ÖZET
Küreselleşen modern dünyanın bir sonucu olarak görülen terörle mücadele, değişen uluslararası konjonktürde farklı politika ve yöntemlere başvurmayı gerekli kılmıştır. Konvansiyonel silahların artması devletleri doğrudan savaşmaktan caydırırken, vesayet savaşlarının önünü açmış ve dünyadaki çatışmaların asimetrik bir hal almasına sebep olmuştur. Bu mücadelede uluslararası barış ve güvenliğin sadece sert güç kullanılarak değil, çeşitli istihbarat yöntemleri, propaganda, algı yönetimi ve yumuşak güç unsurları ile sağlanabileceği hemen hemen tüm devletler tarafından kabul görmüştür. Bu unsurları kullanarak, terörle silahlı mücadelenin yanında, terör örgütlerine verilen maddi ve manevi destek engellenmeye çalışılmaktadır. Özellikle, 11 Eylül 2001 tarihinden sonra terörle mücadelede istihbarat kavramı daha çok önem kazanmış ve farklı istihbarat metotlarının oluşturulmasına zemin hazırlamıştır. Bu çalışmada, gelecekteki fırsat ve tehditleri öngörebilmek ve bu doğrultuda başarılı politikalar elde edebilmek için, terörle mücadele kapsamında en çok başvurulan istihbarat yöntemlerinden olan teknik, kültürel ve psikolojik istihbarat yöntemleri incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Terörle Mücadele, İstihbarat, Teknik İstihbarat, Kültürel İstihbarat, Psikolojik İstihbarat.
Abstract
The fight against terrorism, which is seen as a result of the globalized modern world, has made it necessary to resort to different policies and methods in the changing international conjuncture. While the increase in conventional weapons discouraged states from fighting directly, it paved the way for proxy wars and led to an asymmetric state of conflicts around the world. In this struggle, it has been recognized by almost all states that international peace and security can be achieved not only by using hard power, but also by various methods of intelligence, propaganda, perception management and elements of soft power. By using these elements, besides the armed struggle against terrorism, material and moral support given to terrorist organizations are tried to be prevented as well. Especially after September 11, 2001, the concept of intelligence became more important in the fight against terrorism and laid the foundation for the creation of different intelligence methods. In this study, technical, cultural and psychological intelligence methods, which are one of the most commonly used intelligence methods in the fight against terrorism, will be examined in order to predict future opportunities and threats and to achieve successful policies in this direction.
Keywords: Counter Terrorism, Intelligence, Technical Intelligence, Cultural Intelligence, Psychological Intelligence.
1. Giriş
Günümüzde, yoğun korku temalı kuralsız şiddet olarak tanımlanan terör, birçok ülkenin güvenliğine tehdit oluşturarak küresel bir sorun haline gelmiştir. Örgütler ya da gruplar, genellikle siyasi bir dava adına, kendi davranış ve ideolojilerini yaymak, uygulatmak ve hayata geçirmek için çeşitli şiddet eylemlerine başvurmaktadırlar. Bu şiddet eylemleri sadece organize terör gruplarıyla değil, devlet terörü ile de yapılmaktadır. Bu nedenle, devletler, ulusal güvenliklerini sağlamak ve bu güvenliği tehdit eden varlıkları ortadan kaldırmak adına bazı yöntemler uygulamaktadır. Bu bağlamda, geçmişten günümüze devletlerin başvurduğu başlıca terörle mücadele yöntemi istihbarat olmuştur. İstihbarat, gelişmeler karşısında akıl yoluyla uyum sağlama, bilgiyi edinme ve tecrübeler ışığında uygulama yeteneğini ifade etmektedir (Ataç, 2019: 1). Ulusal güvenliği sağlamak, terör tehdidi ile mücadele edebilmek ve yaşanabilecek gelişmeleri öngörmek adına, devletler, istihbarat teşkilatları ile ihtiyaç duydukları bilgileri toplar, analiz eder ve karar alıcılar aracılığıyla uygular. Terörle mücadelede, sadece askeri güç alanındaki istihbarat verilerinin yeterli olmadığı bilinmektedir. Bunun yanı sıra ekonomik, kültürel, politik ve sosyal güçleri içeren milli güç unsurlarının geniş katılımı bir başka ifadeyle kapsamlı çözümlerin üretilmesi terörizmle mücadelenin başarısı adına oldukça önemlidir (Özer, 2015: 58). Bu bağlamda, farklı alanlarda, farklı amaçlar için çeşitli istihbarat yöntemleri bulunmaktadır. Devletlerin ve orduların yeni silah ve donanmaları ile birlikte askeri etkinliklerini inceleyen Teknik İstihbarat; önleyici tedbir istihbaratı olarak da sınıflandırılan, teröre maruz kalan ve terör gruplarıyla iç içe yaşayan halkı bu gruplardan ayırmak amacında olan Kültürel İstihbarat; topyekûn bir istihbarat olan ve amacı, hedef devletin ya da topluluğun bütün toplumsal özelliklerine nüfuz ederek, güçlü ve güçsüz yanlarını anlamak (Özdağ, 2014: 209) olan Psikolojik İstihbarat gibi önemli istihbarat çeşitleri bu yazıda incelenmiştir.
