Sığınmacıların Ev Sahibi Ülkelere Katkıları: Türkiye’deki Suriyeliler

Sena Özdemir

Göç Çalışmaları o-Staj Programı

ÖZET

İnsanlık tarihi kadar eskiye dayanan göç, birçok farklı anlamlarda kullanılmaktadır. En genel kapsamda göç, insanların siyasal, ekonomik, sosyal ya da kültürel nedenlerle bir yerden başka bir yere gitmesini ifade eder ve evrensel bir olay olarak tanımlanır. Aniden yaşanılan göçler plansızlık ve onarılması güç ağır etkiler yaratmaktadır.

Mart 2011’deki Suriye krizi Türkiye’ye kitlesel bir göçmen akınını başlattı. Geçici koruma altında hayatta kalma çabasının Türk işgücü piyasası üzerinde ne gibi etki ve sonuçlar doğuracağını henüz tahmin etmek mümkün değildir. Türkiye, özellikle işgücü ve istihdam alanında kendi sorunlarını çözmeye çalışırken, Suriyeli göçmenlerin ülke geneline yayılmasıyla daha büyük bir sorunla karşı karşıya kalmıştır. Krize bağlı gelişmeler birçok ekonomik dengeyi önemli ölçüde bozmuştur. (Korkmaz, 2017: 57).

Ayrıca 2011 yılından itibaren Suriye’deki iç savaşın başlamasıyla birlikte Türkiye’ye kaçan Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki emek piyasasına etkileri oldukça çeşitlidir. İşte bu etkilerden bazıları:

  • Düşük Maliyetli işgücü: Suriyeli sığınmacılar, genellikle düşük ücretle çalışmaya isteklidirler ve bu durum, bazı sektörlerde işverenler tarafından tercih edilir. Özellikle tarım, inşaat, tekstil ve hizmet sektörlerinde Suriyeli işçilerin yoğun bir şekilde istihdam edildiği görülmektedir.
  • Rekabet Artışı: Suriyeli sığınmacıların iş gücü piyasasına girmesi, yerel iş arayanlar için rekabeti artırabilir. Özellikle düşük vasıflı işlerde, yerel iş arayanlar ile Suriyeli sığınmacılar arasında iş bulma konusunda rekabet yaşanabilir.
  • Girişimcilik: Birçok Suriyeli sığınmacı, kendi işini kurarak geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Restoranlar, kafeler, dükkanlar ve küçük ölçekli üretim atölyeleri gibi işletmelerde Suriyeli girişimcilerin sayısı giderek artmaktadır. Ancak, iş kurma sürecinde dil ve kültürel engeller gibi zorluklarla karşılaşabilirler.
  • Yasal Düzenlemeler: Türkiye’de yaşayan Suriyeli sığınmacıların çalışma koşulları ve hakları, Türk hükümeti tarafından düzenlenmektedir. Ancak, yasa dışı çalışma ve düşük ücret gibi sorunlar da mevcuttur.

Genel olarak, Suriyeli sığınmacıların Türkiye’deki emek piyasasına etkileri karmaşık ve çeşitlidir. Hem işgücü piyasasına yeni bir kaynak sağlarlar hem de bazı zorluklarla karşılaşırlar. Ancak, Türkiye’deki ekonomik ve sosyal koşulların Suriyeli sığınmacıları nasıl etkilediği, zamanla değişebilir ve bu durumun net bir değerlendirmesi için sürekli izlenmesi gerekmektedir.

Bu makalede, Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle göç eden kişilerin kente uyum ve entegrasyon süreçlerinde ekonomik ve sosyokültürel etkileri, göç ettikleri illere yaptıkları katkılar ele alınmıştır.

Anahtar Kelimeler: Göç, Suriye savaşı, Arap Baharı, istihdam, Emek

GİRİŞ

Göç, insanların gönüllü veya zorunlu yaşadığı yerden farklı bir yere gitmesidir. Ülkemizin jeopolitik konumunun önemi göç kavramında da öne çıkıyor, transit ülke konumunda olan Türkiye özellikle Ortadoğu, Asya ve Afrika ülkelerinden göçler almaktadır. Bundan dolayı da ülkemizde devamlı yaşanan bir mülteci krizi vardır.

