Sovyetler Birliği’nden Günümüze: Rusya’da Homofobi

Öz

Küresel boyutta önem arz eden ve üzerinde durulması gereken LGBT+ bireylerine karşı nefret söylemleri ve homofobiye yönelik konuyu ele alarak çalışmamızı gerçekleştirdik. “Sovyetler Birliği’nden Günümüze: Rusya’da Homofobi” adlı araştırma yazımızda, çeşitli yazılı kaynaklardan yararlanarak, 1917 Ekim Devrimi’nden günümüze uzanan süreçte “Rusya’da homofobi nedir ve tarihsel süreçte uygulanan yaptırımlar nelerdir?” sorusuna yanıt verdik. Bu yazının amacı okuyuculara Sovyetler Birliği Dönemi (1922-1991) – Sovyet Sonrası Dönem (1991-2000) ve günümüz perspektifinde LGBT+ bireylerine karşı izlenen politikalar ve uygulanan yaptırımları aktarmak ve homofobi, sodomi gibi, yazımızda sıkça yer alan kavramları açıklayıcı hale getirmektir. Aynı zamanda yazımızda ele almış olduğumuz konu ve tarihsel süreçler, devrimden bu yana geçmiş ve günümüz arası Rusya’da eşcinselliğe olan bakışı karşılaştırmalı bir şekilde analiz edebilmemizi sağlamaktadır. Bu noktada, yazımızda ele almış olduğumuz konu ve okuyucuların elde edebileceği bilgiler Ekim Devrimi’nden günümüze uzanan süreçte, “homofobi, eşcinselliğe bakış ve hukuki yaptırımlar” ile sınırlıdır.

Anahtar Kelimeler: Homofobi, Sodomi, Eşcinsellik, Sansür, Yasa

 

Abstract

We have carried out our work by addressing the issue of hate speech and homophobia against LGBT+ people, which is of global importance and needs to be focused on. In our research article, “From The Soviet Union to The Present: Homophobia in Russia”, using various written sources, “What is homophobia in Russia and what are the sanctions imposed in the historical process?” we answered this question. The aim of this article is to convey to readers the policies and sanctions imposed against LGBT+ individuals in the Soviet Union Period (1922-1991), Post-Soviet Period (1991-2000) and Today’s perspective and to make descriptive concepts such as homophobia and sodomy frequently included in our article. At the same time, the issue and historical processes that we have covered in our article allow us to analyze the view of homosexuality in Russia between the past and the present in a comparative way since the revolution. At this point, the subject we cover in our article and the information that readers can obtain is limited to “homophobia, homosexuality and legal sanctions” in the period from the October Revolution to the present day.

Keywords: Homophobia, Sodomy, Homosexuality, Censorship, Code

 

Giriş

Cinsel yönelim karşı cinse veya cinsiyete, hemcinse veya cinsiyete duyulan romantik yahut cinsel çekim (ikisi de olabilir.) hissetmeye neden olan kişisel bir niteliktir. Bugün cinsel yönelimlerimizin sebeplerinin ne olduğu tam olarak bilinmemekle beraber biyolojik etmenler ve psikolojik etmenlerin neden olduğuna dair çeşitli görüşler vardır. Cinsel yönelimlerin birden fazla versiyonları mevcuttur: Lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, interseksüel, heteroseksüel ve queer (Alkan, 2014).  Eşcinsellik veya homoseksüellik ise aynı cinsiyete sahip kişilere karşı duyulan romantik veya cinsel çekim hissetme durumuna verilen addır. Eşcinsellik medeniyetlerin gelişmesi yahut teknolojinin ilerleyip insan haklarının ortaya çıkmasıyla keşfedilen bir şey değildir. Aksine MÖ yıllardan günümüze gelen bir yasa tabletinde yahut eski bir çömlek üzerine işlenen tasvirlerden özellikle erkek eşcinselliğinin var olduğunu görmekteyiz. Çok tanrılı dönemde kullanılan mitlerden, Akdeniz uygarlıklarında oynanan oyunlardan, tasviri yapılan feminen karakterli erkeklerden, Binbir Gece masalı gibi pek çok anlatıdaki tasvirlerden, feodal dönemde var olan eşcinsel eğlence mekanlarından insanlığın hemcinsine ya da birden fazla cinsiyete çekim duymasının anormal bir durum olduğunu savunmak son derece önyargılı bir davranıştır (Yüksel & Yetkin, 2013). İşte bu önyargıyı içeren duruma 1960 yılında Amerikalı psikolog George Weinberg tarafından  ‘’homofobi ’’ denilmiştir. Etimolojik olarak “homo” aynı demek “fobi” ise doğal olmayan, mantıksız ve güçlü bir korku ya da nefret anlamına gelmektedir. Homofobi kelimesindeki homo ise aynı anlamında değil de aynı cinsiyetlerden bireylerin birleşmesini (eşcinseli) çağrıştırdığı için kullanılmış. Yani Türkçe’ye çevrilecek olursa homofobiye “eşcinsel korkusu” ya da tanımın içeriğine uygun olacak bir şekilde “eşcinsel nefreti” de denebilir (Alper, 2014).

“Mesele eşcinsel arzu değildir, eşcinsellik korkusudur: Kelimenin tek başına neden kaçışları ve nefretleri harekete geçirdiğini açıklamak gerekir. Öyleyse biz de heteroseksüel dünyanın “eşcinsellik” üzerine nasıl söylemde bulunduğunu ve fantezi geliştirdiğini inceleyelim.”

Guy Hocquenghem, Le Desir Homosexuel (Eşcinsel Arzu), 1972.