2. Teknik İstihbarat
Teknik istihbarat, belirli teknik yöntemler kullanılarak, tehdit oluşturan ya da tehdit oluşturması muhtemel olan yapının silah sistemlerini ve savunma teknolojilerini analiz etmeyi ve raporlamayı amaçlar. Aynı zamanda, olabilecek teknolojik sürprizleri önlemek, hedef grubun ya da devletin bilimsel ve teknik yeteneklerini değerlendirmek, düşmanın teknolojik avantajlarını etkisiz hale getirmek için tasarlanmış karşı tedbirler geliştirmek ve yabancı ekipmanlar ve malzemeler ile ilgili verilerin ve bilgilerin toplanması, işlenmesi, analizi ve kullanılması amacıyla teknik istihbarat yöntemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden bazıları; Sinyal İstihbaratı, Fotoğraf İstihbaratı ve Uydu İstihbaratıdır. Devletler, terörle mücadelede bu yöntemlere sıkça başvurmaktadır. Sinyal istihbaratı, 19. yüzyılda şifreli yazılımların çözülmesi sonucunda ortaya çıkmış, 20. yüzyılda telefon ve telgraf gibi iletişim cihazlarının gelişimiyle aşama kaydetmiştir (Bulut, 2019: 46). Özellikle dünya savaşları sırasında büyük gelişme kat eden sinyal istihbaratı, Soğuk Savaş dönemi doğu-batı bloğu çekişmeleri arasında da en önde gelen istihbarat toplama yöntemlerinden biri olmuştur. Günümüzde ise, sinyal istihbaratının etkin olarak kullanıldığını gösteren bazı örnekler bulunmaktadır. Bu örnekler içerisinde en başarılı ve önemli olan, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, Kanada ve Avustralya’nın ortak yürüttüğü ECHELON operasyonudur. Bu operasyon ile dev bir dinleme sistemi kurulmuştur. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu çeşitli ülkelerde ECHELON üsleri kurulmuş ve tüm dünyadaki telefon konuşmalarından internet yazışmalarına kadar geniş çapta tüm iletişimsel ve iletişimsel olmayan sinyaller yakalanmıştır (Çıtak, 2015: 761). Bunların yanında, kurulan bu dinleme sistemiyle dünyadaki bütün sivil telefon, faks, teleks ve e-posta trafiğini dinlenmektedir. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda, devletlerin söz konusu kendi güvenlikleri ve olması muhtemel terör tehditleriyle mücadeleleri kapsamında, ne denli büyük çapta hamlelerde bulunduklarını görmekteyiz. Bir diğer sıkça kullanılan istihbarat çeşidi olan fotoğraf (görüntü) istihbaratı, geçmişte uçaklardan çekilen basit fotoğraf yöntemleriyle başlamış, günümüzde termal kameralar, drone ve İHA’lar gibi profesyonel yöntemlerle devam etmektedir. Sürekli hareketlilik içerisinde olan terörizm ile mücadele kapsamında fotoğraf istihbaratının önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir. Hedef grubun ya da devletin askeri yapısı, konuşlanışı ve bu hedeflerin takibi ile tespiti bu yöntem sayesinde yapılmaktadır. Devletlerin sanayi tesisleri ve orduların çıkarma yapacakları konumlar gibi bilgiler hava fotoğrafları yoluyla tespit edilmektedir. Özellikle 2. Dünya Savaşı’nda fotoğraf istihbaratı aracılığıyla önemli faaliyetler yürütülmüştür. Örneğin, Japonya’da hangi kentlere atom bombası atılacağı kararı fotoğraf istihbaratı ile verilmiştir (Özdağ, 2014: 126). Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere, fotoğraf istihbaratı karar alıcılara çok kritik ve önemli bilgiler iletmektedir. Uçaklardan alınan fotoğraf istihbaratının yanında, aslında yine bu istihbarat türü içerisinde yer alan uydu istihbaratına da devletler sıkça başvurmaktadır. Bu noktada diğer önemli istihbarat çeşidi olan uydu istihbaratına da değinmek gerekecektir. Uydu istihbaratı, istihbarat teknolojisinde önemli bir gelişme olarak görülmektedir. Bu istihbarat ile hedef yapının denizlerdeki hareketinin tespiti, konumlarının takibi, kullanılan yolların izlenmesi, hava üslerindeki hareketliliğin görüntülenmesi ve hedef yapının havadan gözlemlenmesi gibi faaliyetler yürütülerek bilgiler toplanmaktadır. Amerikan ordusu, 2001’de Afganistan’a saldırmadan önce istihbarat ve sinyal uçakları dışında Afganistan’a odaklanan 50 uydu ile bilgi topladığı öğrenilmiştir (Özdağ, 2014: 127). Terörle mücadele kapsamında geliştirilen yeni teknolojiler ile balistik füze tehditlerinin önlenmesi için uydu istihbaratından gelen bilgiler kullanılmaktadır.
