Sosyal medya çağının en çarpıcı ve tartışmalı olaylarından biri olarak karşımıza çıkan TikTok’un ABD’deki kapatılması, sadece popüler bir uygulamanın kesintisi değildir; aynı zamanda dijital güvenlik, ifade özgürlüğü ve küresel güç dengeleri üzerine düşünmemizi gerektiren önemli bir örnektir. Bir yandan ulusal güvenlik endişeleriyle, diğer yandan ifade özgürlüğüne dair kaygılarla şekillenen bu süreç, ABD-Çin rekabetinin en güncel sembollerinden biri haline gelmiştir. TikTok’un kapatılıp 12 saat sonra tekrar açılması, yalnızca teknik bir hamle veya yasal bir sürecin ötesinde, dijital medyanın geleceğini ve toplumsal etkileşimin evrimini sorgulamamıza zemin hazırlayan benzersiz bir örnek olarak dikkat çekiyor.
Öncelikle bu sürecin kısa bir özetini sizlerle paylaşalım:
Neden kapandı?
- ABD’nin ulusal güvenlik kaygıları, TikTok’un sahibi ByteDance’in Çin merkezli olması ve olası veri/toplum manipülasyonu endişeleri temel neden olarak belirtildi.
Ne kadar kapalı kaldı?
- 19 Ocak Cumartesi gecesi uygulama kullanılamaz hale geldi ve yaklaşık 12 saat sonra, Donald Trump’ın başkanlık kararnamesi sözüyle birlikte tekrar aktif hale döndü. Resmen yasa halen geçerli olsa da uygulama fiilen açıldı.
Nasıl açıldı?
- Başkan Trump, henüz göreve resmen başlamadan bir icra emri (executive order) çıkarmayı planladığını duyurdu. Bu duyuru sonrasında TikTok tekrar erişilebilir hale geldi. Yani bir yandan yürürlükteki yasak varken, öte yandan siyasi müdahalelerle uygulama açılmış oldu. Durum hukuki anlamda netleşmiş sayılmaz.
Arka plan ve anlamı nedir?
- Bu süreç, ABD-Çin dijital rekabetinin somut bir yansıması olarak görülüyor. Aynı zamanda ifade özgürlüğü, gizlilik ve kamu güveni boyutlarıyla önemli dersler barındırıyor.
- ABD toplumunda “Hükümet veri ve içerik manipülasyonunu engellemek istiyor ama bunu yaparken ifade özgürlüğüne ne kadar müdahale ediyor?” sorusu gündemde.
- TikTok örneği, güçlü bir veri gizliliği yasasının eksikliği nedeniyle, ülkenin bu tür sorunlara hazırlıklı olmadığını ortaya koyuyor. Ayrıca “yabancı etki” tartışmalarının sosyal medyayla sınırlı kalmayıp, uzun vadede daha geniş teknoloji sektöründe yaptırımlara yol açabileceği tartışılıyor.
Farklı görüşler ve öneriler:
- Bazıları TikTok’un tamamen yasaklanmasını, Çin’e karşı net bir tavır olarak olumlu buluyor.
- Bazıları “veri gizliliği yasasının eksikliği”ne ve olası bir “ifade özgürlüğü ihlali”ne işaret ediyor.
- Kimi uzmanlar ise orta yol olarak “ABD’de yerli sunucularda, bağımsız denetim altında faaliyet sürdürme” modelini önerse de, ByteDance ve Çin makamlarının bunu kabul etmeye yanaşmaması süreci kilitliyor.
Kısacası, TikTok’un ABD’de kapatılıp yeniden açılması, yalnızca bir sosyal medya platformunun kullanımına ilişkin bir olay değildir. Bu süreç, uluslararası güç rekabeti, veri güvenliği, ifade özgürlüğü ve hukuki belirsizliklerle iç içe geçmiş karmaşık bir tartışmanın önemli bir dönüm noktası hâline gelmiştir. Gelecekte çıkabilecek benzer krizlerin nasıl yönetileceği, ABD’nin kapsamlı bir veri gizliliği düzenlemesi yapıp yapmayacağına ve iki ülke arasındaki siyasi gerilimin seyrine bağlı olacaktır.
