Türkiye Dışı

Türkiye Cumhuriyeti’nin dış ülkelerde izlediği yol meydanda. Kocaman bir fiyasko ile başlayan dış politikada alınan kararlar hala daha bir fiyasko içerisinde gitmeye devam ediyor. Bunu ben demiyorum bunu birçok Türkiye vatandaşı dile getiriyor.

Hani nerede o insanlar, kim söylüyormuş denilecek. Bunu cevaplamadan önce cevaplamak istediğim daha elzem bir mesele var. Herkes bilir, kültür kavramı bir toplum veya topluluk içinde bir anda değil belli bir süreye yayılarak oluşturulur. Aslında kültür dediğimiz şey bir toplumdaki salt çoğunluğun alışkanlıklarından başka bir şey değildir. Bakınız kına geceleri, düğünün olmazsa olması halaylar, ölünün arkasından helva yeme vs vs. vs. Şuanda Türkiye Cumhuriyeti’nde gelenek ve görenekler dediğimiz, dil, din vs. dediğimiz kültür unsurlarının dışında bir de “korku kültürü” hâkim bu topluma. Zaman içerisine yayılan sindirilmişlik, ya bir şey söylersem işimden olursam, hapse girersem korkusu hâkim. O yüzden kimse sesini yükseltip de “yahu neler oluyor” demeye bile korkuyor. Çok değil bir ay kadar önce bu ses yükselmesi “ileri demokrasinin” ürünü olarak ODTÜ’lü öğrenciler üzerinde yerini buldu. Barış Barışık’ı hatırlamayan yoktur demek isterdim ama medya o kadar zehir salgılıyor ki; hatırlayana aşk olsun! Birkaç gün kadar İzmir’de bir üniversitede de yerini buldu “ileri demokrasi” dediğimiz akım. Bakalım daha neler ve kimler üzerinde yerini alacak. Demokrasinin ilerisi veya gerisi olur muymuş demeyin, oluyor işte. Fakat ne hikmetse bu demokrasi kendini yüce şahsiyet sayanların çıkarına oluyor. Masum olan, haklı olan hep ezilen kesim oluyor ama demokrasi(!)’yi savunmak şiddetle ve kıyasıya devam ediyor. Demokratikleşme çabaları son gaz…

Gel gelelim asıl meselemiz olan dış politikaya. Biliyorsunuz patriotların biri gelip biri gidiyor. Birinin yönü kuzeydeki komşumuza çevriliyor biri doğuya çevriliyor sonra da tedbir amaçlı oluyor. Her şey çok ilginç ilerliyor. Tabii burada Türkiye Cumhuriyeti’nin Suriye politikası asıl değinmek istediğim mesele. Esad düştü, Esad düşecek, Esad kaçtı, Esad kaçma hazırlıklarında diye hemen hemen bir yılı aşkın bir süredir kara propagandalar, felaket tellallığı yapılıyor. Gerçi kara propaganda demek ne kadar uygun ondan da şüpheliyim sonuçta birçoğumuz işin kaynağını biliyoruz da, korku kültürü deyip geçiyorum şimdilik. Esad hala başta, hala başı dik, sırtı sağlam. Hiç kimse de sormayı akıl edemiyor “yahu Esad’ı halkı desteklemese şimdiye gitmişti” diye. Mısır oyuna geldi, Mübarek gitti, Libya oyuna getirilmeye çalışıldı maalesef Mübarek bir insan topluluğuna yakışmayacak şekilde öldürüldü. Aynı şey 2006 yılında Saddam Hüseyin’e de oldu. İnsanlığa yakışmayan ölümler.  Her neyse meselem o da değil. İnsanım diye geçinenler utansın. Bu dünyanın bir de öteki tarafı var.

Sorun ne biliyor musunuz? Sorun bir türlü bu halkın uyanmak istememesi. Yahu ABD diyor ki demokrasi demokrasi. Fransa’sı, Almanya’sı, İsrail’i, Hollanda’sı… hepsi demokrasi diye kendini parçalıyor. Peki, neden bir kişi de çıkıp “ya arkadaş tamam demokrasi de neden bu körfez ülkelerine işlemiyor. Katar, Suudi Arabistan, BAE neden demokrasiden faydalanamıyor” denilmiyor. Ben size söyleyeyim, çünkü orada simbiyotik bir ilişki var. Resmen para-petrol aşkı yaşanıyor. Eee düzeni bozmak ister mi Katar şeyhi Hamed veya Suudi kral Abdullah? Hayır, tabii ki. Koltuk sevdası belalı olduğu kadar sıcaktır da. Bunun Arap kardeşlerim farkına varmıyor, varamıyor veya bilerek bastırılıyor. Fakat Esad farkında o yüzden direniyor, e İran da bu durumu bildiği için Esad’a destek veriyor. Tabii burada din kardeşliğini de yok sayamayız. Müslüman olduğunu söyleyip, her yerde ünlü İslam şairlerinin, tefsircilerin bir iki satır sözlerini paylaşıp; halkın gönlünde taht kurmaya çalışıp lafa gelince de İsrail’le ilişkilerini bozmaya yanaşmayan, tırnağına diken batsa “Alo Obama diken batmak üzere” diye rapor veren bazı devlet büyükleri düşünsün artık!

Gülşah YÜCEDAĞ

Bilkent Üniversitesi/ Siyaset Bilimi/ Ankara

Sosyal Medyada Paylaş

Previous article
Next article

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...