Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi ve HÜSAM (Hacettepe Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi) danışma kurulu üyesi Anar SOMUNCUOĞLU ile Ukrayna’da yaşanan gelişmeler üzerine genel bir değerlendirme yaptık.
- Ukrayna’daki karışıklıklar AB ile Ortaklık ve Serbest Ticaret Antlaşmasının reddedilmesi sonucu başladı. Peki, Ukrayna AB ile ortaklıktan neden vazgeçti? Rusya’nın etkisi nedir bu konuda?
O dönemde Ukrayna’daki Yanukoviç yönetiminin AB ile ortaklık anlaşmasını imzalamasından vazgeçmesinde Rusya doğrudan etkili oldu. Aslında Rusya, burada Ukrayna’nın zor ekonomik durumu ve borçlarını ödeyememe tehlikesiyle karşı karşıya olma durumunu kullandı. Ukrayna’yı kendisine bağlamak isteyen AB, Ukrayna’nın ekonomisi için gerekli olan yardım ve kredi vermeyi kabul etmedi. Diğer taraftan Rusya, etrafındaki eski Sovyet cumhuriyetlerinde krediler, yardımlar ve enerji kaynaklarındaki indirimler yoluyla etkili olmaya çalışıyor. 1990’lı yıllardaki politikasından vazgeçen Rusya, bütün bunların karşılığında kendi ekonomik ve güvenlik çıkarlarının karşılanmasını istiyor. Son yıllarda ise Putin’in ilan ettiği Avrasya Birliği projesiyle Kazakistan ve Belarus ile kurduğu Gümrük Birliği’ni genişletmeyi ve derinleştirmeyi amaçlıyor. Diyebiliriz ki Rusya yönetimi, Ukrayna’nın AB ile ortaklıktan vazgeçmesi için hem baskı kurmuş hem de karşılığında Ukrayna’daki durumu idare edecek kredileri vaat etmiştir. Böylece aslında bağımsızlığından itibaren genel olarak Rusya ile bütünleşme süreçlerine katılmayan Ukrayna, denge politikasından vazgeçmiştir. Burada, AB ile bütünleşmenin daha 2004’deki “turuncu devrim” gerçekleşmeden önce Ukrayna devletinin dış politika önceliği olarak kabul edildiğini hatırlatmak gerekir. Dolayısıyla bu politika peş peşe gelen birkaç hükümetin izlediği bir politikadır.
- Ukrayna’nın Rusya için önemi nedir? ABD’li siyaset bilimci Zbizniew Brzezinski’nin ” Ukrayna olmadan Rusya imparatorluk olmaktan çıkar, kendisine tabi etmiş Ukrayna ile ise, otomatik olarak imparatorluğa dönüşebilir” sözüne katılıyor musunuz?
Ukrayna olmadan Rusya’nın bir imparatorluk olamaz sözünü çarpıcı, ancak aşırı basitleştirici buluyorum. Brzezinksi’nin imparatorluktan kastı büyük güç ise, Rusya Ukrayna olmadan da büyük güç olduğunu gösterdi zaten. Ukrayna üzerindeki etkinlik kaybı Rusya’nın gücünü zayıflatır ve güvenliğini önemli ölçüde zedeler bu doğru, ancak kesin bir şekilde Rusya’nın diğer alanlardaki etkinliğini ortadan kaldırmaz.
Ukrayna’nın Rusya için önemine gelince, burada kültürel, duygusal, güvenlik, siyasi, ve ekonomik öneminin olduğunu görüyoruz. Her şeyden önce Ukrayna, sadece Rusya’ya komşu ve yakın tarihte Rusya’nın parçası olan bir ülke değildir. Ukrayna, Rus devlet geleneğinin kalıplaştığı yerdir ve Ukrayna halkı uzun süredir Rus milletinin bir parçası olarak sayılmıştır. Bugün bile Ruslar açısından Ukraynalılar ve Belaruslar tam olarak ayrı birer millet olarak kabul edilmezler.
Bununla birlikte Ukrayna ile bu kültürel ortaklık zemini olmasa dahi, Ukrayna’nın jeopolitik konumu bu ülkeyi Rusya açısından son derece önemli kılmaktadır. Bugünkü duruma baktığımızda Ukrayna hem Rusya’nın güneyinde hem de batısında, NATO ve Rusya arasında bulunmaktadır. Ukrayna’nın bir taraftan Avrupa ülkeleri ile Rusya arasında bulunması, diğer taraftan ise Rusya ve Karadeniz arasında bulunması Ukrayna’nın güvenlik açısından hayati bir bölge olmasını belirlemiştir. Buna Kırım yarımadasının özelliklerini ve Sovyet döneminde kurulan askeri altyapıyı da katmak gerekmektedir. Rusya’nın Karadeniz filosu halen Ukrayna’da bulunuyor, bunun sebebi ise ekonomik olduğu kadar Rusya’nın Karadeniz kıyısının derin limanlardan yoksun olmasına da dayanmaktadır.
