Zincirin Son Halkası: Libya

Çatışmaların bitmek bilmeden sürdüğü, sürekli müdahalelerin yaşandığı, çıkar çatışmalarının zirve yaptığı bölge, Ortadoğu.. Ortadoğu’da yaşanan devrimlerin son ayağı Libya.. Yaşanan olaylar göz önüne alındığında halk isyanlarında zincirin son halkası Libya gibi görünmektedir. Çünkü devrimlerin kaderi Libya’da çizilir hale gelmektedir. Eğer Libya Lideri Muammer Kaddafi, kendisine karşı boy gösteren isyanı bastırabilirse Ortadoğu’da başlayan isyan dalgası muhtemelen son bulacaktır. Eğer muhalifler Kaddafi’ye karşı isyandan zaferle ayrılırlarsa bölgedeki isyan daha da güçlenerek bölgenin tamamına yayılacak gibi gözükmektedir. Kaddafi, isyanı bastırabilmek için bütün güçlerini seferber etti, muhaliflere kaybettiği ne kadar şehir varsa birkaçı hariç teker teker geri aldı. Kaddafi bir anlamda zafere doğru emin adımlarla yürüyordu ki Birleşmiş Milletler çatısı altında Batılı Güçler’in ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Libya’ya müdahalesi gündeme geldi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi, Libya’da sivilleri korumak amacıyla uçuşa yasak bölge oluşturulmasına yetki veren, Libya’da derhal ateşkes sağlanması çağrısında bulunan ve rejime yönelik yaptırımların daha da sıkılaştırılmasını ve genişletilmesini öngören karar tasarısı kabul etti. 15 üyeli Güvenlik Konseyi, İngiltere, Fransa ve Lübnan tarafından hazırlanan karar tasarısını, 10 üyenin ‘evet’ ve 5 üyenin ‘çekimser’ oy kullanması ile kabul etti. Karar tasarısına, Konsey’in daimi üyelerinden Rusya ve Çin ile birlikte, geçici üyelerinden Almanya, Hindistan ve Brezilya çekimser oy kullandı[1]. Böylece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Libya’ya karşı gerçekleşen operasyonlara izin verdi.

Libya Lideri Muammer Kaddafi yaptığı bir açıklamada ‘Batı, Libya’yı vurmaya kalkışırsa, El Kaide ile ittifaka gider, cihat ilan ederim’ dedi [2]. Böyle bir ittifak olması durumunda çatışmalar Ortadoğu’yu aşıp Avrupa’ya da sıçrayacaktır. Sivil kayıplar sadece Ortadoğu bölgesinde değil Akdeniz ve Avrupa ülkelerinde de görülecektir.

Ayrıca Kaddafi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı’nın oylanmasından sonra çok daha sert açıklamalarda bulundu. Kaddafi yaptığı açıklamada ‘Dış güçler ülkemize müdahalede bulunursa hem sivil hem de askeri hedeflere saldırırım. Akdeniz üzerinde uçan yolcu uçaklarını düşürürüm. Libya’ya saldıracakların hayatını cehenneme çeviririm’ açıklamasında bulundu [3].

Libya lideri Kaddafi, BM Güvenlik Konseyi uyarılarına rağmen dün gün boyu muhalif kentleri bombalamaya devam etti. Paris’ten yapılan son uyarının ardından 19 Mart 2011 tarihinde TSİ 18.45’te Fransa jetleri Kaddafi tanklarını bombaladı. Amerika Birleşik Devletleri’nin koordine ettiği operasyonda İngiltere, Fransa, Kanada ve İtalya, Libya’nın askeri üslerine 112 Tomahawk füzesi fırlattı. Uçuş yasağını uygulayabilmek için ülkenin hava savunma sistemleri büyük ölçüde yok edildi [4]. Görülmektedir Libya’ya karşı gerçekleştirilen operasyon devam ederse ve Kaddafi direnmeyi başarıp dediğini gerçekleştirebilirse, sivilleri korumak amacıyla gerçekleştirilen operasyonlar daha çok sivil kaybına neden olacaktır. Unutulmamalıdır ki yakın geçmişte Amerika Birleşik Devletleri, Irak’taki sivil halkı, dönemin Irak Lideri Saddam Hüseyin’e karşı korumak, güvence altına almak ve bölgeye demokrasi getirmek amacıyla Irak’a hem havadan hem de karadan harekât düzenlemiş ve büyük sivil kayıplarına sebebiyet vermiştir. Irak’ta Saddam döneminde bir yılda gerçekleşen sivil ölümlerinin sayısı ABD operasyonlarıyla birkaç günde yaşanan sivil ölümlerinin sayısına neredeyse eşittir. Ayrıca Irak’a yapılan Kara Harekatı’nda birçok Amerikan askeri de hayatını kaybetmiştir ki bu nedenle olacak ABD, Libya’ya Kara Harekatı’na sıcak bakmayarak Hava Harekatı’nı koordine edeceğini duyurmuştur.