2011 yılında yaşanan Arap Baharı ve bundan kaynaklı çıkan Suriye savaşı ile ülkemiz sosyal, ekonomik, güvenlik ve politik alanlarda etkilenmiştir. Arap Baharı, 2010 ve 2011 yıllarında Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da meydana gelen kitlesel protesto hareketlerini ifade eden bir terimdir. Bu protestolar genellikle demokrasi, insan hakları, ekonomik kalkınma ve sosyal adalet gibi konuları ele alıyordu. Arap Baharı’nın patlak vermesinde birçok faktör rol oynadı, ancak bazı ana nedenler şunlardı:

  1. Otoriter rejimlerin baskıcı yönetimi
  2. Genç nüfus ve işsizlik
  3. Sosyal medyanın rolü

Suriye’deki krizin Arap Baharı’ndan doğrudan etkilenmesi şu şekilde gerçekleşti:

Suriye’de, Arap Baharı’nın patlak verdiği diğer Arap ülkelerinde olduğu gibi halk, otoriter yönetimleri ve sosyo-ekonomik sorunları protesto etmeye başladı. Ancak Suriye’deki protestolar, hükümetin şiddetli bir şekilde bastırmasıyla hızla silahlı bir çatışmaya dönüştü. Esasında barışçıl protestolar, hükümetin yoğun ve acımasız müdahalesiyle silahlı direnişe dönüştü.

Suriye’deki iç savaş, bölgedeki diğer ülkeleri de etkiledi. Suriye’deki kriz, bölgedeki mezhep ve etnik gerginlikleri körükledi ve terör örgütlerinin (örneğin, IŞİD gibi) yükselmesine ve yayılmasına zemin hazırladı. Ayrıca, Suriye’deki göç krizi de komşu ülkeler ve Avrupa Birliği için ciddi bir insani ve siyasi zorluk haline geldi. Bu nedenle, Suriye’deki Arap Baharı protestoları, bölgedeki geniş çaplı çatışmalara ve insani krizlere yol açan bir iç savaşa dönüştü.

Geçmişten günümüze 2011 yılından beri ülkemizde 3 milyonu aşan Suriyeli göçmen vardır. (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği [BMMYK], 2016). Genel olarak kamplara yerleştirmeye çalışılan Suriyeli göçmenlerin sayıları çok fazla olduğu için hepsi yerleştirilememiş ve temel ihtiyaçlarını kendileri karşılayabilmek için belirlediği meskenlerde yaşamlarına devam etmişlerdir.

Kitlesel olarak yapılan Suriye göçünün ülkemizde sağlık, eğitim, toplumsal istihdam, güvenlik ve toplumsal entegrasyon gibi sorunlarla karşı karşıya bırakmıştır. Yaşanılan sorunlarla iç politikada değişikliklere gidilmiştir. Suriyeli göçmenleri aynı zamanda kitleler halinde gelmesiyle ülkemizde pek çok etki bırakmıştır. Bu etkiler hem olumlu hem de olumsuz olmaktadır.

İlk bölümde göçün kavramsal boyutu açıklanıp ardından Suriyelilerin Türkiye’de çalışabilmek için sahip oldukları veya olması gereken haklar ve zorlukları anlatılmıştır. Araştırmanın devamında Suriyelilerin yaptıkları kitlesel göç hareketlerinin nasıl oluştuğu ve bu göçler ile Türkiye’nin emek piyasalarına sağladıkları katkılar ele alınırken, İşsizlik, istihdam, ücret, kayıtlı ve kayıt dışılık durumları incelenmiştir. Araştırmanın son bölümünde ise Türkiye’ye göç eden Suriyeli göçmenlerin yaptıkları girişimcilik faaliyetleri anlatılmıştır.

1. Göç Olgusunun Kavramsal Boyutu

Göç kavramı evrensel bir olay olup, insanların sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik nedenlerle bir yerden başka bir yere hareket etmesini ifade eden genel bir terim olarak tanımlanabilir. Göç, insanlık tarihinin en eski dönemlerinden beri var olan, devam etmesi ve tüm dünyada gözlemlenmesi muhtemel bir olgudur (Koçak ve Terzi 2012: 164).

