Ya İtaat Et Ya Da Öl: Terör Örgütü PKK’da İç İnfazlar

21 Ağustos 2022’de Dünya Ezidileri Miri’nin temsilcisi Cewher Ali Beg, “…PKK’dan ayrılan bazı Şengalli gençler Avrupa’da katlediliyor. Bir süre önce Rênas Heyder Qasim isimli bir genç Almanya’da katledildi. 2 gün önce de Naîf Evdel Temo isimli bir genç Hanover kentinde katledildi. Aynı şekilde Zêdan Xelef isimli bir Ezdi gençte Yunanistan’a iltica etmek isterken hayatını kaybetti…” ifadeleriyle, terör örgütü PKK’nın kendisine muhalif olan veya terör örgütünden ayrılan militanlarını katlettiğini açıklamıştır (BasNews, 2022).

19 Ağustos 2022’de ise altı ay önce PKK’dan ayrılan Muhammed Aladdin Nurettin, Irak’ın kuzeyindeki Duhok’ta terör örgütü tarafından öldürülmüştür (Krdnews, 2022). Kurucusu Abdullah Öcalan’ın güneş kültü ve tanrı olarak resmedildiği PKK’da, 1978’deki kuruluşundan itibaren yalnızca masum siviller/askerler değil, acımasız terör eylemlerine veya Tanrı’larına (!) yönelik en ufak eleştiride bulunan PKK’lılar da çeşitli suçlamalar ile öldürülmüştür. Bu yazıda terör örgütünün iç infazları, infazdan kurtulabilenlerin ve eski PKK’lıların açıklamaları baz alınarak incelenmiştir.

PKK’nın 25-30 Ekim 1986 tarihleri arasında Lübnan/Bekaa Vadisi’ndeki Helve Kampı’nda düzenlediği üçüncü kongre, terör örgütü için bir dönüm noktası olmuştur. Söz konusu kongrede Öcalan’ın örgüt içindeki tüm potansiyel rakipleri tasfiye edilmiş, 50’yi aşkın muhalif PKK’lı da öldürülmüştür (Karaağaç, 2022). Yine bu kongrede Öcalan’a karşı gelenleri ve örgüt emirlerine uymayanları tespit etmek ve cezalandırmak için Tev-Sal adlı bir örgüt içi haber alma grubu kurulmuştur (Anadolu Ajansı, 2019). Bu süreçte “parti-cephe-ordu” üçlemesi tesis edilmiştir. PKK örgütlenmenin parti ayağını, ERNK cephe ayağını, ARGK ise ordu ayağını oluşturmuş, Hıristiyanlıktaki teslis inancına benzer bir sistem meydana getirilmiştir. Buna göre parti-cephe-ordu üçlemesi de tek bir yerde Abdullah Öcalan’ın kendisinde bütünleşmiştir. Abdullah Öcalan, PKK’nın yaratıcısı ve tek sahibi olarak militanların zihnine kodlanmaya başlamıştır (Karaağaç, 2022).

PKK Merkez Komitesi eski üyesi Mehmet Şener’e göre bu tarihten itibaren Öcalan’a rakip/düşman olabilecek kişiler “ajan” suçlamasıyla infaz edilmiş, öldürülenlerin aileleri de konuşmamaları için ya tehdit edilmiş ya da öldürülmüştür. Kelimenin tam anlamıyla şeyh-mürit düzenine geçiş yapılmış, tek karar mekanizması Abdullah Öcalan’ın kendisi olmuştur (Elçi, 1995; Ersever, 1994; Sakık, 2012). Eski bir PKK’lı olan Selim Çürükkaya (2006), “Abdullah Öcalan için en iyi PKK’lı ölü olandır, çünkü o yalnızca ölülere güvenmektedir. Öcalan kendi diktatörlüğünü kurmak için hareket etmektedir” ifadeleriyle, terör örgütü içinde muhalif olmanın “ölü/yaşayan ölü” olma anlamına geldiğini vurgulamıştır.

