Yemen’de bugün gerçekleşen devlet başkanlığı seçimleri, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki iktidar değişikliğinin anayasal ve nispeten daha barışçıl bir ortamda, devrimsel değil evrimsel olabileceğini ortaya koyacaktır. 12 milyon Yemenli seçmenin oy kullanması için 103 bin güvenlik görevlisinin görevlendirildiği seçimlerin sonucunda halihazırda Devlet Başkanı Yardımcılığı görevini yürüten Mansur el Hadi’nin kazanacağı kesin olmakla birlikte, Hadi’nin ülkeye istikrar getirip getirmeyeceği ise belirsizliğini korumaktadır. Özellikle kuzeydeki Hutsiler ile güneyin bağımsızlığını savunan partilerin boykot ettiği seçimlerin ardından temel tartışmanın yeni hükümetin belirlenmesinde ve Abdullah Salih’e yakın askeri ve sivil liderlerin konumunda yaşanacağı öngörülmektedir. 2 yıllık geçici Cumhurbaşkanlığı görevi sırasında anayasanın yazımı da önemli bir sorun olarak 66 yaşında Mansur El Hadi’yi beklemektedir.
Abdullah Salih’in Görevi Bırakması ve Devlet Başkanlığı Seçimi
3 Haziran saldırısının ardından Suudi Arabistan’da tedavi altına alınan Abdullah Salih, muhalefetin baskılarına rağmen iktidardan çekilmeyi kabul etmemişti. Uzunca bir dönemdir gündemde olan ve 3 Haziran’da doğrudan Abdullah Salih’e karşı düzenlenen saldırıların ardından daha da kritik bir hal alan devlet başkanının yetkilerini devretmesi sorunu, Salih’in Riyad’dan Yemen’e dönmesinin ardından yeni çatışmaların yaşanmasını da beraberinde getirmiştir. Ancak hem ulusal aktörlerin hem de bölgesel ve küresel güçlerin baskılarıyla karşı karşıya kalan Abdullah Salih, 23 Kasım 2011 Körfez İşbirliği Konseyi tarafından sunulan şartlı iktidardan çekilme ve yetkilerini Devlet Başkanı Yardımcısı Mansur el Hadi’ye devretme anlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır. Diğer bir deyişle yaklaşık 11 ay süren iktidar mücadelesi 23 Kasım’da Riyad’da Salih ve muhalifler arasında imzalanan anlaşmayla çözülmüştü. Anlaşmaya göre Abdullah Salih’in yetkilerini devretmesinin ardından Yemen’de muhaliflerin de içinde yer alacağı geçici bir ulusal hükümet kurulacak, 90 gün içinde 2 yıllığına seçilecek geçici cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirilecek, Salih’in yanı sıra Devlet Başkanlığı döneminde görev alan sivil ve asker kökenli görevlilere dokunulmazlık tanınacaktır [1]. Bu bağlamda Parlamento 21 Ocak’ta dokunulmazlık kararını onaylarken aynı zamanda Devlet Başkanı Yardımcısı Mansur El Hadi’yi de 21 Şubat’ta gerçekleşecek olan seçimler için aday göstermiştir. Bugün gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası ise Yemen’de yeni bir anayasa hazırlanarak geçiş sürecinin barışçıl bir şekilde tamamlanması sağlanmaya çalışacaktır. Bu arada barış planında 30 gün içinde Salih’in Cumhurbaşkanlığından istifa etmesinin öngörülmesine karşın, Yemen Devlet Başkanı ünvanını seçim sonuçlarının en geç resmi olarak on gün içerisinde açıklanmasına kadar taşımayı sürdürecektir. Dolayısıyla bir anlamda Yemen’de Salih sonrası geçiş sürecinin 2 yıl olarak belirlendiği görülmektedir.