Göç, insanlık tarihi sürecinde hep gündemde olmuştur. 20. yüzyılın sonlarından itibaren kapsamı ve hızı artan göç olgusunun önemi öncelikli hale gelmesi nedeniyle 21. yüzyıla “göç çağı” denmektedir (Canbey Özgüler 2018: 82).

1.1 Ulusal Mevzuat Kapsamında Türkiye’de Suriyelilerin Çalışma Hakları

Göçmenlerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi bu konudaki temel düzenlemeyi oluşturmaktadır. Ekim 2014 Geçici Koruma Yönetmeliği hükümlerine göre, geçici koruma altındaki Suriyeliler, Türkiye’ye ilk giriş yaptıkları 2011 yılından 2016 yılına kadar yasal olarak çalışamıyor; o dönemde çalışan tüm işçiler kayıtsızdı. Geçici koruma kapsamı ötesinde, resmi kanallardan Türkiye’ye giriş yapan pasaport sahibi Suriyelilerin oturma izni ve sonrasında çalışma izinlerini artık daha kolay alabilecekler. Bu kişilerin “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkındaki Kanunun” kapsamına girerek çalışmalarına izin verilmiştir (Canbey Özgüler 2018: 85).

Türkiye’de çalışan yabancı uyruklu kişilerin ve iş verenin yanında mesleki eğitim gören yabancıların çalışmasında yer alan tüzel ve gerçek kişileri kapsayan 27 şubat 2003 tarihli 4817 sayılı “Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun”, 28 temmuz 2016 tarihli 6735 sayılı “Uluslararası İşgücü Kanunu” ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yabancıların İşgücü piyasalarına girişi ve çalışma düzenlemeleri tekrardan düzenleyen 6735 sayılı kanunun kabul edilme nedeni, 4718 sayılı Kanun, yapısı itibariyle farklı uygulamalara izin vermemekte, yabancıların ülkeye yasal olarak nasıl gireceği ve çalışacağı alanlar konusunda esneklik sağlamaması, yabancıları düşük vasıflı işlerde çalıştırmasıdır. Ayrıca bu durum kayıt dışılık sorununu beraberinde getirmektedir.

15 ocak 2016 yılında “Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik” Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğe göre, geçici koruma sağlanan kişiler, kendilerine verilen geçici koruma kartında kayıtlı ikametgahı olarak belirtilen şehirde çalışabilecek ve çalışma hükümlerinde Türk mevzuatına tabi olacaklardır (Korkmaz 2017: 60).

Şekil 1: Yıllara Göre Türkiye’deki Yabancılara Verilen Çalışma İzni Sayısı

Yıllara Göre Türkiye’deki Yabancılara Verilen Çalışma İzni Sayısı
Yıllara Göre Türkiye’deki Yabancılara Verilen Çalışma İzni Sayısı

Kaynak: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, (2022).

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2021 yılında yayınladığı rapora göre Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli sayısının 91.500’dür (Mülteciler Derneği, 2024).

2. Suriye Kaynaklı Nüfus Hareketi ve Türkiye Emek Piyasalarına Etkileri

2.1 Suriye Kaynaklı Nüfus Hareketi

Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle tarihinin her aşamasında göçe açık olmuş ve ihtiyaç sahibi tüm insanlara ev sahipliği yapmıştır (Canbey Özgüler 2018: 86). Suriye’de savaş başlamadan önce 20 milyona yakın bir nüfusa sahipti fakat bugün 12 milyona yakın insan acil insani yardıma ihtiyaç duymaktadır. Ülkede yaşanan savaş sürecinde 7.65 milyon Suriyeli evini terk etmek zorunda kalmış, 3 milyondan fazla Suriyeli de kurtuluşu komşu ülkelere sığınmakta bulmuştur (Ağır, Sezik 2015: 100) ve 2011 yılında başlayan Suriye krizinde Türkiye, “Açık kapı politikası” izlemiştir (Mollaalioğlu 2020: 18). 2013 yılına kadar Türk hukukunda göçmenlik statüsüne ilişkin genel düzenlemeleri belirleyen herhangi bir yasal düzenleme bulunmuyordu. Bugüne kadar belirli ülkelerden gelen kişilerin Bakanlar Kurulu Kararı ve bazı durumlarda özel mevzuatla göçmen kategorisine yerleştirildiği gözlemlenmiştir. Ayrıca Türkiye’ye yasa dışı yollardan girenler de yasa dışı göçmen sayılıyor. 2013 yılında yayımlanan 6458 sayılı “Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu” ve aynı kanunun 91. maddesi kapsamında oluşturulan “Geçici Koruma Yönetmeliği” bu alandaki hukuki eksiklikleri gidermiştir (Ağır, Sezik 2015: 102).