Çeşitli görüşlere göre çok tanrılı dinlerden tek tanrılı dinlere geçiş sonrası yasak ve anormal görünmeyen eşcinsellik; ön planda erkek eşcinselliği (geylik) olacak şekilde tuhaf karşılanmaya başlamıştır. Homoseksüelliğe ya da farklı cinsel yönelimlere sahip olma durumuna karşı olmak sadece 20. Yüzyılda ortaya çıkmış değildir. Ancak homoseksüelliğin tanımlanması, ardından bilim insanlarının bunu bir anomali olarak yorumlamaları ve bu yorumlamaların otoritelerce heteroseksüelliğin normal olduğu ancak cinsel yönelimi farklı olan bireylerin heteroseksüel bireylerden tıpkı kadınlar gibi daha aşağı bir konumda oldukları yıllar boyunca bir politik duruş haline getirtilmiştir. (Başar)

Doğu ve Batı arasında bulunan Rusya ise ne Yunan kültüründeki homoseksüelliğe ne de Arap kültüründeki homoseksüel romantizme yakın olmuştur. Rus kültürünün bu yaklaşıma uzak olması elbette insanların suçu değildir ancak bu durum homofobi duymak için geçerli bir sebep de değildir. Yapılan araştırmalar sonucu farklı cinsel yönelime sahip olmanın bir hastalık olmadığı uzun süredir bilinmekte ancak Rus halkının eskiden gelen tabuları, yasaklanan cinsellik ve kamu önündeki nefret söylemleri nedeniyle eşcinsellik korkusunu arttırmıştır.

 

1. EKİM DEVRİMİ VE SONRASI EŞCİNSELLİK

1917 Ekim Devrimi sonrası kanunlar yeniden yazılmıştır. Çarlık Rusyası döneminde suç sayılan eşcinsellik, Ekim Devrimi sonrası 1922 yılında oluşturulan yeni Sovyet Ceza Kanunu’nda suç olmaktan çıkarılmıştır. 1926 yılında kanun yeniden düzenlendiğinde, eşcinsellik yasal olma statüsünü korumaktaydı. Yeni ceza kanunu düzenlemesinde sodomi yasasının yer almamasında, Berlin Seksoloji Enstitüsü kurucusu olan Alman bilim insanı Magnus Hirschfeld’in etkisi olduğu söylenmektedir. Hirschfeld, eşcinselliğin bir hastalık olmadığını, insan cinselliğinin sadece bir ortaya çıkışı olduğunu öne sürmektedir. Her ne kadar kanun önünde suç olmaktan çıkmış olsa da toplumda eşcinsellerin gördüğü zulüm devam etmekteydi (Khoroshilova, 2017). 1920’lerin sonu, 1930’ların başı olan dönemden itibaren ise kazanmış oldukları yasal özgürlüklerini yitirmişlerdir. 1930’lu yıllardan itibaren eşcinsellik bir burjuva sapkınlığı olarak görülmeye başlanmıştır. 1933 yılında açıklanan yeni Sovyet ceza kanunu yasasında eşcinsellik aleni bir biçimde suç sayılmıştır ve 1934 yılında ilgili yasa yürürlüğe girmiştir.  Sovyet Rus yazar Maksim Gorki, eşcinselliğin yasal hale getirilmesinin faşizme yol açabileceğini savunmuştur. Bu zaman dilimi içerisinde eşcinsellik sisteme karşı bir tehdit olarak algılanmıştır. (Ertan, 2010) Lezbiyenlik ise hiçbir dönem suç olarak görülmemiş olsa da doğal olmayan bir durum olarak, hastalık olarak kabul edilmiştir (Dahlburg, 1993). 1993 yılına kadar, homoseksüellik suç ve normal olmayan durum olarak kabul görmeye devam etmiştir.

  • Sodomi Nedir?

Terminolojik olarak “oğlancılık” anlamına gelen sodomi, dar anlamıyla iki erkek arasındaki anal yol ile gerçekleştirilen cinsel ilişkidir. Sodomi, tarihte cinsel suçlardan biridir. (Lawyer, tarih yok)

 

  • 1922 tarihli Sovyet Ceza Kanunu

1917 Ekim Devrimi’nin ardından 1922 yılında Sovyet Ceza Kanunu oluşturulmuştur. Yeni oluşturulan ceza kanununa göre iki erkek arasındaki eşcinsel ilişki etkili bir şekilde suç olmaktan çıkarılmıştır ve cinsellik üzerine yapılan tüm hukuki kısıtlamalar kaldırılmıştır. 1920’lerin sonlarına doğru ilerleyen süreçte ise  Joseph Stalin’in yönetime geçmesiyle birlikte 1933 yılında kabul etmiş olduğu eşcinsellerin tutuklanması ve mahkum edilmesini onaylayan önerilen yasa, 1934 yılında yürürlüğe girmiştir, 1993 yılına kadar uygulanmaya devam etmiştir  (Quince, 2013).

 

  • 1934 tarihli Sovyet Ceza Kanunu

1920’li yılların sonundan 1953 yılına kadar olan süreçte Sovyet iktidarının başına geçmiş olan Joseph Stalin döneminde, 7 Mart 1934 yılında tekrar düzenlenen ceza kanununa ilişkin 121. Maddeye eşcinsellik ve eşcinsel propagandaları ile ilgili batı kapitalist kültürü sapması olduğu, burjuva kültürüne ait öğeler olduğu eklenmiştir ve yürürlüğe girmiştir. Eşcinsellere yönelik hukuki kısıtlamalar, 1922 yılında yürürlüğe giren yeni ceza kanunu sonrası kaldırılması ile tekrar getirilmiştir. Eşcinseller, ‘’Gulag’’ adı verilen çalışma kamplarına gönderilmişlerdir. Kabul edilen yasa, 1993 yılına kadar uygulanmaya devam etmiştir (Alexander, 2018).

 

  • Madde 121 Sodomi

Erkek ile erkek arasındaki cinsel ilişki  5 yıla kadar bir süre zarfında özgürlüğün yoksunluğu ile cezalandırılır.

