Özet
HPV, sadece belirli bir kesimin karşılaşabileceği ya da belirli bir kesimde sağlık sorunlarına yol açan bir virüs değildir. Her kesimden, her türlü hayat tarzından, cinsel kimlik ve yönelimden bireylerin bu virüsle karşılaşabilmekte ve bu sebeple risklerinin bilincinde olması gerekmektedir. Rahmi olan bireylerde serviks kanserine yol açan ana etmendir ve yarattığı risklerle bir noktada cinsel kimlik ya da cinsel yönelim tanımamaktadır. HPV’yi önlemek ve enfeksiyonlara erken tanı koymak için birden fazla yöntem mevcuttur. Bunun en etkili yöntemi aşıdır. Tek başına ömür boyu yeterli olmasa dahi en yüksek riskli türlerin kanser oluşturmasını engeller. Bu çalışmada HPV ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra HPV’yi önlemeye yarayan yöntemlerin kendileri ve Türkiye’deki durumu incelenmiş, özellikle Türkiye’deki aşı politikaları üzerinde durulmuştur. Araştırma toplumsal cinsiyet perspektifli yazıldığı için Türkçe literatürün taranmasına ve bu kaynakların kullanılmasına dikkat edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: HPV, HPV aşısı, serviks kanseri, toplumsal cinsiyet.
Abstract
HPV is not a virus that only a certain group can encounter or that causes health problems in a certain segment. Individuals from all walks of life, all lifestyles, sexual identity and orientation should be aware of the risks and exposure to this virus. It is the main factor that causes cervical cancer in individuals with a uterus and does not recognize sexual identity or sexual orientation at some point due to the risks it creates. There are multiple methods to prevent HPV and diagnose infections early. The most effective method is vaccination. Even if it is not enough for a lifetime alone, it prevents the highest risk types from forming cancer. In this study, after giving general information about HPV, the methods used to prevent HPV and their situation in Turkey were examined, and especially the vaccine policies in Turkey were emphasized. Since the research was written with a gender perspective, attention was paid to the scanning of Turkish literature and the use of these resources.
Keywords: HPV, HPV vaccine, cervical cancer, gender.
Giriş
İnsan papilloma virüsü, insan papilloma virüs ya da human papilloma virüsü (kısaca HPV veya İPV) 200’den fazla tip türü olan papillomavirus ailesine üyedir. Deri ve mukozal yüzeylerin bazal epitay tabakalarını enfekte edebilen bir DNA virüsüdür. Bu tiplerin 40 tanesi cinsel yolla bulaşmaktadır ve dünyadaki en yaygın cinsel hastalıktır. HPV’nin bulaşması cinsiyet ya da cinsel yönelim fark ettirmez. Bulaşma olması için doğrudan penetrasyon olması da gerekmez. Aktif lezyon ya da siğil olan genital bölge ile cilt teması da yeterlidir (Artuk, Gül & Coşkun, 2013). %65 oranında seksüel bir temastan sonra enfeksiyon gelişir (Aydoğdu & Özsoy, 2018). Virüs, çok nadir de olsa umumi tuvalet, duş gibi hijyeni tam sağlanmamış yerlerden de bulaşabilir. Bireye bulaşma ihtimali yaşam boyu %80 civarlarındadır. %90 oranla HPV virüsü genelde iki sene içinde vücut bağışıklığı tarafından baskılanarak vücuttan uzaklaştırılır. Yaklaşık %5 ya da 10 ihtimalle de devam eden hastalığa neden olduğu bilinmektedir (Şahbaz & Erol, 2014). HPV, kanserojen özelliklerine göre iki gruba ayrılır. İlk grup olan ‘düşük riskliler’, genelde servikal lezyonlara ve genital siğillere sebep olan HPV 6 ve 11’dir. Daha fazla düşük riskli tip olmasına rağmen en yaygın gözükeni bunlardır. Bu iki tip, dünyadaki genital