Terör örgütü El-Kaide’nin lideri Usame Bin Ladin, ABD’nin arananlar listesinin başındaki isimdi. Ancak 1 Mayıs’ı 2 Mayıs’a bağlayan gece Pakistan’ın başkenti İslamabad’ın 100-150 kilometre kuzeyindeki Abbotabad kentinin Bilal bölgesinde bulunan büyük bir eve 4 helikopterle düzenlenen saldırıda, oğlu dahil 5 kişiyle birlikte öldürüldü. Bu gelişme, uluslararası terörizme yeni bir boyut kazandırabilir. Zira ABD yönetimi de hem içteki hem de yabancı ülkelerdeki vatandaşlarını saldırılar konusunda uyardı. Saldırıların sivil hedeflerin yanı sıra Afganistan ve Irak başta olmak üzere diğer ülkelerdeki ABD büyükelçilikleri ve askeri üslerine de yönelebileceği düşünülebilir. Özellikle Irak’ta çekilme hazırlıkları yapan ABD’nin askeri varlığına yönelik tehditlerin artması da ihtimal dâhilindedir.
Batılı pek çok analist, El-Kaide’nin Irak’taki varlığını Birinci Körfez Savaşı’na dayandırmaktadır. 1990 yılında Birinci Körfez Savaşı’nın hemen öncesinde Usame Bin Ladin’in gönderdiği bir casusun Irak hükümetinden bazı yetkililerle Ürdün’de görüşmeler yaptığı ve El-Kaide’nin ana gücünü Irak’a kaydırmak istediği iddia edilmektedir. Ancak Körfez Savaşı’nın ardından görüşmelerin daha sıkılaştığı ve daha ciddi adımlar atıldığı söylenmektedir. Bu kapsamda 1992’den 1995’e kadar Sudan’daki El-Kaide’nin destek verdiği söylenen Ulusal İslami Cephe’nin lideri Hasan El-Turabi’nin aracılığıyla eski Irak İstihbarat Servisi’nin Başkan Yardımcısı Faruk Hicazi ve El-Kaide’nin 2 numaralı lideri Eyman El-Zevahiri’nin pek çok kez Sudan’da görüştüğü öne sürülmektedir. Hatta 1993 yılında bir Afrika Büyükelçiliğinde Saddam Hüseyin ile Usame Bin Ladin’in görüşme yaptığı iddia edilmektedir.(1) Hatta Irak’taki El-Kaide varlığı, özellikle Irak’ın kuzeyinde faaliyet gösteren ve Kürt gruplara yönelik eylemler düzenleyen Ensar El-İslam’da dayandırılmaktadır. Ancak bütün bu iddialar El-Kaide tarafından yalanlanmıştır.
Diğer taraftan El-Kaide unsurlarının, Saddam Hüseyin’in 2003’te ABD saldırısı öncesi “cihat” ilan etmesiyle Irak’a girdiğine yönelik iddialar da bulunmaktadır. Saddam’ın “cihat” ilanın ardından Arap direnişçilerle birlikte ABD güçlerine karşı savaştıkları söylenmektedir. Bu şekilde Irak’a giriş yapan El-Kaide’nin Ebu Musab El-Zerkavi öncülüğünde “Cihat ve Tevhid Örgütü” adı altında örgütlendiği bilinmektedir.(2)Özellikle Irak’ın Anbar, Musul, Diyala ve Selahattin şehirlerinde ABD güçlerine karşı oldukça etkili olan ve 2004’te El-Kaide ile birleştiğini duyuran Cihat ve Tevhid Örgütü, diğer taraftan ABD güçlerine yardım ettiği iddiasıyla Iraklı azınlıkları ve Şiileri de hedef almıştır. Bu konu Zerkavi tarafından çıkarılan birçok bildiride yer almaktadır.