Fiziksel şiddet, tehdit yahut reşit olmayan biri ile yahut mağdurun bağımlı pozisyonunu kullanarak yapılan eşcinsel ilişki, 8 yıla kadar bir süre zarfında özgürlüğün yoksunluğu ile cezalandırılır  (Alexander, 2018)

 

1.1. STALIN DÖNEMİ (1922-1953)

1917 yılında suç olmaktan çıkarılan ve 1922 yılında yasal hale getirilen eşcinsellik, Stalin’in iktidarıyla birlikte tekrar suç kapsamına girmiştir. 1933 yılında Genrih Yagoda, Joseph Stalin’e, Moskova ve Leningrad’da bir “Pederasti Birliği” keşfettiğini bildirdiği resmi bir yazı göndermiştir. Bunun üzerine 130 kişi tutuklanmıştır. Stalin bu yazıya karşılık olarak, eşcinselleri cezalandıracağını ve ilerleyen yıllarda da cezalandırmaya devam edeceğine yönelik Sovyet Ceza Kanunu’nda yer alan yasayı değiştirmek için bir emirle cevap vermiştir. Lezbiyenlere yönelik hiçbir suçlama yapılmadı, ancak antipsikotik bir ilaç olan “ Throzine ”, lezbiyen kadınları tedavi etmek için önerildi. Bu yasa değişikliği girişiminin nedeni hakkında net bir açıklama bulunmamakla birlikte Dan Healey ve Laura Engelstein isimli tarihçiler, siyasi nedenlerin önemli bir etken olduğu konusunda hemfikirlerdir  (Alexander, 2018).

 

1.2. KRUŞÇEV DÖNEMİ –  DESTALİNİZASYON  (1953-1964)

Stalin’in ölümünün ardından Sovyetler Birliği Komünist Partisi Genel Sekreteri olarak seçilen Nikita Kruşçev, Stalin’in ölümünden 3 yıl sonra, 1956 yılında Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin 20. Kongresini düzenledi ve bu kongreden sonra destalinizasyon süreci başlatıldı. Destalinizasyon, Joseph Stalin’e ait görüşlerden, ideoloji ve hakimiyet yapısından arınma ve geriletilmesi anlamına gelen süreçtir ve sosyalist yasallığı geri getirmeyi amaçlamaktadır. Bunun devamında  Sovyet Ceza Hukuku’nun serbestleştirilmesine yönelik  bilim adamları ve alanında uzman kişiler teşvik edilmiştir ve Kruşçev, Stalin döneminde yasaklanmış olan kriminoloji araştırmalarının 1955 yılında tekrar başlatılmasına izin vermiştir. Stalin dönemi yasalarını gözden geçirmek adına suç ve hukuk alanlarında uzman kişilerden oluşan bir heyet kurulmuştur. Bu gözden geçirilen yasalar kapsamında sodomi yasası da yer almaktaydı. Sodomi yasasına yönelik, öngörülen 5 yıl süreli cezayı 3 yıla indirgeyerek rızaya dayalı erkekler arasındaki eşcinsel ilişkiye yönelik yasayı hafifletme girişimlerinde bulunulduğu görülmektedir. Bu dönemde, adli tıp uzmanları ve kriminologların, sodomi ile ilgili kanıt bulma konusundaki ifadeleri kötümser bir hale gelmiştir. Uzmanlar, şüpheli kişilerde eşcinsel ilişkinin kanıtlanmasının hem anatomik olarak zor olduğunu hem de görgü tanıklarının olmaması açısından imkansız olduğunu ifade etmişlerdir (Rustam, 2019). Buna örnek olarak 1958 yılında cinsel suç soruşturmasında, adli tıp uzmanları Georgii Borisovich Karnovich ve Mikhail Gregorovich’in yazmış oldukları ifadeler verilebilir:

‘’Tıbbi uzmanın sonucunu değerlendirirken  bu belirteçlerin birçoğunun sodomi gerçeğini kanıtlamadığını hesaba katmak gerekir çünkü başka nedenlerden dolayı ortaya çıkabilirler. Bu sebeple  adli tıp uzmanlarının,  sanıktaki sodominin karakteristik belirtileri sadece dolaylı olarak kanıt düşünülmelidir ve sadece araştırmacılar tarafından toplanan diğer kanıtlarla birlikte değerlendirilmelidir ’’ (Rustam, 2019).

 

1.3. BREJNEV DÖNEMİ (1964-1982)

Nikita Kruşçev’den sonra Sovyetler Birliği Komünist Parti Genel Sekreteri olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ni (SSCB) yöneten Leonid Brejnev’in döneminde de Kruşçev dönemindeki gibi eşcinselliğe olan düşmanlık artmıştır. Ancak tüm bu düşmanlıklara rağmen birtakım hukuk bilimcileri  rızaya dayalı iki erkek arasındaki eşcinsel ilişkiyi ele alan yasayı gözden geçirme arzusunda olmuşlardır. Brejnev döneminde, Kruşçev döneminden farklı olarak sosyalist yasallık vurgusu, “ hukuk ve düzen ” vurgusu üzerine değiştirildi. Bu dönemdeki bir diğer dikkat çekici unsur ise  Brejnev döneminde  partinin  hakimler üzerindeki baskısıdır. Hakimleri  daha fazla mahkumiyet sağlanması adına baskıya maruz kalmış oldukları söylenmektedir (Shelly, 1996).  Yine aynı şekilde Kruşçev dönemindeki ile benzer olarak cinsel suçlar uzmanları sodomi vakalarında yeterli ve kesin kanıt bulmanın imkansızlığı konusunda endişelerini dile getirmişlerdir. Adli tıbbın, sodomi vakalarında kanıt elde etmenin nispeten daha güvenilir olduğunu düşünmüşlerdir ancak buna yönelik başarı davanın bireysel şartlarına bağlıydı. Kruşçev döneminde canlanan ve Brejnev döneminde daha da geliştirilen kriminoloji çalışmaları ile sodomi suçu, sodomi yasasının yasal dilini inceleyen Sovyet hukukçularının görüşüne girdiği söylenmektedir  (Rustam, 2019).

