Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları: Habitat Derneği Üzerine Bir Değerlendirme

Özet

İkinci Dünya Savaşı sonrası hâkim olan gelişme anlayışı, 1970 sonrası yerini uluslararası iş birliğini de gerektiren, çok boyutlu bir kalkınma perspektifine bırakmıştır. Bu perspektif, gelecek için uygun yaşam koşullarının korunması yaklaşımıyla “sürdürülebilir kalkınma” adı altında tartışılmıştır. Sürdürülebilir kalkınma, ekonomi ile çevre arasındaki uzlaşmaya dayanmakta, insan ile doğa arasında denge kurmayı hedeflemekte ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını planlama anlamını taşımaktadır. Bu bağlamda, Büyümenin Sınırları Raporu ve Stockholm Çevre Konferansı ile başlayan küresel gelişmeler; Akdeniz Eylem Planı, Brutland Raporu, Rio Konferansı, Kyoto Protokolü, BM Binyıl Kalkınma Zirvesi ve Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi ile devam etmiştir. Bu çalışma, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma amaçlarını Habitat Derneği’nin çalışmaları perspektifinde incelemeyi kapsamaktadır. Bu bağlamda, 2016 yılında BM tarafından kabul edilen 17 amaç doğrultusunda Habitat Derneği’nin yürüttüğü projelerin sürdürülebilir kalkınmayla ilişkisi incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilirlik, Kalkınma, Sürdürülebilir Kalkınma, Habitat Derneği.

Abstract

The understanding of development that had been dominant after the Second World War left its place in a multidimensional development perspective that also required international cooperation after 1970. This perspective has been discussed under the name of sustainable development with the approach of protecting suitable living conditions for the future. Sustainable development is based on the reconciliation between the economy and the environment, aims to establish a balance between humans and nature, and means planning the life and development of the future. In this context, the global developments started with the Limits to Growth Report and the Stockholm Environment Conference; It continued with the Mediterranean Action Plan, the Brutland Report, the Rio Conference, the Kyoto Protocol, the UN Millennium Development Summit and the World Sustainable Development Summit. This study examines sustainable development goals in Turkey from the perspective of Habitat Association’s work. In line with the 17 objectives accepted by the UN in 2016, the relationship between the projects carried out by the Habitat Association and sustainable development was examined.

Keywords: Sustainability, Development, Sustainable Development, Habitat Association.

Giriş

Sanayi Devrimi ile başlayan seri üretim ve ulus-devletlerin kaynaklarını artırma arzusu, 20. yüzyılda çeşitli sorgulamaları beraberinde getirmiştir. Sosyal, ekonomik, çevresel ve siyasal yönden devletlerin büyüme gayelerinin tekrardan ele alınması, yeni bir üretim anlayışının oluşmasına neden olmuştur. “Kimin için, nasıl ve ne şekilde gelişme?” sorusu, ulus devletlerin yöneldiği temel mesele olmuştur. Bu noktada sorunların, sadece ulus devletlere ait olduğu değil, küresel nitelik taşıdığı ve iş birliği halinde bu sorunların üstesinden gelineceği kanaati hakimdir (İşgüden vd., 1995: 203-206). İkinci Dünya Savaşından sonra ulus devletler, hızlı bir büyüme ve kalkınma anlayışını uygulamış, küresel ticaretten daha fazla pay almaya çalışırken kalkınma ve büyüme arasında net bir ayrım yapmamışlardır. Devletler, İkinci Savaşı’nın yarattığı ekonomik ve siyasal yıkımın ardından, kişi başına düşen gelirin artması ve savaşın etkilerinin azalması yönünde politikalar üretmiştir. Kalkınmanın ekonomik yönünü hazırlayan 1950 sonrası dönemde, yeni devletler kurulmuş ve bu devletler yeterli gelişmişlik düzeyinde olmadıklarını öne sürerek kalkınma taleplerini ifade etmiştir. 1970 sonrası süreçte ise dünyada çeşitli ülkeler tarafından üretilen hammadde ve kaynakların kıtlığını, petrol fiyatlarındaki artış takip etmiş ve durum küresel ölçekte ekonomik sorunları yaratmıştır (Yavillioğlu, 2002: 70). Bu süreçte Birleşmiş Milletler, savaş sonrasında yeniden inşa edilen Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ve Uluslararası Çalışma Örgütü gibi kurumlar ve çeşitli bölgesel kuruluşların kalkınma iktisadına yeni bir atılım kazandırmayı hedeflemiştir.

