Yok Olmak Üzere Olan Bir Göl: Aral

“Hayat ancak suyun olduğu yerde vardır.”

Özbek Atasözü

 Yaklaşık 50 yıl öncesine kadar dünyada büyüklük bakımından ilk beş sırada yer alan Aral Gölü’nün günümüzde artık bu özelliğini yitirmiş vaziyette olduğu görülmektedir.

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), Orta Asya’yı hakimiyeti altında bulundurduğu süre içerisinde, Aral Gölü’nün de dahil olduğu bu coğrafyayı, ham madde ve tahıl deposu olarak görmüş, bunlardan daha fazla faydalanmak amacıyla tarıma dayalı yatırımlar gerçekleştirmiştir. Buralara ağır sanayi tesisleri kurulmamış, sadece tahıl ve ham maddelere yönelik tesisler kurulmuştur. Örneğin buralara ağır sanayi tesisleri kurulmamış, sadece tahıl ve ham madde üretiminde kullanılacak hafif tarım aletleri ve basit inşaat aletleri üretecek işletmeler kurulmuştur.

SSCB, Orta Asya Cumhuriyetleri’ni sadece ekonomik bir getiri, tahıl ambarı ve pamuk deposu olarak görmüş; hayvancılık için kullanılan meralar dahi tarıma açılmıştır. Bu bölgeyi ve Sibirya’yı sömürge olarak görmüş olan SSCB’nin ekonomik ve siyasi yapıları da buna göre kurduğu görülmektedir.

Tarım ile birlikte balıkçılık da burada yaşayanlar için büyük bir ekonomik getiri sağlamaktaydı. Adeta bir iç deniz olan Aral Gölü havzasında, balıkçılıkla geçinen oldukça kalabalık bir nüfus vardı.[1]Sovyet yöneticileri SSCB’nin ilk yıllarında Aral Gölü’ndeki balıkçılık faaliyetini desteklemiş ve gelişen balıkçılık sektöründe yaklaşık 35.000 kişinin doğrudan istihdam edilmesini sağlanmıştır. Bu destekleme politikası sayesinde yaklaşık 3,5 milyon kişi, doğrudan veya dolaylı olarak balıkçılık sektöründen geçimini temin eder olmuştur. Bu dönemde Aral Gölü çevresindeki konserve fabrikalarında, tonlarca mersin balığı, levrek, sazan ve diğer balık türleri işlenmekte, konserve edilmekteydi.[2]

SSCB döneminde su ve toprağın aşırı bir şekilde kullanımı Orta Asya’daki su kaynaklarının arz-talep dengesini büyük bir oranda bozmuştur.[3] Orta Asya’daki uçsuz bucaksız araziler, artık yeni tarım alanları olarak değerlendirilmiştir. Zaman içinde artarak devam eden yeni tarım alanları oluşturma siyaseti, su ve toprağın aşırı şekilde ve yanlış kullanımını ortaya çıkmıştır. Gölü besleyen akarsu ve nehirlerin suları da bu alanları sulamak için kullanılmıştır. Yer altı ve yer üstü kaynaklarından plansız bir şekilde faydalanmak, tek bir ürün elde etmek amacıyla yeraltı kaynağı olan su plansız bir şekilde heba edilmiştir. Suyun plansız kullanımı bazı çevresel felaketleri de beraberinde getirmiştir. Bunun bir örneği de, günümüzde Kuzey ve Güney Aral olarak, iki parçaya bölünen Aral Gölü’dür.

Aral Gölü konum itibariyle sadece iki ülke arasında, Kazakistan’ın güneyinde ve Özbekistan’ın kuzeyinde yer almaktadır. Her ne kadar iki ülke arasında yer alsa da etkileri tüm Orta Asya’yı ilgilendirmektedir.

Aral Gölü ve havzasının 690.000km²’nin üzerinde bir genişliğe sahip olması[4] ve Orta Asya Cumhuriyetleri’nin nüfuslarının büyük bir kısmının bu havza içinde yaşaması, buranın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bu havzanın bu kadar önemli olması, havza için alınacak ekonomik ve politik kararların büyük bir baskı oluşturması söz konusudur.[5]

Aral Gölü Havzası tüm Orta Asya ülkelerini kapsamaktadır. Aral Gölü’nü besleyen nehirlerin Tacikistan ve Kırgızistan’dan doğması ve bu nehirlerin beslediği Aral Gölü’nün Kazakistan ile Özbekistan arasında yer alması[6] bu ülkeleri birbirleri ile özellikle su konusunda bazen iş birliğine zorlamakta bazen de karşı karşıya getirmektedir. Orta Asya’nın tam kalbinde yer alan Aral Gölü’nün yok olması bu bölgedeki ülkeleri olumsuz olarak etkilemektedir.

SSCB dağıldıktan sonra sınırları aşan suların, sulama kanallarının ve ırmakların farklı ülkelerden geçmesi, farklı hukuksal uygulamaları ortaya çıkarmıştır.[7] SSCB dönenimdeki tek elden yönetim nedeniyle herhangi bir hukuki soruna sebep olmayan akarsu kaynakları, SSCB’nin dağılmasından sonra yeni paylaşım sorunlarına ve hukuki anlaşmazlıklara sebep oluştur.

SSCB’nin dağılmasının ardından Ceyhun ve Seyhun nehirlerinin kontrolünün Kırgızistan ve Tacikistan’a geçmesi ve bu ülkelerin su zengini olmaları, diğer taraftan Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan’ın suya bağımlı olmalarına karşın petrol ve doğalgaz zengini olmaları ve bunu dış politikada “belirleyici faktör” olarak kullanmaları suyun ve enerjinin paylaşımında sıkıntıya neden olmaktadır.[8]

Örneğin Tacikistan’ın enerji ihtiyacını karşılamak üzere Ceyhun Nehri’nin üzerine yaptığı ve yapımına devam ettiği barajlar, öte yandan Kırgızistan’ın Aral Gölü’nü besleyen nehirlerin üzerine barajlar inşa etmesi, Aral Gölü’nün beslenmesine engel olmaktadır.

Kuşkusuz bu iki ülkenin enerji ihtiyaçları karşılanmalıdır. Bu iki ülke temel enerji ihtiyacını bu barajlardan temin etmektedir. Aral Gölü’ne kıyısı olan Kazakistan ve Özbekistan’ın enerji ihtiyaçlarını petrol ve doğal gazdan karşılaması ve suya bağımlı olmaları, Tacikistan ve Kırgızistan’ın petrol ve doğalgaza sahip olmaması ve suya bağımlı olması bölge ülkelerini karşı karşıya getirmektedir. Görünen o ki kuruyan Aral, sadece ekolojik felâketlere değil, enerji başta olmak üzere, siyasal sorunların baş göstermesine de sebep olmaktadır. Bölge ülkelerinin ortak bir payda da birleşmemeleri/birleşememeleri durumu daha da güçleştirmektedir. Bu durumda çevre felaketinin bir parçası haline gelmektedir.

Aral Gölü Nasıl Kurudu?

Aral Gölü 1960’lı yıllarda 66 bin km² genişliğe sahipken günümüzde 27 bin km²’lik bir alanda varlığını sürdürmeye çalışmaktadır.[9]  Bunun en büyük nedenleri ise, Aral Gölü’nü besleyen nehirlerin en önemlileri olan Ceyhun ve Seyhun’un sularının SSCB döneminde yapılan kanallar yoluyla suyun pamuk tarlalarını sulamak amacıyla kullanılması[10], nehirlerinin üzerine yapılan barajlar Aral Gölü’nün kurumasının başlıca nedenidir.[11] SSCB döneminde pamuk üretimini gerçekleştirmek amacıyla, pamuk ekilen yerlere su akışını sağlamak için 1960lı yıllardan itibaren göle giden nehir sularının büyük bir kısmı engellenmiş[12], Aral Gölü’nü besleyen kaynaklar azalmış ve göl yıldan yıla küçülmeye başlamıştır. Bunun neticesinde beslenemeyen Aral Gölü yavaş yavaş kurumaya başlamıştır.

Suyun da büyük bir kısmı Özbekistan’dan pamuk alanında daha fazla verim almak amacıyla bu ülkede kullanılmıştır.

Su kanalları inşa edilirken nehirlerin akış yönleri değiştirilmiş, bu nehirlerden beslenen göller ise, suyun akışının kesilmesiyle birlikte kurumaya ve yok olma riski ile karşı karşıya kalmışlardır. Bunun en büyük örneklerden biri ise Aral Gölü’dür. Harita 1 ve Harita 2’de görüldüğü gibi yıllara göre bakıldığında Aral Gölü’nün kapladığı alan küçülmeye, 2000’li yılların başlarından itibaren ikiye bölünmeye başlamış ve günümüzde ise tamamen bölünmüş, Kuzey Aral ve Güney Aral olarak ikiye ayrılmıştır.

Bilim adamlarınca Aral Gölü’nün eski büyüklüğünden sadece %10’luk bir kısım kaldığı dile getirilmektedir. 2014 yılında ise kuraklığın meydana gelmesi ile birlikte tarihte ilk kez Güney Aral kurumaya başlamıştır.[13] Aynı şekilde SSCB dönenimde Semipalatinsk Bölgesi’nde yapılan nükleer denemeler de Aral Gölü’ne ekolojik yönden zarar vermiştir.

yok-olmak-uzere-olan-bir-gol-aral

Ekolojik Felaket: Kurumanın Sonuçları

Bu durumların verdiği zararlar bölgede, canlı türlerinin sayılarının azalmasına neden olmuş, balıkçılık yapılamaz hale gelmiş, turistik amaçla yapılan ziyaretler durmuş, burada yaşayanlar başka yerlere göç etmiş, gölün kapladığı alanlar çöle dönüşmüş, tabanda ki tuzlar rüzgar ile etrafa yayılarak çevreye zarar vermeye başlamıştır. Bu da Aral Gölü’nün ekolojik yapısını bozmuş, ekonomik kayıp meydana gelmiş ve bölgede yaşayanlar göç etmeye başlayınca demografik yapı bozulmuştur.

Aral Gölü ve etrafında meydana gelen çevresel felaketlerle birlikte sosyal bozulmalar, ekonomik kayıplar ve sağlık sorunları da birlikte görülmeye başlanmıştır.[14] SSCB dönenimde yapılan araştırmalarda, SSCB içerisinde en fazla çocuk ölümleri Aral Havzası’nda görülmektedir.[15] Nehir ve yer altı sularını kullanan bölge insanları bu suların taşıdığı kimyasallar nedeniyle mide ve karaciğer hastalıklarına yakalanmakta bu durum ayrıca doğum kusurlarına neden olmaktadır.[16] Aral Gölü ve etrafında meydana gelen bu çevresel felaket Aral Havzası’nda ki demografik yapıyı da ciddi bir şekilde etkilemiştir. Geçimini balıkçılıkla sağlayanlar bulundukları yerleri terk etmiş, buralar insan faktöründen arınmıştır.

SSCB döneminde daha fazla pamuk üretimine paralel olarak sulama sistemlerinin geliştirilmesiyle birlikte gübreleme ve ilaçlama artmış, daha fazla ürün elde etmek amacıyla kullanılan kimyasallar ekolojik olarak çevreye zarar vermiştir. Bu ekolojik zararlar zamanla etkisini insanlar üzerinde de göstermiş; tifo, dizanteri, tüberlükoz ve hepatit gibi hastalıklar zamanla kendini göstermeye başlamıştır. Hepatit özellikle çocuklar üzerinde etkili olmuştur.[17] Bölgedeki kadınların da %80’ninden fazlasında anemi hastalığı baş göstermiş; çocuk ölüm oranları dünyadaki en yüksek seviyeye ulaşmıştır.[18]

Aral Gölü’nün etrafında yaşayan insanlar sağlık, çevre ve güvenlik gibi konulardan direk etkilenen kişilerdir. Bu kişilerin problemleri algılamaları, değerlendirmeleri ve konuyu uluslararası gündeme taşımaları mümkün olmamıştır.[19]

Aral Gölü’nde suyun azalmasıyla birlikte gölün sularının çekildiği yerlerde yumuşak kumlar ve tuzlar ortaya çıkmış, yılda yaklaşık olarak yüz milyon ton tuz rüzgarın etkisiyle yaklaşık olarak 200.000 km²’lik bir alana yayılmıştır.[20]

Aral Gölü’nün tekrar eski haline gelmesi için AB, BM ve diğer batılı finans kurumlarının desteklediği değişik projeler olmuş fakat bir sonuç alınamamıştır. SSCB’nin dağılmasından önce SSCB ve İran, Aral Gölü ile ilgili gelişmelere siyasi ve ekonomik olarak katkıları olmuş fakat SSCB dağıldıktan sonra taraf olan ülkelerin sayısı artınca Aral Gölü ile ilgili çözümü ulaşmak zorlaşmıştır.[21]

Batının Aral Gölü’nü kurtarmada çaba göstermesi, konunun uluslar arası bir boyut alması, zamanla konunun bölge ülkelerinin iç siyasi meselelerine yansıması tehlikesi Aral Gölü’nün durumunu çözmede yeterli olmamaktadır.[22]

Öncesi ve Sonrası
Öncesi ve Sonrası

Mehmet Ali AÇIKGÖZ

KAYNAKÇA:

  1. https://www.washingtonpost.com/news/capital-weather-gang/wp/2014/09/30/the-aral-sea-was-once-the-fourth-largest-lake-in-the-world-watch-it-dry-up/ Erişim Tarihi 12.10.2016
  2. http://www.nytimes.com/2001/03/04/weekinreview/the-world-despair-looks-like-a-sea-that-died.html?_r=0
  3.  Karakılçık, Yusuf. “Küresel Aktörlerin Su Stratejileri ve Bölgesel Su Birliği Gerekliliği”, Akademik Yaklaşımlar Dergisi, Cilt 2, Sayı 1, s.82
  4.  Yılmaz, Salih. “Aral Gölü Çevre Felaketi ve Orta Asya”, Avrasya Etüdleri, Sayı 18,Ankara 2000, s.94.
  5. https://www.washingtonpost.com/news/capital-weather-gang/wp/2014/09/30/the-aral-sea-was-once-the-fourth-largest-lake-in-the-world-watch-it-dry-up/ Erişim Tarihi 12.10.2016
  6. Uslu, Kamil, Volkan Öngel ve İlyas Sözen. “Aral Gölü Havzasındaki Su Kaynaklarının Orta Asya Ülkelerinin Sürdürülebilir Büyümelerine Etkisi”, Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt 30, Sayı 1,İstanbul 2011, s.144.
  7. http://www.ayu.edu.tr/static/aae_haftalik/aae_bulten_tr_61.pdf Erişim Tarihi 08.10.2016 Bozdağ, Emre Güneşer.
  8. “Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde Su Yönetimi Sorunları”, CÜ İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 13, Sayı 1, Sivas 2012, s.13.
  9. İyikan, Necati. “Aral Gölü Sorunu ve Bölgedeki Siyasi Gelişmelere Etkisi”, Elektronik Siyaset Bilimi Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, 2013, s.57).
  10. http://www.bilgesam.org/incele/176/-aral-golunun-durumu–trajik-bir-cevre-felaketi/#.V_qJto-LTIU Erişim Tarihi 09.10.2016
  11. http://www.bbc.com/turkce/haberler/2015/02/150225_gch_aral_denizi Erişim Tarihi 08.10.2016
  12.  İyikan, a.g.m. , s.56.
  13.  İyikan, a.g.m. , s.53.
  14. https://www.washingtonpost.com/news/capital-weather-gang/wp/2014/09/30/the-aral-sea-was-once-the-fourth-largest-lake-in-the-world-watch-it-dry-up/
  15. Uslu vd, a.g.m. ,s.146.
  16. Yılmaz, a.g.m. ,s.101.
  17. http://www.nytimes.com/1988/12/20/science/developers-turn-aral-sea-into-a-catastrophe.html?pagewanted=all
  18. Bozdağ, a.g.m. , s.4
  19. İyikan, a.g.m. ,s.57
  20. Yılmaz, a.g.m. , s.96.
  21. İyikan, a.g.m. , s.53-54.
  22. İyikan, a.g.m. , s.57-58.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...