2011 yılında Türkiye, Suriye’deki şiddetten kaçan insanlara açık kapı politikası uygulayacağını ve ardından durumu “geçici koruma” yasal çerçevesine yerleştireceğini duyurdu. Geçici koruma, 1951 Sözleşmesi’nde mültecileri tanımlayan “bireysel” durumların aksine, ülkeden “toplu” kaçış durumlarında geçerli bir hukuki tanım olarak geliştirildi. Türkiye’nin Suriyeli mülteciler için geçerli olduğunu iddia ettiği statüdür (Ağır, Sezik 2015: 104).

2011 yılından bu yana Suriye’den gelen kitlesel göç sonucunda Türkiye, sosyal ve ekonomik açıdan çözülmesi gereken pek çok sorun ve durumla karşı karşıyadır. Bu istisnai durum karşısında başta İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) olmak üzere tüm kurumlar yetkileri dahilinde konuyu ele almak için çalışıyor. Kurumlar arasında koordinasyonun sağlanması ve gelenlerin kayıt altında tutulması gibi çalışmalar yapılıyor (Canbey Özgüler 2018: 86).

Dünyamızda göç olaylarını önleyen ve göç sonrasında ortaya çıkabilecek sorunları ortadan kaldıran daha etkin bir uluslararası göç yönetimine çağrıda bulunmaktadır. Çünkü şu anda dünyada, birkaç ülkenin, ülkelerine göçmen kabul etmeme konusunda direttiğini en son yaşanan Suriye olayında görmüş olduk. Uluslararası ilişkiler biliminin temel konularından biri olan uluslararası göç konusunun popülaritesi, küreselleşme ve dünyadaki siyasi, ekonomik ve sosyal krizlerle birlikte artmış ve bu önemli konu bir kısır döngüye girmiştir. Konuyla ilgili araştırmalar hızlanmaktadır. Pek çok ülkeyi tehdit eden Suriyeli mülteci krizinde olduğu gibi, ev sahibi ülkeler de gerekli önlemleri almazlarsa kendilerini kaosun ortasında bulabilirler (Kaypak, Bimay 2016: 93).

2.2 Suriyelilerin Türkiye İş Gücü Piyasalarına Etkisi
       2.2.1 İşsizliğe ve Ücret Seviyesine Etkileri

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın hazırladığı rapora göre, Suriye’den gelen göçmenler Türkiye’deki istihdamı ciddi anlamda olumsuz etkiliyor. Ancak bu etki esas olarak kayıt dışı istihdam alanında gözlendi; kayıt dışı istihdamın payı yaklaşık %2,2 oranında azaldı. Suriyelilerin 2011 yılından bu yana uzun süredir çalışma izni veya eğitim alamamaları, kayıt dışı çalışma yoluyla iş dünyasına entegrasyonlarına olanak sağlamıştır bu da bölgenin kayıt dışı sektöründe Suriyeli işçilere, yerel işçilere göre ayrıcalıklı muamele sağlandı.

Suriyeli işsizliği ve bunun genel ücret düzeylerine etkisini inceleyen saha araştırmalarının raporlarını dikkate aldığımızda bölgesel düzeyde farklılıklarla karşılaşıyoruz. ORSAM raporuna göre iş bulan Suriyelilerin önemli bir kısmı asgari ücrete yakın maaş alıyor. Suriyelilerin istihdam durumu ve iş bulma şansı, şehrin gelişimine ve işgücü piyasasının özelliklerine bağlı olarak değişmektedir. Gaziantep’te ankete katılan Suriyelilerin yarısından fazlasının işi var ancak Kilis’te çalışan sayısı daha azdır. Güneydoğu şehirlerinde Suriyeliler tarım ve tarımdışı alanlarda çalışıyorlar. Tarım sektöründe çapalama, ekim, mevsimlik iş, ürün toplama gibi çeşitli emek gruplarında çalışan Suriyelilerin ücretleri günlük olarak ödenmekte ve aracı payı düşüldükten sonra işveren tarafından peşin olarak kesilmektedir ve ücretler yerel işçilerin ücretlerine göre daha azdır. Yerel işçilerin yapmak istemediği işleri Suriyeliler yapmaktadır. Ayrıca işverenler, bir yerli işçi yerine iki Suriyeli işçi çalıştırmanın daha düşük ücretli olup kar sağlanılacağını düşünmektedirler (Korkmaz, 2017: 68-69).