1. Sürdürülebilirlik Kavramı ve Sürdürülebilir Kalkınma

Literatürde kalkınma ile ilgili tartışmalar, 19. yüzyıl ortalarında başlamasına rağmen, bilimsel anlamda kalkınma kavramı, İkinci Dünya Savaşı sonrasına dayanmaktadır. Bunun nedeni, savaş sonrasında sömürgecilik anlayışının önemini kaybetmesi ve bağımsız yeni devletlerin ortaya çıkmasıdır. Savaş sonrasında Batılı devletler sömürgelerini daha fazla elde tutamamış ve milliyetçi-özgürlükçü akımlarının etkisi ile bağımsızlık taleplerine engel olamamıştır. Bu durum az gelişmiş ülkelerin nasıl kalkınacağı sorusunu gündeme getirmiştir. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde hızlı kapitalist büyümenin çevre üzerinde yarattığı etkilerin farkına varılması, 1970’li yıllarda gayri safi milli gelirin artışının kalkınma anlamına gelmediğinin kabul edilmesine yol açmıştır. Kalkınma politikalarının öncelikle yoksulluğu ortadan kaldırması gerektiği anlaşılmıştır. Bu nedenle 70’lerden itibaren sürdürülebilirlik ve kalkınma konusunda yeni çözüm önerileri oluşmuş, kalkınmanın sürdürülebilir olmasıyla ilgili tanımlamalar oluşmaya başlamıştır (Başkaya, 2005: 29).

Sürdürülebilirlik kavramına ilk defa Dünya Doğayı Koruma Birliği tarafından 1982 yılında Dünya Doğa Şartı belgesinde yer verilmiştir. İnsanların yararlandığı ekosistem, organizmalar, kara, deniz ve atmosfer kaynaklarının en iyi şekilde sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde yönetilmelerini ifade etmek amacıyla kullanılmıştır. Sürdürülebilir kalkınma kavramının multidisipliner olması, farklı tanımlamaları da beraberinde getirse de en fazla kabul gören tanımlama, 1987 yılında Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu Brundtland Raporu’nda yer almıştır. Raporda sürdürülebilir kalkınma; “Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme yeteneğini ortadan kaldırmaksızın şimdiki neslin ihtiyaçlarının karşılanması” şeklinde ifade edilmiştir (UN, 2010). “Sustainable Development” kavramı, “sürekli ve dengeli kalkınma” olarak ifade edilmektedir. Terminolojik olarak incelendiğinde, “growth” ekonomik büyüme anlamına gelirken, “development” çok boyutlu toplumsal gelişme manasında kullanılmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın “gelişme” kavramı ile mi yoksa “kalkınma” kavramı anlaşılacağı konusu, literatürde güncel tartışmalardan biridir. Bu noktada, büyüme daha çok ekonomik anlamda ve nicel karşılık taşırken; kalkınma çok boyutludur. Kalkınma kavramı, belli bir konuda veya bir alanda gelişme, ilerleme anlamına gelirken sosyal, çevresel ve refah faktörlerini de kapsamaktadır (Kongar, 1998).

Sürdürülebilirlik kavramı, genel olarak bir süreci ifade etmektedir. Bugünün refahını artırırken, diğer taraftan gelecek nesillerin uygun yaşam koşullarına sahip olmasını kapsar. Sürdürebilirlik açısından kalkınma kavramı denildiğinde 3 alanda ilerleme gündeme gelmektedir (Yavillioğlu, 2002: 70):

  • Ekonomik büyüme; ekonomik ilerlemeyi kapsar.
  • Sosyal ilerleme; sosyal eşitlik, fırsat eşitliği, dezavantajlı grupların önceliği ve herkesin sosyal haklara erişebilmesini içerir.
  • Çevresel koruma, kaynakların gelecek nesiller için de sağlıklı bir biçimde korunmasını amaç edinir.

Sürdürülebilir kalkınma, temelde çevre ve ekonomiyi uzlaştırma çabasıdır. İnsan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına imkân verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamını ve kalkınmasını programlama anlamını taşımaktadır (Sürdürülebilir Kalkınma, 2022).

2. Sürdürülebilir Kalkınmanın Boyut, Gösterge ve Amaçları

Sürdürülebilir kalkınmanın amaçlarının belirlenmesi ve hedeflere ulaşılması sürecinde birtakım göstergeler bulunmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma konusundaki göstergeler, gelişmişlik düzeyine göre değişebilmektedir. Öte yandan sürdürülebilir kalkınma, çok boyutlu bir içeriğe sahiptir. Sürdürülebilir sosyo-ekonomik ve çevresel uygulamaların planlanması, geliştirilmesi ve uygulanması, gelecek nesillere yaşanabilir şartların sunulması açısından önemli görülmektedir. Etkin bir sürdürülebilir kalkınma politikasının çevresel, ekonomik ve sosyal boyutları kapsaması gerekmektedir. Sosyal boyut kapsamında eşitlik, demokrasi ve insan hakları; ekonomik boyut kapsamında refah ve kalkınma, çevresel boyut kapsamında ise küresel çevre sorunları şeklinde ifade edilebilir.