siğillerin yaklaşık %90’ından sorumludur (Altınel Açoğlu, Oğuz & Şenel, 2019). İkinci grup ise rahmi olan kadınlarda vulva ve vajina, erkeklerde penis, hem erkeklerde hem de kadınlarda orofarenks, larenks ve anal kansere sebebiyet verebilen ‘yüksek riskliler’dir. Serviks ya da halk arasında bilinen adıyla rahim ağzı kanseri, diğer kanser türlerinin aksine kalıtımsal bir özellik göstermemektedir (Artuk et al., 2013). Serviks kanserlerinin çoğu, neredeyse %99,7, HPV ile ilişkilidir (Aydoğdu & Özsoy, 2018). En fazla kanser riski yaratanları ise HPV 16 ve 18 tipidir. HPV 16 ve 18 dünyadaki serviks kanserlerinin %70’inden sorumludur (Altınel Açoğlu et al., 2019). 2018 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı rapora göre serviks kanseri, hem yaygınlığı hem de ölüm oranları açısından dünyada dördüncü sırayı almaktadır. Gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerde yayılım ve ölüm oranları daha yüksek seviyelerdedir. Buna etki eden faktörlerden bir tanesi önleyici tarama sağlık imkanlarına ulaşmaktır (Güner & Gözükara, 2019). HPV’den korunmak için aşı, kondom ve devamında tarama-takip yöntemleri önerilmektedir. Tek başına aşı ya da tek başına taramalar istenilen etkiyi vermeyebilir. Aşılar tedavi edici değil, önleyicidir. Bazı HPV tiplerinin oluşturabileceği servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) ve onlara bağlı hastalıkları önleyebilirler. Şu an piyasada iki tip aşı vardır. İlki Kuadrivalan HPV aşısıdır. Bir diğer adı da Gardasildir. 2006 yılında FDA (US Food and Drug Administration) tarafından kadınlarda serviks ve CIN oluşumunu önlemede kullanılması onaylanmıştır. 2010 yılında da hem kadınlarda hem erkeklerde anal intraepitelyal neoplazi ve anal kanserden korunmada kullanımı onaylanmıştır. Gardasil aşının da iki çeşidi bulunuyor: Gardasil (tip 6,11,16,18 için) ve Gardasil.9 (tip 6,11,16,18,31,33,45,52,58). Diğer aşı çeşidi Bivalan HPV aşıdır. Bir diğer adı Cervarix’tir. Cervarix de tip 16 ve 18’e karşı koruma sağlar. 2009 tarafından FDA tarafından onaylanmış ve 100’den fazla ülkede kullanılmaktadır (Artuk et al., 2013). Şu an Türkiye’de güncel olarak Cervarix ve Gardasil 4 satışta bulunmaktadır. Yurt dışında ise güncel olarak Gardasil 9 da satıştadır, Gardasil 9’un ülkemize ne zaman geleceği belli değildir. Ancak daha farklı HPV tiplerinin oluşturabileceği ya da diğer bozuklukların tanı alıp izlenmesi için tarama hayatidir. Doğrudan HPV testinin kendisinin ülkemizde pahalı olması sebebiyle ilk olarak pap smear taraması yapılması çoğunlukla tercih edilir. Pap smear testi ile bu taramalar kolayca sağlık merkezlerinde yapılabilmektedir. Serviks ya da prekanser taraması yapmak için kullanılan teste pap smear testi denir. Test ile birlikte lezyonlar henüz tedavi aşamasındayken yakalanabilir.
1. Türkiye’de Cinsel Sağlık Politikaları
Sağlık politikalarının belirlenmesinde çok fazla faktör etkilidir. Türkiye sağlık politikaları bakımından son 20 yılda ciddi bir dönüşüm geçirmiştir. Nüfus, bir ülkenin kalkınması ve kaynakların bölüşümü açısından önemli olduğu kadar sağlık politikalarını da etkileyen ana faktörlerden biridir. Doğum kontrol teşviklerinden en az üç çocuğa gibi radikal bir değişim söz konusudur (Özdemir, 2017). Doğum ve çocuk getirmek kavramı her ne kadar iki cinsiyeti de ilgilendirir gibi görünse de asıl yük her zaman kadındadır. Sağlık politikalarımız doğumu teşvik etmek için kadınları yakından ilgilendiren sağlık politikalarında değişiklikler yapmaktadır.
Bunlardan ilki Türkiye’nin cinsel sağlık eğitimi konusundaki politikalarıdır. Cinsel sağlık eğitimi; çocukların ve gençlerin fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini destekleyen ana faktörlerden bir tanesidir. Kendilerini cinsel açıdan tanımaları gerek fiziksel gerekse duygusal zararlardan kaçınmaları için şarttır. Türkiye’nin güncel ulusal eğitim programında cinsel sağlıkla ilgili herhangi bir ders bulunmamaktadır. 1996’dan beri biyoloji ders kitaplarının müfredatında ergenlik dönemi ve cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilgili bazı bilgiler yer almaktadır (Yücesan & Ayaz Alkaya, 2017). Ancak bu bilgiler çoğunlukla kâğıt üstünde kalmakta ve ayrı bir ders olmadığı gibi genelde konu tabulaştırılmaktadır. HPV’den korunmaya yarayan öncelikli doğum kontrol yöntemi kondom hakkında bile eğitim sisteminde verilen bilgiler çok kısıtlıdır. Çoğu zaman doğum kontrol yöntemlerinin cinsel sağlığı korumak için gerekli olduğu bilgisi verilmemektedir ve sadece gebelik önleyici olarak bakılmaktadır. Cinsel sağlık alanından HPV’ye daha da özelleştirirsek, ne eğitim müfredatında ne ilk aşılarımızda ne de ergenlikte aile hekimleri tarafından HPV hakkında bilgi veren bir sistem bulunmamaktadır. Son 5 yılda yapılan sağlık devriminden önce, sağlık ocağındaki hemşireler yerel bölgelerdeki kadınları doğum kontrol için arayıp bilgilendirirken günümüzde artık hamile kadınların takibinden buna sıra gelmediğini belirtmektedirler. HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı geliştirilen ön yargılar ve sosyal damgalamada yine bilgisizliğin ürettiği zararlı olgulardır.
Ülkemizde sağlık politikalarında genel olarak cinsel sağlık, özelinde çeşitli korunma yöntemleri, taramalar ya da cinsel yolla bulaşan yaygın hastalıklarla ilgili bilgileri erişime sunmak bulunmuyor. Korunma yöntemlerinden prezervatif ya da kondom, başta HPV olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklara büyük ölçüde koruma sağlıyor. HPV’nin bulaş yolları göz önüne alındığında kondom yüzde yüz bir koruma sağlıyor diyemeyiz. Çünkü HPV’nin bulaşması için penetrasyon şart değildir, aktif lezyon ve siğillerden de bulaşabilir (Artuk et al, 2013). Ama HPV’si olan bireyler her zaman bulaştırıcı olmayabiliyor. Aktif lezyon ve siğili olmayan insanlar korunarak güvenli bir cinsel ilişki yaşayabilir. Bu yüzden CYBH ve koruma yöntemleri herkesin erişim sağlayabileceği kaynaklar olmalıdır. Özellikle ergenlik dönemiyle birlikte bireylerin cinsel kimliklerini keşfetme serüvenlerinin başlamasıyla cinsel davranışlara merakları artıyor. Genç bireyleri bu enfeksiyonlarla karşılaşmadan önce bilgilendirmek hayati önem taşıyor. 1986 yılında Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre zührevi hastalıklardan hastaneye yatan insanların %24.8’i 15-24 yaş grubundadır. Farklı çalışmalarda, cinsel yolla bulaşan hastalıklarında cinsel hayatı aktif olan gruplarda en yaygın olarak ergenlerde görüldüğünü göstermektedir (Set, Dağdeviren & Aktürk, 2006). Bu veriler de birlikte korunma yöntemlerinin sadece HPV için değil, diğer enfeksiyonlardan korunmak için önemini gösteriyor. Diğer önemli noktası ise korunmak sadece belli bir cinsel yönelim ve kimlik için değil, herkes için koruyucu ve önleyici bir yöntemdir. Aynı zamanda sadece ergenlerin değil, ebeveynlerin de bu konuda bilgilendirilmesi çok önemli. Çünkü bireylerin yetişmesi için sadece sosyal toplum ve devlet yeterli kaynaklar değildir, en temel kaynak yine ailedir. Bilinçli ebeveynler bildiklerini çocuklarına aktararak korunmaları büyük oranda garantileyebilirler. Keza bilinçli ebeveynler düzenli taramalar ve aşı uygulamalarında da çok önemli bir yer tutmaktadır.
2. Türkiye’de Güncel Cinsel Sağlık Uygulamaları
Türkiye’de kadının cinselliği ve cinsel sağlıkları, sağlık politikaları açısından öncelikli değildir. Eğer gebelik ya da hamile kalma durumları varsa ancak kadınların cinsel sağlıkları öncelenir. Ayrıca açık bir şekilde kadının cinsel sağlığını düşünmesi ve aktif bir cinsel hayatı olduğunu beyan etmesi de toplumun normlarına aykırı olan şeylerdir. Bunların pratiklerini hastanelerdeki uygulamalarda görebiliriz. Güncel olarak Ankara Şehir Hastanesi’nde kadın doğum bölümünde randevu için gebelikle ilgili konulara 14 tane, 23 yaş altı kadınlar için 1, rahim içi doğum kontrol yöntemi için araç kullananlara 2 ve menopoza girenler için de 2 tane doktor atanmıştır. Bu bile aslında doğumla ilgili durumlarla diğerlerini dışarıda bırakacak şekilde nasıl ilgilenildiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca 23 yaş için de ‘evli olmayan’ ibaresi bulunmaktadır. Bir noktada kadınların cinsel hayatı evlilikle de bağdaştırılmaktadır. Çünkü normalde sağlıkla ilgili bir durum söz konusuyken kültürel bir inşa olan evliliğin bir bağlantısı yoktur. Ya da erkekler üroloji için randevu almak istediklerinde randevu kısımlarına evlilik ile ilgili bir ibare konulmadığı devletin resmi randevu alma uygulaması olan MHRS’de açıkça görülmektedir. En ufak pratiklere bile toplumsal cinsiyet eşitsizliği sirayet etmektedir. Hastanedeki muamele de farklı değildir. Genelde cinsel sağlık konusunda hastaya yeteri kadar bilgi verilmemekle birlikte kimi zaman doktorların tutumları, hastaları hastaneden ve tedaviden uzaklaştırabilmektedir. Oysa HPV ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak ya da tedavi almak amacıyla düzenli taramalara gidilmesi ve yanlış bir hamlede bulunulmaması adına bir uzmanla iletişim içinde kalınması hayatidir. Yapılan düzenli taramalar ve kolposkopilerle hem HPV’ler hem de lezyonlar tespit edilebilmektedir. Smear testi genelde kulak çubuğuna benzer bir yöntemle rahim ağzından alınırken kolposkopi o bölgenin daha detaylı taranmasını ve gerektiğinde de biyopsi yapılabilmesini sağlar. Genelde de HPV testinden önce smear tarama testleri tavsiye edilir ve testin sonucuna göre hareket edilir. Düzenli smear testleri ile HPV’ye bağlı veya bağlı olmayan enfeksiyonlar serviks kanserine dönüşmeden tespit ve tedavi edilir. Bir diğer önemli nokta ise, cinsel kimliği ve yöneliminden bağımsız olarak rahmi olan her birey düzenli olarak bu taramaları yaptırmalıdır. Taramaların aralığı ve yöntemi bireyin yaşı, güncel sağlık durumu ve koşulları nedeniyle değişiklik gösterebilir. Bireylerin yeteri kadar tarama yaptırmaları da yine devlet ve sosyal çevre tarafından teşvik edilmelidir. Genel olarak smear’ın ‘bakire’ kadınlara yapılamayacağı ve smear yaptıranların da otomatik olarak ‘bakire’ olmadığı cahil görüşlerden bazılarıdır. Ne yazık ki bu algıyı kırmak için yeterli cinsel sağlık eğitimi bireylere ve sağlık çalışanlarına da verilmemektedir. Devlet hastanelerindeki bu ayrımcılıktan dolayı bazı bireyler özele yönelse de fahiş ücretlerden dolayı bu da sürdürülebilir bir uygulama olmamaktadır.