Nitekim, Salih’in 26 Kasım’da Suudi Arabistan’dan dönmesinin hemen ardından Cumhurbaşkanı vekili yetkilerini üstlenmeye başlayan Mansur El Hadi, devlet başkanlığı seçimlerinin 21 Şubat’ta gerçekleştirileceğini açıklamış ve ardından da muhalefet liderlerinden Ulusal Konsey Başkanı Muhammed Selim Besindva’ı Başbakan olarak atamıştır. Aralık ayında Muhammed Selim Besindva; içerisinde %50’si iktidar partisinden, %40’ı muhalefetten ve %10’u da bağımsızlardan oluşan Ulusal Geçiş hükümetini kurmuştur. 2012’nin Ocak ayına girildiğinde ise yeni hükümetin 23 Kasım’da Riyad’da imzalanan Körfez İşbirliği Konseyi barış planı gereği Devlet Başkanı Abdullah Salih’e ve iktidarı döneminde görev almış sivil ve askeri personele yargı muafiyeti tanıyan karar tasarısını onaylaması bir yandan KİK’in barış planının bütüncül olarak uygulanmasını yol açarken diğer yandan da ülkede protestoların yaşanmasına neden olmuştur. Yoğun protesto eylemlerinin de etkisiyle 301 kişilik Yemen Meclisi hükümetin almış olduğu kararı görüşmeye almayı sürekli ertelemek zorunda kalmıştır. Hükümetin yasa teklifini birkaç kez değiştirdikten sonra en son 21 Ocak’ta meclisin gündemine taşımıştır. Yapılan tartışmaların ardından Yemen parlamentosu tasarıyı oy çokluğu ile onaylamıştır. Böylelikle Körfez İşbirliği Konseyi’nin barış planının en önemli ayaklarından biri olan yasal dokunulmazlık sorunu da aşılmış oldu. Uluslararası Af Örgütü ve BM İnsan Hakları Komiserliği tarafından eleştirilmiş olan yeni yasada Devlet Başkanı Abdullah Salih’e görevde olduğu dönemdeki tüm kararlarından ve eylemlerinden dolayı tam dokunulmazlık tanınırken, söz konusu dönemde Salih’le birlikte çalışan sivil ve askeri unsurlara ise sadece “siyasi dokunulmazlık” tanınmıştır. Böylelikle Salih dışındaki yetkililerin işledikleri kriminal veya terörist eylemlerden dolayı sorumlu tutulmasına imkân tanınmıştır [2].
Abdullah Salih’e dokunulmazlık tanınması Ocak ayından itibaren gösterilerde bulunan bazı sivil muhaliflerin tepkisine yol açmıştır. Bu noktada Yemen muhalefetinin Abdullah Salih’in görevi bırakmaya razı olmasına rağmen neden gösterilerini sürdürdükleri üzerinde durmakta yarar vardır. Daha önce belirtildiği üzere Yemen’de ilk rejim karşıtı gösterileri organize eden liderlerin başında Tevekkül Karman’ın içerisinde yer aldığı genç muhalifler gelmekteydi. Eylemlerin kısa sürede yayılması üzerine Islah, Güney Yemenli bağımsızlık taraftarları, Hutsiler, bağımsız liberaller ve toplumun değişik kesimleri sokak gösterilerine destek vermeye başlamıştır. Ordudan da Islah lideri Ahmar ailesinden komutanların muhaliflerin safına geçmesiyle Abdullah Salih yönetimi üzerindeki baskılar artmıştı. Gösteriler ve karşılıklı saldırıların sürdüğü 3 Haziran tarihinde Ahmar ailesi tarafından desteklendiği ileri sürülen ve doğrudan Devlet Başkanı Abdullah Salih’e yönelik bir suikast saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda ağır yaralanan Salih’in tedavi amacıyla Suudi Arabistan’a gitmesi üzerine muhalifler kendi aralarında Salih sonrasının planlarını yapmaya başladılar.