Kapanma Gerekçesi ve Yasal Arka Plan
1.1. Ulusal Güvenlik Endişeleri
ABD hükümetinin TikTok yasağına dair ilk ve en önemli gerekçesi, ulusal güvenliktir. Center for Strategic & International Studies (CSIS) tarafından hazırlanan bir raporda, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) TikTok üzerinden ABD kamuoyunu etkileyebilecek yöntemlere sahip olabileceği, kullanıcı verilerinin veya içerik akışının manipüle edilebileceği vurgulanmıştır. TikTok’un topladığı veriler her ne kadar diğer sosyal medya platformlarının da topladığı türden (konum bilgileri, tarama geçmişi vb.) olsa da, yabancı bir devletle ilişkilendirilme ihtimali ABD’li yetkilileri tedirgin etmektedir.
1.2. “Protecting Americans From Foreign Adversary Controlled Applications Act”
Nisan 2024’te Kongre’den geçen ve Başkan Joe Biden tarafından imzalanarak yürürlüğe giren bu yasa, yabancı düşman ülkelere bağlı uygulamaların ABD’de “dağıtımının, barındırılmasının veya sürdürülmesinin” yasaklanmasını öngörmektedir. TikTok özelinde, Çin bağlantılı ByteDance şirketinin ABD kullanıcı verilerini potansiyel olarak Çin hükûmetiyle paylaşabileceği endişesi, yasağın uygulanmasındaki temel dayanak oldu.
ABD Yüksek Mahkemesi de oybirliğiyle aldığı kararda, “Kongre’nin TikTok’un veri toplama uygulamaları ve yabancı düşman olarak tanımlanan Çin’le ilişkisine dair ulusal güvenlik endişeleri, mantık dışı sayılamaz.” şeklinde görüş bildirdi. Mahkeme kararında, kanıtlanmış bir manipülasyon vakası olmasa bile “makul bir öngörü” olarak veri istismarının mümkün olduğu belirtildi.
1.3. Satış veya Yasak Seçeneği
ABD yönetimi, ByteDance’in TikTok’u Çin dışı bir alıcıya satması veya uygulamanın ABD’de yasaklanması şeklinde bir yol izlemiştir. Ancak ByteDance, Çin hükûmetinin de daha önce sinyalini verdiği üzere satış fikrine sıcak bakmamıştır. Mevcut ABD yasalarına göre, yabancı bir şirketin uygulamalarının ABD kullanıcı verilerine ilişkin risk içermesi halinde ya bu uygulama devredilmekte ya da yasaklanabilmektedir. Burada, Beyaz Saray ve Kongre’den gelen “Ya sat ya yasaklanacaksın” yaklaşımı, TikTok tarafının direnişiyle karşılaşmıştır.
2. Kapanma Süreci ve Yeniden Açılması
2.1. Uygulamaların App Store ve Play Store’dan Kaldırılması
19 Ocak Cumartesi gece yarısı (2025), TikTok ABD’de kullanılamaz hale geldi. Hem Apple App Store hem de Google Play Store’dan TikTok ve ByteDance’in diğer uygulamaları (Lemon8, CapCut vb.) kaldırıldı. Uygulamayı açmaya çalışan kullanıcılar, “Yasa nedeniyle TikTok şu an kullanılamıyor” benzeri bir mesajla karşılaştılar.
Kaynaklara göre, TikTok yaklaşık 12 saat boyunca ABD’de tamamen kapalı kalmış; kullanıcılar yeni içerik yükleyememiş veya mevcut içeriklere erişememiştir. Bu esnada, özellikle içerikten gelir elde eden veya geniş kitlelere hitap eden içerik üreticilerde büyük bir belirsizlik yaşanmıştır.
2.2. Donald Trump’ın Müdahalesi ve Tiktok’un Geri Dönüşü
Yeni seçilen (ve kısa süre sonra göreve başlayacak olan) Donald Trump, uygulamanın yasaklanması sürecinin yasal ve siyasi yönden eksik bilgilendirmeyle yürütüldüğünü savunarak, TikTok’a 90 günlük bir ek süre tanıyabileceğini duyurmuştur. Beyaz Saray ise “TikTok’un ABD’de kalmasını istiyoruz ancak Amerikan mülkiyetinde olmalı” gibi bir açıklama yapmıştır.
