“Arap Dünyasında Entropi” başlığında TUİÇ Yakındoğu Çalıştayı… Çok afili bir başlık öyle değil mi? Böyle sanki antropolojik ya da daha sanatsal bir etkinlik gibi. Aslında değil. Eminim ilk aşamada hepiniz Entropinin ne olduğunu Google amcaya sormuşsunuzdur. Ama biz yine de kısaca açıklayalım.
“Entropi” doğa bilimlerinde sürtünmeler ve sıcaklık kaybı nedeniyle sisteme giren enerjinin azalması ve sistem öğelerinin bu süreç içinde farksızlaşıp görevlerini yerine getirmeme durumu olarak tanımlanmaktadır. [Köni, 2011] Diğer bir ifadeyle entropi kavramı kapalı bir sistemin çökmesi olarak açıklanmakla birlikte, yüksek derecede örgütlenmiş bir düzenden, karmaşık, farksız, daha az örgütlenmiş bir düzeye geçişi de ifade etmektedir…
Peki bunun Arap Dünyası ile ne alakası var? Yoksa küresel ısınma tersine mi döndü? Hayır hayır. Entropi çünkü, Entropiyi kullanmak için bir çok nedene sahibiz. Hem Uluslararası İlişkiler literatürüne yeni kavram katıyoruz, hem tek kelime ile birçok şeyi açıklayabiliyoruz hem de bizi çok entelektüel gösteriyor. Neyse, en önemli neden tabi ki Arap dünyasında son dönemde yaşanan sürecin tasviridir. Zira senelerdir “zümre” mantığı ile yönetilen ve “çıkar” ilişkileriyle örgütlenmiş düzenin içten içe çürümesi ve halkla olan ilişkilerinin ilk aşamada sıcaklık kaybına uğraması, daha sonra devlet erklerinin birbirlerine sürtüşmesi sonucu gelen darbeler, cuntalar, savaşlarla halkın enerji kaybına uğraması, bütün bu aşamalardan sonra erklerin tekleşmesi, güçler ayrılığının ortadan kalkıp farksızlaşmanın meydana gelmesi sonucu sistemin kilitlenmesi, nihayetinde bütün bu sürece halkın verdiği tepki ile kilitlenen sistemin açılması, hegemonik, baskın ve tek tipçi bir düzenden daha kozmopolit, heterojen bir düzene geçilmesi entropi kavramıyla oldukça kolay şekilde açıklanabilir. Son iki seneyi aşkın süredir Yakındoğu’da gelinen durum, tam da entropi kavramını destekler niteliktedir. “Sistem içerisindeki sürtüşmeler nedeniyle öğelerin görevlerini yerine getirememesi ve bu sebeple dağılması” tanımından yola çıktığımızda; Suriye’de yaşanan ve siyasî düzlemden mezhepsel alana kayan çatışması, Mısır’da Ordu & İktidar dayanışmasıyla ezilen halk ve sosyo-ekonomik açıdan sınıflar arası eşitsizliğin artması, Libya’daki kabileler arası çatışmalar ve yine kabileler üzerinden Kaddafî’ye olan tepkinin artması gibi birçok örnekle bu kuramı somutlaştırmak mümkündür.
Bu anlamda farklı oturumlarda, sosyal bilimler uzman adayları ile alanında uzman birbirinden değerli analizcilerin ve öğretim elemanlarının bir araya gelmesi, gelişmelerle ilgili bireysel görüşlerin uzmanların süzgecinden geçip gruplar halinde tartışılması ve muhtemel çözüm önerilerinin de yine aynı gruplardan çıkması hedeflemekteyiz…
“Arap Entropisine Türkiye Empatisi” sloganıyla çıktığımız bu programa sizleri de bekliyoruz!
Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.