Avrupa’nın 2. Dünya Savaşından sonra yaşadığı en büyük dramlardan biri olan Srebrenitsa Katliamı’nda hayatını kaybedenler düzenlenen törenlerle Potoçari Anıt Mezarlığı’nda anıldı. Avrupa’nın gözleri önünde, dünya kamuoyunun sadece seyirci olarak izlediği, yaklaşık sekiz bin sivilin katledildiği olayın üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen acılar hala unutulmadı, hala taze. Çünkü yapılan aramalar sonucunda bulunan toplu mezarlardan çıkarılan naaşların kimlik tespit çalışmaları devam ediyor. Srebrenitsa’nın üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen katliamda yaşamını yitiren insanların tamamının kimlikleri henüz tespit edilmiş değil. Son olarak bu sene toplu mezarlardan çıkarılarak kimlikleri belirlenen 520 kişinin naaşı bu yılki anma yıldönümünde düzenlenen cenaze töreniyle toprağa verildi.
Yugoslavya‘nın dağılma dönemine girdiği 1991-95 yılları arasında radikal dini ve milliyetçi akımların etkisiyle çıkan Yugoslavya İç Savaşına BM Güvenlik Konseyi kararıyla müdahale edilmiş fakat bu müdahale büyük bir sivil katliamının yaşanmasını engelleyememişti. Savaşın yoğun şekilde yaşandığı yerlerde, sivil insanların savaştan zarar görmemesi için güvenli bölgeler ilan edilmiş ve bu bölgeler BM barış gücü birliklerinin kontrolüne verilmişti. Hollanda’ya bağlı barış gücü askerlerinin kontrolündeki güvenli bölgelerden biri olan Srebrenitsa kentinde Temmuz 1995’te yaklaşık 8.000 sivil Boşnak Ratko Mladoviç komutasındaki Sırp askerleri tarafından katledilmişti. Hollanda birlikleriyse savaşta yetkilerinin meşru müdafaa ile sınırlı olduğunu bahane ederek olaya göz yummuşlar ve bu durum karşısında herhangi bir müdahalede bulunmamışlar, sivil Boşnakları Sırp askerlere teslim ederek katliama adeta ortak olmuşlardır. Bu olay uluslararası camiada özellikle Sırplara ve ihmali olduğu için Hollanda’ya karşı büyük tepkiler doğurmuştur. Öyle ki olaydaki hatasını adeta kabul edercesine Hollanda hükümeti katliamın yedinci yıldönümü olan 2002 yılında bu yüzden istifa etmek zorunda kalmıştır.
Birleşmiş Milletler Uluslararası Adalet Divanınca “etnik temizlik” yani “soykırım” olarak tanımlanan olay Avrupa Parlamentosu tarafından da kabul edilmiş ve 11 Temmuz Srebrenitsa Katliamını Anma Günü ilan edilmiştir.
Soykırımda hayatlarını kaybedenlerin yakınlarının ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen ziyaretçilerin önünde bu yılki anma törenlerinde Srebrenitsa Belediye Başkanı Çamil Durakoviç’in yaptığı konuşma dikkat çekiciydi. Durakoviç “Bugün bu tabutlarda bütün dünya yatıyor. Bugün kurbanlarımıza kimliklerini, adlarını ve soyadlarını veriyoruz. Bugün kurbanların kalıntılardan ibaret olduğu gün değil, tekrar insan oldukları gündür. Burada toplanmamızın sebebi adalete ve doğruya inanmamızdır. Srebrenitsa bizim son kalemiz, bizim asla terk etmeyeceğimiz yerdir.” diye konuştu. Öte yandan Bosna-Hersek Reis-ul Uleması (Diyanet İşleri Başkanı) Mustafa Ceriç de anma törenindeki konuşmasında, Srebrenitsa’da yaşanan soykırımı hiçbir aklın ve mantığın almayacağını ifade etti. Törene katılan isimlerden biri olan ABD Musevi Birliği Başkanı Yahudi soykırımından kurtulmayı başaran Arthur Scheneier, Potoçari’deki konuşmasında buraya okyanusu geçerek kurban yakınlarının acılarını anladığını anlatmak için geldiğini söyledi.
Görüldüğü gibi medeniyetin beşiği olarak tabir edilen Avrupa’nın tam ortasında tüm insanlığın gözleri önünde yaşanan katliamda hayatlarını kaybedenleri anma törenlerinde sarf edilen sözler olayın izlerinin hala silinmediğini bizlere gösteriyor. Umarız etkileri devam eden bu gibi benzeri olaylar bir daha yaşanmaz, tekrar edilmesine izin verilmez.
Oğuz TEKİNDAŞ
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü