Türkiye ve Japonya: Değerli Bir Ortaklık

Türkiye’de geçtiğimiz yıl Japon yılıydı ve Osmanlı İmparatorluğu tarihinde yaşanan Ertuğrul Firkateyni faciasının 120. Yıldönümüydü. Bugün Türk – Japon ilişkileri gerçek potansiyeline yaklaşma yönünde ilerliyor. Asya’nın batı ve doğu uçlarında yer alan bu iki ülke gelecek on yıl içinde güçlü bir ortaklık oluşturacak olmanın gururunu yaşıyor

Türk Japon ilişkilerini başlatan meşhur olay II. Abdülhamit’in 1889 yılında bir iyi niyet jesti olarak Japonya’ya gönderdiği Ertuğrul Fırkateyni’nin batması oldu. Geminin Japonya’ya ulaşması bir yıl sürdü çünkü rotasındaki Kızıldeniz ve Hint Okyanusu boyunca yanaştığı her durakta yerli Müslümanlar tarafından kutlamalar yapıldı. Ertuğrul 1980’de İstanbul’a dönüş yolunda Honshu kıyılarında Kushimoto’da 650 kişilik mürettebatının 580’iyle birlikte battı. Bugün Kushimoto içinde Ertuğrul anısına bir mezar ve anıt bulunmakta ve muhafaza edilmektedir.

19. Yüzyılda Osmanlı aydınları Japonya’ya kalkınma için bir model olarak ve gelenek ile modernlik arasındaki dengeyi sağlamak için olumlu baktılar. Pek çok bilim adamı Meji restorasyonu ile Osmanlı modernleşmesini karşılaştırarak bu iki deneyimin benzerliklerini ortaya koydular. Bu bir gerçeklikten çok entelektüel bir projeksiyondu çünkü iki toplumun modernlik tecrübesi farklı yollardandı. Meji döneminde Japonya’nın modernleşmek için bir yol ararken geleneğini korumak için mücadele etmesi Türk kamuoyu üzerinde herhangi bir kayıp oluşturmamıştır. Bu algı bugün bile varlığını sürdürmektedir.

Japonya, cumhuriyet döneminden günümüze kadar Türkiye için son derece güvenilir bir iş ortağı olmuştur. Boğaz üzerindeki ikinci köprü Japon teknolojisi ve mühendisliği ile inşa edilmiştir. Halen devam etmekte olan Marmaray Projesi de Japon finansmanı ve mühendisliği ile gerçekleştirilmektedir. Türkiye Sinop’ta yapılacak nükleer santral ve İzmit’te yapılacak köprü ile ilgili Japonya ile müzakerelerin ortasındadır. Japonya’nın deprem ve anti-sismik yapım deneyimi göz önüne alındığında Türkiye’nin haklı olarak nükleer reaktör için en gelişmiş ve güvenilir teknolojiyi aradığı yer Japonya’dır.

Türkiye’ye Japon ilgisi de diğer alanlara uzanmaktadır. Son birkaç yıl içerisinde Türkiye’yi ziyaret eden Japon turist sayısında patlama yaşandı. Geçen yıl 200 bine yakın Japon turist Türkiye’ye geldi ve bu sayı sürekli artmaya devam ediyor. Türk kamuoyunun Japonlara karşı çok sıcak ve dostane bir tutumu vardır. Güçlü aile bağları, yaşlılara saygı, çalışma etiği, disiplin ve diğerlerine saygı gibi moral ve toplumsal değerler Japon ve Türk halklarının paylaştığı değerlerdir.

Bugün Japonya, daha iddialı bir Çin,  sorunlu Kuzey Kore, küçülen ekonomi ve yaşlanan nüfus gibi bir takım problemlerle mücadele etmektedir. Japonya dünyanın en büyük ölçekli ekonomileri listesinde 2. Sıradaki yerini Çin’e kaptırdı. Siyasi istikrar baskılayıcı bir meseledir. Yine de Japonya’yı küresel bir ekonomik güç haline getirmiş temel yetenekleri bulunduğunu ve ekonominin geri sıçrama yapabileceğini belirtmek gerekir. Japonya II. Dünya savaşının zor günlerinin anılarını uzun zaman önce geride bıraktı ve Uzakdoğu’da barışçıl bir güç olarak kendini kanıtladı.

Japonya’nın Ortadoğu’da varlığını arttırmaya ilgi duyduğu gibi Türkiye’de Asya halkalı ile güçlü bağlar kurmak istemektedir. Geçtiğimiz yıl Türkiye kendisini Asya’ya yaklaştıracak olan Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) anlaşmasını imzaladı. Asya ülkeleri Türkiye için yüksek ekonomik potansiyele sahip. Ayrıca onlar da bölgesel ve küresel konularda Türkiye ile ortak bir perspektifi paylaşıyor. Türkiye kendisini Avrupa, Orta Doğu, Kafkasya ve Orta Asya arasındaki kilit bir buluşma noktası olarak konumlandırırken Japonya gibi ülkeler Türkiye ve Türkiye’nin dış politika girişimlerine daha fazla dikkat ediyorlar. Bu konu Sasakawa Barış Vakfı tarafından düzenlenen Türkiye konulu bir panele yansıdı. Panelde sadece büyük bir katılım yoktu, yanı sıra Türkiye’yi bilmek ve yükselen profilini anlamak isteyen ilgili izleyiciler vardı. Sasakawa Barış Vakfı’nın kurmuş olduğu Ortadoğu ve İslam Fonu,  Müslüman dünyasının stratejik ve geniş anlamda Japon çıkarları için ne ifade ettiğini daha iyi anlamak çabasının örneğidir. Bu memnuniyet verici bir gelişmedir ve kesinlikle daha eşitlikçi ve temsili bir küresel sistemin yaratılmasına katkıda bulunacaktır.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde Türk-Japon ilişkilerinin büyümesini izleyin ve bu size hoş bir sürpriz olabilir.

 

Doç.Dr. İbrahim KALIN

Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörü

 

http://www.todayszaman.com/columnist-233711-turkey-and-japan-a-worthwhile-partnership.html

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...