Bu yazı, uluslararası ilişkiler analisti Andrew Korybko tarafından 9 Ocak 2025 tarihinde İngilizce olarak kaleme alınmıştır ve Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşa sürecine yönelik tartışmalar ile AB’nin Ukraynalı mültecilere dair yaklaşımını ele almaktadır.
Almanya ve/veya Polonya’da İki Milyondan Fazla Ukraynalı Mültecinin Geleceği Şekillenecek
Önümüzdeki dönemde yaşanabilecek gelişmeler, Almanya ve Polonya gibi ülkelerin, ülkelerinde yaşayan iki milyondan fazla Ukraynalı mülteciyi ya geri dönmeye teşvik etmelerine ya da kalmaları için teşvik sunmalarına yol açabilir.
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, geçtiğimiz hafta sonu yaptığı açıklamalarda, savaştan sonra Ukrayna’nın yeniden inşası için mültecilerin geri dönmesi gerektiğine vurgu yaparak bu konuda plan yapmaya başladığını gösterdi. Ancak aynı zamanda, bazı AB ülkelerini Ukraynalıları ucuz iş gücü olarak sömürmekle suçladı. Eğer bu ülkeler mültecilerin kalmasına izin verirse, Ukrayna’nın yeniden yapılanma çabalarının zarar göreceğini ifade etti. Zelenski’nin tam ifadeleri şu şekildeydi:
“Dürüst olalım: Yurtdışında birçok Ukraynalı var. Bazı ülkeler onlara ucuz iş gücü olarak bakıyor. Şimdi ise Ukraynalıların kendi vatandaşlarından daha yetenekli olduklarını fark ediyorlar. Ben diyorum ki: ‘Bana biraz daha hava savunma sistemi verin, herkese hemen dönmesini söylerim.’ Ve onlar cevap veriyor: ‘Hayır, burada çalışanlar kalsın, geri kalanlar dönebilir.’”
Askeri ve Ekonomik İhtiyaçların Kesişimi
Bu açıklamanın arka planında, Ukrayna ordusundaki firar oranlarının büyük bir sorun teşkil ettiği gerçeği bulunuyor. Associated Press’in tahminlerine göre, Şubat 2022’den bu yana 100.000’den fazla asker ordudan firar etti. Zelenski de geçtiğimiz hafta bu sorunu kabul etti, ancak hafife almaya çalıştı. Yine de generallerin, cephedeki kayıpları ve firarları telafi etmek için acil olarak insan gücüne ihtiyaç duyduğu açık. Bu bağlamda, Rusya’nın Dış İstihbarat Servisi’nin (SVR) Ukrayna’nın askere alma yaşını 18’e düşürmeyi planladığına dair raporu dikkat çekiyor.
Bu askeri gereklilikler, AB tarafından insani bir gerekçe olarak kullanılabilir. Bu sayede Ukraynalı mülteciler sınır dışı edilmez, AB’de kalarak ucuz iş gücü olarak çalışmaya devam edebilirler. Savaş devam ettiği sürece mültecilerin geri gönderilmesi yönünde ciddi bir adım atılması pek olası görünmüyor. Ancak, savaşın bu yıl sona ermesi ihtimali, özellikle Donald Trump’ın ABD Başkanlığı’na dönüşüyle daha da güçlenebilir.
Almanya ve Polonya’daki Durum
Savaşın sona ermesi durumunda, mültecilerin geri dönüşü için AB ülkelerindeki hükümetlere tabandan gelen baskılar artabilir. Bu baskının en çok hissedileceği iki ülke, yaklaşık 1,2 milyon mültecinin yaşadığı Almanya ve 988.000 mültecinin bulunduğu Polonya olacaktır. Almanya’da Şubat’taki seçimlerden sonra aşırı sağcı AfD’nin hükümete katılması durumunda, mültecilerin geri gönderilmesi için kapsamlı bir plan uygulanabilir. Ancak AfD’nin koalisyon dışında bırakılması durumunda, mültecilerin ucuz iş gücü olarak kalmalarını isteyen bir hükümet politikası gelişebilir.
Polonya’da ise durum biraz farklıdır. Liberal ve küreselleşmeci hükümet koalisyonu, Mayıs ayında yapılacak başkanlık seçimleri öncesinde Ukrayna ve göç konularında daha sert bir duruş sergiliyor. Ancak Polonya toplumu arasında Ukraynalı mültecilere yönelik tutumlar değişmekte. Geçtiğimiz sonbaharda yapılan bir kamuoyu araştırması ve Politico’nun son raporu, bu değişimi doğrulamaktadır. Hükümet, kamu baskısına boyun eğerek mültecilerin geri dönüşü için bir plan sunmayı düşünebilir, ancak bu plan ekonomik ihtiyaçlar nedeniyle karmaşık bir hal alabilir.
Uzun Vadeli Etkiler
Polonya’nın düşük doğum oranı, ekonomisinin daha fazla yabancı iş gücüne ihtiyaç duymasına neden oluyor. Bu durum, Almanya’ya olan ekonomik bağımlılığın artması ve Polonya’nın uzun vadeli ulusal çıkarlarının zarar görmesi riskini de beraberinde getiriyor. Eğer mülteciler Almanya’da kalmaya teşvik edilirse, bu ülkenin Avrupa’daki liderlik konumunu daha da güçlendirebilir.
Sonuç olarak, Ukrayna’nın savaş sonrası yeniden inşası ve AB’deki mültecilerin bu süreçte oynayacağı rol belirsizliğini koruyor. Trump’ın Ukrayna savaşını sona erdirme vaatleriyle uluslararası dinamiklerin hızla değişmesi beklenirken, mültecilerin geleceği üzerindeki rekabetin nasıl sonuçlanacağı henüz net değil.