3. HPV Aşısı ve Güncel Aşı Politikaları
HPV’ye karşı korunmada ve tanı almada cinsel sağlık eğitimi, korunma yöntemleri ve taramalar birbirlerinden bağımsız bileşenler değildir. Bu da bizi HPV’yi önlemede son aşama olan aşılara getiriyor. Aşıya giden yolda toplumun birçok öznesinin farkındalığı önemlidir. HPV aşısının bireyleri yüksek oranda koruması için ortalama 11 ile 12 yaş önerilmiştir. Geç kalınmış ya da tamamlayıcı aşı için de yaş aralığı 13 ile 26 olarak belirlenmiştir. Günümüzde ise 45 yaşına kadar genişletilmiştir (Ceyhan, 2012). Yaş ile ilgili değişken bilgiler mevcuttur, bu bilgiler ortalamayı yansıtır. Farklı kaynaklar da cinsel olarak aktif olmamış 9 ile 14 yaş arasındaki bireyler için iki doz yeterli olduğunu söylememektedir. Aşı var olan enfeksiyonları tedavi etmez, yeni bir enfeksiyonun oluşumunu engeller (Aydoğdu & Özsoy, 2018). HPV’nin aşı ile korunan türlerinden biriyle enfekte olmak aşının etkinliğini azaltır. Bu yüzden cinsel olarak aktif olmadan aşının yapılabilmesi önemlidir. HPV naif bireyler için kuadrivalan (dörtlü) HPV aşısı olan gardasilin koruyuculuğu %97 ile 100 arası değişmektedir. Aşının 0., 2. Ve 6. ayda olmak üzere 3 doz olarak yapılması FDA tarafından önerilmektedir. Bir diğeri ise Bivalan (ikili) HPV aşısı olan Cervarix, HPV naif bireyler için %93 civarlarında koruma sağlamaktadır (Artuk et al., 2013). Türkiye’de aşının kendisine ve aşı hakkında bilimsel bilgilere erişmek zordur. HPV aşıları ulusal aşı programımızda değildir. Devlete ait sağlık kuruluşlarında da aşıya dair bir bilgilendirme yapılmamaktadır. Güncel olarak aşı olmak ya da aşıyı çocuklarına yaptırmak isteyen insanlar, aşılara ücretlerini ödeyerek ulaşabilmektedir. Aşının şu anki fiyatı 700 liradır. Kura bağlı olarak da bu fiyatlar artmaktadır. Şubat ayından haziran ayına neredeyse 150 liralık bir artış olmuştur. Aşının ortalama 3 doz yapıldığını ve Türkiye’nin güncel ekonomik koşullarını göz önüne alırsak bu fiyat aşıya erişimi engelleyen başlıca faktörlerden bir tanesidir. 9 ile 18 yaş arası çocuğa sahip olan 203 ebeveyn üzerinde yapılan bir çalışmada annelerin %50’si, babaların da %56’sı devletin aşı tarafından ücretsiz olarak yapılsa aşı yaptırmayı düşüneceklerini belirtmişlerdir (Altınel Açoğlu et al., 2019). Yine bu aşının koruma sağlayabilmesi için mümkün olan ve aralığa uyan en erken yaşta yaptırılması gerektiğini göz önüne alırsak genç işsizlik oranını da göz ardı edemeyiz. 2015 verilerine göre genç işsizlik oranı %19,1’dir (Işık, 2016). Kesin sayısını bilmemekle birlikte bu oranın son 6 yılda da tırmanarak arttığı barizdir. Temel ihtiyaçlarını bile zor karşılayabilen insanlar için HPV aşısı lüks kategorisine girmektedir. HPV aşısının önemi bilen bireyler için dahi büyük bir engel oluşturmaktadır. Güncel olarak HPV aşısının ulusal aşı programına alınması için dijital eylemler yapılmaktadır. Çünkü verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere sadece aşıya erişmek yetmiyor, devlet destekli ve ücretsiz bir aşıya erişim gerekiyor. Aşıya erişim kimse için bir lüks değil, haktır. Güncel HPV aşı aktivizmi aşı için şart olan bir diğer faktöre de değiniyor: farkındalık ve bilgi sahibi olmak. Özellikle 9-13 yaş arasındaki çocukların aşılanması için ebeveynlerin, sağlık çalışanlarının ve eğitimcilerin bilinçlendirilmesi önemlidir. Ne yazık ki yapılan çalışmalar bu konuda Türkiye’de yeteri kadar farkındalığın oluşmadığını göstermektedir. Yukarıda bahsettiğim ebeveynler üzerinde yapılan çalışmada, ebeveynlere