Siyasi öneme gelince, burada sanırım Brzezinski’nin kastettiği duruma geliyoruz. Rusya’nın Ukrayna üzerinde etkin olmaması, Rusya’nın bütün eski Sovyet alanındaki etkisini etkiler, diğer eski Sovyet ülkeleri açısından muazzam bir örnek oluşturur. Böyle bir durum hem Rusya’nın bölgedeki prestijini hem de genel olarak uluslararası prestijini zedeler.
Son olarak Ukrayna, ekonomik olarak da Rusya açısından önemli bir ülkedir. Esasında Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Rusya ve Ukrayna Sovyet ekonomisinin iki en önemli parçasını oluşturuyorlar. Her ne kadar Rusya, Belarus ve Kazakistan ile Gümrük Birliği yaptıysa da, Rus ekonomisi açısından esas önemli olan Ukrayna ekonomisidir. Burada etkili olan faktörler ülkenin pazar büyüklüğü, ülkenin sanayi potansiyeli ve hammadde kaynakları ve ayrıca Ukrayna’nın Avrupa ve Rusya arasında transit ülke oluşudur.
- Sizce Ukrayna için Gümrük Birliği mi yoksa Avrupa Entegrasyonu mu daha faydalı?
Hangisinin daha faydalı olmasından ziyade burada önemli olan Ukrayna’nın devlet yönetimini sağlamlaştırıp çalışan bağımsız bir devlet haline gelmesidir. İkisiyle de yakın işbirliği içerisinde olan bir Ukrayna aslında bölgesel barış açısından en ideal durum olurdu. Açıktır ki Rusya, artık sadece Ukrayna’nın NATO ile işbirliğinden değil, AB ile işbirliğinden de tehdit algılıyor. Dolayısıyla AB ile ortaklık anlaşmasının bile Rusya’nın büyük tepkisine sebep olduğunu görüyoruz. Dahası, Ukrayna’nın AB ile bütünleşmesi Rusya açısından Ukrayna’nın tamamen kaybedileceği anlamına gelmektedir. Bu durumda Rusya Kırım meselesi dahil birçok sorunu kaşımaya hazır. Ne var ki Gümrük Birliği önerilen ortaklık anlaşmasından daha sıkı bir entegrasyondur. Burada oylar eşit değil ve Rusya hakimdir. Gümrük Birliği’ne girmiş bir Ukrayna ise Rusya’nın etkisine girmiş bir Ukrayna olacaktır. Netice itibariyle Ukrayna halkının önündeki esas amaç, iki taraf arasındaki ilişkileri dengeli bir şekilde götürmek, devletlerini ve ekonomilerini güçlendirmektir.
- Ukrayna’da yaşananlar Rusya ile Batı arasındaki ilişkileri nasıl etkiler?
Rusya’nın AB ve ABD ile ilişkileri bu krizden dolayı bir soğuma yaşamıştır. Burada yeni olan Rusya’nın sadece ABD ile değil, artık Avrupa ülkeleriyle de restleşmesidir. Daha önceki renkli devrimlerde ve NATO genişlemesi meselesinde Rusya, ABD ve Avrupa ülkelerine, AB ülkeleri içinde ise Batı Avrupa ve yeni Avrupa ülkelerine yönelik farklı tavırlar takınmıştı. Rusya açısından Batı Avrupa ülkeleri her zaman daha yapıcı, Polonya gibi yeni AB üyeleri ise Rusya çıkarlarına karşı politikalar üreten ülkeler olarak görülmüştür. Bu krizde Rusya sadece NATO’nun genişlemesinden değil, AB’nin bu şekildeki yumuşak genişlemesinden de tehdit algıladığını göstermiştir. Ayrıca, bu sefer Batı Avrupa ülkeleriyle de karşı karşıya gelmiştir.
- Ukrayna’daki protestolar Rusya’nın iç politik istikrarını etkiler mi?
Şüphesiz etkiler. Son dönemde Putin yönetimine karşı Rusya’da halk kitle gösterileri artık bir sürpriz değildir. Rusya’daki otoriterliğe ve yolsuzluğa karşı çıkan kesimler açısından Ukrayna önemli bir örnek olacaktır. Ne var ki Rusların çoğu Ukrayna’daki kadar bir halk protestosunun Rusya’da mümkün olmadığını düşünüyor. Kaldı ki, Ukrayna örneği Rusya’ya daha çok ters istikamette etki yapmaktadır. Şöyle ki, Ukrayna’da yaşananlar, Ukrayna milliyetçiliğinin iktidarın düşmesinde oynadığı rol ve bu rolün Rus basınında vurgulanması, Rus milliyetçiliğinin yükselmesine yaramaktadır. Kremlin zaman zaman bu milliyetçi duygulardan yararlanmaya çalışmaktadır, ancak aşırı milliyetçi Rus gruplarla olan bu oyun aslında tehlikeli bir oyundur.
