Kitap Bölümü: Toplumsal Travma ve Posttravmatik Gelişme Perspektifinden Balkan Savaşı ve Türk Milliyetçiliğinin Kitleselleşmesi
Bu çalışmada, Deniz Ülke Arıboğan’ın editörlüğünü üstlendiği “Travmaların Gölgesinde Politik Psikoloji” adlı kitabın, Balkanlarla ilgili bölümü “Balkan Savaşı ve Türk Milliyetçiliği” ele alınmıştır. Hadiye Yılmaz Odabaşı’nın yazdığı bu kısımda, Balkan Savaşlarının Türk halkı üzerinde bıraktığı travmanın, Türk milliyetçiliğinin kitleselleşmesine olan etkisi üzerinde durulmuştur. Odabaşı, Üsküdar Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak meslek hayatına devam etmektedir. Yazar, eserinde döneme ait gazete, dergi, resmi yazılar ve tanıkların ifadelerine yer vererek okuyucunun konuyu daha iyi özümsemesini sağlamıştır. Ayrıca, kitapta bu bölümün, Balkan Savaşları sonrası ortaya çıkan travmanın, milli kültür olgusu ile bağlantısı üzerinde durulan ilk çalışma da olduğu belirtilmektedir.
GİRİŞ
Çalışmada, Balkan Savaşlarında yapılan katliamın kökenine gidilmiş ve bu travmanın Türk halkı üzerinde nasıl tezahür ettiği analiz edilmiştir. Bu tezahürün ise Türk halkı üzerinde korku, suçluluk, yalnızlık, özeleştiri, öfke ve intikam duygularıyla ortaya çıktığı belirtilmiştir. Bu travmatik duygular da milliyetçiliğin kitleselleşmesine sebep olmuştur. Yazar eserde, politik psikolojinin bir kavramı olan travmanın, kitle psikolojisine etkisini incelerken açık ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Bununla beraber, alanla ilgili olabilecek terimler oldukça nadir kullanılmış ve herkese hitap edebilecek bir kitap bölümü oluşturulmuştur. Yazarın konuyu başlıklar altında incelemesi, okuyucunun içerikten uzaklaşmamasını sağlamıştır. Başlıklar, genel olarak konunun içeriğiyle uyumlu bir şekilde ilerlemiştir. Politik psikoloji uzman kişilerin görüşlerine başvuran yazar, bu görüşleri konuyla bağdaştırarak, eserin bilimselliğini kuvvetlendirmiştir. Kronolojik sırayla ilerlenmemiş, travmanın gelişimine bağlı kalınarak yazılmıştır. İstatistiklerden de oldukça faydalanılmıştır. Yazarın, eserinde sıkça travmayı arttıran unsurları sıralaması tekrar olarak değerlendirilebilse de konu bağlamından uzaklaşmadığı için okuyucuya rahatsızlık vermemektedir.
DEĞERLENDİRME
Eserde, daha önce de belirtildiği gibi sıklıkla döneme ait kaynaklara başvurulmuştur. Aynı şekilde, yazar Balkan Savaşlarını genel bir bakış açısıyla anlatan girişinden sonra, savaşın nasıl katliama dönüştüğünü vurgulamak için yabancı tanıkların ifadelerine başvurmuştur. Bu kısımda farklı tanıkların ifadelerinden söz edilmesi, katliamın daha iyi anlaşılmasına yardım etmektedir.
Türk halkına yapılan katliam ve bunun yaratabileceği travma olgusu açıklandıktan sonra, yazar katliamın nedenini irdelemek için tarihsel sürece geçmektedir. Bu kısımda, travma olgusu Şark Meselesiyle birlikte kavramsallaşan Hristiyan-Avrupalı ve Müslüman-Türk kimlikleri arasındaki mücadeleyle bağdaştırılarak, travmanın Balkan Savaşları ile zirve noktasına ulaştığı belirtilmiştir. Bu bölüm, Todorova’nın Balkanların doğu hakimiyeti altındayken oryantalist, Batı kontrolüne altına girdiğindeyse onun alt değeri olarak görülmesi düşüncesini akıllara getiriyor(Todorova, 1994, s. 482). Ayrıca, Balkanlarda Osmanlı hakimiyetinin zayıflaması, Şark Meselesinin kavramsallaşmasını desteklemiştir.
Yazar “Balkan Savaşı Travmatik Deneyiminin Yansımaları” başlığında ilk olarak, travmayı arttıran unsurlara ve ardından travmanın yansımalarına yer vermiştir. Bu durum, başlıkla içerik arasında uyum sorunu yaratsa da yazar ilerledikçe uyumu yakalamıştır.