Libya’ya Yapılan Operasyonun Muhtemel Sonuçları

Kaddafi, Batılı Güçlerin operasyonlarına karşılık El Kaide ile iş birliği yapabilir ve yapmış olduğu açıklamalarda dediği gibi asker-sivil ayrımı yapmadan harekâta katılan ülkelere saldırılar düzenleyebilir, Akdeniz üzerinde uçan yolcu uçaklarını düşürebilir. Bu sonuç düşünülürken, Kaddafi’nin daha önce de yolcu uçaklarına saldırarak düşürdüğü unutulmaması gereken bir gerçektir.

Kaddafi cihat çağrısında bulunabilir ve başta ABD karşıtı İran’ı ve Ortadoğu’nun devrik liderlerini de saflarına çekerek Ortadoğu’yu Batılı Güçlerin içinden çıkamayacağı bir kaos ortamına sokabilir. Kaddafi’nin yapacağı çağrıya son günlerde ülkelerinde yaşanan isyanlardan yenik ayrılan liderler ve bu liderlerin destekçileri muhtemelen kulak verip Kaddafi’nin yanında yer alarak Batı’ya karşı gerçekleştirilebilecek savaşa katılabilirler.

Operasyonun başlamasından sonra Libya lideri Muammer Kaddafi’den silahlanın çağrısı geldi. Kaddafi, ‘Bu İkinci haçlı seferi, Akdeniz ve Kuzey Afrika savaş alanı oldu’ açıklamasında bulundu. Saldırının kendisine yönelik olduğunu söyleyen Kaddafi, silah depolarının kapılarını açtığını ve tüm Libya halkını silahlanmaya çağırdığını ifade etti. Libya lideri Muammer Kaddafi, Akdeniz ve Kuzey Afrika’nın “savaş alanı” haline geldiğini ifade etti. Ayrıca Kaddafi, Akdeniz ve Kuzey Afrika ülkelerinin çıkarlarının, ‘şu andan itibaren tehlike altında olacağını‘ söyleyerek, Libyalıların, ‘sömürgeci, Haçlı saldırısına karşı koyacağını‘ belirtti. Kaddafi, Afrikalılara, Araplara, Latin Amerikalılara, Asyalılara, ‘düşmana karşı Libya’nın yanında yer almaları çağrısı yaptığını‘ ekledi [5]. Kaddafi’nin bu çağrısı Müslüman veya Batı karşıtı ülkelerde yankı bulursa gerçekten de haçlı seferini veya geçmişte yaşanan büyük çaptaki savaşları aratmayacak bir savaşın yaşanması muhtemeldir.

Başka bir sonuç ise Lübnan’da Kaddafi muhalifleri Batı yardımıyla isyandan zaferle ayrılabilir olmasıdır. Ancak istedikleri devrimlerde ne kadar başarılı olabilirler orası bilinmez. Çünkü ABD ve Birleşmiş Milletler Kuvvetleri, Kaddafi’yi devirirlerse, yeni kurulacak olan hükümeti ne zaman ve ne ölçüde Libya halkına teslim edecekleri belirsizdir. Eğer Kaddafi direnemeyip teslim olursa veya ele geçirilirse, büyük bir olasılıkla liderliğe ABD ve Batı yanlısı bir isim getirilecektir.

Bir halk devrimi dış güçlerin kazanımıyla ne kadar halk devrimi olur bilinmez ancak Ortadoğu’da başlayan bu savaş, ister galip olsun ister mağlup, kaybedenin Libya halkının kendisi olacağa benziyor. Eğer Batılı Güçler, Kaddafi’ye karşı üstünlük sağlar ve böylece muhalifler kazanırsa bile Libya bu sefer de Batı’nın istediği gibi yönetilecektir, tıpkı Irak gibi, ve Libya’daki muhalifler için gelen gideni aratmayacaktır.

Gürhan TOMRUKÇU

Ege Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler Bölümü


Kaynakça

[1] Vatan Gazetesi,19.03.2011

[2] Hürriyet Gazetesi,16.03.2011

[3] Vatan Gazetesi,19.03.2011

[4] http://dunya.milliyet.com.tr/savasla-dur-dediler/dunya/dunyadetay/20.03.2011/1366526/default.htm

[5] https://www.tuicakademi.org/index.php/haberler/1056-kaddafiden-silahlanin-cagrisi

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...