daha önce HPV aşısını duyup duymadıkları da sorulmuştur. Annelerin %69.1’i, babaların ise %78’i duymadıklarını belirtmişlerdir (Altınel Açoğlu et al., 2019). Sadece Türkiye’de değil, genel olarak dünyada çocuklara HPV aşısı yaptırılması çocukları erken yaşta cinselliğe teşvik edip etmeyeceği sorgulanmıştır. Bu sadece HPV ile alakalı bir yaklaşım değildir, cinsel sağlık ve cinsellik konularında ebeveynler bu yanılgıya sık sık düşmektedir. Daha fazla kaynak sunup daha fazla bilgi verirsek hem teşvik etmiş olacağız hem de bu davranışlarda bulunacaklar düşüncesi bizim toplumumuzda da yaygındır. Çocuklara ve gençlere cinsel yolla bulaşan bir hastalığa ve onun yaratacağı enfeksiyonlara karşı koruyan bir aşı yapıldığı anlatıldığında, bu algının savunduğu şey gençlerin daha rahat ve hızlı cinsellik yaşayacağıdır. Ancak bu yanlış bir algıdır. Bu da bizi kapsamlı üreme ve cinsel sağlık bilgisi erişimine götürmektedir. Gerekli eğitimi alan genç ve çocuklarda eğitim tam tersi etkiler yaratmaktadır. Yapılan başka bir çalışmada aşı hakkında bilgi sahibi olmak ile yaptırma oranları arasında pozitif bir korelasyon gözlemlenmiştir. Bu yüzden ebeveynlerin bu konu hakkında doğru bilgi sahibi olması ve bu bilgiyi çocuklarına uygun yollarla aktarması, çocuklarının sağlığı açısından hayatidir. Sadece ebeveynlerin değil, bireylerin bağımsızlıklarını kazandıkça bu konuya ve cinsel sağlıklarına eğilmeleri de önemlidir. Ancak ne yazık ki bahsedilen yanılgı bir noktada başka yanılgıları da desteklemektedir. Toplum normlarına göre herkesin heteronormatif bir yapıda monogamik ilişkiler yaşadığı varsayılmaktadır. Yine aynı normlar bakirelik kavramı üzerinden kadınlar evlendiklerinde ilk cinselliklerini yaşarlar varsayımını hem kurar hem de dayatır. Ancak gerçek ilişkilenmeler bu varsayımdan çok uzaktadır. Bu varsayımlar baz alınarak sağlık politikaları belirlendiği için HPV’de en riskli olan grup olan cinsel aktif ve çok eşli kadınlar ciddi bir ayrımcılığa maruz kaldıkları gibi en temel haklarından da bir yerde mahrum edilmiş olurlar. Uludağ üniversitesinde 18 yaş üstü 336 kadın hasta ile yapılan çalışmada hastaların %66,4’ü HPV’yi, %55,4’ü de HPV aşısını bilmediklerini söylemişlerdir (Ozan et al., 2011). Bu oldukça yüksek ve sağlıklarını tehdit eden bir orandır. Yukarıda da bahsettiğim kapsamlı ve erişilebilir bir eğitime ulaşmak için hiçbir zaman geç değildir. Türkiye’de yapılan araştırmalar genelde rahmi olan bireyler üzerinden yapılmaktadır. Ancak Türkiye’de çoğu zaman ihmal edilse de cinsel ve üreme sağlığı erkekleri de yakından ilgilendiren bir konudur. Erkeklik olgusu kadınları sıkıştırdığı gibi erkeklerin de alanlarını daraltmaktadır. Bu yüzden verilen eğitimler de araştırmalar da toplum sağlının korunabilmesi için daha kapsamlı olmalıdır. Çünkü eğer siğil gibi görünür bir lezyon oluşmadıysa HPV’yi erkeklerde belirlemenin herhangi bir yolu yoktur. Ama erkekler de kadınlardan daha az riskli bir durumda değildir. HPV, sadece kadınlarda değil aynı zamanda erkeklerde de çeşitli lezyonlara ve kanserlere sebebiyet verebilmektedir. 2010 yılında FDA, kuadrivalan aşının erkekleri anal intraepitelyal neoplazi ve anal kanserden koruması için kullanım onayı vermiştir. Bu nedenle aşıyı sadece rahim ağzı kanseri önleyicisi olarak görmek eksiktir ve erkekleri konudan uzak düşürmektedir. Aşı farkındalığı kazandırma çalışmalarında genital organ ayırt etmeksizin herkesin bir gün HPV ile karşılaşabileceği ve olumsuz sonuçlarla yüzleşebileceği vurgulanmalıdır.
