Ülke İçinde Yerinden Edilenler: Mülteci Statüsüne Geçiş Sürecinde Yaşanan Problemler

Ahsen Yıldırım

Göç Çalışmaları Stajyeri

Özet

Kendi ülkesi içinde çatışma, afet gibi sebeplerle yaşadığı yerden başka bir bölgeye zorunlu olarak göç eden bireylere ülke içinde yerinden edilen kişiler denmektedir. Bu araştırma, 2022 yılı sonunda sayıları altmış iki milyonu aşan ülke içinde yerinden edilen kişileri ve bu kişilere ilişkin atılan uluslararası adımları ele almaktadır.

Bu araştırma, ‘Ülke İçinde Yerinden Edilme Konusunda Yol Gösterici İlkeler’ bağlamında ülke içinde yerinden edilen bireylerin yaşadığı problemlere ve ilkelerin bireylere yeterince koruma ve yardım sağlayamadığına dikkat çekmektedir. Araştırmada, yasal bağlamdaki problemlerin yanı sıra pratikte yaşanan zorluklar da incelenmektedir. Aynı zamanda ülke içinde yerinden edilen kişilerin temel haklarına erişimde yaşadıkları güçlükler ve uluslararası koruma ve yardım taleplerinin karşılanmasındaki eksiklikler vurgulanmaktadır. Uluslararası örgüt ve kuruluşların eksikliklerinin yanı sıra ulusal düzeydeki eksikliklerden de bahsedilmektedir.

Sonuç kısmında ise bu problemlerin çözümü için uluslararası işbirliğinin ve uluslararası korumanın, ulusal düzeyde ise etkili politikaların gerekliliğine vurgu yapmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Mülteci Statüsü, Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler, Uluslararası Hukuk, Ülke İçinde Yerinden Edilme Konusunda Yol Gösterici İlkeler

Giriş

Ülkelerarası savaşların daha yoğun olduğu 20. yüzyıla kıyasla bu yüzyılda iç savaşların daha çok yaşandığı, bu sebeple de zorunlu göçün arttığı yadsınamaz bir gerçektir. Zorunlu göç sebebiyle insanlar, kimi zaman kendi kaynakları doğrultusunda farklı ülkelere göç ederken, kimi zaman da ülke içindeki farklı bölgelere göç etmektedirler. Farklı ülkelere zorunlu olarak göç eden kişiler, 1951 Cenevre Sözleşmesi bağlamında yaptıkları koruma başvuruları sonrası genellikle “mülteci” statüsü edinirken, ülke içinde benzer sebeplerle göç eden kişiler “ülke içinde yerinden edilmiş kişi” olarak adlandırılmaktadırlar.

1951 sözleşmesi ile birlikte dünyadaki gelişmelere bağlı olarak “mülteci” statüsü daha kapsayıcı hale getirilmiştir. Ayrıca bu meselenin uluslararası işbirliği ile çözümlenmesi gerektiğini altı çizilmiş, buna istinaden Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat imzalanmıştır. İmzalanan sözleşmelerin, bildirilerin ve düzenlenen forumların uygulamada ne ölçüde yararlı olduğu tartışılsa da bu noktada “ülke içinden yerinden edilmiş kişilere” dair yasal bağlayıcılığı olan herhangi bir sözleşme olmaması dikkat çekmektedir.

Bu çalışmada amaç, kendi ülkelerinde “mülteci” olarak yaşamlarını sürdüren, bu süreçte psikolojik, sosyolojik ve ekonomik sebeplerle zorluk yaşayan fakat ulusal ve uluslararası düzeyde yeterli koruma, yardım ve hizmeti edinemeyen ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin mülteci statüsü edinmelerinin önündeki engelleri uluslararası hukuk bağlamında tartışmaktır. Çalışma aynı zamanda bu süreçlerin nasıl iyileştirileceğine dair fikirler de sunmaktadır.

1. Uluslararası Hukuk Bağlamında Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişi

Zorla yerinden edilmiş kişi, bulunduğu yerden başka bir bölgeye kendi ülke sınırları içerisinde zorunlu olarak göç etmek zorunda kalan kişidir. Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği (BMMYK)  ülkeleri içinde yerinden edilmiş kişileri, güvenli bir yer bulmak için bir ülke sınırlarını geçmeyen veya geçemeyen kişiler olarak tanımlamaktadır. Ülke İçinde Yerinden Edilme Konusunda Yol Gösterici İlkeler ise; “sürekli yaşamakta oldukları yerlerden, özellikle silahlı çatışmaların, yaygın şiddet hareketlerinin, insan hakları ihlallerinin veya doğal ya da insan kaynaklı felaketlerin sonucunda veya bunların etkilerinden kaçınmak için, uluslar arası düzeyde kabul görmüş hiçbir devlet sınırını geçmeksizin kaçan ya da bu yerleri terk eden kişiler ya da kişi gruplarıdır” şeklinde tanımlanmaktadırlar (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998).

Kendi ülkeleri içinde yerinden edilmiş bu kişiler veya gruplar, yerlerinden edilmelerinin altında yatan neden o hükümet olsa bile, yine o hükümetlerinin koruması altında yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar (UNHCR).

Bugün dünyada yaşanan olaylar neticesinde ülke içinde yerinden edilenler haricinde mülteci, sığınmacı, geçici korunan gibi farklı statülere sahip zorla yerinden edilen kişiler bulunmaktadır. Bu kavramlardan en çok bilinen, hatta diğer statüler yerine de sık sık kullanılan, mülteci tanımı uluslararası göç hukuku açısından oldukça önemlidir. Bunun en önemli sebeplerinden birisi, bir anlamda diğer kavramların temel yapısını da oluşturan bu statünün, 1951 Cenevre Sözleşmesi ve 1967 New York Protokolü ile yasal bir çerçeveye oturtulmasıdır. Yasal anlamda bağlayıcılığı bulunan söz konusu sözleşmeler ile çerçevesi belirlenen mülteci,“ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancıya veya bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye” verilen statüdür (Cenevre Sözleşmesi, Madde 1).

Yani mülteci, ülke sınırları dışında koruma arayan ve değerlendirmeler sonucunda bir başka ülkenin korumasına sahip olan kişidir. Bugün dünyada 35 milyonu aşkın mülteci olduğu düşünüldüğünde, bu korumanın gerekliliği yadsınamazdır. Buna karşın, sayıları güncel verilere göre 62 milyonu geçen ve dünya çapında zorla yerinden edilmiş kişilerin yarısından fazlasını oluşturan ülke içinde yerinden edilenlere dair, uluslararası hukuk düzleminde bağlayıcılığı bulunan bir korumadan söz edilmediği görülmektedir (Nyanduga, 2004). Yani ülke içinde yerinden edilenler, “bir sınırı geçmedikleri için, güvence altına alınmış bir koruma veya yardım kaynağına sahip değillerdir” (Cohen, 1999).

Ülke içinde yerinden edilmeye dair uluslararası bir sistemin olmadığı dünyada,  ülke içinde yerinden edilenlerin çatışmalara bağlı olarak artması, hem hükümetlere hem de uluslararası düzeyde örgütlere rehberlik edecek bir çerçeve oluşturulmasını elzem hale gelmiştir (Cohen, 1999).  Bu sebeple ülke içinde yerinden edilenlere dair çözüm arayışı kapsamında, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun ev sahipliğinde müzakereler gerçekleştirilmiştir. Müzakereler sonucunda BM Genel Sekreteri, Francis M. Deng’i Ülke İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler Temsilcisi olarak atamış ve bağlayıcılığı olmayan bir hukuk belgesinin oluşturulmasına karar verilmiştir (Kurban, 2006). Bu karara istinaden ÜİYÖK’lere ilişkin yasal bir çerçeve oluşturma amacı ile hazırlanan “Ülke İçinde Yerinde Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler” 1998 yılında BM tarafından kabul etmiştir (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998).

1.1 Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler

Hukuki bir statü ve koruma getirmeyen ama kapsamlı metniyle devletlere kılavuzluk eden yol gösterici ilkeler, uluslararası insan hakları tarafından güvence altına alınan haklara dayandırılmışlardır (Ercan, Kul, 2021).