2.1. Sosyal Boyut

Sosyal yapının temel bileşenlerinden etik değerler ve inanışlar, insan ihtiyaçlarını karşılama amacına yöneliktir. Bu noktada demokrasi, hukuki eşitlik ve kültürel çeşitliliğin sağlanması açısından önemli görülmektedir. Ayrıca bireysel gelişme imkânlarının devamlılığı için bugünün ve yarının kuşakları için insanlık onuruna yakışır şekilde yaşama ve saygı gösterilmesi gerektiği belirtilmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın sosyal boyutunun sağlanması için insan kaynaklarının geliştirilmesi ve korunması olmazsa olmazdır. Bu çerçevede ortak bilgi ve sosyo-kültürel birikimin korunması ve geliştirilmesi, bilgi aktarılışındaki eksikliklerin azaltılması ve düşüncelerin özgürce yer bulması, sürdürülebilir kalkınmanın sosyal boyutunu içermektedir (Munasinghe ve Shearer, 1995: 31).

2.2. Ekonomik Boyutu

Ekonomik gelişme konusu, tarihsel bağlamda devlet politikalarını ve toplumun önceliklerini belirlemede önemli görülmektedir. Ekonomik gelişmenin sağlanması, sosyal dayanışma ve çevrenin korunması amaçları; küresel, bölgesel, yerel ve toplum düzeyinde tüm aktörleri ilgilendirmektedir. Sürdürülebilir kalkınma, 1980 sonrası küresel ölçekte çevre politikalarının belirleyicisi olsa da sosyal ve ekonomik gelişme anlayışları ile bütünleştirmiştir. Böylece sürdürülebilir kalkınma, gelişmenin yalnız ekonomik değil; ancak sosyal ve kültürel anlamda da bütünsel bir ilerleme olduğunu vurgulamıştır (Munasinghe ve Shearer, 1995: 32).

2.3. Çevresel Boyut

Doğal kaynakların sınırlı olması, ekonomi ve çevre boyutuna ait tartışmanın çıkış noktasını oluşturmaktadır. Sürdürülebilir kalkınmanın temelinde, tüketmeden kullanım düşüncesi bulunur. Biyolojik çeşitliliğin korunması, aynı zamanda sosyal ve kültürel çeşitliliğin muhafaza edilmesi niteliğini taşır. Bu süreçte ortak davranış kalıpları, sosyal düzen ve bunun gibi sosyal unsurlarla etkili ve sürdürülebilir kaynak kullanımı sağlanabilir (Munasinghe ve Shearer, 1995: 30).

3. Uluslararası Gelişmeler Doğrultusunda Sürdürülebilir Kalkınma Kavramının Gelişimi

Sürdürülebilir kalkınmanın, uluslararası kamuoyunda ön planda yer almasında Birleşmiş Milletler’in çeşitli konferans, toplantı ve raporları itici güç olmuştur. Bu doğrultuda çevre kaynaklarının doğru yönetimi konusunun küresel ölçekte tartışıldığı ilk toplantı 1972 Birleşmiş Milletler Stockholm Konferansı’dır. Konferans sonunda 29 maddeli Stockholm Bildirgesi yayınlamış ve böylelikle küresel iş birliği ve çevre diplomasisinin gelişmesi adına hazırlanan bildirge bir temel oluşturmuştur. Stockholm Konferansı’nın ardından 1980’de yayınlanan Brand Komisyonu Raporu, çevre sorunlarında ortak eylem sorununu belirtmiş ve gelişmiş ülkelerin yoksul ülkelerin ekonomilerine yardımda bulunmaları gerektiğini vurgulamıştır. Bu gelişmeler ışığında küresel ölçekte kalkınma-çevre etkileşim süreci Akdeniz Eylem Planı, Brutland Raporu, Rio Konferansı, Kyoto Protokolü, BM Binyıl Kalkınma Zirvesi ve Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi ile devam etmiştir. Sürdürülebilir kalkınma politikalarının özellikle 1980’li yıllardan sonra uluslararası örgütler aracılığıyla küresel gündemde yer almıştır (Aksu, 2011).

Sürdürülebilir kalkınma kavramının bugünkü yaygınlığını ve içeriğini kazanmasında, kalkınma, gelişme ve çevre arasındaki ilişkide temel çerçeveyi oluşturan ve 1983’te hazırlanan Ortak Geleceğimiz Raporu – Brutland Raporu önemli görülmektedir. “Yoksulluğun ve eşitsizliğin olduğu bir dünya her zaman için ekolojik ve diğer krizlere eğilimli olacaktır.” ifadesinin yer aldığı raporda, sürdürülebilir kalkınma kavramında gelecek kuşakların gereksinimlerine vurgu yapılması, süreçte önemli geçişlerdendir (Hopkins ve Wallerstein,2000: 249). Raporun akabinde 1992’de gerçekleştirilen Rio Zirvesi’nde sürdürülebilir kalkınma, gündem maddesi olarak alınmıştır.

