Suriye’deki Olayların Irak’taki Yansımaları
Mart ayında Suriye’ye de başlayan isyan dalgası giderek büyümekte ve Beşşar Esad rejimini giderek köşeye sıkıştırmaktadır. Beşşar Esad’ın liderliğindeki Baas Partisi yönetimindeki Suriye rejiminin, Mart ayından bugüne kadar devam eden protesto gösterilerini şiddet yöntemiyle bastırmaya çalışmasına ve bazı reform sözlerine rağmen halkın isyanı devam etmektedir. Suriye’nin güney vilayetlerinde başlayan gösteriler, bugün birçok kente yayılmıştır. Gösteriler sırasında Suriye yönetiminin halka karşı silah kullanması nedeniyle binlerce kişinin hayatını kaybetmesi ve yaralanması, halkın öfkesini daha da arttırmış gözükmektedir. Hatta Suriye’de iç savaşın başladığına ya da başlayacağına yönelik senaryolar ortaya atılmaktadır. Ülkedeki çatışma ortamından kaçan 10 binin üstünde Suriyeli Türkiye’ye sığınmıştır. Bu noktada Suriye’deki olaylardan komşularıyla birlikte, tüm bölgenin yakından etkilendiği ve etkilenmeye devam edeceği söylenebilir.
Bu açıdan Suriye olayları Irak’ı da etkilemektedir. İstikrarsız bir yapıya sahip olan Irak’ın çevresinde istikrarlı komşular isteyeceği düşülmektedir. Zira olayların Suriye’de başladığı Mart ayında, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a bir mektup gönderen Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani, ülkesinin Suriye yönetimine desteğini belirtmiştir. Daha sonra Iraklı yetkililer tarafından yapılan açıklamalarda da aynı tavır sergilendiği görülmektedir. Daha 2009 yılında Irak’taki patlamaların sorumlusu olarak suçlanan Suriye yönetimi, Irak hükümetinden yapılan açıklamada destek bulmuştur. Rejime yönelik yapılan gösterilerin kınandığı açıklanmıştır. Bilindiği gibi 2009’un Ağustos ayında Bağdat’ta yaşanan 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiği, 600’den fazla kişinin de yaralandığı saldırılardan Irak yönetimi, Suriye’yi sorumlu tutmuştur.
Irak hükümeti, Suriye’de olduklarını iddia ettiği ve patlamaları organize etmekle suçladığı, Baas Partisi’nin üyeleri olan Muhammed Yunus Ahmet ve Sitam Ferhan’ın Iraklı makamlara teslim edilmesini talep etmiştir. Ancak Suriye yönetimi bu talebe kayıtsız kalmıştır. Ayrıca Irak hükümeti, ülkeye giren teröristlerin Suriye topraklarını kullandığını da iddia etmiştir. Bu nedenle iki ülke arasında diplomatik bir kriz yaşanmıştır.
1982 yılında Suriye hükümetinin, “Irak’ın yasa dışı Müslüman Kardeşler örgütünün üyelerini isyan için kışkırttığı” suçlamasıyla kesilen Suriye ile Irak arasındaki diplomatik ilişkiler, 21 Kasım 2006’da Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim’in Bağdat’ı ziyaretiyle yeniden başlamıştır. Ardından 26 yıl sonra 2008’in Eylül ayında, Suriye Irak’a büyükelçi atamıştır. Ancak 2009’daki patlamalardan sonra her iki ülke de karşılıklı olarak büyükelçilerini çekmiştir. Bu dönemden sonra bir yılı aşkın bir süre içerisinden gergin geçen Suriye-Irak ilişkileri, 2010’un Eylül ayının son haftasında Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantıları sırasında iki ülke dışişleri bakanlarının görüşmeleri sonucu, büyükelçileri geri gönderme kararı almalarından sonra düzelmeye başlamıştır.