İlkeler, ülke içinde yerinden edilenlerin korunmasına dair bir çerçeve oluşturmanın yanı sıra yerinden edilen kişilerin haklarını ve devletlerin kişilere karşı sorumluluklarını belirlemekte ve ulusal ve uluslararası düzeyde rehber olarak görülmektedir (Cohen, 1999).

Bu rehber, ülke içinde yerinden edilme halinin bütün aşamalarını kapsamaktadır (Handbook for the Protection of Internally Displaced Persons, 2010):

  • “Yerinden edilmeye karşı koruma
  • Yerinden edilme sırasında koruma ve yardım
  • Yerinden edilme sonrasında geri dönüş, yerel entegrasyon veya yeniden yerleştirilme gibi kalıcı çözümler”

Ülke içinde yerinden olmaktan korunmaya ilişkin ilkelere göre, hem ulusal hem de uluslararası yetkililer, yerinden edilmeye neden olabilecek durumların önlenmesini sağlamalı ve bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmelidirler (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998).

Yerinden edilme sırasında korumaya dair ilkeler, kişilerin sahip oldukları hakları, temel insan hakları çerçevesi kapsamında açıklanır. Kişiler temiz ve içilebilir su, temel gıda, barınma, psikolojik destek ve sosyal hizmet gibi temel ihtiyaçlar ile birlikte seyahat ve yaşayacağı yeri seçme hakkına sahiptirler (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998).  Kişilerin iş arama ve ekonomik faaliyetlere, örgütlenme, oy verme hakları da yerinden edilme öncesinde olduğu gibi bulunmaktadır (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998).

İnsani yardımlara ilişkin ilkeler; yardımların askeri ve siyasi gerekçeler ile engellenemeyeceği, yardım sorumluluğunun öncelikle ulusal düzeyde yetkililere ve kurumlara ait olduğu fakat uluslararası makamlardan da gerektiği takdirde destek istenebileceği belirtilir (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998).

Geri dönüş ve yeniden yerleştirme ve entegrasyona ilişkin ilkelere göre kişilerin kamu faaliyetlerine ve hizmetlerine diğer ülke vatandaşları gibi tam ve eşit katılma hakları vardır ve bu noktada ayrımcılık kabul edilemez (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998). Bunun yanı sıra geri dönüş ve yerleştirme ve uyum süreçlerinde uluslararası makamların yardımlarının ulusal makamlar tarafından engellenmemesi gerektiği önemle belirtilmektedir (Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998).

2. Ülke İçinde Yerinden Edilen Kişilerin Yaşadığı Problemler

2.1. Yasal Bağlamda Yaşanan Problemler

Kılavuz ilkeler nedeniyle yaşanan problemlerin temel noktası, mülteci statüsünün 1951 Cenevre Sözleşmesi’nden hareketle yalnızca menşei ülkesi dışında olan bireylere verilmesidir. Bu noktada ülke içinde yerinden edilen kişilerin, kendi ülkeleri sınırları içinde oldukları için, kendi hükümetleri tarafından korunuyor oldukları düşünülmektedir (Cohen, 1999). Bu sebeple Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler’den biri de kişilere karşı koruma ve yardım sorumluluğunun kişinin bulunduğu ülkedeki hükümete verilmesidir. Fakat ülke içinde yerinden edilen kişilerin koruma ve yardım sorumluluğunun kişinin menşei ülkesine ait olduğunun belirtilmesi, yerinden edilen kişinin mağduriyetine sebep olan büyük bir eksikliktir. Çünkü ülke içinde yerinden edilen kişinin, bu durumu yaşamasının temel sebebi devlet ve o devletin politikaları, hatta söylemleri olabilir. Başka bir deyişle, kılavuz ilkelerin uygulama yetkisini verdiği devlet, birçok durumda kişilerin yerinden edilmesinin sorumlusu olabilir (Ercan, Kul, 2021).

Ülke içinde yerinden edilen bireylerin yasal bağlamda yaşadıkları problemlerin diğer bir nedeni ise, bu kişilerin koruma ve yardım süreçleri için kabul edilen yol gösterici ilkelerin hukuk düzleminde bağlayıcı olmamasıdır. Bağlayıcı olmadığı için kimi ülkelerde veya bölgelerde uygulamaya dökülmeye çalışılan bir koruma ve yardım süreci hâkimken, kimilerinde ise ülke içinde yerinden edilen bireyler kendi kaderlerine terk edilmektedir. Yol gösterici ilkelerin bağlayıcı olmaması pratik bağlamda da birçok soruna neden olmaktadır.

Yasal bağlamdaki sorunları göz önünde bulundurduğumuzda, mağduriyetlerin sebebinin kişilerin uluslararası koruma altında olmamaları ile doğrudan bağlantılı olduğu görülmektedir. Fakat Sonuç Belgesi’nde bu duruma ilişkin yapılan müzakerelerde, birçok üye devlet bunun bir iç politika sorunu olduğunu savunmuş ve altmış iki milyon ülke içinde yerinde edilmiş kişi olmasına rağmen uluslararası bir sözleşme ile koruma altına alınmaları yolunda adım atılamamıştır (Kalin, 2008).

2.2. Pratikte Yaşanan Problemler

Ülke içinde yerinden edilen bireylerin yaşadıkları problemler yasal bağlamda ve pratikte yaşananlar olarak ikiye ayrılsa da problemlerin temel nedeninin aynı olduğu görülmektedir. Çünkü ülke içinde yerinden edilenlerin yaşadıkları bazı sorunlar uygulamalarla önlenmeye çalışılsa da bu önlemlerden söz eden hukuk belgesi bağlayıcı olmadığında, etkisini ve kapsamını büyük ölçüde daralttığı görülmektedir.

Ülke içinde yerinden edilenlere yönelik koruma, yardım ve hizmetler ev sahibi ülkelerin inisiyatifinde olduğundan, kişiler güvenlik, barınma, sağlık, eğitim, ulaşım, uyum konularında sorun yaşamakta ve bu şekilde yaşamlarını sürdürmekte zorlanmaktadırlar (Ercan, Kul, 2021).

Devletler kimi zaman kaynaklarının yeterli olmaması nedeniyle koruma ve yardım sağlanılmadığını belirtmekteyse de bu noktada uluslararası yardım talebinin bir seçenek olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Fakat devletler bu noktada, otoritelerinin sarsılabileceği korkusu ile bu yardımları kabul etmezken kimi zaman ise koruma ve yardımın sağlanmaması, yerinden edilmiş kişilerin ülke içinde marjinal olarak görülmesi sebebinden kaynaklanabilmektedir (Cohen, 1999).

Pratikte yaşanan diğer bir sorun ise çatışma yaşanan bölgelerde kaynak yetersizliği sebep gösterilerek yardım yapılmaması ve uluslararası yardım desteği söz konusu olduğunda da iletişim problemlerinin yaşanmasıdır (Cohen, 1999). Bu noktada çatışma yaşanan bölgenin sosyokültürel özeliklerini bilmek elzemdir fakat birçok uluslararası kuruluşun söz konusu bölgeye dair bilgi ve deneyimi olmaması farklı güçlükleri doğurabilmektedir. Bu güçlüklerin ancak ulusal ve uluslararası kuruluşların işbirliği ile aşılabileceği ise inkâr edilemez bir gerçektir.

Pratikte eksik kalan bir diğer nokta ise kişilerin temel haklarından olan güvenliğin yeterince sağlanamamasıdır. Ülke içinde yerinden edilen kişilerin barınma, gıda kadar hatta bazen onlardan da çok güvenliğe ihtiyaç duyduğu noktası atlanabilmektedir. Güvenliğin sağlandığından emin olmak amacıyla BM fonları ile desteklenen askeri korumalar gerektiği gibi, bireysel silahsızlandırma gibi bölgesel yapılandırmalar da önemlidir (Cohen, 1999).

Özetle pratik noktasında İÜYÖK’lerin, mültecilerle benzer sebeple göç etseler dahi onlar kadar yardım ve korumaya erişemedikleri görülmektedir. Üstelik yalnızca koruma ve yardım söz konusu olduğunda değil, yerel entegrasyon ve gönüllü geriş dönüş noktasında da mülteciler kadar yardım ve hizmete erişememektedirler. Çünkü kılavuz ilkeler, sahada sivil toplum kuruluşları tarafından “savunuculuk aracı” olarak kullanılsa bile hiçbir örgüt ve kuruluş, ülke içinde yerinden edilmiş kişiler için koruma ve yardım sağlama yetkisine sahip değildir (Handbook for the Protection of Internally Displaced Persons, 2010).