Yukarıda genel kullanım alanlarıyla açıklanan teknik istihbarat, devletlerin hedef yapılarla ilgili bilgi toplamalarında ve bu bilgilere karşı önlem almalarında büyük öneme sahiptir. Diğer istihbarat yöntemlerine kıyasla daha maliyetli olmasına rağmen, ulaşılması zor ve riskli olan bölgelere ulaşım sağlaması, hızlı ve güvenilir olması sebebiyle sık uygulanan bir yöntemdir. Terörle mücadele kapsamında, tehditleri önceden öngörmek ve engellemek adına bu alana yatırım yapan devletler, teknik istihbaratın yetersiz kaldığı durumlarda diğer çok önemli istihbarat yöntemlerine başvurmaktadırlar. Hedef yapının toplumsal ve psikolojik çözümlemesini yaparak tehdidi ortadan kaldırmak ya da hedefin düşüncelerini değiştirmek adına, kültürel istihbarat ve psikolojik istihbarat yöntemleri de sıklıkla kullanılan yöntemler olarak karşımıza çıkmaktadır.
3. Terörle Mücadelede Kültürel İstihbarat
Kültürel istihbarat kavramı, operasyon düzenlenecek bölgede, harekât öncesinde veya esnasında bölge halkının kültürel değerlerinin, dilinin, dininin, etnik yapısının anlaşılması, bu alanda toplanan bilgilerin tasnif edilmesi, daha sonra değerlendirilmesi ve analiz edilmesi sonucunda elde edilen bir çıktıdır. Sürekli değişen uluslararası dengelerin bir sonucu olarak dünyanın farklı alanlarında meydana gelen çatışmaların büyük bir çoğunluğu günümüz şartlarında asimetrik bir hal almıştır. Bu sebeple kültürel istihbaratın ana kullanım hedefi askeri açıdan bir hazırlık değil bölgenin insan ve kültür haritasını çıkarmaktır (Öğreten, 2014: 71).
Terörle mücadelede kültürel istihbarat sayesinde önemli başarıların elde edilmesi, ABD tarafından Irak ve Afganistan savaşlarında yürütülen çalışmalarla başlamıştır. Bu savaşlarda ortaya çıkan ihtiyaçlar ve değerlendirmeler sonucunda kültürel istihbaratın terörle mücadelede kullanılması konusunda çalışmalara başlanmış ve bu doğrultuda ekipler ve kurumlar kurulmuştur. Duyvestein’e göre kültürel istihbarat, insan istihbaratı vasıtasıyla en doğru ve hızlı şekilde elde edilip kazanç sağlamaktadır. (Ayaz, 2019: 44). ABD’nin kültürel istihbarat bünyesinde yürüttüğü faaliyetlerden biri kilit lider iş birliği ekipleridir. Bu ekibin oluşturulmasının amacı Afganistan ve Irak’ta operasyon bölgesinde bulunan halkın kolay bir şekilde yönlendirilmesi için halkın kilit ve lider isimleriyle iletişime geçmektir. Halk içinde saygı duyulan ve sözü geçen kişilerle kurulan iletişim sayesinde özellikle genç nüfusun çeşitli terör örgütlerine katılması büyük ölçüde önlenmiştir. Buna ek olarak, ABD bu kilit isimler üzerinden bölge kültürüne daha hâkim olmakta ve kilit liderlerin halk ve bölge dinamikleriyle ilgili yaptığı tespitlerden yararlanmaktadır. Hiç şüphesiz bu tip istihbarat faaliyetleri harekâtın gidişatını olumlu etkilemekte ve hem askeri hem de siyasi alanda ABD’nin kazanç elde etmesini sağlamaktadır (Özer, 2014: 122).
Afganistan’a gönderilmeden önce bölgenin dini, kültürü, coğrafyası konusunda yeterli eğitim almayan ya da aldığı eğitimi uygulamayan askerler, bu alanda yaptıkları hataları bazen canlarıyla ödemektedir. Yani ABD ordusunun, askeri teçhizat ya da asker eksiğinden değil kültürel hassasiyetleri dikkate almamaları ve toplumsal değerlerin etkisini görmezden gelmeleri sebebiyle kayıplar verdiği yönünde bir değerlendirme yapılabilir. Askerlerin yaşadıkları kültür şoku sebebiyle içinde bulundukları durum onların bölgede taktiksel hatalar yapmalarına ve hatta geniş ölçekte etki eden stratejik hatalar yapmalarına sebep olmaktadır. Taktiksel seviyede kültürel istihbarat faaliyetlerinin kültürlerarası iletişimde ne kadar önemli olduğunun anlaşılması için ABD ve NATO askerlerinin Afganistan’daki faaliyetleri örnek olarak verilebilir: ABD ordusuna mensup birkaç askerin, esir alınan Taliban askerlerine ve ölülerine kötü bir muamelede bulunması ve bunun medyaya düşmesi Obama’nın 2009’da Kahire’de Kuran’dan ayetler okuyarak yaptığı konuşmasıyla Müslüman halk üzerinde oluşturduğu etkiyi olumsuz etkilemiş ve Müslüman kültürlerin tepkilerine sebep olmuş, Müslüman müttefiklerle ilişkileri kötüleştirmiştir. Bu örnek üzerinden de anlaşılabileceği gibi lider, kültürel istihbarat konusunda son derece donanımlı olup bu doğrultuda kararlar alsa da bu düşünceyi tam olarak kavrayamamış birkaç asker yaratılan olumlu algıyı bir anda yok edebilir. Neticede, kültürel istihbaratın stratejik, operasyonel ve taktiksel aşamalarda gerçekleştirilen yumuşak güç ve istihbarat faaliyetlerinin temel unsurları arasında olduğu söylenebilir (Öğreten, 2014: 75).