Suriye ile Irak arasındaki sorunların giderilmeye çalışıldığı dönemde Türkiye’nin çabaları da göz ardı edilmemesi gereken bir unsurdur. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye ve Irak arasındaki krizin aşılması için her iki ülkeyi de ziyaret etmiş ve yetkililerle görüşmüştür. Diğer taraftan İran’ın etkisi de unutulmamalıdır. Irak’ta hükümet üzerindeki etkisi bilinen İran, bölgedeki yakın müttefiki Suriye ile Irak’ı yakınlaştırmaya gayret göstermiştir. Bu kapsamda 2010’un Eylül ayında Suriye ile Irak arasında petrol hattı kurulması anlaşması imzalanırken, 2011’in Mayıs ayı içerisinde de Suriye-Irak-İran arasında “İslami doğalgaz boru hattı” anlaşması imzalanmıştır. Bu açıdan ekonomik ilişkilerle, ülkelerin yakınlaşması sağlanmaya çalışılmaktadır. Hatta İran’ın baskısıyla Irak hükümetinin Suriye’ye 6-10 milyon dolar yardım yaptığı iddia edilmektedir. Ancak bu iddia Irak Maliye Bakanı Rafi İsawi tarafından yalanlanmıştır.
Irak hükümeti Suriye’deki istikrarsızlıktan büyük tehdit algılamaktadır. Irak hükümeti, Suriye sınırını korumakta zorluk yaşamakta ve bu noktada Suriye’den de yardım beklemektedir. Ancak 22 Haziran 2011’de Suriye yönetimini, iç isyanları bastırmak gerekçesiyle, Irak sınırındaki askerlerini çekmiştir. Bu olayın ardından Irak hükümeti tedirginliğini dile getirmiş ve sınırın korunması amacıyla Irak’taki ABD güçlerinden yardım talep etmiştir. Suriye’nin istikrarsızlığı, Irak’ı daha tehdit algılamasını arttırmaktadır. Irak hükümeti yetkilileri sık sık yabancı teröristlerin Suriye sınırından Irak’a girdiğine yönelik açıklamalar yapmaktadır. Bu nedenle Suriye sınırının güvenliği, Irak hükümeti tarafından zaman zaman güvenlik algılamasında ilk sıraya yükselebilmektedir. Suriye’nin Irak sınırından asker çekmesinden hemen 1 gün sonrasında Bağdat’ta 34 kişinin hayatını kaybettiği ve 60’tan fazla kişinin yaralandığı son zamanların en büyük patlamasının yaşanması, Irak hükümetindeki tedirginliği arttırabilecek niteliktedir.
Ayrıca 2003’ten sonra Irak’taki şiddet nedeniyle yurt dışına kaçan ve resmi olmayan rakamlara göre 2,5 milyon Iraklının 1,5 milyonu Suriye’de yaşamaktadır. Suriye’nin istikrarsızlaşması ve şiddetin artması durumunda, Suriye’de yaşayan Iraklı mültecilerin, ülkelerinde de istikrarlı bir yapı olmamasına rağmen, ülkelerine dönmek istemeleri büyük insani krizlere yol açabilir. Irak’ta devlet hizmetlerinin yeteri kadar sağlanmaması, işsizlik, yoksulluk gibi nedenlerden dolayı hükümete yönelik eleştirilerin ve protestoların arttığı dönemde, Suriye’den Irak’a yönelik mülteci akımı, zor günler geçiren Irak hükümetini daha da zor durumda bırakabilir. Nitekim, Irak’ın Suriye sınırındaki Anbar Vilayetine bağlı Kaim şehrinde Beşşar Esad’a yönelik protesto gösterileri düzenlenmiştir.
Kökleri Irak’a uzanan geniş Baqqara kabilesinin lideri Şeyh Nawaf El-Beşir’in Suriye gizli polisi tarafından kaçırıldığı iddiasından sonra bu gösterilerin düzenlenmesi, Irak ve Suriye arasındaki yakın ilişkileri gösterir niteliktedir. Hatta Anbar Vilayet Yönetimi, Irak sınırında bekleyen Suriyeli mültecileri sınırda BM tarafından kurulan 200’den fazla çadırın bulunduğu kampa almak istemiştir. Ancak Irak yönetimi tarafından kabul edilmeyerek, çadırlar kaldırılmıştır.
Bu açıdan iki ülkenin Sünni Arap nüfusu arasındaki yakın ilişkinin her iki yönetimi de tehdit etmektedir. Yönetimlerin bu bağlantıyı kesmeye çalıştığı düşünülmektedir. Zira Irak’ta Şiilerin ağırlıkta olduğu bir hükümetin yönetimi altında yaşayan ve iktidarı kaybeden Sünni nüfus bulunurken, Suriye’de de yönetimdeki azınlık Arap Alevilere karşı çıkan ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan Sünni Araplar Esad rejimine karşı direniş sergilemektedir. Diğer taraftan Irak’ta yasaklanan Baas Partisi’nin eski üyelerinin de çoğunun Suriye’de bulunduğu ve Irak’ta etki kurmak için bu ülkede hazırlandığına yönelik ortaya atılan iddialar vardır. Baas Partisi’ni tamamen ortadan kaldırmak isteyen Irak hükümetini, Suriye yönetimini desteklemeye zorluyor olabilir. Bu açından Suriye rejiminin desteklenerek, ikili ilişkilerin yüksek düzeyde bir profil seyretmesinin, Baas Partisi üyeleri ile mücadele edilmesini kolaylaştırabileceği söylenebilir.
Öte yandan, Suriye rejiminin bölgedeki en yakın müttefiki İran’ın da Suriye’deki rejimine desteğin arttırılması için Irak’ta hükümet üzerindeki etkisini kullanabileceği düşünülmektedir. Suriye’de Beşşar Esad rejiminin güç kaybetmesi, İran’ın Lübnan, Filistin gibi meselelerde elini zayıflatabilecek niteliktedir. İran her ne kadar bölgenin etkili ve güçlü ülkesi olsa da Filistin, İsrail, Lübnan gibi ülkelerle sınır olarak uzaktır. Bu nedenle İran’ın, bölgedeki etkisini Suriye üzerinden arttırmaya çalıştığı değerlendirilmektedir. Irak’ın da Suriye rejimine destek sağlaması İran’ın elini güçlendirecektir. Ayrıca Suriye rejimini elinde tutan Alevi azınlık ile Irak hükümetindeki güçlü grup olan Şiiler dini retorik bakımından, birbirlerine yakındır. Bu durumu Irak hükümetinin Suriye rejimini desteklemesi için bir etken olarak değerlendirmek mümkündür.
Son olarak, Irak’ta mevcut yönetimdeki Başbakan Nuri El-Maliki’den Cumhurbaşkanı Celal Talabani’ye kadar birçok yetkili, Saddam Hüseyin döneminde Suriye’de kalmış ve faaliyetlerini burada yürütmüştür. Her ne kadar siyasetin ahlakiliği tartışmalı bir konu olsa da, Irak’ta hükümet yetkililerinin “vefa” kaygısıyla, Esad rejimini destekledikleri düşünülebilir.
Sonuç olarak İki ülke arasındaki gelişen ilişkin Suriye’deki olayların ardından da devam edecek gibi gözükmektedir. Irak hükümetinin Suriye yönetimini desteklemeyi sürdüreceğini söylemek mümkündür. Tüm unsurlar bir araya getirildiğinde, Suriye’de rejimin devamının sağlanmasının Irak’ın faydasına olacağı değerlendirilmektedir.
Yazının İngilizcesi için tıklayınız…
Bilgay Duman
ORSAM Ortadoğu Uzmanı
Kaynak:
ORSAM