Trump’ın göreve başlamasına birkaç gün kala, TikTok yasağının ertelenmesine yönelik bir başkanlık kararnamesi hazırlayacağı duyuldu. Bu kararname henüz Kongre’nin çıkardığı yasayla doğrudan çelişse de, pratikte “yasanın uygulanmasının ertelenmesi” veya “uygulamanın olağanüstü bir kararla yeniden erişime açılması” şeklinde yorumlanabilecek bir idari girişimdir.
Trump’ın açıklaması sonrasında, TikTok’un ABD’deki sunucularına erişim yeniden sağlandı ve uygulama kullanıcılarına “Başkan Trump sayesinde geri döndük” gibi bir bildirim gönderildi. Bu ani dönüş, teknoloji devleri, içerik üreticiler ve kullanıcılar arasında bir şaşkınlık ve “hukuki belirsizlik” hissi yarattı.
3. ABD-Çin Jeopolitik Gerilimi
Profesör J. Michael Geringer’in görüşüne göre, TikTok yasağının altında yatan esas faktör, ABD ve Çin arasındaki teknoloji ve veri egemenliği rekabetidir. Çin’in Google ve Meta gibi Amerikan şirketlerini kendi topraklarında yasaklaması ve katı düzenlemelere tabi tutması, ABD tarafında misilleme (reciprocal move) olarak görülmüştür. Geringer, bu yasağın Çin ile diplomatik gerginlik yaratacağını, fakat büyük bir krize neden olmayacağını düşünmektedir. Yine de ekonomide “büyük pazar” odaklı karşılıklı bağımlılıklar (akıllı telefon, yarı iletkenler, bilgisayarlar vb.) dikkate alındığında, bu tür yasakların kolayca geniş sektörlere sıçrama potansiyeli mevcuttur.
Doçent Chad Mourning’in görüşü, TikTok’un yasaklanmasının veri gizliliği ve ulusal güvenlik risklerini bütünüyle ortadan kaldırmayacağı yönündedir. Bireyler, istedikleri uygulamayı yasa dışı yollardan da olsa edinmeye çalışarak (ör. alternatif mağazalar, APK indirme), belki de daha riskli korsan versiyonları kullanma eğilimine girebilir. Bu durum, kötü amaçlı yazılımların ve siber tehditlerin önünü açabilir. Mourning ayrıca, TikTok yerine yeni uygulamaların (ör. Rednote, Lemon8) öne çıkmasının veri mahremiyeti sorununu çözeceğine dair net bir garanti bulunmadığını belirtiyor.
4. İfade Özgürlüğü, Kamuoyu ve Hukuki Tartışmalar
Medya hukuku uzmanı Profesör Aimee Edmondson, TikTok’un kapatılmasının ifade özgürlüğü üzerinde doğrudan olumsuz etki yapabileceğini savunuyor. Özellikle genç ve marjinal topluluklar, TikTok’u politik aktivizm, farkındalık yaratma ve kendi seslerini duyurma platformu olarak kullanmaktaydı. Montana eyaletinde 2023’te çıkarılan TikTok yasağının federal bir yargıç tarafından anayasaya aykırı bulunması, bu konuda ciddi hukuki emsallere işaret etmektedir.
Edmondson ayrıca, ABD’de geniş kapsamlı bir federal gizlilik yasası eksikliğine dikkat çekiyor. Bu yasa olsa, “sadece TikTok değil, tüm sosyal medya platformlarının veri toplama ve kullanma uygulamaları daha katı düzenlenebilir, böylece potansiyel tehlikeler gerçekten azaltılabilirdi” görüşünü dile getiriyor.