Brutland Raporu’nda ele alınan ve 1992 Rio Zirvesi’nde detaylı olarak politikalarının belirlendiği sürdürülebilir kalkınmanın icra noktasında ulus devletlerin yanında yerel yönetimlere, devlet dışı örgütlere, ulusal ve uluslararası sivil toplum örgütlerine yönelik görevler ifade edilmiştir. Konferans sonucunda, Rio Bildirgesi, Gündem 21, Orman İlkeleri, İklim Değişikliği Sözleşmesi ve Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi adı altında sürdürülebilir kalkınma açısından beş temel belge ortaya çıkmıştır. Bu belgelerden en önemlisi, 1990’lı yıllardan 2000’li yıllara dek uzanan dönemde ve devamında çevre ve gelişmeyi etkileyen tüm alanlarda hükümetlerin, gelişme örgütlerinin, Birleşmiş Milletler kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve bağımsız sektörün yapması gereken etkinlikleri tanımlayan bir eylem planı niteliğindeki Gündem 21’dir ve dört temel başlıktan oluşmaktadır: Sosyal ve Ekonomik Boyutlar, Gelişme İçin Kaynakların Korunması ve Yönetimi, Etkin Grupların Rolünün Güçlendirilmesi, Uygulama Yöntemleri (Mengi ve Algan, 2003: 23-25). Gündem 21’de toplumsal yaşamın ve insan pratiklerinin, çevresel sorunların tüm alanlarını kapsadığı vurgusu bulunur. Bu bağlamda, uluslararası kuruluşlar, devletler ve etkin grupların küresel, bölgesel, ulusal, yerel nitelikli sorumlulukları tanımlanmış olup, bu eylemlerin uygulama araçları da Gündem 21’de belirlenmiştir. Gündem 21’in temel öncelikleri (Emrealp: 2005: 16):

  • Programlara yönelik finansman politikalarının oluşturulması,
  • Yeni kaynakların yaratılması,
  • Teknik ve ekonomik araçların belirlenmesi,
  • Yerel yönetimlerin, yerinden yönetim anlayışı doğrultusunda yapılandırılması,
  • Devletler ve devlet-dışı kuruluşlar arasında iş birliğinin geliştirilmesi ve
  • Vatandaşların etkin katılımının sağlanması olarak belirlenmiştir.

Sürdürülebilir kalkınmanın ele alındığı organizasyonların başında BM tarafından Rio’da düzenlenen konferansın 10. yıl dönümünde Johannesburg’da düzenlenen Sürdürülebilir Kalkınma Konferansı’dır. Rio Konferansı sonrasında ülkelerin, ulusal sürdürülebilir kalkınma stratejilerini hazırlama konusundaki durumlarının değerlendirilmesi, Gündem 21’in uygulanmasında karşılaşılan sorunlar ve eksikliklerle ilgili önerilerin geliştirilmesi, sivil toplum ve özel sektör kuruluşlarının geri bildirimlerinden faydalanılması görüşleri ön plana çıkmıştır. Konferansta kabul edilen kararlar genel olarak şu şekildedir (Bozloğan, 2005: 1024-1025):

  • Ulusal sürdürülebilir gelişme stratejilerinin oluşturulması ve uygulama sürecinin 2005 yılından itibaren başlatılması,
  • Kamu, sivil toplum ve özel sektörde kurumsal politikaların belirlenmesi,
  • Uluslararası anlaşmaların hükümlerinin uygulanması,
  • Dünya Dayanışma Fonu’nun kurulması ve yoksulluğun azaltılması,
  • Fosil kaynaklara olan bağımlılığın azaltılması ve kaynak çeşitliliğinin sağlanması,
  • Küresel ölçekte adil ve dengeli bir biçimde enerji dağılımının sağlanması,
  • Biyolojik çeşitliliğin korunmasının sağlanması.

4. Sürdürülebilir Kalkınma ve Türkiye

Türkiye’nin sürdürülebilirlik, gelişme ve kalkınma konularında ulusal politikalar geliştirilmesi tartışmaları, Stockholm Konferansı sonrasında ortaya çıkmıştır. Yasal olarak Türkiye’de çevrenin korunması ile ilgili birçok yasa, tüzük ve yönetmelik yürürlüğe girmiştir.

Türkiye’de ekonomide planlı döneme geçilmesi ardından; ilk iki kalkınma planında (1963–1967 ve 1968–1971) sürdürülebilir kalkınma, kavramın tam olarak literatüre girmemesi nedeniyle gündemde yer almamıştır. Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1973–1977) ise Stockholm Konferansı’nın etkileri görülmüş ve çevre konusu ayrı bir başlık altında değerlendirilmiş ve bu amaçla Başbakanlık Çevre Örgütü kurulmuştur. Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı (1979–1983) dönemine ait uluslararası, bölgesel, yasal düzenlemeler için adımlar atılmaya başlanmıştır. Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı (1990–1994) hazırlık aşamalarından başlayarak, bir anlayış değişikliği olmaya başladığı görülmektedir. 443 sayılı Kanun Hükmündeki Kararname ile kurulan Çevre Bakanlığı, çevre politikaları ve stratejilerini belirlemek, çevresel faaliyetlerin yerel, ulusal, uluslararası düzeylerde koordinasyonunu sağlamak, çevreyle ilgili bilgi toplamak, izinleri ve eğitim faaliyetlerini düzenlemek görevlerini yerine getirmektedir (Talu, 2007: 10).

Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın gelişiminde OECD ile ortaklaşa yürütülen çalışmalar etkili olmuştur. 1992’de OECD Çevre Komitesi tarafından hazırlanan Türkiye’de Çevre Politikaları OECD Raporu, ekonomi ve çevre ikileminde Türkiye’ye tavsiyeler içermektedir. OECD ile birlikte UNDP, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın yerele ulaşmasında diğer bir uluslararası yapıdır. Türkiye’de Yerel Gündem 21 uygulanması, Yerel Gündemlerin Teşviki ve Geliştirilmesi Projesi’nin imzalanması ile başlamıştır. 1999’de UNDP Capacity tarafından bu proje, Yerel Gündem 21 Programının en başarılı örneği olarak açıklanmış ve 2002 Johannesburg Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi’nde en iyi uygulamalardan biri olarak sunulmuştur (UNDP, 2022). Bu başarılı örneklere rağmen, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmaya yönelik projelerin gerekli çıktılara ulaştığını söyleyebilmek güçtür. Sürdürülebilir kalkınma açısından Türkiye’de ekonomik, sosyal ve ekolojik entegrasyonun gerekli rolü henüz üstlenememiştir. Türkiye’de çevre yönetimindeki başarısızlığın temel nedeni ilgili politikaların yetersizliğinden ziyade, hazırlanan plan ve politikaların uygulamaya aktarılamaması olmuştur. Bu olumsuzluklara rağmen, dünyadaki küresel değişimleri takip eden ve bu doğrultuda 1995 yılında Kopenhag Sosyal Kalkınma Zirvesi ve 1996 yılında Birleşmiş Milletler Habitat II. Zirvesi için bir araya gelen gençler tarafından 1997 yılında kurulan Habitat Derneği, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma amaçlarına uygun çalışmalar yürütmektedir.

5. Habitat Derneği ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları

“Habitat Derneği dijitalleşen dünya ile uyumlu, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen güçlü ortaklıklar temelinde, toplumsal kapasite geliştirici ve sosyal etki odaklı projeler üreten bir sivil toplum kuruluşudur. 1995 yılında Kopenhag Sosyal Kalkınma Zirvesi ve 1996 yılında Birleşmiş Milletler Habitat II. Zirvesi için bir araya gelen gençler tarafından 1997 yılında kurulan Habitat Derneği’nin misyonu, dünya gençliği ile Türkiye gençliği arasında iletişim köprüsü kurmaktı.1997 yılından bu yana Habitat Derneği, Türkiye’nin 81 ilinde binlerce gönüllüsüyle din, dil, ırk, siyasi görüş, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelim ayrımı gözetmeksizin, toplumun tüm kesimlerine yönelik çalışmalar yürütmektedir. Dezavantajlı grupların kendilerini gerçekleştirebilmeleri için çağın gerektirdiği dijital becerilerle donanması, fırsatlara erişiminin sağlanması, karar alma süreçlerine katılımının desteklenmesi, toplumsal ve çevresel duyarlılıklarının artırılması konularında çalışmalar yürüten Habitat Derneği, sürdürülebilir kalkınma amaçlarını desteklemektedir. Habitat Derneği, bütün çalışmalarında hükümetler, yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla çok paydaşlı ortaklıklar kurmaktadır” (Habitat Derneği, 2022).

Sürdürülebilir kalkınma, üç boyutun dengeli bir biçimde dikkate alınmasını gerektirir. Bu boyutların ilke ve hedeflerini birbirinden farklı düşünmek güçtür. Çünkü bu ilkeler, aynı zamanda belirli bir amaca işaret etmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, bazı kaynaklarda Küresel Amaçlar olarak da ifade edilir ve Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 sonuna kadar ulaşılması amaçlanan hedefleri içeren bir evrensel eylem çağrısıdır. Küresel ölçekte yoksulluğa son vermek, iklim değişikliği ile mücadele etmek, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve nitelikli eğitimi artırmak gibi 17 ana başlıktan oluşan sosyal, kültürel ve ekolojik meselelerin çözümüne odaklanır. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, Ocak 2016’da yürürlüğe girmiştir (UNDP, 2022).

Şekil 1: Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (UNDP, 2022).

Habitat Derneği bünyesinde farklı departmanlar bulunmakta ve geliştirdiği ortaklıklar ile projelerini sürdürmektedir. Konu bağlamında kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme programı adı altındaki projeler bu bölümde ele alınacaktır.

5.1. Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Büyüme Programı

Kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme programı, özellikle sürdürülebilirlik anlamında Habitat Derneği’nin projelerinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Paramı Yönetebiliyorum, Kız Kardeşim ve Geleceğini Şimdi Yönet Projeleri, sürdürülebilirlik bağlamında ulusal ve uluslararası ortaklar ile yürütülmektedir (Habitat Derneği, 2022):

  • Paramı Yönetebiliyorum: Proje, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda çocukların, gençlerin, yetişkinlerin, emeklilerin, genç girişimcilerin, çiftçilerin, mavi yaka çalışanlarının ve kadın kooperatiflerinin sağlıklı bir finansal gelecek oluşturabilmeleri konusunda bilinçlendirilmelerini amaçlamaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Habitat Derneği ve Visa Türkiye ortaklığında 2009 yılında hayata geçirilen proje, Türkiye’de finansal bilinç alanında ilk kez kamu, özel sektör ve sivil toplumu bir araya getirmiştir. 30 üye banka ve e-para kuruluşunun desteğiyle geliştirilen proje, mali kaynakların etkili planlaması ve yönetimi, kayıt dışı ekonomi ile mücadele konularında bilgi sahibi olunması ve başta dijital araçlar olmak üzere tüm finans hizmetleri ve araçlarının doğru ve güvenli kullanımı gibi alanlarda farkındalığın artırılmasında önemli bir rol oynamıştır. Bütçeleme ve finansal yönetim üzerine geliştirilen eğitim müfredatı, gönüllü eğitmenler tarafından 81 ilde, 2700 üzerinde gönüllü eğitmenin katkılarıyla akran eğitim modeli ile verilen eğitimlerle yaygınlaştırılmaktadır.
  • Kız Kardeşim: Kendini geliştiren, içindeki potansiyeli ve enerjiyi açığa çıkaran kadınlar, öncelikle kendilerine, çocuklarına ve ailelerine, ardından da topluma daha faydalı olacaktır. Kadınların ekonomik hayata katılımı konusunda gerekli bilgi ve becerilerle donanarak toplumsal ve ekonomik konumlarının güçlenmesi ve ekonomik kalkınmada aktif rol almaları için desteklenmesi amacıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Habitat Derneği ve Coca-Cola Türkiye ortaklığında yürütülen Kız Kardeşim Projesi, bu eşitsizliği ortadan kaldırmakta önemli rol oynamış olup 2015-2021 yılları içerisinde 81 ilde yüz yüze ve online olarak gerçekleştirmiş olduğu Kız Kardeşim Projesi eğitimleriyle 70.000 kadına, Öğretmen Akademisi Vakfı iş birliği Yarınım Kız Kardeşim eğitimleriyle 3.590 öğretmen ve 359.000 öğrenciye ulaşmıştır. Ayrıca belirlenen proje illerinde gezici eğitim tırı ile 1.700 kadına ulaşmıştır. 2019 ve 2021 yıllarında gerçekleştirilen Kız Kardeşim Projesi Hibe Programı kapsamında üretici ve yeme-içme sektöründe faaliyet gösteren girişimci kadınların iş geliştirme süreçlerine destek olmak amacıyla, 41 kadına toplamda 1.040.000 TL’lik iş geliştirme hibe desteği sağlanmıştır. 2022 döneminde Kız Kardeşim Projesi, eğitim içerikleri ve gezici eğitim tırı ile 7.000 kadına ulaşmayı hedeflemektedir. 2019 yılından itibaren düzenlenen hibe programlarında 101 girişimci kadına toplamda 4 milyon 40 bin TL nakdi hibe desteği sağlanmıştır Hibe Programı kapsamında girişimci kadınların iş geliştirme süreçlerinin desteklenmesi amaçlanmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı ile gerçekleştirilecek iş birliği kapsamında “Kadın Kooperatiflerine Yönelik Eğitim Programı” gerçekleştirilecektir. Ayrıca mentorluk programları ve girişimci kadınlar ile ilham buluşmaları organize edilerek kadınlar arasındaki iletişim köprüsünün güçlenmesi desteklenecektir.
  • Geleceğini Şimdi Yönet: Experian Türkiye ve Habitat Derneği ortaklığında hayata geçirilen Geleceğini Şimdi Yönet Projesi gençlerin finansal riskler konusunda kapasite gelişimini hedeflenmektedir. Mart 2012’de başlayan proje, uygulama illerindeki üniversiteli gençlerin kredi riskleri, sorumlu borçlanma ve bütçe planlaması konularında farkındalığının geliştirilmesinde önemli rol oynamıştır. Gönüllü eğitmenler tarafından düzenlenen akran eğitimleri ve Experian Türkiye’de çalışan uzmanlarla birlikte gerçekleştirilen üniversite seminerleriyle toplamda 22.000’den fazla gence ulaşılmıştır. Proje kapsamında kredi risk alanında gençlerin bilgilendirilmesinin, bütçe yönetim konusunda bilinçlendirilmelerinin ve gençler arasında bilinçli borçlanma sisteminin yaygınlaştırılmasının yanı sıra, genç/kadın girişimci ve kobi sahiplerinin bankalar ve finans sektöründeki diğer aktörlerle olan ilişkilerini etkin yönetmeleri ve risk yönetiminde etkinleştirilmeleri amaçlanmaktadır.

