“Entropi” doğa bilimlerinde sürtünmeler ve sıcaklık kaybı nedeniyle sisteme giren enerjinin azalması ve sistem öğelerinin bu süreç içinde farksızlaşıp görevlerini yerine getirmeme durumu olarak tanımlanmaktadır.[1] Diğer bir ifadeyle entropi kavramı kapalı bir sistemin çökmesi olarak açıklanmakla birlikte, yüksek derecede örgütlenmiş bir düzenden, karmaşık, farksız, daha az örgütlenmiş bir düzeye geçişi de ifade etmektedir. Uluslararası ilişkilerde bir sistemin yok olmasına en iyi örnek olarak Milletler Cemiyeti sistemi verilebilir. I. Dünya Savaşından sonra barışı temin etmek amacıyla kurulan Milletler Cemiyeti, üyeleri arasındaki çatışma ve sürtüşmeleri önleyecek gücü zamanla kaybetmiş, üyelerin kendisine olan güvenini yitirmiştir. Ve böylece örgüte gelen desteğin azalmasıyla iç dengesi bozulup, görevlerini yerine getiremeyen Milletler Cemiyeti sistemi çökmüştür.
Hazırlamış olduğumuz bu raporda, “Entropi” terimi bölgede olanları anlamlandırmak için kullanılmıştır. Zira senelerdir “zümre” mantığı ile yönetilen ve “çıkar” ilişkileriyle örgütlenmiş düzenin içten içe çürümesi ve buna halkın verdiği tepki ile son iki senedir Yakın Doğu’da gelinen durum,tam da yukarıdaki tanımı destekler niteliktedir. “Sistem içerisindeki sürtüşmeler nedeniyle öğelerin görevlerini yerine getirememesi ve bu sebeple dağılması” tanımından yola çıktığımızda; Suriye’de yaşanan ve siyasî düzlemden mezhepsel alana kayan Şiî – Sünnî çatışması, Mısır’da Ordu&İktidar dayanışmasıyla ezilen halk ve sosyo-ekonomik açıdan sınıflar arası eşitsizliğin artması, Libya’daki kabileler arası çatışmalar ve yine kabileler üzerinden Kaddafî’ye olan tepkinin artması gibi birçok örnekle bu kuramı somutlaştırmak mümkündür.
“Düzensizlik düzeni” şeklindeki bir siyasiyönetimle yol almaya çalışan birçok ülkeye sahip bu coğrafyada, dönüşümün er ya da geç başlamasıbeklenirken, tetikleyici unsur Tunus’tan gelmiştir. Bu çalışmada, geniş bir coğrafya ve kadim bir kültüre sahip olan Doğunun, yakın dönemde yaşadığı ve sancılarının hâlâ devam ettiği “dönüşümün” (oksidental söylemiyle Arap Baharı’nın) ortamını hazırlamış olan olaylar bütünü ve ülkelerdeki gelişimi ele alınmıştır. Tunus, Mısır, Libya ve Suriye gibi dönüşümden en hızlı ve etkili biçimde etkilenen ülkelerin, “Arap Baharı” sürecine kadar olan tarihi arka planı,mevcut siyasi düzeni, 2011 yılından itibaren rejimlerin çöküşleri ile ortaya çıkan genel çerçeve ve uluslararası sistemin bu sürece yaklaşımları son gelişmelerle birlikte incelenmiştir.
TUİÇ-YADAM olarak, bu raporun bölgeyle ilgili çalışmalar yürüten herkese yararlı olmasını ve bu coğrafyada “barış ve huzurun” hüküm süreceği günlerin inşasını temenni ediyoruz.
TUİÇ Yakın Doğu Araştırmalar Merkezi
Raporun devamını okumak için burayı tıklayınız…
[1]Köni, Hasan, (2001), Genel Sistem Kuramı ve Uluslararası Siyasetteki Yeri, ASAM, s.17