TikTok’un yasaklanması, “Hükümetimiz ifade özgürlüğünü koruyor mu, yoksa tehdit mi ediyor?” sorusunu yeniden canlandırdı. Mahkemenin ve Kongre’nin somut kanıt sunmadan “olasılık” üzerinden bir yasak kararı alması, kamuoyunda özgürlüklere müdahale olarak algılanma riskini taşımaktadır. Hükümetin ulusal güvenlik önlemlerine dair (özellikle dış tehdit söz konusu olduğunda) “paternalist” sayılabilecek tasarrufları, seçmenlerin sisteme duyduğu güveni sarsabilir.
Akademisyenlerin ve hukuk uzmanlarının öne sürdüğü üzere, ABD’de köklü bir federal veri koruma yasası çıkartılmadan, sadece tek tek uygulamaları yasaklamak veya kısa vadeli çözümler üretmek, veri güvenliği ve manipülasyon risklerini kökünden çözemeyebilir. Bu bağlamda:
- Kapsamlı bir veri gizliliği düzenlemesi (GDPR benzeri)
- Şeffaf algoritma raporlaması (uygulama içi içerik akışının nasıl yönetildiğinin açıklanması)
- Veri broker’larının denetlenmesi (kişisel verilerin toplu satışı ve paylaşımı)
gibi konuların gündeme alınması, sadece TikTok değil tüm sosyal medya ekosistemi için kalıcı iyileştirmeler sağlayabilir.
5. Farklı Görüşler ve Öneriler
- Ulusal güvenlik önceliğini savunanlar: Çin hükümetinin TikTok kullanıcı verilerini istismar etme riskinin bile ciddiye alınması gerektiğini, bu nedenle yasağın doğru bir hamle olduğunu vurguluyor.
- İfade özgürlüğü perspektifini savunanlar: Devletin, kanıtlanmamış bir tehdide dayanarak popüler bir sosyal platformu aniden kapatmasının ifade özgürlüğüne ve toplumsal diyaloğa zarar verdiğini söylüyor.
- Orta yol arayışında olanlar: Satış veya ortaklık modelleri ile verilerin ABD’de depolanmasını, platformun denetim altında faaliyet sürdürmesini mümkün görenler var. Fakat ByteDance’in ve Çin’in bu yönde geri adım atmak istememesi süreci çıkmaza sürüklüyor.
TikTok’un ABD’deki yasaklanması ve ardından kısa sürede yeniden erişime açılması, dijital çağın getirdiği karmaşık güvenlik, ifade özgürlüğü ve uluslararası rekabet meselelerini gözler önüne serdi. Bu süreç, sadece bir uygulamanın kapatılması ve açılmasından öte, veri mahremiyeti, hükümet politikaları ve teknolojik yeniliklerin nasıl şekilleneceğine dair önemli soruları gündeme getiriyor. Gelecekte benzer olaylar, kapsamlı veri koruma yasaları ve uluslararası işbirlikleri gibi daha köklü çözümler gerektirebilir.
Kaynakça
Filipiak, S. (2025, 16 Ocak). Banning TikTok: Turning point for U.S. data security or threat to free speech? – Bu makale, TikTok’un ABD’de yasaklanma sürecini ve bunun arka planındaki ulusal güvenlik ve ifade özgürlüğü tartışmalarını ele almaktadır.
Duffy, C. & Goldman, D. (2025, 19 Ocak). TikTok is back online after Trump pledged to restore it. CNN. – Bu haber, TikTok’un ABD’de yeniden erişime açılmasını ve Başkan Trump’ın müdahalesini ayrıntılarıyla aktarmaktadır.
- Banning TikTok: Turning point for U.S. data security or threat to free speech?
Mourning, C. – Amerikan akademisyeni ve bilgisayar bilimi uzmanı, TikTok yasaklamasının veri güvenliği ve siber riskler üzerindeki etkilerini değerlendirmektedir.
Geringer, J. M. – Uluslararası strateji ve iş dünyası uzmanı, TikTok yasaklamasının ABD-Çin rekabeti ve diplomatik sonuçları üzerindeki etkilerine dair görüşlerini paylaşmaktadır.
Edmondson, A. – Medya hukuku alanında uzman akademisyen, TikTok’un ifade özgürlüğü ve veri gizliliği konularındaki yasal ve toplumsal etkilerine ışık tutmaktadır.