- Son dönemlerde yaşanan gelişmeler ve Kırım meselesi hakkında genel bir değerlendirme yapacak olursanız neler söylersiniz?
Ukrayna krizi son derece tehlikeli bir aşamaya doğru ilerlemektedir. Daha önce de söylediğim gibi, Ukrayna’yı tamamen kaybedeceğini düşünen bir Rusya, Ukrayna’dan Kırım’ı ayırmayı bile düşünebilir. Bugün Kırım yarımadasında nüfusunun çoğunluğunun Ruslardan oluşması ve Rus milliyetçiliğinin burada da etkili olması, diğer faktörlerdir. Sadece 1954 yılında Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti topraklarında dahil edilen Kırım, büyük ölçüde Rus kültürel etkisindedir. 1944’de Stalin döneminde Kırım’dan sürgün edilen Kırım Tatarları ise bugün kısmen geri dönseler de, halen yarımadada dışlanan azınlık konumundadırlar. Kaldı ki, Rusya İmparatorluğu’nun Kırım’da uyguladığı siyaset sonucu, 1944’den önce de Kırım’da Türkler azınlığa düşmüşlerdir. Yüz binlerce Kırım Türkü bu sebeple bugün Türkiye’de yaşamaktadır. Bu tarihi deneyimden dolayı Kırım Tatarları Rusya’nın Kırım’daki varlığını hayati bir tehdit olarak algılamakta ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmaktadır. Tarihte Rusya devleti Türk varlığını Kırım’dan defalarca silmeye çalışmıştır. Kırım bir daha Rusya’ya geçerse Kırım Tatarları şüphesiz bugünkünden çok daha kötü durumda olacaklardır. Türkiye’ye gelince, Rusya kontrolündeki bir Kırım da Türkiye’nin Karadeniz güvenliği açısından arzu edilir bir gelişme değildir. Sadece Karadeniz değil, aynı zamanda Güney Osetya ve Abhazya’dan sonra eski Sovyet sınırlarının değişebileceği yönünde tehlikeli bir emsal oluşturacaktır.
Tabii bunların hepsi felaket senaryolarıdır. Yine de bugün devam eden Kırım krizinde Rus aşırı milliyetçi grupların Kırım Türkleri açısından, Rusya’nın Karadeniz’deki önlemleri ise bütün bölgesel barış için tehdit oluşturmaktadır. Büyük bir ihtimalle bu tırmanmaya rağmen sıcak çatışma yaşanmayacaktır. Ne var ki durum kontrolden çıkabilir ve hiç kimsenin arzu etmediği durum yaşanabilir. Netice itibariyle, ya Ukrayna ya da Ukraynasız Rusya Kırım’dan vazgeçeceğe benzememektedir. Rusya’nın bütün bu çabaları, Karadeniz’deki tatbikat vs. Rusya’nın oluşmakta olan Ukrayna hükümeti üzerinde baskı kurmak ve onun AB ile bütünleşmesi konusunda dikkatli davranmasını sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Ancak Rusya’nın da anlaması gereken bir husus var. Bugün Rusya’dan bağımsız Ukrayna milletinin varlığı bir gerçektir. Ukrayna’ya baskı yaparak Gümrük Birliği’ne alma girişimleri Ukrayna milletine rağmen olamayacaktır. Rusya’nın Ukrayna’da en fazla ulaşabileceği nokta, denge politikasını yürüten Ukrayna’dır. Bu aşamada Ukrayna’dan yakın bir müttefik çıkmaz. Bütün bu kriz, aslında Rusya’nın gücünün sınırlarını göstermiştir. Evet, Rusya hala eski Sovyet bölgesinde en büyük güçtür, ancak bu güç “yumuşak güç” unsurundan, doğal çekici güçten tamamen olmasa da büyük ölçüde yoksundur. Rusya, Ukrayna açısından ekonomik ve kültürel çekim merkezi oluşturmamaktadır. Bundan dolayı Rusya’nın kaba güçle tehdit etmek dışında bir yolu kalmamaktadır.
Ukrayna’da yaşanan sıcak gelişmeleri sizinle değerlendirme fırsatı bulduk, zaman ayırdığınız için teşekkürler.
Ben teşekkür ederim.
Bu röportaj Stajyerimiz Gizem Nida MERCAN tarafından 21.02.2014 tarihinde gerçekleştirilmiştir.