Türkiye Libya’da Ne Yapmalı?

Türkiye’nin özelde Libya’da, genelde Orta Doğu’da ekonomik (ticaret, yatırım, müteahhitlik, enerji, petrol fiyatlarının istikrarı), siyasi (bölgesel diplomatik, demokratikleşme, bölgesel liderlik), hukuki (devlet egemenliğinin kutsallığı prensibinin daha fazla aşınmaması) ve insani çıkar ve hassasiyetleri vardır. Seçim sathına girerken AKP Hükümeti Libya’nın iç politikada beklenmedik komplikasyonlar yaratmasından endişelenmektedir. Özellikle petrol fiyatlarındaki artışın hassas cari açığı daha da şişirerek Türk ekonomisine ciddi olumsuz etki yapması mümkündür.

Libya’nın geleceği ile ilgili belirsizlik uzarsa, otorite ve güvenlik sorunları devam ederse ve işler kaos düzeyine ulaşırsa, ülke geçici veya daimi olarak bölünürse ihalelerin ve projelerin devamlılığı, şantiyelerin güvenliği, hak edişlerin ödenmesi, muhatap bulunmasının zorlaşması gibi konularda ciddi sorunlar olacağı açıktır. Bu nedenle Türkiye’nin çıkarı, bu işin çok uzamadan, barışçı bir şekilde, ülkenin bütünlüğüne ve devamlılığına zarar gelmeden sonuçlanmasıdır. Bazı durumlarda, a) kazananın, b) haklının, c) hukuki olarak üstünlüğü olanın, d) Türkiye’ye sempati ile bakanın yanında olmak arasında zorlu tercihler yapmak gerekebilir.

Bu süreçte Batı ile gereksiz yere bozuşmamak ama fikrini söylemekten, çıkarını kıskançça korumak ve gerekirse işi yokuşa sürmekten kaçınmamak gerekir. Batı’nın ülkenin enerji kaynakları üzerinde emelleri olabileceğine dair şüphelerimizi belli bir düzeyin ötesine taşımanın ve bölgeye yönelik politikalarımızın merkezine koymanın sağlıksız sonuçları olabilir.

Türkiye bölgedeki krizlere yaklaşırken her ülkenin ayrı koşullarını dikkate almalıdır ama bütün bu dalganın herkesin gözü önünde cereyan ettiğini ve bir ülkedeki gelişmelere verilen tepkinin diğer ülkelerdeki Türkiye algısını da etkilediğini gözden kaçırmamalıdır. Bu nedenle dış politikanın genelde en hayati unsuru olmayan etik tutarlılığın önemi bu dönemde artabilir. Ankara bölge için içeriği ve “ihraç edilebilirliği” tartışmalı Türk modeli yerine, değişim süreci Libya’da olduğu gibi tıkandığında “diplomatik çilingir” olmanın yollarını aramalıdır.

Bölgedeki değişimin nasıl olabileceğine dair operasyonel reçeteler üretebilecek “değişim mühendisliği” üretmeye ihtiyacımız bulunmaktadır. Kaddafi’nin en kısa zamanda, daha fazla kan akmadan, ülke içindeki unsurlar arasındaki husumet “kan davası boyutuna gelmeden” görevi bırakmasını sağlayacak bir çözümün üretilmesi bunun ilk testi olabilir.

Son olarak yukarıda bahsedilen rolün tarzının ve sunuşunun en az içeriği kadar önemli olabileceği unutulmamalıdır. “Öğreten adam” olmaya çok hevesli görünmenin de sakıncalarının olabileceği gözden kaçırılmamalıdır. Bu değişim dalgası, Türk dış politikasının olgunlaşmasını sağlayacak, çok sayıda hareket halindeki faktörü gözetip karmaşık çözümler üretebilme kabiliyeti olup olmadığını test edecektir.

Ankara’nın Kaddafi’nin çekilmesini sağlayacak, başka aktörlerin de desteğini alacak ve Türkiye’nin çıkarlarını kucaklayacak formüller geliştirmesi gerekmektedir.[1] Ankara’nın muhalefet ile diyaloğu sıkılaştırması ve onu oluşturan alt gruplar, liderler ve kabilelerin istekleri, yetenekleri, dünya görüşleri, tabandaki destekleri gibi konularda bilgi ve tahlillerini derinleştirmesi gerekmektedir. Türkiye’nin bölge ile yuvarlak prensipleri sıralamanın ötesine geçerek geçiş sürecinde operasyonel olarak rol alması, istihbarat varlıklarını arttırması, aşırı duygusal ve aşırı kuşkucu görüntü vermekten kaçınması doğru olabilir.

 

 

Şanlı Bahadır KOÇ

21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü

Başkan Yardımcısı

 

[1] Kaddafi’ye kaçacak bir yol bırakmak gerekmektedir. Kaddafi’yi (ABD’nin kendisinin kabul etmediği) Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne havale etmekle Washington ona çıkış kapısı bırakmamış olabilir.

 

http://www.21yyte.org/tr/yazi6132-Turkiye_Libyada_Ne_Yapmali_.html

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Dünya Ticaretinde Yeni Bir Süreç 4 Şubat İtibariyle Başlıyor

ABD’nin 20 Ocak 2025 de yemin ederek II. kez...

Ukrayna’nın Batı Sınırları, Çatışma Sonrası Büyük Olasılıkla Değişmeyecek

Andrew Korybko Son dönemde yaşanan iki gelişme, uzun süredir devam...

Slavoj Zizek: Solcular, Ukraynalıların Savaş Sırasındaki Seçimini Yanıltıcı Şekilde Sunuyor

Savaş zamanlarında, hayatta kalma, ahlak ve kimlik gibi temel...

Orta Güçler ve Anlaşma Sanatı

Middle Powers and the Art of the Deal Anne-Marie SlaughterDonald...