Sonuç
Türkiye’de güncel olarak uygulanan sağlık politikalarının toplumsal cinsiyet eşitliğini gözetmediği görülmektedir. Başta cinsel olarak aktif kadınlar, daha sonrasında da diğer bireylerin cinsel sağlıkları sağlık politikamızda yok sayılmaktadır. Politikaların toplumsal normlardan çok fazla etkilenmesinden dolayı bu konuda harekete geçmek isteyen insanlar da ya damgalamaya maruz kalırlar ya da özellere yönelirler. İzlenen HPV politikaları, cinsel sağlık politikalarının alt başlıklarından biridir. HPV’in önlenmesi ve tedaviye erişim için tek bir yöntemden ziyade, yöntemlerin ortak ve eş zamanlı işlemesi gerekmektedir: farkındalık ve bilgi kazanma, düzenli tarama takipleri ve aşı. Türkiye’de aşı devlet tarafından karşılanmadığı ve bilgilendirmesi resmi yerlerde yapılmadığı için bireyler doğru bilgiye ve aşıya erişimde güçlük çekmektedirler. Eğitim öğretim sistemimizde bilimsel ve kapsayıcı herhangi bir cinsel ve üreme sağlık eğitimi bulunmadığı görülmüştür. HPV’ye karşı önlemlerin en temelini oluşturan eğitim eksik kalınca insanlar kendi deneyimleriyle belki takip tarama aşamasını yapabilmektedirler. Ancak devlette bunun için de yeterli imkanlar bulunmadığı güncel verilerle desteklenmiştir. HPV önlemede en son ve en etkili silah olan aşı da bu politikaların ardında erişilmez olmaktadır. Aşının bilgilendirmesi yapılmadığı gibi devlet tarafından da maddi olarak desteklenmemektedir. Çocukları ya da gençleri cinselliğe özendirmemek adına ya da herkesin tek eşli heteroseksüel bir cinsel yaşamı varmış varsayımı üzerinden kurulan politikalar çoğu kesimi dışarıda bırakmaktadır. HPV’yi ve aşısını sadece rahmi olan bireylerle bağdaştırmak da aynı varsayımların ürünüdür. Ayrıca bu normların herhangi bir bilimsel dayanağı yoktur. Türkiye’de bilimsel olmayan ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından tüm kimlikleri ayrımcılığa bırakan bir sistemin olduğu ve yerleştiği görülmüştür. Aktivist çevrelerde yeni yeni farkındalık çalışmaları artsa da karar mercii olan meclis gibi yerlerden ne yazık ki somut adımlar ve destek gelmemektedir.