Özel kuvvetlerin kültürel istihbarata katkısının yadsınamayacak derecede olduğu söylenebilir. Çünkü özel kuvvetler personeli, kültürel farkındalık ve kültürel istihbarat elde etme konularında eğitilmiş ve bu konuda donanımlı hale getirilmişlerdir. Afganistan’da düzenlenen sürekli özgürlük harekâtı kapsamında elde edilen ilk başarı kültürel istihbarat unsurunu kullanmaları sebebiyle özel kuvvetlerden gelmiştir. ABD özel kuvvetleri El Kaide‘ye karşı direnen güçlerle işbirliği içine girerek bazı stratejik açıdan önem arz eden noktaları ele geçirmişlerdir. Bu başarının elde edilmesindeki ana sebebin yerel halkın ve direnişçi örgütlerin dini, etnik ve kültürel analizini iyi yapmak ve bu doğrultuda bilgiler edinme stratejisi olduğu belirtilmiştir (Ayaz, 2019: 60).
4. Terörle Mücadelede Kamu Diplomasisi
Günümüzde devletlerin elindeki nükleer silahlar sebebiyle geleneksel savaşların yerini vesayet savaşları ve bununla bağlantılı olarak terör faaliyetleri almıştır. Devletler, bu terör ortamıyla baş etmek için aktif olarak sert güç kaynaklarını, üstü kapalı bir şekilde ise yumuşak güç kaynaklarını kullanmaktadır. Başlıca sert güç kaynaklarını teknoloji ve ağır silahlar oluştururken, yumuşak gücün temelini ise kültürel faaliyetler üzerinden yapılan algı operasyonları oluşturmaktadır. Yumuşak güç kavramı ilk kez Joseph Nye tarafından kullanılmış ve en açık haliyle iş birliği ve cazibe yöntemleri ile karşı tarafın istenilen doğrultuda ikna edilmesi olarak tanımlanmıştır. Bir ülkenin kültürü, dili, siyaseti ve gelenekleri ne kadar ilgi çekici olursa yumuşak gücün diğer ülkelerde etkisinin de o kadar kuvvetli olacağı söylenebilir. Bu perspektiften bakıldığında yumuşak güç devletlerin içindeki terörist oluşumların engellenmesi ve dış politika kararlarının yönlendirilmesinde önemli bir yere sahiptir (Arpacıoğlu, 2012: 65).
İlk kez 1965 yılında ortaya çıkan bir alan olan kamu diplomasisinin terörle mücadele konusunda bir araç olarak kullanılması özellikle 2001 sonrasına tekabül etmektedir. Bu tarihten sonra kamu diplomasisi, etkilenmek istenen bölge halkına yönelik iletişim aracı olarak etkinliğini arttırmıştır. Kamu diplomasisine en çok başvuran devletlerin genel olarak ABD ve batılı devletler olması sebebiyle, verilen örnekler de batı temellidir. Fakat bu durum terör örgütlerinin de bu yola başvurmayacağı anlamına gelmemektedir. Devletler gibi terör örgütleri de kendi cephelerine adam kazandırmak ve kitleleri etki altına almak için teknolojiye başvurmaktadırlar. Bu araçlar bazen bir Tweet bazen de Youtube’dan paylaşılan bir video olabilir. Bilgi ve teknoloji çağında yaşamamız ve küreselleşmenin hat safhaya ulaşması sebebiyle terörle mücadele ile baş etme konusunda “kamuoyu” unsuru önem kazanmıştır. Çünkü halkın olayları, tarafların davranışlarını, bakış açılarını nasıl algıladıkları, terörle mücadele konusunda atılan adımların başarıya ulaşmasını doğrudan etkilemektedir ( Özer, 2014: 137).
Terörle mücadelede yumuşak güç ve kamu diplomasisi unsuruna örnek olarak İngiltere’nin IRA ile olan mücadelesini de vermek gerekir. 2001 yılında İngiltere terörün tanımını genişleterek terör örgütlerinin yeni bir listesini oluşturmuştur. Bu bağlamda İngiltere IRA konusundaki başarısının büyük çoğunluğu sert güç yöntemleri yerine terörle mücadele kapsamında aldığı yeni sosyal ve kültürel önlemlerdir. Bu yeni teknikle birlikte IRA silah bırakmış ve IRA ile mücadele sona ermiştir. İngiliz Büyükelçi Reddaway’e göre İngiltere’nin bu başarısının iki önemli dayanağı vardır. İlki terör gruplarının kamuoyundan aldıkları gücü ve desteği engellemek, ikincisi ise teröristlere silah bıraktırmaya çalışarak siyasi sürece dâhil etmek ve demokratik yöntemlere yönlendirmek. Büyükelçinin yaptığı bu tespit, yumuşak güç ve kamu diplomasisi politikalarının etkinliğini anlatmak için çok önemli bir yere sahiptir. Teröristlerin halkla olan bağlarını kesmek ciddi bir kamu diplomasisi çalışmasını da beraberinde getirmiştir. Çünkü kalp kazanmak ve ikna kabiliyeti burada devreye girmektedir. Bu başarısına rağmen İngiltere kamu diplomasisi ve yumuşak gücü uzun süre etkili bir araç olarak görmemiş ve bu alana yönelik çalışmalara geç başlamıştır (Öğreten, 2014: 80). Terörle mücadelede bu unsurları kullanmak zaman ve güç gerektirir. Süreçle ilgili halkın bilgilendirilmesi, ikna edilmesi, etki altına alınması büyük önem arz eder. Aksi takdirde toplumun değerleri ve hassasiyetleri göz önünde bulundurulmadan ortaya atılan her çözüm önerisi halkın diğer tarafa yakınlığının artmasına sebep olur. Bu sebeple kamu diplomasisi ve yumuşak güç unsurları beraber kullanılması gereken en etkili araçlar arasındadır.