 

1.4. GORBAÇOV DÖNEMİ

1985 yılında başkanlık görevine gelen Mikhail Gorbaçov  Sovyet tarihi boyunca Rusya’nın dışarıya kapalı ve korumacı bakışının kötüye gittiğini toplumda yükselen isyan sesini fark ederek barış ve işbirliği doktriniyle Glasnost (açıklık) ve Perestroyka (yeniden yapılandırma) politikalarını yürürlüğe koyan kişidir. Aynı zamanda Sovyet Rusya’nın son devlet başkanı olan kişidir. Sosyalist anlayışın kapitalizm karşısında ayakta durmasını barışçıl ve dışarıya açık bir anlayışla mümkün olacağına inanmıştır. Yürürlüğe koyduğu reformlarla ekonomik ve insan hakları açısından ortamı yumuşatmaya çalışmıştır (Healey, 2001, s. 207-257).

 

  • Glasnost

Türkçe’ye açıklık olarak çevrilen 1985 yılında yürürlüğe giren ekonomik alandaki iyileştirmelere verilen genel bir isimdir. Glasnost ile halka yönetimde söz hakkı ve çeşitli özgürlükler verilerek ‘’ Çernobil Vakası ‘’ sonra yönetimin kaybettiği saygı ve güveni tekrar kazanması hedeflenmiştir ancak bu politika Gorbaçov’un tahmin ettiği şekilde gelişmeler göstermemekle birlikte Sovyetlerin sonunu getirdiğine dair görüşler de mevcuttur.

 

  • Perestroyka

1979 yıllında devlet başkanı Leonid Brejnev tarafından önerilen fakat Gorbaçov tarafından Sovyetler Birliği’nin sonuna kadar uygulanan bir politikadır. Perestroyka “yeniden yapılandırma ve reform” anlamına gelen ekonomik ve siyasi düzenlemeler bütünüdür. Bu politikanın amacı özellikle devlet kurumlarını iyileştirmek, dış ve iç ilişkilerde strateji değişiklikleri ile ülkenin canlanmasını sağlamaktır. Bu bağlamda Gorbaçov’un ABD ile silah yarışını durdurup daha dostane ilişkiler kurması ve sık sık Amerika ile görüşmeler yapması çok eleştiri almıştır. (Bakos, 1991) (Taştan, 2015)

Perestroyka ile eşcinsel bireylerin üzerindeki kısıtlamalar hafiflemiştir. Kendilerine basında, edebiyatta, sinemada ve sanatta yavaş da olsa yer edinmeye başlamışlardı fakat bu yine de isimlerinin “pembe liste” lere girmelerine engel değildi. Bu durum toplum genelinde homofobiyi engellenmese de en azından azınlık olarak sahip oldukları fikirleri beyan etmeye hak tanınması eşcinsel vatandaşların umutları yeşertmeye yetmişti. Ancak Glasnost ile gerçek bir özgürlükten bahsedebiliriz. Çünkü yasanın getirdiği hak ve hürriyetler insanların cinsel yönelimlerinin devletin benimsediği liberal anlayışa paralel olarak artık bir öneminin kalmayacağına dair sinyal vermekteydi. (Canşen,  2011 ,  s. 79-88)

1984 yılında küçük bir eşcinsel erkek grubunun Leningrad’da örgüt kurma girişimleri olsa da hemen tespit edilip imha edilmişlerdir. Sovyet yönetiminin geleneksel ve katı bakış açısının eşcinselliğe getirdiği burjuva ahlaksızlığı ve sosyal sapkınlık yaftalaması halkın ve polisin eşcinsellere olan önyargılarını arttırdı. Madde 121 sebebiyle tam bilinmemekle beraber yılda ortalama 1000 kişinin yargılandığına inanılıyor. Ayrıca lezbiyen kadınların 121. maddeye bağlı olarak tutuklanmamaları sebebiyle pek çok kadın “tedavi” edilmek suretiyle hastanelere kapatılmış ve bilimsel yöntemlerle iyileştirilmeye çalışıldığı ortaya çıkmıştır. Bugün hala tutuklanan kişi sayısı bilinmemekle beraber tutulan resmi verilere göre 1980 yılının sonlarına doğru 121. maddeden hüküm giyen kişi sayısı kademe kademe azalmıştır. Buna göre;  1987’de  831 kişi,  1989 yılında 539,  1990 yılında 497 ve 1991 yılında ise 462 kişi  sodomi sebebiyle tutuklandı. Tutuklanan bu kişilerin tutuklanma sebepleri 1987 yılı itibariyle erkek erkeğe cinsel ilişkiden çok çocuklara tecavüz olarak geçmiştir ve bunlar da 5 veya 8 yıl arasında ceza almışlardır (Services, 1998). Yazılan mektup ve günlüklerden cezaevindeki eşcinsel mahkumların en zor işleri yaptıklarını, sürekli şiddete maruz kaldıklarını, ölüm tehlikeleri sebebiyle uyuyamadıklarına ve hatta cinsel istismara uğradıkları ortaya çıkmıştır. Gorbaçov döneminde toplum içindeki öfke ve önyargının sonu gelmemiştir fakat 1985-1990 yılları arasında yaşanan reformist gelişmeler ve Amerika ile iyileşen ilişkiler sayesinde Rusya’dan kaçan gey ve lezbiyen aktivistler ülkelerine dönmeye ve örgütlenme altyapılarını oluşturmaya başlamışlardır  (Services, 1998).