Devletler aşı politikalarını belirlerken maliyet ve yarar hesaplamaları yaparlar. Ancak HPV aşısında aşı olmamanın maliyeti kadınların yaşamıdır, bu yüzden göz ardı edilemez. Günümüzde aktif olarak bir farkındalık kampanyası yürütülmektedir. Doğrudan kamu kuruluşlarından bir adım göremesek dahi sosyal medyadan yürütülen kampanyalar bilinç uyandırmaya başladı. Her şeyin başı eğitim olsa da bu tek başına yeterli değil. Çünkü aşının güncel fiyatı 696 Türk Lirası ve aşıya ulaşmak oldukça sınıfsal. Bunun için bireysel hareketlerden ziyade daha örgütlü bir şekilde bu konunu üstüne gidilmeli. Devlet en başta temel olan cinsel sağlık eğitimini toplumun her kesimine ulaştıracak formatta düzenleyip topluma sunmalı. Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) ve sağlık ocağı aile hekimleri de özellikle ebeveyn bilgilendirmede görev alabilirler. Zaten daha öncelerinde buna benzer bilgilendirmeleri yapan kuruluşlardır. Daha sonra da diğer devletlerin modellerinin örnekleri izlenerek kendi sağlık güvencelerimize HPV aşı politikası üretmelidir. Çoğu ülkede aşı 9-13 yaş arası çocuklara ücretsiz uygulanır. Kimi ülkelerde buna erkek çocukları da dahildir. Bazı ülkelerde başlıca (primer) aşıyı kaçıran kadınlar için 13-26 yaş arasında da yakalama (catch-up) aşısı yine devlet desteklidir (Köse, n.d). Aşı ve bilgilendirme takip ve taramaya göre daha hızlı ilerleyen süreçlerdir. Bu yüzden devlet her bireyini sistematik bir şekilde takip de etmelidir. Çünkü HPV’de ve diğer hastalıklarda tarama hayati önem taşımaktadır.
Ekin Nur Çekiç
Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Staj Programı
Kaynakça
Şahbaz, A., EROL, O. (2021). HPV aşı uygulamaları. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Dergisi, 11(2), 125–130.
Altınel Açoğlu, E., Oğuz, M. M., & Şenel, S. (2019). Ebeveynlerin HPV Aşısı Hakkındaki Bilgi Düzeyleri ve Yaklaşımları. Journal of Pediatric Disease / Cocuk Hastaliklari Dergisi, 13(2), 78–82.
Artuk, C., Cem Gül, H., & Coşkun, Ö. (2013). Human Papilloma Virüs (HPV) Aşılamasına Güncel Bakış. TAF Preventive Medicine Bulletin, 12(3), 327–334.
Aydoğdu, S. G. M., & Özsoy, Ü. (2018). Serviks kanseri ve HPV. Androl Bul, 20, 25-29.
Ceyhan, M. (2012). Human papillomavirus (HPV) aşıları. Klinik Gelişim Dergisi, 25, 36-39.
Güner, P. D., & Gözükara, K. H. (2019). Kadın Hekimlerin Çocuklarına Human Papilloma Virus Aşısı Yaptırma Kararını Etkileyen Faktörler. Ankara Medical Journal, 19(3), 539-549.
Hakan, O. Z. A. N., DEMİR, B. Ç., Yeliz, A. T. İ. K., Gümüş, E., & Özerkan, K. (2011). Kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine başvuran hastaların human papilloma virüs ve hpv aşısı hakkındaki bilgi düzeylerinin belirlenmesi. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, 37(3), 145-148.
Işık, V. (2016). Türkiye’de Genç İşsizliği ve Genç Nüfusta Atalet. Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, 5(11), 130-145.
Köse. M., F. (n.d). Dünya’da HPV Aşı Politikaları. Etlik Zübeyde Hanım Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi.
Özdemir, A. (2017). Doğum Kontrol Teşviklerinden En Az Üç Çocuğa: Tarihsel Süreçte Türkiye’de Anti-Natalist ve Pro-Natalist Politikaların Seyri. Uluslararası Politik Araştırmalar Dergisi, 3(3), 65-75.
Set, T., Dağdeviren, N., & Aktürk, Z. (2006). Ergenlerde cinsellik. Genel Tıp Dergisi, 16(3), 137-141.
Yücesan A , Ayaz Alkaya S. Okullarda göz ardı edilen bir konu: Cinsel sağlık eğitimi. SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi. 2018; 25(2), 200-209.