28 Ocak’ta Kıbrıs’ta gerçekleşen Türkiye karşıtı eylem gözlerin bir anda bütün gözleri Kıbrıs’a çevirdi. Bu olay uzun zamandır gündemde olmayan ve belli bir çözümsüzlük içerisinde olan Kıbrıs’ı tekrar tartışmaya açtı. Olayın meydana gelmesindeki en büyük neden adaya uygulanan ekonomik yaptırımlar neticesinde halkın artık kendi bağımsızlıklarını sağlama isteği olarak gösterildi.
Adanın ekonomik olarak yetersiz yapılanmaya sahip olması ve ayrıca adaya çeşitli ülkelerce belirlenmiş ekonomik yaptırımların uygulanarak dış politikada bir koz olarak kullanılması bu süreçte bir patlama noktası meydana getirmiştir. Özellikle Türkiye ve Yunanistan arasındaki çıkar çatışması sebebiyle ada üzerinde iki ülke arasında karşılıklı uygulanan yaptırımlar adanın ekonomik yapısını güçsüzleştirmiş ve bu durumda yıllardır yaşamak zorunda kalan ada halkının tepkilerine yol açmıştır. Adadaki sendikaların da girişimleriyle bu eylem önce adada gerçekleşmiş daha sonrada Türkiye’deki sendikalarında desteğini alarak İstanbul’da bir eylem daha gerçekleştirilmiştir.
Adadaki bu eylemi destekleyenler olduğu gibi çok sayıda da eleştiri almıştır. Bu eleştirinin özellikle üzerinde durduğu ilk konu adada yaşayan memurların Türkiye tarafından sağlanan yüksek maaşları olmuştur. Ancak burada da buna karşı bir eleştiri olarak etrafı denizlerle çevrilmiş ve uluslararası ticarette uygulanan ambargolar sebebiyle adadaki alım gücünün çok yüksek olması ve hayatın normalden neredeyse iki üç kat daha pahalı olduğu tezi ortaya sürülmüştür.
Adanın güneyinde yaşayan Rumların kuzeydeki bu eylemi beslediği ve kışkırtıcı bir rol oynadığı da bir başka tartışma konusu olmuştur. Ancak gerek medyada gerekse çeşitli kaynaklarda yayınlanan raporlara göre benzer şikâyetlerin aynı zamanda Rum tarafında da olduğu ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin de Yunanistan’ın aynı şekilde kendilerine ve adaya uygulanan politikalardan rahatsız olduğu da görülmektedir.
Aynı zamanda yaklaşık atmış yıldır devam eden sorunların hala çözümünün ufukta görünmüyor olması ve bu sorunun çözümünde ada halkından çok garantör devletlerin çıkarlarına göre politikalar yürütülmesi de eylemin bir diğer nedeni olarak gösterilmiştir. En son olarak Annan Planı sürecinden sonra gerçekleşen referandumdan sonra yine bir çözüm olmaması ve arkasından gelen süreçte karşılıklı müzakerelerden henüz bir sonuç alınamamış olması özellikle Kuzey Kıbrıs’ta bir düş kırıklığına ve umutsuzluğa yol açmıştır.
Bu olaylardan sonra adada uygulanan politikaların daha yapıcı ve çözüme yönelik olması bütün herkesin isteğidir. Ada halkının da istekleri göz önüne alınarak ortak bir mutabakatta bir araya gelinmeli ve adanın kendi kendine yeterliliği sağlanmalıdır. Bu eylemler ufukta adada çözüm ne kadar uzaksa da yine de bu amaçla müzakereler devam etmeli hatta politik arenada süren çalışmaların kamu diplomasisi ile de toplumda desteklenmesi gerekmektedir.
Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü Dış Politika Masası Çalışma Grubu
Recep Serhat Saru
Ahmet Çetin
Barış Kaplan
Kaynakça;
http://www.sondakika.com/haber-kktc-de-toplumsal-varolus-mitingi-nin-ucuncusu-2639612/
http://www.stargazete.com/politika/kktc-de-guney-ile-ortak-provokatif-eylem-yapildi-haber-328272.htm
http://www.lazhaber.com/yurt-ve-dunya/kktcde-turkiye-karsiti-cirkin-eylem.htm
http://www.kibrisarabul.com/news/TOPLUMSAL-VAROLUS-MITINGINE-YOGUN-KATILIM-n1162.html