslararası Bosna-Hersek Yüksek Temsilciliği’nin (Office of the High Representative – OHR) ilgisinin azaldığının hem de Bosnalı Sırp politikacıların artan özgüveninin işaretidir.
Cvijanovic’in kararından kısa bir süre sonra, Bosna üçlü cumhurbaşkanlığının Sırp üyesi Milorad Dodik, ülkeyi yeni bir siyasi kriz aşamasına soktu. Dodik, Sırp Cumhuriyeti’nin Bosna Silahlı Kuvvetleri’nin kurulmasına ilişkin onayını iptal etme planını açıkladı. Federasyon Silahlı Kuvvetleri ile Sırp Cumhuriyeti ordusunu birleştiren Bosna Silahlı Kuvvetleri, savunma sektörü reformunun bir parçası olarak 2006 yılında kurulmuştu.
Tehlikeli bir eşikte bulunduklarının işareti olarak ise Dodik, Sırp Cumhuriyeti’nde devlet düzeyindeki istihbarat ve polis teşkilatlarının çalışmalarını yasaklama planlarını duyurdu. Dodik ayrıca mevcut ordudan ayrı bir Sırp Cumhuriyeti ordusu kurma niyetinden de bahsetti. Geçen hafta Doğu Saraybosna’da düzenlediği basın toplantısında Dodik, yol haritasını devlet düzeyinde asgari yeterliliğe sahip “orijinal Dayton”a dönüş olarak belirledi. Esasen kendisi, OHR’nin savaş sonrası dönemde Bosna’nın devlet düzeyindeki kurumlarını güçlendirmek için yaptığı her şeyi geri almaya çalışıyor.
Ancak, on beş yıl önce bu düşünülemezdi. OHR, bir zamanlar yasa koyma ve politikacıları görevden alma becerisiyle ülkedeki siyasi açıdan en güçlü kurumdu. Ancak artık durum böyle değil: Son Yüksek Temsilci, görev süresinin büyük bir bölümünde topal bir bürokrattı, şu anki OHR başkanı ise görev süresinin bitmesine iki aydan fazla bir süre kalmışken hâlâ bir açıklama yapmadı.
Peki, bu kriz nasıl gelişecek? Demokratikleşme Politikası Konseyi’ne bağlı Kurt Bassuener ve Bodo Weber’in de dâhil olduğu uluslararası gözlemciler gibi Saraybosna’daki bir dizi analist oldukça endişeli. Birçok gözlemci, Dodik’in kararlarını, gelecekte ayrılmanın önünü açabilecek yeni olgular ortaya koymak olarak görüyor.
Dodik, Bosna’nın devlet düzeyindeki kurumlarının kanatlarını kırmaya yönelik net bir yol haritasıyla ilerlerken, Boşnak politikacılar çoğunlukla “uluslararası topluma” ve “uluslararası hukuka” inanıyorlar. Çoğu Boşnak politikacının söyleminde, sanki uluslararası ilişkiler hakkında temel bir anlayışları bile yokmuş gibi, yasal, anayasal ve uluslararası normlara atıfta bulunuluyor.
Daha ciddi bir kriz durumunda, AB’nin barışı sağlayacağına güvenilemez – AB’nin Bosna’daki mevcut krize karşı henüz etkili bir yanıtı olmadı. Otuz yıl önce, çok daha küçük ve daha uyumlu olan Avrupa Topluluğu, Bosna Savaşı’na anlamlı bir şekilde yanıt verememişti.
Günümüzde, 27 üye ülke ve farklı çıkarların yanı sıra artan kutuplaşma ile AB’nin önemli bir yanıt üzerinde anlaşmaya varması daha zor olacaktır. En olası yanıt, tüm taraflara eşit sorumluluk veren, gerilimi düşürmeye ilişkin bir bildiri olacaktır. Bosna’daki Avrupa Birliği Gücü’nün (The European Union Force in Bosnia – EUFOR) herhangi bir ciddi kriz durumunda, sahada feci şekilde yetersiz kalan birkaç yüz askeri bulunuyor.
Bu durum, ABD’yi, Bosna’da barışı sağlama araçlarına sahip en güvenilir güç olarak bırakıyor. Beyaz Saray’ın net bir açıklaması, ABD’nin Balkanlar’da barışı korumaya kararlı olduğuna dair güçlü bir sinyal gönderecektir. Biden Yönetimi’nin NATO’yu Bosna’da barışı korumak için yeni bir misyon yerleştirmeye yönlendirmesi için daha spesifik ve acil bir adım atılmalıdır.
Çeviren: Dilara Nesrin BULUT