1965’ten beri ABD kamu diplomasisine başvuran ABD‘nin bu konudaki ana eylem alanın güvenlik politikaları olduğu görülmektedir. Sadece 2001 sonrasında değil hem soğuk savaş döneminde hem de soğuk savaş dönemi sonrasında bu alanda uyguladığı faaliyetler etki altına aldığı kitlelerin sayısının artmasını sağlamıştır. Ayrıca soğuk savaş döneminde stratejik açıdan öneme sahip olan bölgelerde yürüttüğü propagandalar, ABD’nin ideolojik açıdan öne geçmesini sağlamıştır. Glasmann’ın şu sözünün kamu diplomasisinin ve yumuşak gücün önemini en iyi vurgulayan ifade olduğu söylenebilir: “Uzun vadede terörle mücadeleyi kazanmak demek, fikirler savaşını kazanmak demektir.” Glasmann’ın bu sözünden kültürel istihbaratın, uluslararası basın-yayın kuruluşlarının önemli bir role sahip olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Kitlelerin gönlünü kazanmak olarak nitelendirebileceğimiz bu süreç, operasyonların hatta belki savaşların kazanılmasını sağlayabilir ve daha fazla kan dökülmesinin önüne geçebilir (Arpacıoğlu, 2012: 116).
5. Psikolojik Savaş
Öncelikle psikolojik savaş istihbaratını anlayabilmek için, bu istihbarat türünün nerede veya hangi savaş türü içerisinde kullanıldığına dair bir bilgiye sahip olunmalıdır. Bu yüzden anlam bütünlüğünü bozmamak adına psikolojik savaş istihbaratının hangi savaş türünde kullanıldığına dair bilgilere yer vermek gerekmektedir.
Savaşlar, insanlığın oluşumu ve kendi benliğini bulma süreci ile beraber geçen süre boyunca politika ile çözümleyemedikleri sorunları bu yol ile çözme araçları olmuştur. Eski savaşlar insanları kontrol etme ve yönetme üzerine yapılırken şimdiki savaşlar ise devletlerin doğal kaynaklarını tamamını veya bir kısmını elde etmeye yöneliktir. Geçen dönemler itibariyle teknolojik çalışmalardaki hızlı dönüşüm paralelliğinde savaşların hedefleri değiştikçe bu savaşlarda kullanılan yöntem ve teknikler de aynı doğrultuda değişkenlik göstermektedir.
Terörle mücadele yönteminde de etkili olan bu savaş stratejisi geçmişten günümüze kadar süreklilik ve artış göstermekte olan terör olaylarının devletler tarafından kontrol altına alınmasını sağlayacak yöntemleri de içerisinde barındırmaktadır. Aynı durumun tam tersi doğrultusunda terör örgütleri de devletlere karşı kendi istediklerini kabul ettirebilme adına psikolojik savaştan yararlanmıştır.
Psikolojik savaş, bir devletin veya devletler topluluğunun, kendi özel veya genel menfaatleri doğrultusunda başka devlet veya devletler topluluğu içerisinde belirlediği hedef kitle üzerinde uyguladığı ekonomik, sosyo-kültürel ve teknolojik alanda gerçekleştirdiği uygulamaların bütününü kapsar (Yıldırım, 2007: 129). Psikolojik savaşlar hedef ülke toplumlarının duygu, düşünce ve zihinlerini kontrol altına alarak olayları farklı algılamalarına sebep olurlar ve yine, moral ve motivasyonlarını düşerek düşmanın siyasi, ekonomik, kültürel alanda zayıf noktalarını bularak onun savaşma arzusunu tamamen ortadan kaldırmaktadır. Buradaki ana hedef ülkenin ulusu ve zihinleridir. Bu savaşta diğer savaşlarda olduğu gibi bir cephane de yoktur, bu savaşın silahı görülmez nitelik taşır ve insanları bilinçaltına verilen mesajlar aracılığıyla etkilediğinden her daim uyarıcılara açık olmak gerekir. Medya organlarının tamamı, televizyon, gazete gibi kitle iletişim araçlarının olduğu her yer birer cephe görevi görür. (Yıldırım, 2007: 129).