 

2. POST-SOVYET DÖNEMİ HOMOFOBİ

1991 yılında kurulan Rusya Federasyonu ile ülkede pek çok değişiklik yaşanmıştır. Dağılan Sovyetler Birliği’nin ardından liberalleşmeye başlayan Rusya’da özgürlük kavramı gelişmeye ve dönüşmeye başlamıştır.  1993 yılında anayasa 121. maddenin rızaya dayalı erkek erkeğe ilişki kısmı olmadan imzalanmıştır ancak zorla veya bir çocukla işlenen sodomi için 5 yıllık bir ceza öngörülmüştür. Oluşturulan yeni yasayla birlikte 121. madde nedeniyle tutuklananlar serbest bırakılmalarına karar verilmiştir ancak 1993 yılında ilk kısım ile tutuklanan erkeklerin sayısı bilinmediği için ve bu göreve kimse atanmadığı için erkekler çok yavaş serbest bırakılmışlardır. Bugün bu konu hakkında arşivlerde kesin bilgi bulunmamaktadır. Madde 121 üzerinde yapılan değişikliğin iki sebebi vardır: Birincisi AIDS sebebiyle çıkan kriz ikincisi ise 1990 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün eşcinselliği ruhsal hastalık statüsünden kaldırmasıdır. 1997 yılına gelindiğinde heteroseksüel ve homoseksüel tecavüz için ceza getirildi ayrıca rıza yaşı da eşitlendi   (Stella, 2016, s. 26-67).

Yasal alanda yapılan değişimler ve düzenlemeler LGBT bireylerin toplumda kabul görmesine ve devlet tarafından desteklenmelerine sebep olmadı. Cinsel tercihler sadece suç olmaktan çıkartıldı.  1980’lerden itibaren geyler örgütlenmeye çalışmışlardır. Yer altında da olsa dergi ve gazete çıkartıp toplantılar düzenlemişlerdir. 1990’larla gelen özgürleşme ve bir anlamda ‘’ikinci cinsel devrim’’ ile beraber sosyal yaşamda daha aktif rollerde yer almaya başlamışlardır. Eşcinsellerin kendi gazetelerini, örgütlerini kurmalarında bir engel olmadığı için gey, lezbiyen, biseksüel ve queer vatandaşlar hızlı bir şekilde örgütlenip çalışmaya başlamışlardır. Hatta Moskova’da Yevgeniya Debryanskaya önderliğinde 14 Temmuz 1996 yılında ilk ‘’ Gey, Lezbiyen ve Biseksüel İttifakı ‘’ kuruldu. Ardından kendi medyalarını, oyun evlerini, barlarını ve kafelerini kuran eşcinsel vatandaşlar eşit vatandaşlık haklarına sahip olarak toplumda küçük çaplı olsada yer edinmeye başlamışlardır. Cinsel kimlikleri önemsenmeden yahut önemsenerek ana akım medyada da görünür olmaya başlamışlardır. Özellikle de 1990’ların sonuna doğru genç nüfusun eşcinsellere olan sempatisi o dönemde kurulan Tatu müzik grubu gibi popüler Rus pop ve rock sanatçıların etkisiyle artmıştır (Voice, 1996, s. 7-90).

Gorbaçov ve beraberinde gelen yenilikçi politikalar, Sovyetlerin yıkılışı ile geçilen liberal yönetim anlayışı ve tıp camiasında yaşanan yenilikler medyada eşcinsellere uygulanan sansürlerin kalkmasına sebep olmuştur. Yasaklı dönemden itibaren kendi propagandalarını yapmaya çalışan her fırsatta örgütlenmeye çalışan eşcinsellerin haberleşme kanalları elbette olmuştur fakat her seferinde bu girişimler ihbar edilip imha edilmişlerdir. Ancak yeni dönemle beraber erotizm ve pornografinin pazarlama aracı olmaya başlamasıyla sansür gevşemeye başlamıştır. 2000’li yıllara yaklaşırken eşcinsel bireyler için cezai yaptırımın kalkması, cinselliğin üreme aracı olarak görülmemesi,  kadınların annelik görevlerini tercihen yapmaları eşcinselliği bir dezavantaj olmaktan çıkarsa da Sovyetlerin eşcinsellik tanımlaması ve dünya genelindeki bilim dışı tanımlamaların da bunu destekler nitelikte olması uzun vadede toplumun eşcinselliği bir hastalık ve sapkınlık olarak görmesine neden olmuştur. Doksanlı yılların sonuna yaklaşırken insan haklarının dünya genelinde önem kazanması ve ifade özgürlüğünün yaygınlaşmasıyla katı cinsellik algısı devlet özelinde genişletilmek zorunda kalmıştır  (Baer, 2009, s. 19-41).

 

3. GÜNÜMÜZ RUSYA’SINDA HOMOFOBİ: VLADIMIR PUTIN DÖNEMİ

Rus toplumunun derinlerine işleyen homofobinin durumu 2000 itibariyle iktidara gelen Putin yönetimi altında da kendini göstermiştir. Putin iktidarını meşrulaştırmak ve sağlamlaştırmak adına otoriter yönetimini üç önemli noktada şekillendirmiştir: Rus/Slav milliyetçiliği, Rus Ortodoks Kilisesi ve dini referanslarla ortaya konup geleneklere ve geçmiş değerlere dayanarak kurulan muhafazakarlık  (Almeida, 2018, s. 40).  Bu kapsamda Putin’in amaçladığı durum, Kilise ile yoğun bir şekilde bağlantı kurarken Rusların tarihi değerlerine ve geleneklerine de bağlı kalarak dünyayı etkisi altına almak ve eski gücünü kazanarak süper güç olmaktır. Bütün bunların yanı sıra Batı’yı oldukça kötülemiş ve tek doğrunun Ruslar olduğu fikrini lanse etmiştir. Bu hegemonik anlayış  Putin’in milliyetçi ve  zenofobik bir yapıya sahip olduğunu aynı zamanda da geleneksel değerlere yaptığı vurgular ile homofobik bir yaklaşım sergilediğini ortaya koymaktadır (Yıldırım, 2018, s. 173-174). Nitekim söylemlerinde “eşcinsellik” vurgusu yerine “geleneksel olmayan cinsel ilişkiler” vurgusunu kullansa da bu durum homofobi gerçeğini değiştirmemektedir. Rus tarihini incelediğimizde ise aslında Çarlardan aristokratlara, köylülerden din adamlarına bütün sınıflarda eşcinselliğin yaygın olduğunu görmekteyiz.