Habitat Derneği; farklı sektörlerden uzman kurumlar, özel sektör, uluslararası networkler, Birleşmiş Milletler ajansları ve sivil toplum kuruluşları ile kurduğu güçlü bağlar sayesinde; 2015 yılından önce Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin yerelleştirilmesinde çok önemli rol aldığı gibi; 2015 yılından bu yana sürdürülebilir kalkınma amaçlarının yerelleştirilmesi; toplumun tüm kesimleri için network, bilgi, beceri ve deneyim açığının kapatılması için yerel ve ulusal ekosistemler kurmaktadır. Ayrıca uluslararası ekosistemler ile yerel ve ulusal ekosistemler arasında köprü görevi görmektedir. Girişimcilik, dijital dönüşüm, kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme programları kapsamında hayata geçirdiği projeleri; Türkiye’nin 14 ilinde açmış olduğu topluluk merkezleri ile destekleyen Habitat Derneği, tüm paydaşlarının katkısıyla; sürdürülebilir destek mekanizmaları oluşturarak bireyleri, kurumları, girişimleri, KOBİ’leri, gençleri, kadın üreticileri, çocukları ve çiftçileri uzun süreli, sürdürülebilir ve etki odaklı projelerle desteklemektedir.

Sonuç

İkinci Dünya Savaşının yaratmış olduğu yıkım ve ekonomik zorluklar, ulus devletleri yeni çözümler aramaya yöneltmiştir. Ulus devletler, hızlı bir büyüme ve kalkınma anlayışını uygulamış ve bunu yaparken kalkınma ve büyüme arasında bir ayrım göz etmemişlerdir. Temel amaç, İkinci Savaşı’nın yarattığı ekonomik ve siyasal yıkımın ardından, kişi başına düşen hasılanın artması ve savaşın etkilerinin azalması yönünde olmuştur. Bu noktada, Sanayi Devrimi ve sonrasında gelişen refah anlayışı, aynı şekilde çevrenin yozlaşmasına ve doğal kaynakların kötü kullanılmasına neden olmuştur. İnsanın refahını geliştirirken, doğaya verilen zararın nasıl azaltılabileceği tartışmaları sürdürülebilir kalkınma meselesini ortaya çıkarmıştır. Bu doğrultuda sürdürülebilir kalkınma, çevre ve ekonomiyi uzlaştırma çabası olarak tanımlanabilir. İnsan ile doğa arasında denge kurarak doğal kaynakları tüketmeden, gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına imkân verme amacı tanışır. Sosyal, çevresel ve ekonomik boyutları olan bir kavramdır. Sosyal boyut kapsamında eşitlik, demokrasi ve insan hakları; ekonomik boyut kapsamında refah ve kalkınma, çevresel boyut kapsamında ise küresel çevre sorunları şeklinde ifade edilebilir. Sürdürülebilir kalkınmanın, uluslararası kamuoyunda ön planda yer almasında Birleşmiş Milletler’in çeşitli konferans, toplantı ve raporları itici güç olmuştur. Bu etkileşim süreci Akdeniz Eylem Planı, Brutland Raporu, Rio Konferansı, Kyoto Protokolü, BM Binyıl Kalkınma Zirvesi ve Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi ile devam etmiştir. Günümüzde bu sürecin en somut örneğini, 2016’da BM tarafından yürürlüğe giren Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları oluşturur. Küresel Amaçlar olarak da tanımlanan bu amaçlar, Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler tarafından 2030 sonuna kadar ulaşılması amaçlanan hedefleri içeren bir evrensel eylem çağrısıdır. Küresel ölçekte yoksulluğa son vermek, iklim değişikliği ile mücadele etmek, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve nitelikli eğitimi artırmak gibi 17 ana başlıktan oluşan sosyal, kültürel ve ekolojik meselelerin çözümüne odaklanır. Türkiye’de sürdürülebilir kalkınma, son dönemde sivil toplum kuruluşlarının temel misyonları arasında yer almaktadır. Bu noktada Habitat Derneği; dijitalleşen dünya ile uyumlu, sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen güçlü ortaklıklar temelinde, toplumsal kapasite geliştirici ve sosyal etki odaklı projeler üreten bir sivil toplum kuruluşu olarak çalışmalar üretmektedir. Dezavantajlı grupların kendilerini gerçekleştirebilmeleri için çağın gerektirdiği dijital becerilerle donanması, fırsatlara erişiminin sağlanması, karar alma süreçlerine katılımının desteklenmesi, toplumsal ve çevresel duyarlılıklarının artırılması konularında çalışmalar yürüten Habitat Derneği, bu amaçla hükümetler, yerel yönetimler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla çok paydaşlı ortaklıklar kurmaktadır. Kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme programıyla yerelde sürdürülebilir kalkınma amaçlarına yönelik çalışmalar yapmakta ve farklı kuruluşlarla iş birliği ile süreci sürdürmektedir.

