Süper güç, uluslararası sistem içerisinde ilk sırada bulunan, dünya çapında olaylara etki edebilen ve güç kullanabilen devlettir. Bir ülke dünyadaki en güçlü orduya sahip olarak ya da küresel kaynakların çoğunu kontrol ederek süper güç olamaz. Bu statüyü elde etmek için bunlara ihtiyaç duyulabilir, fakat statüyü sürdürmek için bunlar yeterli değildir. Küreselleşen dünyada süper güç statüsü, kaynakları elde etmek ya da savaşları kazanmaktan ziyade diğer insanların kalplerini ve akıllarını kazanmak ile alakalıdır. Süper güç, uluslararası toplumun ahlak/moral standartlarını da yansıtır. Ahlaki ve siyasi sorumluluklara sahip olması nedeniyle süper güç, adalet duygusuna da sahip olmalıdır.
Diğer bir deyişle, süper güç konumu, öncelikle yumuşak güce (“soft power”) dayanmaktadır.
Süper güç kavramını anlamlandırabilmek için yumuşak güce bakılmalıdır. Yumuşak güç, davranış spektrumu olarak gündemi yaratma, cazibe ve yanına çekmeyi kullanır. Kurumlar, değerler, kültür ve politikalar yumuşak gücün başlıca kaynakları arasındadır. Devletler güvenliklerini sağlamak, tehlikelere karşı koymak ve istedikleri sonuçları elde edebilmek için askeri güçlerini kullanırlar. Ekonomik gücü kullanmak da çoğu zaman, aynı şekilde basit ve sonuçları kısa zaman alan bir güç kullanımıdır. Fakat yumuşak gücü kullanmak zor, zaman isteyen ve alıcı izleyicilerin kabul etmesine bağlı olan bir iştir. Yumuşak güç kaynaklarını kullanmak, sert güç kaynaklarını kullanmaktan daha yavaş, daha yaygın ve ağırdır. Fakat yumuşak gücün kullanımının başarılı olduğu hallerde elde edilen kazanç da daha kalıcı ve uzun sürelidir.
Süper güç olan devlet, ya dünya kamuoyunun görüşünü şekillendirir ya da bu görüşleri izler, en azından bu görüşlere ters düşmez. Bu nedenle küresel platformda, süper güçlerin yalnız ya da azınlıkta kalması olağan dışıdır ve hiçbir zaman iyiye işaret değildir. Düşüş bu noktada başlamaktadır. Süper güç olmanın en önemli boyutunun, değişim dinamikleriyle başa çıkma yeteneğine sahip olmak ya da bu dinamikleri yönlendirebilmek olduğuna şüphe yoktur. Bunu yapmak için, süper güçlerin ortak anlayış ve hassasiyetlerle bağlantılarını asla kaybetmemeleri gerekir. Bu, tam olarak ABD’nin 2. Dünya Savaşından sonra yaptığı fakat Soğuk Savaş ve 11 Eylül’den sonra başaramadığı bir şeydir. ABD, Soğuk Savaşı kazanarak süper güç pozisyonunu pekiştirdi. Fakat Amerika, Soğuk Savaşı Sovyetler karşısındaki askeri başarısıyla kazanmadı. Amerikan zaferinin ardında yatan nedenler; özgür dünyanın lideri olma imajı, özgürlüğü desteklemesi ve baskılara karşı duruşuydu. Amerika örneğinde görüldüğü gibi değişimin dinamiklerini yönetmek için, süper gücün dönemin ruhunu yakalayabilmesi gerekir ve şu anda bu ruh, askeri güvenlik, insan güvenliği ve baskı ile değil özgürlükle ilişkilidir.
Süper Güçler ;
• Roma İmparatorluğu (14-235)
• Moğol İmparatorluğu (1220-1294)
• Osmanlı İmparatorluğu (1299-1922)
• Fransa İmparatorluğu (1804-1814)
• Britanya İmparatorluğu (1807-1949)
• Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (1945-1991)
• Amerika Birleşik Devletleri (1945-)
Dilruba Kurut
TUİÇ Stajyeri
Kaynakça
1) Paul Kennedy (1988), The Rise and Fall of the Great Powers
2)The Super-powers: The United States, Britain, and The Soviet Union-their responsibility for peace, Harcourt, Brace a. Co. 1944.
3)Web Adresi: http://www.ankarastrateji.org/yazar/doc-dr-haluk-ozdemir/super-guc-nedir-abd-nin-ortadogu-ya-yonelik-dis-politikasi/, Erişim tarihi: 09.07.2014
4)Web Adresi: http://www.21yyte.org/tr/arastirma/politik-sosyal-kulturel-arastirmalar-merkezi/2014/02/10/7423/dis-politikada-yumusak-guc-olgusu, Erişim tarihi: 09.07.2014