Rusya’da ilk “LGBTİ+ Pride” yürüyüşü 1991 yılında yapılmıştır. Sonraki yürüyüş ise 2006 yılında yapılmak istense de yetkililerden gerekli izinler alınamamış ve hiçbir yerde gerçekleşememiştir. İlerleyen yıllarda bu baskıcı tavır devam etse de en sonunda 2013 yılında gerekli izinler alınarak St. Petersburg’da yürüyüş yapılmaya çalışılmış fakat LGBTİ+ aktivistleri homofobik ve muhafazakar grupların saldırılarına uğramışlardır. Esas olarak LGBTİ+ hareketinin kamuoyunda aktif bir şekilde kendini gösterdiği dönem ise 2011-2013 yılında ortaya çıkan kitlesel protesto eylemleriyle olmuştur  (Yıldırım, 2018, s. 175).

2013 yılında Duma’nın onayladığı ve Putin’in imzaladığı bir yasaya göre eşcinsellik değil ama eşcinselliğin propagandası yasaklanmıştır. Bu yasayla birlikte kamusal alandaki tüm LGBTİ+ eylemleri, etkinlikleri, konuşmaları hatta gökkuşağı bayrağının kullanımı bile eşcinsellik propagandası kabul edilerek yasaklanmıştır. Bu bağlamda topluma baktığımızda Rusya’da kamuoyu araştırmaları yapan bağımsız sivil toplum kuruşu Levada Merkezi’nin 2013’te yaptığı bir araştırmaya göre Rus halkının %87’si yaşadıkları şehirde bir “LGBTİ+ Pride” yürüyüşünün yapılmasına karşı çıkmakta, %85’i eşcinsel evliliğe karşı durmakta, %27’si psikolojik destek almaları gerektiğini düşünmekte, %23’ü eşcinsellerin yalnız kalmaları gerektiğini, %16’sı toplumdan izole edilmelerini ve %5’i ise tasfiye edilmeleri gerektiğini dile getirmektedir. (Times, 2013)

 

  • Eşcinsel Propaganda Yasası

“Çocukları Geleneksel Aile Değerlerinin İnkârını Savunan Bilgilerden Korumak Amaçlı Yasa” olarak geçse de kamuoyunda “Eşcinsel Propaganda Yasası” olarak anılmaktadır. Hala yürürlükte olan bu federal yasa 11 Haziran 2013 tarihinde Devlet Duması’nda oy birliğiyle kabul edilmiş ve 30 Haziran 2013 tarihinde de Putin tarafından yasalaştırılmıştır.  Yasayla birlikte eşcinsellerin damgalanması ve çocukların eşcinsellik hakkında bilgilendirilmesi yasaklanarak alınan bu tedbir kanunlaştırılmıştır. Bu yasanın ilk tasarısında “eşcinsellik” terimi kullanılmış fakat daha sonrasında bunun yerini “geleneksel olmayan cinsel ilişkiler” terimi almıştır (Sputnik, 2013). Söz konusu yasayla; Kremlin ve Ortodoks kilisesinin savunduğu Rus gençlerinin yozlaştırıldığı düşüncesi “geleneksel olmayan cinsel ilişkilerin propagandası” yasaklanarak engellenmeye çalışılmış ve Batı’nın liberalizmine karşılık geleneksel Rus değerlerinin korunması ve de teşvik edilmesi amaçlanmıştır (Press, 2013) Bununla birlikte reşit olmayan lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel bireyler hakkında bilgi verenlere ya da onur yürüyüşleri yapanlara yaptırım olarak ağır para cezaları öngörülmüştür.

Eşcinsel Propaganda Yasası hem Rus halkından hem Rus Ortodoks Kilisesi’nden hem de muhafazakar görüşteki geleneksel bakış açısına sahip insanlara hitap edebilmek adına Kremlin’den destek görse de daha sonrasında birçok tepkiyle karşılaşmıştır. Rusya, Avrupa Konseyi’ne bağlı Rusya’nın da üyesi olduğu Venedik Komisyonu, Birleşmiş Milletler bünyesinde bulunan Çocuk Hakları Komitesi ve Uluslararası Af Örgütü gibi uluslararası ve insan haklarıyla ilintili birçok kurum ve kuruluş tarafından kınanmıştır. Bu yasa sadece insan haklarına aykırı olması yönünden değil homoseksüel bireylere yönelik şiddetin artışına neden olduğu ve yapılan bu şiddeti meşru bir hale getirdiği için de oldukça eleştirilmiştir  (Gallagher & Thorpe, 2014).

 

  • Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) “Eşcinsel Propaganda Yasası” Kararı

Rusya’nın eşcinsellik propagandasını yasaklayan bu yasası AİHM tarafından “düşünce özgürlüğü” ve “ayrımcılıkla mücadele” kapsamında aykırı bulunmuş ve bu yasağın insan haklarına aykırı olduğu belirtilmiştir. Rusya’da yetkili makamların bu yasayı “geleneksel değerleri korumak için ihtiyaç” ve “halk sağlığı” gerekçelerini ortaya koyarak savunsa da AİHM yargıçları bu savunmayı reddetmiştir. Ayrıca yargıçlar eşcinselliğin geleneksel değerleri zedelemeye yönelik bir tehdit oluşturmadığını ve yasanın tamamen insan haklarına aykırı olduğunu belirterek bu yasanın kamu yararını korumak için değil de homofobiden kaynaklı olarak ortaya çıktığını savunmuşlardır. (GL, 2017)