Örneğin, Türkiye’de PKK, psikolojik olarak genellikle medyayı kullanmaya çalışmıştır. Çünkü medya kanalları herkesin ulaşabileceği bir konuma sahiptir. Hatta medyanın bunu görmezden geldiği noktada, görülmesini sağlayabilmek, eylemlerin daha da infial yaratabilmesini sağlamak ve medyada daha çok konuşulmasını sağlamak için gerçekleştirdiği eylemin daha büyüğünü gerçekleştirmekteydi. Görüldüğü üzere buradaki asıl hedef ülke halkıdır ve topluma korku, yılgınlık, umutsuzluk, panik, güvensizlik gibi duyguları aşılamaktır. Ancak, ülke içerisindeki medya kanalları da özellikle örgüt içerisindeki çözülme haberleri yaparak ve eski örgüt üyelerinin yaşadığı durumları televizyonlarda anlatılmasını yaptıkları röportajlar vasıtasıyla göstermesi örgütün ele geçirmeye çalıştığı psikolojik üstünlüğü bertaraf etmeye çalışmaktadır. Keza, yine 2005 ve 2008 yılları arasında Adalet Bakanlığı’nın etkin pişmanlık yasasının yeniden düzenlemesiyle beraber özellikle kandırılarak ya da kaçırılarak dağa götürülen ve kendi isteğiyle dağa çıkmış ancak pişman olmuş kişilerin, terör örgütlerinin çözülmesi, amaç ve eylemlerinin deşifre edilmesini sağlayacak kadar bilgi veren örgüt üyelerine yönelik almış olduğu bu karar o dönemde örgüte karşı büyük bir psikolojik darbe unsuru olmuştur.
Psikolojik savaşın başka bir boyutu ise hedefin liderleri üzerinden verilen mesajlardır. Örneğin, Türkiye, 1999’da terör örgütü elebaşını yakaladığında yine örgüt açısından büyük bir psikolojik üstünlüğü eline alarak örgüte PKK’nın eski gücünde olamayacağına yönelik mesajını açık ve net bir şekilde vermekteydi.
Eski dönemlerde Haşhaşiler de gerçekleştirdikleri suikastların etkilerini daha da kuvvetlendirebilmek adına hançer kullanır ve Hasan Sabbah, suikastlarını genellikle halka açık yerlerde gerçekleştirerek düşmanlarının üzerinde baskı ve korku oluşmasına sebep olurdu. Sabbah, halk üzerinde Haşhaşilerin her yerde olduğunu ve her an her yerden çıkabilir izlenimini oluşturmak istiyordu (Karaağaç, 2020: 3).
Başka bir örnek ise ABD-IRAK savaşı döneminde Saddam’ın yakalanması sırasında onun pis bir çukurdan çıkarılması, yargılanması ve yargılandıktan sonraki idam cezası görüntülerinin kamuoyunda paylaşılması bütünüyle psikolojik savaşı niteleyecek örneklerdir. Irak halkına teslim olun çağrısı bu şekilde bir dramın altında yatıyordu. (Yıldırım, 2007: 129).
Hükümetler veya Hükümet dışı aktörler, hedeflerini kontrol altına alabilmek adına günümüz şartları itibariyle ellerindeki tüm imkânları seferber etmiş durumdadır. Bu değişim ve dönüşüm terör örgütlerinin de karakter değiştirmesine neden olmuş ve devletler de bu doğrultuda onlara karşı önlem almada onların hedefleri ve bu hedeflere ulaşmadaki stratejilerine yönelik planlar yapmaya gayret etmişlerdir. “Bu tarz bir düşmanla mücadele edebilmek için taktik olarak galip gelmek, katılımları engellemek, hareket kabiliyetlerini sınırlamak, onların galip gelmelerini engellemekle olur” (Mutlu, 2009: 13).
6. Psikolojik İstihbarat
Psikolojik savaşın harekât alanı psikolojik istihbarattır. İstihbarat çalışmalarının etkisi altına giren ve istihbarat birimlerince araştırılan ve değerlendirilen konular psikolojik istihbaratın da etki alanına girmektedir. Psikolojik savaşlarda, diğer savaşlarda olduğu gibi başarılı olmanın tek anahtarı güçlü ve sağlam kaynaklarla zenginleştirilmiş ve değerlendirilmiş bilgiye ihtiyaç duyulmasıdır. Terörle mücadelede etkili olan bu yöntem, özellikle dünyada etki alanını ve eylemlerini sıklaştıran örgütlerin kolluk birimlerinin geleneksel istihbarat faaliyetlerinden yararlanması durumu onlara karşı önlem alma zorunluluğu duyan devletleri bu alanda yeni uygulamalarla kendi yapılarını güçlendirme gayretine sokmuştur. Burada önemli olan bu tarz terör yapılarının tanınması ve onlara karşı alınacak istihbarat önlemlerinin geliştirilmesi hedefini doğurmaktadır (Mutlu, 2009:1).
Psikolojik savaş istihbaratı; Bir ülkenin, milli çıkarları doğrultusunda başka bir ülke üzerinde gerçekleştirmek istediği ve psikolojik harpte kullanmak durumunda kalacağı siyasi, askeri, ekonomik, sosyal, ideolojik, teknolojik vb. alanlarındaki zayıflıkların ve hassasiyetlerin öğrenilmesiyle belirli bir tahlil sürecinin ardından analiz edilip toplu bir istihbarat haline getirilmesine denir (Oğuz, 2002: 1).
