Yanlış Anlama ‘’Misperception’’

Uluslararası arenada aktörler, diğer aktörlerin nasıl davranacağını, nasıl hareket edeceğini ve bu davranışların kendi değerlerini nasıl etkileyeceğini tahmin etmek isterler. Karşısındakinin genel bir profilini oluşturur ve bu şekilde olaylar üzerinde tahmin yapmaya çalışırlar. Ancak bazı noktalarda bu tahminler beklenilen sonucu vermez ve kişilerin niyetleri ve tahminleri yanlış algılanabilir. Bu yanlış anlaşılmalar ise belli bir durumdan, kişinin psikolojisinden, bulunulan ortamdan, kişinin tarihi olayları ve durumu yanlış yorumlamasından, yanlış değerlendirmesinden veya başka herhangi bir nedenden ortaya çıkabilir. İşte bu noktada yanlış anlama ‘’misperception’’ bir konsept olarak uluslararası politikada yerini almıştır.

Robert Jervis, 1976 yılında ‘’Perception and Misperception in International Politics’’ adlı  kitabında bu kavramı kullanmış ve tarihte devletler arasındaki ilişkilerde bu yanlış anlaşılmalar yüzünden ortaya çıkan birçok savaş, çatışma ve olay olduğunu savunmuştur.

Devletler arasındaki anlaşmazlıklar veya anlaşmalar bu kavram üzerinden analiz edilebilir. Yanlış anlama bir devletin veya bir aktörün aşırı hareketlerinden veya aşırı beklentileriyle de bağdaştırılabilir. Bunlara ek olarak da , Jervis savaş ve yanlış anlama arasında da bir bağlantı olduğunu da savunmaktadır. Birinci ve İkinci Dünya savaşlarını inceleyerek bu yanlış anlaşılmaların ve yanlış hesaplamaların savaş nedenleri arasında olduğunu savunmaktadır.

İkinci Dünya Savaşı’nın sebeplerini analiz ettiğimizde belli başlı  yanlış hesaplamalar yapıldığı görülür. Birinci Dünya savaşından sonra yıkılmış ve toprakları kaybedilmiş bir Almanya, ekonomisini düzeltmek ve yeniden güçlü bir devlet olmak için belli politikalar izlemeye başlamıştır. Özellikle 1929 Büyük Buhran’dan sonra Almanya, diğer dünya devletleri gibi  ekonomik bir sarsıntıya girmiştir. Bu tarihten sonra da kalkınma politikalarıyla Almanya güçlenmeye ve  bununla beraber Hitler’in etkisiyle de faşist politikalar uygulamaya başlamıştır. İşte tam da  bu noktada, yanlış anlama konsepti ile yapılan çıkarım ise, İngiltere ve Fransa veya herhangi bir Avrupa devleti, Almanya’nın bu tutumunu yanlış değerlendirmiş ve savaş engellenememiştir yani güç dengesi kurulamamıştır. Almanya’nın aşırı silahlanmasını ve ordusunu geliştirmesi, diğer ülkeler tarafından  doğru hesaplanamamış ve bu yanlış hesaplama çok uzun süren ve birçok devlete  zarar veren bir savaşın çıkmasına neden olmuştur.

Bu örnek üzerinden yanlış anlama konseptini değerlendirirken, İkinci Dünya Savaşı’nın sadece bir yanlış anlaşılma üzerine çıktığı da söylenemez. Yanlış anlama her zaman bir savaşa neden olmamaktadır. Örneğin, Almanya’nın bu agresif tutumu daha önce fark edilseydi bile, yine de bu savaş belli nedenler yüzünden engellenemezdi. Ancak savaş daha zararsız geçip , daha kolay atlatılabilirdi. Bunun yanında, bir diğer sav ise Soğuk Savaş dönemindeki silahlanmadır. Özellikle nükleer silahlanmalara, komünizm ve kapitalizm arasındaki savaşa baktığımızda, birçok aktör ve devlet  bu nükleer silahlanmanın ve ideolojiler arasındaki gerginliğin bir üçüncü dünya savaşını başlatacağını savunmuştur. Ancak söylediğimiz gibi bu da bir yanlış anlaşılmadır. İki kutup arasındaki dinamikler çok iyi hesaplansa bile, devletler veya aktörlerin hareketleri tahmin edilemeyebilir ve bu durumun etkileri uluslararası politikada daha farklı dengeler yaratabilir. Bir devletin kapasitesi ve tutumu yanlış değerlendirilebilir. Devletlerin  tutumlarını olduğundan fazla görmek veya aşağı görmekte psikolojik olarak yanlış anlaşılmalara ve yanılsamalara sebep olmaktadır.

 

Buket Sürcan

TUİÇ Satjyeri

 

Kaynakça

1) Robert JERVİS (1976) ‘’Perceptions and Misperceptions in International Politics’’

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...