Yapılan bazı araştırmalara göre işsizlik ve istihdam oranlarındaki değişimler bölgeden bölgeye değişim göstermektedir. TÜİK verilerine göre nüfus oranlarına göre en fazla Suriyeli göçmenleri barındıran şehirler içinde 2013 yılında işsizlik oranındaki artışın en az olduğu iller %3 ile Şırnak ve Kilis iken, işsizlik oranında olan artışın en fazla görüldüğü şehir %11,9 ile Adıyaman’dır. Suriyeli nüfusun en fazla olduğu iller arasında 2013 yılında istihdam artışının en düşük olduğu il %0,7 ile Hatay olurken, en yüksek artış %5 ile Adıyaman’da gerçekleşti. Adıyaman’da hem işsizlik oranında hem de istihdam oranında bir artış gözlemlenmiştir (Özgüler, 2018: 88).

Şekil 2: Nüfusuna Oranla En Çok Suriyelilerin Barındığı İller ve Barındırdıkları Suriyeli Oranı (2017) ve Bu İllerdeki İşsizlik ve İstihdam Göstergeleri (2013)

Nüfusuna Oranla En Çok Suriyelilerin Barındığı İller
Nüfusuna Oranla En Çok Suriyelilerin Barındığı İller

Kaynak: Duruel (2017, s. 212) ve http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist.

Tablo 2’ye baktığımızda işsizlik ve istihdam oranlarını ve bu oranlardaki değişimleri görebiliyoruz. Ancak bu veriler “en fazla Suriyeli bulunan şehirlerde işsizlik oranının da en yüksek düzeydedir/artış yönünde değişmiştir” ya da “Suriyelilerin en az olduğu şehirlerde istihdam oranı yüksektir/artış yönünde değişmiştir” gibi kesin ifadeler içermez.

Literatürde bahsedilen olumlu etkiler arasında; genel talebin artması ve Suriyeli nüfusun yoğun olduğu bölgelerde işgücü maliyetlerinin azalması, bunun da kayıtlı sektörde istihdamın artmasına yol açması sayılabilir (Özgüler, 2018: 88)

       2.2.2 Kayıtlı ve Kayıt dışı İstihdama Etkileri

Suriyelilerin işgücü piyasasına katılımı, yerel işçilerin kayıtlı istihdamını artırmakta ve Türkiye’deki kayıt dışı istihdamı azaltmaktadır. Türkiye’de kayıt dışı istihdam oranı 2011 yılından bu yana azalıyor. Araştırmalar, Suriyelilerin çalışma izni olmadan işgücü piyasasına girmeleri durumunda kayıt dışı iş sayısının azaldığını gösteriyor (Korkmaz, 2017: 70).

2016 yılındaki kayıtlı ve kayıtsız iş istihdamı verilerine göre;

Şekil 3: Kayıt dışı İstihdamdaki Değişim

 

 

 

 

 

Şekil 4: Kayıtlı İstihdamdaki Değişim

 

 

 

 

 

 

Kaynak: Esen ve Binatlı, 2016

Türkiye’deki yüksek işsizlik oranına ve düşük işgücüne katılım ve istihdam oranlarına rağmen, göçmenler yaygın kayıt dışı istihdam sayesinde işgücü piyasasında iş bulabilmektedir (Korkmaz, 2017: 72). Suriyeli tüccar ve sanatkarlar vergi ödemiyor ve kayıt dışı küçük ve orta ölçekli işletmeler olarak faaliyet gösteriyor. Bu durum yerel esnaf ile aralarında haksız rekabet yaratmaktadır.