Bu bağlamda Kadın Gazeteciler Topluluğu Başkanı ve eylemlerini Abdullah Salih yargılanana kadar sürdüreceklerini açıklayan Tevekkül Karman harekete geçerek 17 Temmuz’da Ulusal Geçiş Konseyi’ni kurmuştur. Geçiş Konseyi’nin kurulmasının ardından bu kez Ulusal Muhalefet Bloğu üyeleri de Ağustos ayında yaptıkları toplantıda Ulusal Konseyi kurduklarını açıklamışlardır. Diğer bir deyişle bağımsız eylemcilerin 17 Temmuz’da Geçiş Konseyini kurmasından bir ay sonra da parlamentodaki muhalif partilerin içerisinde yer aldığı Ortak Muhalefet Bloğu (Joint Meeting Parties-JMP) üyeleri de 17 Ağustos’ta Ulusal Konseyi kurmuş oldular. Bilindiği üzere JMP, Yemen Sosyalist Partisi, Islah, Dr. Muhammed Abdülmalik Mutawakkil’in liderlik yaptığı Halk Güçleri Birliği ve Nasırcı grupların da bulunduğu 5 muhalefet partisi tarafından 2005 tarihinde oluşturulmuştu. JMP ve Ahmar ailesinin desteklediği Ulusal Konsey Başkanlığına ise Muhammed Basundwa getirilmişti. Ulusal Konseyin 20 kişilik Merkez Yönetim Kurulu bulunmaktaydı ve kararlar doğrudan MYK’de alınmaktaydı. Ancak 23 Kasım’da Riyad’da muhalefet adına Ulusal Konsey Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Basundwa’nın Abdullah Salih yönetimi ile Körfez İşbirliği Konseyi’nin barış planını onaylaması hem bazı Ulusal Konseyi üyeleri hem de Ulusal Geçiş Konseyi üyelerinin tepkisine yol açmıştır. Ulusal Konsey’de yer alan Hutsiler ile Güney Yemen Hareketine mensup liderler anlaşmayı eleştiren kesimlerin başında gelmişlerdir. Muhammed Basundwa’nın Merkez Yönetim Kurulu’ndan bağımsız bir şekilde anlaşmayı onayladığı ileri sürülmüş[3] ve anlaşmanın hemen ardından ülke genelinde Salih’in derhal görevi bırakması yönünde gösteriler düzenlenmiştir. Ocak ve Şubat 2012’de Salih’e dokunulmazlık tanınmasına karşı çıkan göstericilerin düzenlediği eylemlere güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu onlarca protestocu yaşamını yitirmiştir. Gösterilerin Salih’in Yemen’i terk etmesinden sonra da sürmesinin nedeni ise Salih taraftarlarının devlet bürokrasisi üzerindeki etkilerinin Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası da sürecek olmasından kaynaklanmaktadır.
Dolayısıyla 21 Şubat’ta gerçekleşen seçimler Yemen’deki muhalefet hareketlerinin gösterilerini sonlandırmasına yol açmayabilir. Özellikle Hutsi ve Güney Yemen hareketinin dışında sivil aktivistlerin eylemleri sürdürme yönünde kararlar alması durumunda ülkenin yeniden bir çatışma süreci içerisine girmesi ihtimali bulunmaktadır. Diğer yandan Ahmar ailesi ile birlikte hareket eden partilerin yeni hükümette aktif bir rol olması sonucu eskiden Ordu’dan ayrılan askeri birliklerin yeniden sisteme entegrasyonuna yol açacağından, muhaliflerin askeri gücünü kaybedeceği de açıktır. Dolayısıyla askeri çatışmaların ülkenin kuzeyinde Hutsi belgelerin süreceği düşünülmektedir.
Sonuç olarak Yemen, KİK’nin ve Batının desteğiyle uygulamaya koyduğu anayasal yetki devri planının en önemli ayağı olan devlet başkanlığı seçimlerini gerçekleştirilmesi, Yemen ve Arap Yarımadası için tarihi bir olay olarak görülmektedir. Yemen örneği başarılı olursa Suriye’de Beşşar Esad’ın görevi bırakması yönünde bir model olarak daha sesli bir şekilde gündeme getirileceği açıktır.
Yazının İngilizcesi için tıklayınız…
Doç. Dr. Veysel AYHAN
ORSAM Ortadoğu Danışmanı
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Öğretim Üyesi
Kaynak: ORSAM
[1] Atiaf Alwazir, “Yemen’s GCC Initiative: Cosmetic or Comprehensive Change?”, Al-Akhbar News, November 30, 2011, http://english.al-akhbar.com/content/yemens-gcc-initiative-cosmetic-or-comprehensive-change; China Central TelevisionYemen’s Saleh, rival parties sign GCC power transfer deal, its implementation mechanism in Riyadh: TV, 11-24-2011
[2] Yemeni parliament grants President Saleh full immunity from prosecution
Saturday, 21 January 2012, http://english.alarabiya.net/articles/2012/01/21/189609.html
[3] The Yemeni National Council: An Overview, Yemen Times, Shatha Al-Harazi Published:12-01-2012, http://www.yementimes.com/defaultdet.aspx?SUB_ID=35079