Sonuç ve Öneriler

Ülke içinde yerinden edilmiş kişileri ve mülteci statüsüne geçiş sürecinde yaşadıkları problemleri pratik ve yasal bağlamda irdelediğimizde, kılavuz ilkelerin yasal olarak bağlayıcı olmamasının önemli bir nokta olduğunu görülmektedir. Çünkü ortaya çıkan problemler, nihayetinde bağlayıcı olmama sorunu ile kesişmektedir. “Ülke içinde yerinden edilen” statüsü hukuki bağlamda kabul edilmediği sürece bu problemlerin çözülemeyeceği açıktır. Altmış iki milyon insanın mağduriyetinin giderilmesi ve kişilerin koruma ve yardıma erişebilmesi için bağlayıcı bir sözleşme ve uluslararası işbirliği gereklidir.

Uluslararası işbirliği ile sağlanan koruma ve yardım faaliyetleri ile güvenliğin sağlanmasının dışında, iç hukuk ve politikalarda yapılandırma da önemlidir. Çünkü işin sonunda tüm bu çözümlerin geçici olduğu, sorunun temel çözümünün sebeplere yönelik politikalar geliştirmek olduğu bilinmeli ve önemsenmelidir. Nihayetinde dünyadaki birçok kişinin, grubun ya da toplumun yaşadığı sorunlar genellikle siyasi bir ayağa sahiptir ve bu noktada nihai çözüm o siyasi ayağın, yine siyasiler tarafından ele alınması ile çözülebilmektedir.

KAYNAKÇA

BM Genel Kurulu, 1951 Cenevre Sözleşmesi. Erişim Adresi: https://www.multeci.org.tr/wp-content/uploads/2016/12/1951-Cenevre-Sozlesmesi-1.pdf

Cohen, R. (1999). New Challenges for Refugee Policy: Internally Displaced Persons. Erişim Adresi: https://www.brookings.edu/articles/new-challenges-for-refugee-policy-internally-displaced-persons/

Ercan, P. G. ve Selin K. “Ülkeleri İçinde Yerinden Edilmiş Kişilerin ve Mültecilerin Koruma Sorumluluğu Çerçevesinde Korunması”, Uluslararası İlişkiler, Vol.18, Sayı 71, 2021, pp. 1-19 DOI: 10.33458/uidergisi947516. Erişim Adresi: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1805539

Handbook for the Protection of Internally Displaced Persons, 2010. Erişim Adresi: https://www.unhcr.org/sites/default/files/legacy-pdf/47949f342.pdf

Kurban, D. “Ülke İçinde Yerinden Edilme Sorunu: Uluslararası Hukuktaki Gelişmeler ve Ülke Pratikleri”, Dilek Kurban et al. (der.), Zorunlu Göç ile Yüzleşmek: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonrası Vatandaşlığın İnşası, İstanbul, TESEV Yayınları, 2006, s. 53.

Nyanduga, B. T (2004). The Challenge of Internal Displacement in Africa. Forced Migration Review, s. 58-59. Erişim Adresi: https://web.archive.org/web/20071029221242/http://www.fmreview.org/FMRpdfs/FMR21/FMR21full.pdf

UNHCR, Kendi Ülkeleri İçinde Yerinden Edilmiş Kişiler. Erişim Adresi: https://www.unhcr.org/tr/kendi-ulkeleri-icinde-yerinden-edilmis-kisiler

Ülke İçinde Yerinden Olma Konusunda Yol Gösterici İlkeler, 1998. Erişim Adresi: https://dspace.ceid.org.tr/xmlui/bitstream/handle/1/161/ekutuphane2.2.3.2.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Walter Kalin, “The Future of the Guiding Principles”, Ten Years of Guiding Principles: Forced Migration Review, 2008, s. 39.

Ülke İçinde Yerinden Edilenler- Ülke İçinde Yerinden Edilenler -Ülke İçinde Yerinden Edilenler -Ülke İçinde Yerinden Edilenler -Ülke İçinde Yerinden Edilenler -Ülke İçinde Yerinden Edilenler

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...