3. Türkiye Ekonomisinde Suriye Etkisi

Ekonomik açıdan tüm kentlerdeki Suriyelilerin ortak etkisi kira artışlarıdır. Bu durum kiracıların gelirlerini doğrudan olumsuz etkilerken, ev sahipleri için de fırsat sunuyor. Ekonomik anlamda en çok dile getirilen ikinci bir şikayet, Suriyelilerin tarım, sanayi ve küçük çaplı işletmelerde kaçak olarak ucuz iş gücünde çalışmasıdır. Suriyelilerin göç ettiği şehirlerde yaşayan vatandaşlar, iş kayıplarını Suriyelilerin düşük ücretle kaçak çalıştırılmasına bağlıyor. Bazı gruplar ise bu duruma olumlu bakıyor ve Suriyelilerin pek çok yerel işçinin yapmak istemediği vasıfsız işlerde çalışması halinde Türkiye’nin verimliliğinin artacağını söylüyor. Fakat, kayıt dışılık, işverenler de dahil olmak üzere ilgili tüm taraflar için orta ve uzun vadede riskler ve dezavantajlar içerdiğinden olumsuz olarak değerlendirilmektedir. Aynı zamanda işverenler için üretim maliyetlerini düşürür, ancak iş gücü suiistimallerine ve haksız rekabete yol açar ve ülke için vergi kayıplarına neden olur (Korkmaz, 2017: 72).

Suriye göçünün Türkiye ekonomisi üzerindeki kısmi olumlu etkisi ihracat sektöründe de görülüyor. Suriye merkezli şirketlerin faaliyetleri yerel ekonomi üzerinde canlandırıcı bir etki yaratıyor. Suriyeliler bağlantılarını kullanarak Türk ürünlerini Suriye ve Orta Doğu’daki pazarlara ulaştırarak sınır bölgesinden ihracatı artırıyor (Korkmaz, 2017: 74).

Suriye’ye ve Suriyelilere insani yardım olarak yapılan yardımlar yerel firmalar tarafından bulunmakta ve üretilmektedir. Fakat bu yardımların hepsi yerel işletmeler tarafından üretilmemektedir. Gıda ve tekstil ürünlerinin arzı yerli üretimden sağlanırken, diğer malların ithalatı cari açık veren Türkiye’nin ticaret dengesini olumsuz etkiliyor (Korkmaz, 2017: 75).

Halep’ten gelen tüccarlar da dahil olmak üzere Suriyeliler, Türkiye’de üretilen malları Orta Doğu pazarlarına ihraç etmek için kurdukları şirketler aracılığıyla önceki iş hayatlarından gelen ticari ilişkileri kullanıyor. Ayrıca Suriyelilerin kurduğu küçük ve orta ölçekli işletmeler de Türkiye ekonomisine katkı sağlıyor. Ancak bu şirketlerin yasa dışı faaliyet göstermesi ve vergi ödememesi yerli şirketlerle haksız rekabete yol açmaktadır (Korkmaz, 2017: 75).

3.1 Suriyeli Girişimciliği

Bulundukları ülkelerin ekonomisine ve istihdamına doğrudan katkı sağlayabilecek Suriyeli şirketlerin, resmi istatistiklere göre değeri 1 milyar ile 1,5 milyar dolar arasında değişen 7.000’den fazla şirketi bulunuyor. Kayıt dışı ve gayri resmi şirketler de dahil olmak üzere Türkiye’deki Suriyeli şirketlerin toplam sayısının 10.000’den fazla olduğu düşünülüyor. Suriyeliler 2017 yılında Türkiye’de 90 milyon dolar sermayeli 2 binden fazla yeni şirket kurdu.

Building Markets’ın “Hikayenin Diğer Yüzü: Suriyeli KOBİ Üzerine Bir Pazar Araştırmasında Suriye’deki küçük ve orta ölçekli işletme sayısı, yabancı yatırımcı sayısı bakımından Almanya’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. 7.267 şirketin büyük çoğunluğu İstanbul ve Gaziantep’te kurulmuş olup, %74’ü 10 ya da daha az çalışanı olan mikro ölçekli şirketlerdir. %24’ü 10-50 çalışanı olan küçük ölçekli işletmeler ve geriye kalan %2’si de 50-250 çalışanlı orta ölçekli işletmelerdir (İnsani Gelişim Vakfı [İGF], :16).