Ersin KOPUZ

Kaynakça:

Aksu, C. (2011). Sürdürülebilir Kalkınma ve Çevre. Güney Ege Kalkınma Ajansı. Erişim Adresi: http://geka.gov.tr/Dosyalar/o_19v5e00u1ru61bbncf2qmlcpv8.pdf (Erişim Tarihi: Kasım, 2022).

Algan N., Mengi A. (2003). Küreselleşme ve Yerelleşme Çağında Bölgesel Sürdürülebilir Gelişme. Siyasal Kitabevi.

Başkaya, F. (2005). Kalkınma İktisadının Yükselişi ve Düşüşü. Maki Yayınları.

Bozlağan, R. (2005). Sürdürülebilir Gelişme Düşüncesinin Tarihsel Arka Planı, Sosyal Siyaset Konferansları. H. Y. Ersöz (ed.). İÜ Yayın No 4509.

Emrealp, S. (2005). Yerel Gündem 21: Uygulamaya Yönelik Kolaylaştırıcı Bilgiler El Kitabı. IULA-EMME Yayını.

Habitat Derneği. (2022). Dijital Dönüşüm. Erişim Adresi: https://habitatdernegi.org/dijital-donusum/ (Erişim Tarihi: 01.05.2022).

Hopkins T. K., Wallerstein, I. (2000). Geçiş Çağı: Dünya Sisteminin Yörüngesi (1945- 2025). Nuri Ersoy ve diğerleri (çev.). Avesta Yayınları.

İşgüden, T., Erkan, H., Pirili, M., Kurtuluş, H., Ceylan, T. ve Ercan, F. (1995). Gelişme İktisadı, Kuram, Eleştiri, Yorum. Beta Basım Yayım Dağıtım.

Kongar, E. (1998). Kalkınma ve Gelişme Stratejilerinde Türkiye Örneği. Kültür Girişimi Kültür Politikaları Uluslararası Sempozyumu. Erişim Adresi: http://www.kongar.org/makaleler/mak_ka.php (Erişim Tarihi: Kasım, 2022).

Munasinghe, M., Shearer, W. (1995) Defining and Measuring Sustainablity: The Biogeophysical Foundations. United Nations University and World Bank: Tokyo and Washington DC. (ss. 19-34).

Sürdürülebilir Kalkınma. (2022). Temel Tanımlar. Erişim Adresi: http://www.surdurulebilirkalkinma.gov.tr/temel-tanimlar/

Talu, N. (2007). Sürdürülebilir Kalkınma Durum Değerlendirme Raporu. Erişim Adresi: http://www.bayindirlik.gov.tr/turkce/kentlesme/skdurumdegerlendirmeraporu.pdf (Erişim Tarihi: 27.10.2010).

UN. (2010). Report of the World Commission on Environment and Development: Our Common Future. Erişim Adresi: http://www.un-documents.net/ocf-02.htm#I (Erişim Tarihi: Kasım, 2022).

UNDP. (2010). Türkiye Yerel Gündem 21 Yönetişim Ağı Kanalıyla Binyıl Bildirgesi Hedeflerinin Yerelleştirilmesi. Erişim Adresi: http://www.undp.org.tr/Gozlem3.aspx?WebSayfaNo=957

UNDP. (2022). Sustainable Development Goals. Erişim Adresi: https://www.tr.undp.org/content/turkey/tr/home/sustainable-development-goals.html (Erişim Tarihi: 01.05.2022).

Yavilioğlu, C. (2002). Kalkınmanın Anlambilimsel Tarihi ve Kavramsal Kökenleri. Cumhuriyet Üniversitesi İktisadî ve İdarî Bilimler Dergisi, 3(1), 59–77.

Sosyal Medyada Paylaş

Ersin Kopuz
Ersin Kopuz
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Doktora öğrencisidir. Lisans eğitimini Kocaeli Üniversitesi ve Yüksek lisans eğitimini "Kamu Politikası Aktörü Olarak Türkiye'de Derneklerin Özerkliği" teziyle İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde tamamladı. Türk Siyasal Hayatı, Siyaset Felsefesi ve Sivil Toplum alanında çalışmalarını sürdürmektedir.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...

Küresel Göç Yönetiminde Sivil Toplumun Etkisi: Sivil Toplumun Katkısı ve Sınırları

Kaancan Koçak  Sivil Toplum Çalışmaları O-Staj Programı Özet Göç insanlık tarihinin en...