En büyük amaç hedef ülkenin (dost veya düşman olması önemli değil) toplumsal alanına dâhil olarak, o alanın güçlü ve güçsüz yanlarını derinlemesine anlayabilmektir. Etkili ve zamanında yapılan sosyolojik istihbarat çalışmaları sayesinde karşı toplum tanınabilir ve istenilen doğrultuda ikna edici mesajlar yine o topluma uygun kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayılabilir.
Devletler psikolojik istihbaratı, hedef kitlenin mevcut durumda yer alan karar alıcılarına yönelik tutumundan, şikâyet ve mutsuzluklarından, farklı etnik yapılar üzerinde ki diyalogların analiz edilmesinden, yine toplumun sinir uçları ve hassasiyetlerinden, din, eğitim, küçük düşürücü olaylar, siyaset vb. konulara bakış açıları, ekonomik gelir seviyelerinin eşitsizliği neticesinde, zengin-fakir uçurumundan, sosyal yapı içerisinde ortak paydaların olup olmadığı yine kişiler arasındaki saygı ve tahammülün seviyesi, medyanın hedef kitle üzerindeki etkilerini incelemeye kadar gidebilecek bir analiz çeşitliliğine sahiptir (Ateş, 2021: 1).
Örneğin, çokça alıntılanan bir hikâye olan Yunanlı bir psikolojik istihbaratçının yazmış olduğu “Yunanistan Uyan” kitabı içerisinde yer alan ifadelerde, kendi ülkesinin Türkiye ile savaşabilecek askeri ve ekonomik yeterliliğe sahip olamadığını ancak böyle bir mücadeleye girilecekse daha farklı bir stratejini izlenmesi gerektiğine dair bir kitap kaleme almıştır. Kitapta yine psikolojik istihbarattan bahseden yazar, Türkiye içerisindeki sosyal analizden yararlanması gerektiğini ima ederek ülke üzerindeki hassasiyetlerin ve zayıflıkların ele alınması gerektiğini ifade etmiştir ardından, Türkiye’nin Kürt-Türk çatışmalarından, ülke içerisindeki dini hassasiyetlerin titizlikle incelenmesi gerektiğini ve ekonomik ve siyasal alanlardaki zayıflıkların derinlemesine analiz edilerek bu doğrultular üzerinde bir taktiğin oluşması gerektiğini savunmuştur (Oğuz, 2002: 2).
Terörle mücadelede kullanılacak Psikolojik istihbaratın temelinde ise, “ Teröristlerin yaptıkları propagandaların en detayına kadar bilinmesi ve karşı propaganda olarak nelerin yapılabileceği konusunda devletlerin kendi psikolojik savaşlarını yürütebilmeleri anlamına gelmektedir. Örnek olarak organizasyonda liderlerin rolünün bilinmesi, eleman kazanma yöntemlerinin ve bunları yaparken kullandıkları propagandanın bilinmesi verilebilir” (Mutlu, 2009: 9). Özellikle terör örgütleriyle iç içe yaşamak durumunda kalan halkın otoriteler tarafından kazanılmasına ve teröristlerle olan iletişimin mümkün olduğunca kısıtlayıcı önlemler almak örgüt elemanlarının bünyelerine katacakları eleman sayılarını minimum seviyeye çekecektir.
Psikolojik istihbarat, terörle mücadelede özellikle ABD, İngiltere, Rusya Federasyonu gibi ülkelerde kurmuş oldukları birimlerce çokça kullanılan bir istihbarat türüdür. Amerikan ordusunun bünyesinde “Birleşik Devletler Ordusu Sivil İşleri ve Psikolojik Operasyonlar Komutanlığı” adı altında çalışmalar yapmaktadır. İngiltere’de ise “Ortak İstihbarat Eğitim Grubu” altında diğer istihbarat birimlerince ortak psikolojik istihbarat toplamaktadırlar (Işık, 2017: 97). Öte yandan Türkiye’de, psikolojik savunma yapan kurumlar 2004 ve 2011 yılları arasında kapatılmıştır. 2009 yılında MİT’e bağlı “Psikolojik İstihbarat Başkanlığı”, 2010’da ise TSK’ya ait “Genel Kurmay Psikolojik Harekât Dairesi” kapatılmıştır. (Işık, 2017: 97.)
Sonuç olarak devletler arasındaki silahsız mücadeleler terör örgütleriyle mücadelede de aynı yönteme doğru kaymıştır. İnsan zihni üzerinden gerçekleştirilen bu mücadeleler savaş maliyetinin azaltılması faydasının yanında, istihbarat birimine de duyulan ihtiyacı iyice artırmıştır.