Suriyelilerin kurmuş olduğu KOBİ’ler ortalama 4,5 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyor ve yıllık ortalama 463 bin 201 dolar gelir elde ediyor. Suriyeli KOBİ’lerin sektörlere göre dağılımına bakıldığında ağırlıkla perakende ve toptan ticaretin %39 hakim olduğunu sonrasında %19 oran ile imalat ardından gıda ve konaklama sektörünün %10 geldiği gözlemlenmiştir (İnsani Gelişim Vakfı [İGF], :16).

İPM ve İNGEV’in birlikte yürüttükleri girişimleri ActHuman Sosyal Kapsama İnisiyatifinde aktardıkları araştırmaya göre:

  • KOBİ’lerin %98’i kamu kurumlarından, uluslararası ve yerel STK’lardan herhangi bir ticari destek almadığını bildirmektedir.
  • KOBİ’lerin yarısından fazlasının satış ve pazarlama konusunda girişimci desteğine ihtiyaçları vardır.
  • KOBİ’lerin %94’ü eğitimi yararlı bulmuştur.
  • Araştırma kapsamında olan KOBİ’lerde halihazırda ortalama 9,4 kişi çalışmaktadır.
  • Daha önce işletmelerde istihdam edilen çalışanlar arasında %75’i kayıt dışı çalışıyordu.
  • İşletmelerin%36 kadın çalışanlarının olmasına rağmen kadın çalışan istihdam hala %11’dir.

Suriyelilerin %39’u Türkiye’de yeni girişimcilikler yapmayı, %76’sı ise Suriye savaşı bittikten sonra bile Türkiye’deki faaliyetlerini sürdürmeyi ve Suriye’ye açılmayı planlıyor (İnsani Gelişim Vakfı [İGF], :16).

4. Suriyeli Göçmenlerin İş Piyasasında Yaşadıkları Sorunlar

Suriyeli göçmenlerin iş piyasasına girdiklerinde yaşadıkları sorunlar:

  • Dışlanma ve ayrımcılık sorunu.
  • Ekonomik sorunlar ve zorluklar.
  • İş yükü ve çalışma koşullarına ilişkin sorunlar.
  • İş bulma zorlukları.
  • Vatandaşlık haklarının tanınmaması.
  • Çalışma izni almadaki zorluklar.
  • Göçmen çalıştıran yerel işgücü kavramı.
  • Kapasitenin ötesinde işlerde çalıştırılma.

Göçmenlerin yaşadığı bu sorunların erkenden tespit edilmesi ilerleyen zamanlarda iş gücüne entegre edilmeleri için oluşan çalışmalara temel oluşturmuştur (Koçancı ve Yerlikaya, 2019: 18).

SONUÇ

2011 yılında Suriye’de yaşanan savaş, şiddet, zulüm ve yıkım nedeniyle birçok insanın evlerini terk etmek zorunda kalmasına neden olmuştur. Türkiye, Suriyeli sığınmacılara kapılarını açarak, onlara geçici koruma sağlamış ve sonsuza dek Suriyelileri ağırlamıştır. Türkiye Suriyeli göçmenlere destek sağlamak adına uluslararası yardım ve kendi kaynaklarıyla çeşitli projeler uygulamıştır.

Araştırmada anlatılan Suriyeli göçmenlerin kısaca katkılarını özetleyecek olursak:

  • Ekonomik Katkılar: Birçok Suriyeli, Türkiye’de iş görüyor ve ekonomiye katkısı azalıyor. Özellikle inşaat, tarım, hizmet sektörleri gibi alanlarda yerel ekonomiyi desteklemişlerdir.
  • Kültürel Çeşitlilik: Suriyeli göçmenler, Türkiye’nin kültürel çeşitliliğini artırmış ve farklı kültürün bir arada yaşamasına katkı sağlamıştır. Bu durumda, sosyal etkileşimi artırarak toplumsal bir zenginlik ortamı yaratır.
  • Eğitim ve Sağlık Hizmetleri: Türkiye, Suriyeli çocukların eğitim imkanı sağlanmıştır. Ayrıca, Suriyeli göçmenlere temel sağlık hizmetleri de sunulmaktadır.
  • Girişimcilik: Bazı göçmenler, Türkiye’de iş kurarak girişimciliğe katkıda bulunuyorlardı. Yerel ekonomiyi canlandıran bu girişimler yaratılmıştır.