Yazar eserin devamında, katliam sonrası yoğunlaşan travmatik duygulara değinmiştir. Yoğunlaşan duygular örneklendirilerek açıklanmıştır. Bu duyguların sonrasında birlik, beraberlik ve dayanışmayı arttıran önemli unsurlar olduğunu ifade edilmiştir. Travma sonrasında yaşanan bu gelişim, 1860’larda başlayan Türk milliyetçiliğinin kitleselleşmesine sebep olmuştur. Yazar, uzman kişilerin travmanın büyüklüğüyle travma sonrası gelişim büyüklüğü arasında kurduğu doğrusal ilişkiye değinerek, Balkan Savaşlarında yaşanan büyük travmanın, gelişimi de o denli büyük etkilediğini eklemiştir.1860’larda Türk milliyetçiliğinin, Balkan Savaşlarıyla kitleselleşmesi travma ile doğrudan ilgilidir ve yazar bunu “ötekinin tehdidiyle kuvvetlenmesi” olgusuyla ilişkilendirmiştir.
Travma sonrası oluşan toparlanma ihtiyacı için milliyetçilik kavramının önemine değinilmiş ve Türk milliyetçiliğinin neden Balkan Savaşları ardından kitleselleştiği analiz edilmiştir. Yazar, bunun için milliyetçiliği, Türk milletinin tarihsel deneyimiyle ilişkilendirmiş ve bunu uzman kişilerin görüşleriyle bağdaştırarak zenginleştirmiştir. Yazar, travmanın milliyetçilik ile tezahür etmesini, milliyetçiliğin kökenine inerek açıklamıştır. Bununla beraber, milliyetçilik olgusunun yukarıdan indiğine, ancak halkın amaçları ile uyumlu olduğu sürece kitleselleştiğine değinilmiş ve İttihat-Terakki ile yukarıdan inme milliyetçiliğin Balkan Savaşlarıyla beraber kitleselleştiğinden bahsedilmiştir.
Travma sonrası artan Türk milliyetçiliği kendini ekonomik alanda da göstermektedir. Bunun nedeni, Türk milletinin servetin yabancılarda olduğu ve bu durumun Balkan Savaşlarının kaybedilmesine sebep olduğu düşüncesidir.
Yazar, kitabın sonunda okuyucuya travma sonrası, travmayı tekrar yaşamamak için oluşan birlik ve beraberlik duygusu kendini milliyetçilikle göstermiş, ve bu da milli ekonominin gelişmesine sebep olmuştur fikrini aşılamaktadır. Bu fikir de kitabın cevaplamaya çalıştığı “Balkan Savaşlarının Türk milliyetçiliğinin kitleselleşmesine nasıl etki etmiştir?” sorusunu açık bir şekilde cevaplamaktadır. Ayrıca, yazarın kullandığı zengin kaynaklar fikrini açık bir şekilde gerekçelendirmiştir.
SONUÇ
Yazar eserinde ele aldığı kavramları (politik psikoloji, travmatik deneyim, ve milliyetçiliğin oluşması vs.), Balkan Savaşı’nın Türk Milliyetçiliğine etkisiyle başarılı bir şekilde ilişkilendirmiştir. Bununla beraber, yazar bu ilişkilendirmeyi uzman kişilerin görüşleriyle başarılı bir şekilde desteklemiştir.
Kaynakça incelendiğinde, politik psikoloji alanında öne çıkan ve Balkan Savaşları sırasında yazılmış eserlerden oluştuğu görülmektedir. Yazar, kaynaklardan edindiği bilgileri yerinde örneklendirmiş ve konunun daha iyi özümsenmesine katkıda bulunmuştur. Genellikle farklı kaynaklara başvurulmuş ve yazı bu kaynaklar sayesinde zenginleştirilmiştir.
Kanımca, kitap bölümü politik psikoloji ve Balkanlarla ilgilenenler için uygundur. Değinilmesi gereken bir diğer nokta ise, yazar oldukça sade bir dil kullandığı ve terimlere nadiren yer verdiğinden dolayı alanda yeni olan kişilerin okuması için oldukça elverişlidir.
MUSTAFA BURAK ŞENER
BALKAN ÇALIŞMALARI STAJYERİ
KAYNAKÇA
Todorova, M. (1994). The Balkans: From Discovery to Invention. Slavic Review, 53(2), 453-482. https://www.jstor.org/stable/2501301