Rusya’da 2013 yılından bu yana yürürlükte olan yasa gereği, reşit olmayanların yanında eşcinsellikten olumlu bir şekilde söz edenler ceza almaktadır. 2017 yılında LGBTİ topluluklarının özgürlüklerini kısıtlayan bu yasaya karşı üç aktivist AİHM’e başvurmuştur. Bu başvuru sonucunda AİHM Rusya’yı aktivistlere 8 bin ila 20 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etmiştir. Verilen kararı Uluslararası Af Örgütü de desteklemiş ve söz konusu homofobik yasayı bir kez daha desteklemiştir. (Welle, 2017)

 

  • Uluslararası Af Örgütü ve “Eşcinsel Propaganda Yasası” Görüşü

İnsan hakları konusunda saygın bir gözlemci grup olan Uluslararası Af Örgütü; Çeçenya’da uzun yıllardır sürmekte olan yargısız infazları belgelemiş ve eşcinsellere karşı yapılan tasfiye iddialarının soruşturulabilmesi ve uluslararası hukuk kurallarının ihlal edildiği gerekçesiyle faillerin yargılanması için Rus hükümetini defalarca ifşa ederek utandırma girişiminde bulunmuştur. Ayrıca Rus hükümetini, söz konusu sorumluların insan haklarını ihlal ettiklerine dair davalar sonucunda cezasız kalmasına göz yumduğu ve ölüm tehditleriyle karşı karşıya kalan Rusya LGBT Ağının lideri Igor Kochetkov gibi birçok aktiviste koruma sağlamadığı için de sık sık kınamıştır. (Loriga, 2020, s. 8)

Uluslararası Af Örgütü öncelikli olarak Rusya’nın Rusya halkını ayrımcılığa karşı korumasını talep etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre devletler, bireylerin din, dil, ırk, cinsiyet veya diğer birçok konuda herhangi bir temelde ayrım gözetmeden yaşayabilmeleri için harekete geçmelidir. Benzer şekilde, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi de herkesin hukuka göre eşit olduğunu bundan dolayı da herkesin ayrımcılığa karşı eşit korunma hakkına sahip olduğunu belirtmekte ve talep etmektedir. Rus hükümeti ise yaptığı homofobik yaklaşımı ve ayrımcılığı “eşcinsel propaganda yasası” altında meşrulaştırmaya çalışsa da demokratik bir toplum olarak azınlık grupların haklarını korumalı ve bu sorumluluğu almak en önemli görevi olmalıdır. Uluslararası Af Örgütü’ne göre devlet LGBT grupların toplanma haklarını kullanmalarına ve herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadan yaşamalarına izin vermeli ve bu gruplar üzerindeki LGBT karşıtı yasaların kaldırılması için adım atmalıdır. Rusya, vatandaşlarını şiddetten koruyarak kendi uluslararası itibarını yeniden inşa etmeli ve küresel topluma LGBT bireylere yönelik ayrımcılığın uluslararası hukuku ve insan haklarına aykırı olduğunu göstermelidir. (Loriga, 2020, s. 9)

 

SONUÇ

Eşcinsellik kökleri eskiye dayanan ve esasen insanın var olduğu andan itibaren ortada olan bir konudur. Dönemlere göre eşcinselliğe bakış açısı farklılık gösterse de çok tanrılı dönemden tek tanrılı döneme geçişle birlikte eşcinsellik de bir tabu olarak algılanmaya başlamıştır. Rusya’nın bu konudaki duruşunu incelediğimizde ise dönem dönem farklı yaklaşımların ortaya çıktığını görüyoruz.

Çarlık Rusya’sına baktığımızda eşcinsellik suç sayılmaktaydı ve birtakım cezai yaptırımlar bulunuyordu. Ekim Devrimi sonrasında ise 1922 yılında çıkarılan Sovyet Ceza Kanunu ile eşcinsellik suç olmaktan çıkarılmış ve 1926 yılındaki düzenlemelerle de yasallığını korumaya devam etmiştir. Kanunla korunarak meşrulaştırılmaya çalışmış olsa da toplum hala eşcinsellere zulmetmekteydi. Stalin’in liderlik koltuğuna geçmesiyle ise totaliter rejimin izleriyle birlikte eşcinsellik tekrar suç haline gelmiştir. Bundan hareketle aslında eşcinselliğe yönelik bakış açısının hâkim olan siyasi rejimlerin karakterleriyle doğrudan ilgili olduğunu ve toplumu yöneten iktidar baskıcı bir duruş sergiledikçe bakış açısının da katılaştığını söyleyebiliriz. İlerleyen yıllarda da Stalin’in bu tutumu liderlere yol göstermiş ve yine baskıcı politikalar izlenmiştir. Günümüze geldiğimizde ise özellikle Putin’in iktidara gelmesiyle birlikte homofobi ve homofobik söylemler kendini göstermiştir. Meşruluğunu milliyetçilik ve din unsurlarına dayandırarak koltuğunu sağlamlaştırmaya çalışan Putin, geleneksel bakış açısına son derece ivme kazandırmış ve izlediği çoğu politikayı da buna dayandırmıştır. Putin; Rus tarihine, gelenekselliğin önemine ve değerlerin korunması gerektiğine her fırsatta vurgu yaparak eşcinselliğin bu değerlere son derece ters olduğunu belirtmekte ve homofobik söylemlerde bulunmaktadır. Bu kapsamda da eşcinsel propagandayı 2013’te yeni bir yasa çıkararak yasaklamıştır. Putin’in bu hamlesiyle birlikte toplumda homofobik tavırlar ve nefret söylemleri de son derece artmış hatta söylem ile kalmamış şiddete kadar dönüşmüş ve epey kötü sonuçlar doğurmuştur.

Rusya’daki bu homofobik bakış açısını insan hakları savunucusu olan birçok uluslararası örgüt ve AİHM kınamıştır. Demokratik bir ülke ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne taraf olan Rusya’nın din, dil, ırk, cinsiyet gibi hiçbir konuda ayrım gözetmemesi gerekirken eşcinsellik karşıtlığı, demokrasi söylemleriyle epey çelişmektedir. İnsan haklarına aykırı olmasına rağmen günümüzde bu ayrımcılığın hala devam etmesi ve LGBTİ bireylerin toplumdan dışlanarak sosyal yaşantılarına devam edememeleri son derece ciddi bir konudur. Hem fiziksel hem psikolojik birçok şiddete maruz kalmalarına rağmen bu şiddetin önlememesi ise içler acısı bir durumdur.