Başka bir PKK’lı da, “Abdullah Öcalan örgüt içinde eleştirilemezdi, o adeta bir tanrıydı. Kendimizi devrimci olarak görüyorduk, oysa bir tanrının kullarıydık sadece” (Deniz, 1996), açıklamaları ile söz konusu durumu ortaya koymuştur. Pirim ve Örtülü’ye (1999) göre Abdullah Öcalan’a karşı eleştirel görüşler ifade eden veya terör örgütünün eylemlerine muhalefet eden/etme ihtimali bulunan yaklaşık 4000 PKK’lı “Türk Devleti’nin ajanı” veya “hain” suçlamaları ile öldürülmüştür. İbrahim Güçlü ise Öcalan’ın “Biz 15 bin iç infaz yaptık” dediğini aktarmıştır (Çelik, 2016). İç infazdan kurtulan Brusk kod adlı şahıs ise, “örgüt içinde hata işlediği veya “ajan” olduğu gerekçesiyle sorgulanan ve infaz edilen kişilerin sayısının hiçbir zaman bilinemeyeceğini” ifade etmiştir (Matur, 2011).

Stalinist diktatörlüğün “tanrısal önderlik” mitosu ile desteklendiği PKK’da, Apocu Yaşam Tarzı, Apocu Çalışma Tarzı, Apocu Vuruş Tarzı gibi konular sözde eğitim kamplarının temel öğretileri olmuş, Abdullah Öcalan, zamanının büyük bir bölümünü PKK’ya uygun bireyler “yaratmaya” ayırmıştır. Ve Öcalan ayrıca, PKK içinde herhangi bir duygusal veya cinsel birlikteliğin yaşanmasını da yasaklamıştır (Aluçlu, 2020; Karaağaç, 2022; Özcan, 2014). Yasağa karşı gelen PKK’lılar “örgüt hiyerarşini sabote ettiği” gerekçesiyle infaz edilmiş, örgüt içindeki birliktelikten hamile kaldığı düşünülen kadın militanlar öldürülmüştür. Elbette ki bu yasak, yasağı koyan Tanrı’yı kapsamamış, örgüt içindeki genç kızlar Abdullah Öcalan ile ilişkiye girmek üzere Öcalan’ın Şam’daki evlerine gönderilmişlerdir. Şam’daki evler “Yoğunlaşma Evleri” olarak kutsallaştırılmıştır (Karaağaç, 2022; Marcus, 2009; Sakık, 2012).

PKK’yı kuran 22 kişinin yedisi (Resul Altınok, Abdullah Ekinci, Şahin Dönmez, Seyfettin Zoğurlu, Suphi Karakuş, Mehmet Turan ve Mehmet Şener) Öcalan’ın emriyle öldürülmüş, eşi Kesire Yıldırım da dâhil olmak üzere beş kişi (Baki Karer, Ali Gündüz, Ali Çetiner ve Sedat Bilici) hain ilan edilmiştir. Bir diğer beş kişi (Ferzende Tağaç, Ali Haydar Kanat, Sakine Cansız, Duran Kalkan ve Hüseyin Topgüder) ise sorgulanıp aşağılanmış, iki kişi (Mehmet Hayri Durmuş ve Mazlum Doğan) intihar etmiştir (Karaağaç, 2022; Pirim ve Örtülü, 1999).

Abdullah Öcalan’ın eşi Kesire Yıldırım, 1991 yılında PKK’dan kaçan bir grupla birlikte Vejin örgütünde yer almış, Abdullah Öcalan’ı “katil diktatör” olarak suçlayan Vejin örgütünün kurucularından Mehmet Şener ise PKK tarafından Şam’da öldürülmüştür (Marcus, 2009). Öcalan’ın 1999’da yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi de iç infazları durdurmamış, PKK’dan ayrıldıktan sonra yeni örgütlenmeye giden isimlerden onlarca kişi “ajan-provokatör”, “tasfiyeci çete” suçlamalarıyla, Irak’ın kuzeyindeki infaz yerinde (Lolan Kampı) etkisiz hale getirilmiştir (Anadolu Ajansı, 2019).

Yakın zamanda yeniden yaşanan eski/muhalif PKK’lıların çeşitli ülkelerde veya kamplarda öldürülme eylemleri, kırk binden fazla sivil ve askerin ölümünden/şehit edilmesinden doğrudan sorumlu olan terör örgütü PKK’nın, örgüt içinde de benzer yöntemleri sürdürdüğünü göstermektedir. Sonuç olarak, “ya itaat et ya da öl” mantığıyla hareket eden örgüt içi hiyerarşi, genel olarak PKK’ya özel olarak da Abdullah Öcalan’a karşı gelen/eleştiren militanların, kullanışlı kavramlar olan “hain”, “ajan” şemsiyesi altında infaz edilmesi anlamına gelmekte, terör eylemlerinden duyulan pişmanlık da öldürülme ile eşdeğer olmaktadır.

Yunus KARAAĞAÇ

Kaynakça:

Aluçlu, M. B. (2020). PKK’nın Söylem Serüveninde Önderlik. Akademik Hassasiyetler. 7(14), 321-339.

Anadolu Ajansı. (2019). “Terör Örgütü PKK’nın İnfaz Yeri Lolan Kampı”. Erişim adresi: https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/teror-orgutu-pkknin-infaz-yeri-lolan-kampi/1394614 (Erişim tarihi: 21.08.2022).

BasNews. (2022). “PKK’den Ayrılan Bazı Şengalli Gençler Avrupa’da Katlediliyor”. Erişim adresi: https://www.basnews.com/tr/babat/770208 (Erişim tarihi: 21.08.2022).

Çelik, E. (2016). “PKK’nın İçi ‘İç İnfaz’ Kaynıyor”. Erişim adresi: https://www.gercekhayat.com.tr/dosya/pkknin-ici-ic-infaz-kayniyor (Erişim tarihi: 21.08.2022).

Çürükkaya, S. M. (2006). Aponun Ayetleri: Beyrut Günlüğü. Doz Yayınları.

Deniz, C. (1996). Devrimciliğimin Anatomisi ve Tanrımız Apo. Aksu Matbaası.

Elçi, Ş. (1995). Apo’nun Gerçek Yüzü ve PKK. Kendi Yayını.

Ersever, A. C. (1994). Kürtler, PKK ve Abdullah Öcalan. Ocak Yayınları.

Karaağaç, Y. (2022). Asimetrik Savaş Stratejisi Çerçevesinde PKK’nın Yapısal Dönüşümü: Şehir Terörizmi ve Hendek Olayları. Doktora Tezi. İstanbul Arel Üniversitesi.

Krdnews. (2022). “PKK’den ayrılan şahıs sokak ortasında öldürüldü”. Erişim adresi: https://krdnews.info/pkkden-ayrilan-sahis-sokak-ortasinda-olduruldu (Erişim tarihi: 21.08.2022).

Marcus, A. (2009). Kan ve İnanç: PKK ve Kürt Hareketi. Çev. A. Alkan. İstanbul: İletişim Yayınları.

Matur, B. (2011). Dağın Ardına Bakmak. Timaş Yayınları.

Özcan, A. K. (2014). Türkiye’nin Kürtleri: Kürt Sosyolojisinde PKK ve Öcalan. Çev. H. Kaya ve M. Aşık. Profil Yayıncılık.

Pirim, O. ve Örtülü, S. (1999). Ömerli Köyünden İmralı’ya: PKK’nın 20 Yıllık Öyküsü. Boyut Kitapları.

Sakık, Ş. (2012). İmralı’da Bir Tiran: Abdullah Öcalan. Togan Yayıncılık.

 

Sosyal Medyada Paylaş

Yunus Karaağaç
Yunus Karaağaç
1992 İstanbul doğumludur. Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi lisansının ardından Uluslararası İlişkiler ve İstihbarat İncelemeleri yüksek lisansını tamamlamıştır. “Asimetrik Savaş Stratejisi Çerçevesinde PKK’nın Yapısal Dönüşümü: Şehir Terörizmi ve Hendek Olayları” teziyle Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler doktoru olmuştur. Güvenlik, istihbarat, terörizm, siyasal şiddet, psikolojik harp, Türk dış politikası, diplomasi ve karşılaştırmalı siyaset alanlarında; bilimsel makaleleri, bildirileri, ulusal ve uluslararası yayınları bulunmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...