Orta Doğu’da yaşayan ve bölge ile bağı olan birçok insanın merak ettiği konu Suriye’de muhaliflerle Esad yanlılarının çatışmasının sonunda nelerin olacağı.
2011 yılının Mart ayında Suriye’de başlayan iç çatışma hala daha devam ediyor. Bu ilk değil, son da olmayacak.
1920 yılından 1946 yılına kadar bölgede hâkimiyetini sürdürmüş olan Fransa Sömürge Yönetimi (Fransız Manda İdaresi), bu süre içinde askeri ve ekonomik gücü ile dini ve ırksal farklılıkları olan etnik grupları baskı altına almış, nefes bile aldırmamıştı. Doğal olarak ayrılıkçı düşünceleri ve ülküleri olan bu gruplar, Suriye devletinin bağımsızlığını kazandığı ve Fransız yönetiminin nefes aldırmayan baskısının ortadan kalktığı gün, yeni kurulan Suriye Devletinin yönetimine egemen olmak ve yönetimde pay almak isteği ile ülkeyi ikinci bir iç savaşın içine sürüklediler.
Fransız Sömürge Yönetiminin Suriye’den çekildiği 1946 yılında başlamak üzere demokrasi, tüm bu iç çatışmalarla birlikte kısıtlı olsa dahi sadece 3 yıl sürebildi ve Suriye’nin tarihindeki ilk askeri darbe General Hüsni az Zaim tarafından Mart 1949 tarihinde gerçekleştirildi.
General Husni az Zaim, Suriye’nin ilk (ve son) demokratik seçimle başa gelerek Cumhurbaşkanı olan Konya doğumlu Şükrü el-Kuvvetli’yi ordunun silah gücü ile görevinden alarak başa kendisi geçti.
Hüsni az Zaim’in yaptığı bu hareket Suriye’de yeni ve vazgeçilemez bir alışkanlık yarattı. Orduda görev yapan yüksek yüksek rütbeli subayların gözü açıldı ve hepsinin kalbinde iktidar hırsı yanmaya başladı. Demokrasinin ayaklar altına alındığı o meşum tarihten sonra kendini birazcık kuvvetli hisseden her üst rütbeli general darbe yaptı Suriye’de. Hüsni az Zaim’in iktidarı sadece 5 ay sürdü. Halepli General Sami el-Hinnavi Ağustos ayında kendisini alaşağı etti ve astı. Bu asma işi de yeni bir kapı oluşturdu, Suriye’nin darbelerle dolu tarihinde. Her darbe yapan, devirdiğini asmaya, taraftarlarını yok etmeye başladı o günden sonra.
Suriye’de diktatörlük ise 28 Kasım 1951 tarihinde darbeci Albay Edip Çiçekli (Adip Shishakli) ile başladı ve halen devam etmekte. Çiçekli bu tarihte kendisi devlet başkanıyken ikinci bir darbe daha yaptı ve sivil hükümeti görevden alarak hepsini içeri soktu. Yerine askerleri atadı, siyasi partilerin tümünü kapattı yerlerine de -tek ses çıkaran- kendi partisi olan Arap Özgürlük Hareketi’ni kurdu da rahat etti.
Çiçeklinin iktidarı sadece 3 yıl sürdü ve Rusya’nın desteğini arkalarına alan muhalif subaylar kendisini kolayca devirdi. Baas Partisinin palazlanması da bu tarihte başladı, doruk noktasına ise 1958 yılında Mısır ile kurulan Birleşik Arap Cumhuriyeti serüveninde ulaştı. BAC’nin Cumhurbaşkanı olan Abdünnasır, işe ilk olarak Suriye’de ayakta kalmayı başarmış tüm siyasi partileri kapatmakla başladı. 2 yıl süren BAC macerası 1961’de Suriyeli Generallerin darbesi ile sona erdi.
Bu sefer generaller, geleneklere aykırı davranarak kısıtlı da olsa bir genel seçim yaptılar ve hem Meclis oluştu hem de sivil bir kişi yönetimin başına geçti. Siyasi partiler açıldı ve politik yaşam hızlı bir şekilde başladı. Başladı ama sadece 1 yıl sürdü ve yapılan askeri bir darbe ile sivil yönetimin yerini gene askerler aldı. Bu darbe de sadece 1 ay sürdü ve 2’nci bir darbe ile bunlarda iktidardan gitti. Çok değil 11 ay sonra bu sefer Baas’çı Nusayri subaylar bir darbe yaptı ve iktidarı bir daha bırakmamak üzere ele geçirdiler. Bu sefer darbeler Baas partisi içinde yapılmaya başlandı ve baba Esad iktidara gelene kadar çok sayıda darbe yaşandı Suriye’de.
1920 ile 1946 yılları arasında süregelen Fransız Sömürge Yönetimi döneminde yükselişe geçmiş olan nüfusun yüzde 11’ni oluşturan Alevilere karşın 1946 ile 1963 yılları arasında Suriye nüfusunun yüzde 74’ünü oluşturan Sünniler yükselişe geçti. 1963-1970 yılları arasında birleşmeyi başaran Aleviler, 1970’den günümüze kadar da bir güç haline gelerek Suriye’yi yönettiler.
Şimdi ne mi olacak, ya da muhaliflerle Esed yanlılarının çatışması bitince ne mi olacak?
Zaten nelerin olacağını yukarda yazdım.
Tarih tekerrürden ibaret.
Alışmış kudurmuştan beterdir diyen atasözümüze uygun olarak iç savaş bitse de iç çatışmalar durmayacak ve devam edecek. Bu sefer Suriye içinde etnik grupların kümeleştiği ve yoğunlaştığı bölgeler oluşacak ve Suriye, dini grupların oluşturduğu idari bölgelere bölünecek.
İngilizlerin ve Fransızların Sykes-Picot Anlaşması sonrası oluşturdukları yapay sınırlar, yerini gerçek sınırlara bırakacak.
Prof. Dr. Ata ATUN
Yakındoğu Üniversitesi Öğretim Üyesi