 

 

 

YELİZ KIROĞLU

HAZAL UÇKAN

İSLİM KAPLAN

Rusya Çalışmaları Staj Programı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

Alexander, R. (2018). Soviet Legal and Criminological Debates on the Decriminalization of Homosexuality (1965–75). Slavic Review, 77(1), 30-52.

Alkan, E. (2014, Haziran). Farklı Cinsel Yönelime Sahip Bireylerin Yaşam Doyumu, Stresle Başa Çıkma Stratejileri ve Psikolojik Dayanıklık Düzeylerinin Karşılaştırılması. Yüksek Lisans Tezi.

Almeida, C. F. (2018). Homophobia In The Contemporary Russia: A Queer Postcolonial Approach. Yüksek Lisans Tezi. Tartu.

Alper, U. (2014, Eylül 30). Homofobi Nedir? Türkiye LGBTİ Birliği: https://lgbti.org/homofobi-nedir/ adresinden alındı

Baer, B. J. (2009). Other Russias: Homosexuality and the crisis of post-Soviet identity. Springer.

Bakos, R. F. (1991). Perestroika, glasnost, and international cooperation: A behavior analysis. Behavior and Social Issues, 1(1), 91-100.

Başar, K. (tarih yok). Homofobi: Geniş ve “Daraltılmış” Tanımı. https://www.cetad.org.tr/OnlineNewspaper.aspx?content=7 adresinden alındı

Canşen, E. (2011, Aralık). Sovyetler Birliği’nden Rusya Federasyonu’na Doğru Değişimin Yan Etkileri. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi(24), 79-88.

Dahlburg, J.-T. (1993, Mayıs 29). Russia Revokes Law Punishing Gay Sex : Human rights: Stalin-era law had mandated prison terms of up to five years for males. Homosexuals cheer move. Los Angeles Times: https://www.latimes.com/archives/la-xpm-1993-05-29-mn-41287-story.html adresinden alındı

Ertan, C. (2010). Homofobi: İnternet Gazetelerinde Okuyucu Yorumlarındaki Eşcinsellere Yönelik Tutumlar ve Söylemler. ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar, 2(3), 1-17.

Gallagher, P., & Thorpe, V. (2014, Şubat 1). Shocking footage of anti-gay groups. Independent.ie: https://www.independent.ie/world-news/europe/shocking-footage-of-anti-gay-groups-29971549.html adresinden alındı

GL, K. (2017, Haziran 22). AİHM’den “eşcinsellik propagandası” kararı. Kaos GL: https://kaosgl.org/haber/aihm-karari-ile-rusya-lgbti-aktivistlere-tazminat-odeyecek adresinden alındı

Healey, D. (2001). Homosexual desire in revolutionary Russia: The regulation of sexual and gender dissent. University of Chicago Press.

Khoroshilova, O. (2017, Kasım 7). 1917 Ekim Devrimi: Rusya’da eşcinsellerin kısa süren özgürlüğü. BBC News Türkçe: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41837776 adresinden alındı

Lawyer, C. D. (tarih yok). Criminal Defense Lawyer. https://www.criminaldefenselawyer.com adresinden alındı

Loriga, D. V. (2020). LGBT Rights in Russia: The ‘Gay Propaganda’Law and its Consequences in Chechnya. The Bellarmine Law Society Review, 11(1), 1-14.

Press, A. (2013, Haziran 1330). Russia passes anti-gay-law. The Guardian: https://www.theguardian.com/world/2013/jun/30/russia-passes-anti-gay-law adresinden alındı

Quince, A. (2013, Aralık 4). The history of homosexuality in Russia: from Soviet sex changes to gay gulags. ABC Radio National: https://www.abc.net.au/radionational/programs/rearvision/the-history-of-homosexuality-in-russia/5134412 adresinden alındı

Rustam, A. (2019). New Light On The Prosecution of Soviet Homosexuals Under Brezhnev. Russian History, 46(1), 1-28.

Services, U. C. (1998, Mayıs 8). Resource Information Center: Russia. U.S. Citizenship and Immigration Services: https://www.uscis.gov/archive/resource-information-center-russia-0 adresinden alındı

Shelly, L. (1996). Policing Soviet society: The evolution of state control. London: Routledge.

Sputnik. (2013, Haziran 11). Russian ‘Anti-Gay’ Bill Passes With Overwhelming Majority. Sputnik International: http://en.ria.ru/society/20130611/181618460/Russian-Anti-Gay-Bill-Passes-With-Overwhelming-Majority.html adresinden alındı

Stella, F. (2016). Lesbian lives in Soviet and post-Soviet Russia: Post/socialism and gendered sexualities. Springer.

Taştan, B. (2015, Ocak). SSCB’nin Çöküşü ve Gorbaçov.

Times, T. M. (2013, Mart 12). 87% of Russians Oppose Gay Parades. The Moscow Times: https://www.themoscowtimes.com/archive/87-of-russians-oppose-gay-parades adresinden alındı

Voice, D. (1996, Haziran 14). Dallas Tex. 7(13). (1, Dü.)

Welle, D. (2017, Haziran 20). AİHM’den “eşcinsellik propagandası” kararı. Deutsche Welle: https://www.dw.com/tr/aihmden-eşcinsellik-propagandası-kararı/a-39337261 adresinden alındı

Yıldırım, E. (2018). Sovyet Sonrası Rusya’da Toplumsal Muhalefetin Ekonomi Politiği. Doktora Tezi. Ankara.

Yüksel, Ş., & Yetkin, N. (2013). Eşcinsellik. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği.

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...