Çocukluğumuzun pembe dizili, Yalan Rüzgârlı, Dallas’lı Amerika’sı artık geride kaldı. Şimdi yeni Amerika var. Dünya 21. Yüzyılı yaşarken Amerika da adeta bahardan kalma günlerini yaşıyor. Peki sarsılmaz bir güç olarak kabul ettiğimiz Amerika neden bu durumda? Birçok faktör var ama isterseniz gelin pimin çekildiği tarihe gidelim. Yani 2008 yılı ekonomik krizine. Bu kriz Amerika’da birçok bankayı batırdığı gibi, mortgage sistemini de alt üst etti ve Kapital sistem çok büyük yaralar aldı. Bu kriz sonunda dünyanın 12 trilyon doları yok oldu.
Bu kriz çok büyük değişimleri de beraberinde getirdi. G 8’in dünyayı artık idare edemeyeceği görüldü ve G 20 kuruldu. Güç ekseni Batı’dan, Uzak Doğu’ya doğru kaydı. Amerika Ekonomisi büyük bir darbe yedi. Tek Kutuplu dünyadan çok kutuplu Dünya’ya geçiş yaşandı.
Bundan sonra, gerek dünyayı gerekse Amerika’yı yeni bir dönem bekliyor zaten bu süreçte Obama yeni stratejisini açıkladı: “Dünyayı tek başımıza yönetemeyiz; müttefiklerimizle hareket ederek yönetebiliriz.’’ dedi. Bu söylemin sonuçlarını da görmüyor değiliz. Şöyle bir düşünelim. Amerika 11 Eylül olayları oldu diye neredeyse askerinin ayak basmadığı coğrafya bırakmadı.
Peki ya şimdi? Türkiye’nin Suriye konusunda harekete geçmesi için, sürekli sıkıştırıyor. Libya konusunda da aynı, kendisi arka planda kalmayı tercih etti. Fransa bu savaşa öncülük etti. Mısır konusunda da aynı tutumu sergiledi. Amerika’da yaşanan bu değişim bütün dünyayı etkiledi ve etkilemeye de devam edecektir. Amerika’daki bu çatırdamalar devam ettikçe sesi uzak coğrafyalardan duyulacaktır.
SONUÇ
- Dış politika da daha çok diyalogun ön plana çıktığı bir süreç yaşanacak.
- Tek başına emperyal güç olmayacak.
- Ülkelerin birbirleri ile olan etkileşimi daha çok artacak ve olumsuzluklar daha çok etkileyecek.
- Soft Power kavramı ön plana çıkacak.
- Kültürler arası ilişkiler daha çok artacak.
- Uzun vadede NATO’nun gücü sarsılacak.
- Yeni güç ve tehdit alanları oluşacak.
- Siyasal terminolojiler değişecek
- İnsan odaklı çözümler ön plana çıkacak
Remzi DURMUŞ