Son olarak Suriye iç savaşının ardından Türkiye’ye gelmek zorunda kalan Suriyeli göçmenlerin, göçlerinin ilk yıllarında işçi ve işveren olarak ekonomik hayatın zorluklarına dahil olmuşlardır. 2011 yılından bu yana Suriyeli göçmenlerin kurduğu şirket sayısı onbinlere ulaşmıştır. Hukuki ve idari alandaki eksikliklere rağmen bu tür şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Suriyeli iş adamlarının durumuna ilişkin belirsizliğin sadece bugün değil, yakın gelecekte de sosyo-ekonomik yaşamlarında önemli sorunlara yol açacağı değerlendiriliyor. Suriyeli göçmenlerin göç ettikten sonra geri dönme isteklerini de dikkate aldığımızda, “Suriyeli göçmen girişimciler” olgusunun günlük hayatımızda önemli bir rol oynayacağına ve sosyolojik bir olgu ve araştırma nesnesi haline geleceğine inanılmaktadır.

KAYNAKÇA

Ağır, O. ve Sezik, M. (2015). “Suriye’den Türkiye’ye Yaşanan Göç Dalgasından Kaynaklanan Güvenlik Sorunları”. Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi 5 (1) 100-124.

Canbey Özgüler, V. (2018). “Kitlesel Göçlerin Emek Piyasalarına Etkisi: Türkiye’deki Suriyeliler”. Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi/Journal of Social Policy Conferences, 74 (77), 80-92.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (2022). Çalışma İzni İstatistikleri. https://www.csgb.gov.tr/istatistikler/calisma-hayati-istatistikleri/resmi-istatistik-programi/calisma-izin-istatistikleri/

Duruel, M. (2017). Suriyeli sığınmacıların Türk emek piyasasına etkileri fırsatlar ve tehditler. International Journal of Economic Studies, 3(2), 207‒222.

Esen, O. ve Binatlı, A. (2016). Suriye’li Mülteciler Türkiye Ekonomisini Nasıl Etkiliyor?. İktisat ve Toplum Dergisi, 68.

İnsani Gelişim Vakfı, “Suriyeliler Tarafından Kurulan Şirketler İçin Potansiyel İyileştirme Alanları”. https://ingev.org/raporlar/Suriyeliler_Tarafindan_Kurulan_Sirketler_Icin_Potansiyel_Iyilestirme_Alanlari.pdf 

Kaypak, Ş. ve Bimay, M. (2016). “Suriye Savaşı Nedeniyle Yaşanan Göçün Ekonomik ve Sosyo Kültürel Etkileri: Batman Örneği”. Yaşam Bilimleri Dergisi 6 (1) 84-108.

Koçak, Y., & Terzi, E. (2012). Türkiye’de Göç Olgusu, Göç Edenlerin Kentlere Olan Etkileri ve Çözüm Önerileri. Kafkas University, Journal of Economics & Administrative Sciences Faculty / Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 3(3).

Koçancı, M., Yerlikaya, H. (Ed.) (2019). Sosyal Politika ve Çalışma İlişkilerinde Güncel Sorunlar II. Kitap. (1. Bakı). Ankara: Gazi Kitapevi.

Korkmaz, M. (2017). “Geçici Koruma Kapsamındaki Suriyelilerin Türkiye İşgücü Piyasasına Etkileri ve Değerlendirmeler”. Sosyal Güvence (13) 57-83.

Moallaalioğlu, F. N. (2020). “Türkiye’den Suriye’ye Gerçekleşen Göçlerin Tarihsel Boyutu”. İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 8 (17) 1-24.

Mülteciler Derneği, (2024). https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/#:~:text=%C3%87al%C4%B1%C5%9Fma%20ve%20Sosyal%20G%C3%BCvenlik%20Bakanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1,Suriyelilerle%20birlikte%20168%20bin%20103.

Özgüler, V. (2018). “Kitlesel Göçlerin Emek Piyasalarına Etkisi: Türkiye’deki Suriyeliler” Journal of Social Conferences, 74 77-102.

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...