(3) Bin Ladin, Zerkavi’yi 2004’te yardımcılığına getirmiş ve El-Kaide’nin Irak’taki sorumlusu yapmıştır. Irak’taki ABD varlığına karşı etkili saldırılar düzenleyen Irak El-Kaidesi, 9 Haziran 2006’da Zerkavi’nin 7 yardımcısıyla birlikte ABD operasyonu sonucu Bağdat’ta öldürülmesi sonrasında, Irak merkezi hükümetinin ABD’yle birlikte gerçekleştirdiği operasyonlarla zayıflamış ve yeniden yapılanma içerisine girmiştir. Bu kapsamda 12 Ekim 2006’da Irak’ta merkezi hükümete karşı “İslam Devleti”nin kuruluşu(4) ve 19 Nisan 2007’de de “Irak İslam Devleti”nin kabinesi açıklanmıştır.(5) Irak İslam Devleti, Irak El-Kaidesi olarak faaliyet göstermeye başlamıştır. Buna rağmen Irak’ta El-Kaide yapılanmasının Zerkavi’nin öldürülmesi sonrasında oldukça güç kaybettiği söylenebilir. Hemen hemen her yıl Irak El-Kaidesi’nin başına getirilen bir kişi ya yakalanmış ya da öldürülmüştür. Merkezi hükümetin ülkedeki kontrolü arttıkça, Irak El-Kaidesinin etkisini yitirdiği görülmektedir. Son olarak Irak El-Kaidesi’nin lideri Ebu Bekir El-Bağdadi’dir. Irak’ta zaman zaman El-Kaide eylemler yapsa da, 2007 öncesindeki kadar etkili olmamaktadır. El-Kaide Irak’ta en son Mart 2011’de Selahattin Vilayet Meclisi’ne yaptığı saldırıyla gündeme gelmiştir.
Usame Bin Ladin’in öldürülmesi Irak’taki El-Kaide yapılanmasını da olumsuz yönde etkileyecektir. Merkezi hükümetinin kontrolünün artması ve ABD güçlerinin halen terör operasyonlarına destek vermesi, El-Kaide’nin Irak’taki hareket alanını sınırlamaktadır. Buna rağmen, El-Kaide varlığını kanıtlamak ve devam ettireceğini gösterebilmek için, Irak’ta da yeni saldırılar yapabilir. Bu saldırıların özellikle sivil hedeflere yönelmesi ve mezhebi bir yol çizmesi, Irak’taki halen sağlam temele oturmamış mezhepsel uzlaşmayı yeniden sarsabilir. Irak’taki politik istikrarsızlık da düşünüldüğünde, kısa vadede Irak’ın Usame Bin Ladin’in ölümünün olumsuzluklar yaratabileceği değerlendirilmektedir. Öte yandan Irak’taki ABD askerlerinin çekilmesinin tartışıldığı günlerde Irak’taki istikrarın yeniden bozulması, ABD’nin Irak’taki varlığının devamına meşruiyet yaratabilir. Zira başta Irak Başbakanı Nuri El-Maliki olmak üzere Irak’taki yetkililerin Irak’ın sınırlarını korumakta zorlanabileceğine yönelik yapılan açıklamalar dikkate alındığında, Irak’taki ABD varlığının devamının sağlanmasına yönelik politikasının belirlenmesi ihtimal dâhilindedir.
Bilgay DUMAN
ORSAM Uzmanı
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=1817
Kaynaklar
(1) Stephen F. Hayes, “Case Closed”, http://www.weeklystandard.com/Content/Public/Articles/
000/000/003/378fmxyz.asp?page=1, Erişim: 2 Mayıs 2011.
(2)http://alboraq.info/showthread.php?t=36056, Erişim: 2 Mayıs 2011.
(3)http://altakwa.net/forum/showthread.php?s=f86e5542c2dd860e5fce280785916ba3&t=5882, Erişim: 2 Mayıs 2011.
(4)Irak İslam Devleti’nin kuruluş bildirisi için bkz., http://www.al3nabi.com/vb/f2/t75373.html, Erişim: 2 Mayıs 2011.
(5)http://www.youtube.com/watch?v=KMU3-xvKmWg, Erişim: 2 Mayıs 2011.