7. Sonuç
21.yüzyıl itibariyle savaşların değişen koşulları bu alanda onlara karşı alınan önlemlerin de değişmesine neden olmuştur. Ancak değişmeyen tek şey geçmişten günümüze kadar gelen dönem itibariyle, terör ve terörizmin egemen uluslar için hala ciddi bir güvenlik sorunu oluşturmasıydı. Yeni savaş tanımlamalarıyla beraber terör örgütleri de kendi iç yapılarında farklı bir evrim sürecine ve farklı bir motivasyon kaynağı arayışı içerisine girmiştir. Bu motivasyon kaynaklarını sağlam bir zemine oturtturabilen örgütler, eylemlerinin şiddetlerini arttırarak toplum üzerinde korku ve endişe kat sayısını artırarak uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bir boyuta gelmiştir. Özellikle, devletlerin de askeri anlamda almış oldukları önlemlerin dönem itibariyle yetersiz kalması, egemenlerin terörün verdiği büyük yıkımların üstesinden gelmesine neden olmuş ve bu durum da egemenlerin, istihbarat faaliyetlerindeki eksikliğin fark edilmesine imkân sağlayarak eski istihbarat yöntemlerinin yanında yeni istihbarat türlerinin eklenmesine olanak sağlamıştır.
Etnik yapı ve ideolojik düşünce sistemi içerisinde uluslararası gücü tehdit eden terör yapıları ile mücadelenin temel dayanağı sahip olunan istihbaratın boyutudur. Zamanında elde edilen ve analiz edilen bu bilginin kümülatifi olmadan mücadeleden başarı ile çıkmanın mümkünatı yoktur. Yenileşen istihbarat türleri ile beraber mücadele edilen tarafla ilgili sadece teknik ve taktik istihbaratın yanında psikolojik ve kültür istihbaratları ile mücadelede çeşitlilik ve başarı artmıştır. Örgüt kadrolarının ve yaptıkları propaganda faaliyetlerinin zamanında ve doğru yapılmış bir psikolojik istihbaratla düşünsel olarak hedefin kontrolünün tamamen size geçmesine neden olacaktır.
Son olarak, istihbarat çalışmaları devletlerin güvenliklerini korumada ve varlıklarını devam ettirebilme noktasında ihtiyaç duydukları en önemli bilgiyi sağlama süreçleridir. Bu yüzden bu alandaki her sürecin titizlikle yönetilmesi ve devam ettirilmesi gerekmektedir. İstihbarat birimleri, yeni teknolojik varyasyonlara daima açık olmalı ve hedefleri doğrultusunda yeni bilgi işlem süreçleriyle hedefleri ile mücadele içerisinde kararlı duruşa sahip olmalıdır.
Esma Batmaca
Gözde Egem Ceylan
Yasemin Çolak
İstihbarat Çalışmaları Staj Programı
Kaynakça
Arpacıoğlu, K. (2012). Bir Yumuşak Güç Aracı Olarak Kamu Diplomasisinin Terörle Mücadelede Kullanılması. Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü, 65-116.
Ataç, K. (2019). Güvenlik Portalı. Güvenlik Portalı. Erişim adresi: https://trguvenlikportali.com/wp-content/uploads/2019/12/Istihbarat_KKAtac_v.2.pdf
Ateş, H. (2021). Toplumun Analizinde Psikolojik İstihbarat ve Pratik. Global Savunma.
Australian Government: Department of Defence. (2021, February 20). Defence.gov. Erişim adresi: https://www.defence.gov.au/dio/technical-intelligence.shtml
Ayaz, Y. (2019). Terörizmle Mücadelenin İstihbarat Topluluğunun Dönüşümüne Etkisi: ABD Örneği. Milli Savunma Üniversitesi Alparslan Savunma Bilimleri Enstitüsü, 44-60.
Bulut, A. (2019). Terörizm ve İstihbarat: Etkileşimsel Dönüşüm. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Hasan Kalyoncu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı, Gaziantep.
Çıtak, E. (2015). Çağımızın Gerekliliği Olarak Sinyal İstihbaratı. Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 8(2), 751-770.
Dağdeviren, I. (2017). İstihbarat Ve Türkiye’de Terörizm İle Mücadelede İstihbaratın Önemi. Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Programı.
Öğreten, Y. (2014). Terörizmle Mücadelede İnsana Dayalı İstihbaratın Rolü ve Önemi. Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsü, 71-80.
Özdağ, Ü. (2014). İstihbarat Teorisi. Ankara: Kripto.
Özer, Y. (2014). Nato Harekâtlarında İstihbaratın Yeri: Afganistan’da Kültürel İstihbarat. Kara Harp Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü, 122-137.
Özer, Y. (2015). Terörizmle Mücadelede İstihbaratın Rolü: Kültürel İstihbarat Konsepti. İGÜSBD, 58-59.
Kalelioğlu, O. (2002). Psikolojik Harp İstihbaratı. Avrasya Dosyası, İstihbarat Özel, 8(2), 100-108.
Karaağaç, Y. (2020). Terör ve Terörizmle Mücadelede İstihbaratın Önemi. Erişim adresi: https://www.teram.org/Icerik/teror-ve-terorizmle-mucadeledeistihbaratin-onemi-99
Köseli, M. (2009). Terörle Mücadelede İstihbaratın Rolü. Polis Bilimleri Dergisi, 11(2).
Yıldırım, N. (2007). Psikolojik Savaş Teknikleri (Kore-Irak Örneği). İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık.