South of the Border Belgesel Analizi

Güney Amerika ülkelerinin liderlerini ve bu liderler ile yükselen solun gelişimini, yaşanan siyasi ve sosyal hareketlilikleri inceleyen bir belgesel olan, Oliver Stone’nun yönettiği “South of the Border” 2010 yılında izleyici ile buluşmuştur. Özellikle Hugo Chavez’in Venezuela’da lider olmasıyla gelişen kıta içerisindeki siyasi olayları ve yedi ülkenin liderlerinin bu gelişmelere olan bakış açıları izleyiciye sunulmuştur. Oliver Stone; liderlerle görüşüp merak edilen sorulara yanıt bulmuş, kıtada yaşanan gelişmeleri, liderlerin bu süreçte yaşadıkları deneyimleri bu belgesel yoluyla aktarmıştır. Ancak pek çok noktada yaptığı medya eleştirisi ve Amerika’nın bölge üzerindeki etkisini izleyicilerle paylaşması ile belgeselin tarafsız olmadığı eleştirilerini de beraberinde getirmiştir. Yine de dönemin siyasi havasını, uluslararası ilişkilerin bölgedeki yerini anlayabilmek için yararlı bir kaynak olarak görebiliriz.

Belgesel, ABD ve Avrupa’daki televizyonların ve gazetelerin Güney Amerika ile ilgili yaptıkları haberleri aslında ABD’nin perspektifine göre dünyaya sunulduğunu belirterek başlamaktadır. Sonrasında ilk ülke ve lideri ile Güney Amerika yolculuğuna başlanmış, Venezuela ve Hugo Chavez’in hikâyesi anlatılmıştır. Hugo Chavez ve Venezuela’nın hikâyesi belgeselin büyük bir bölümünü oluşturmuştur. Seçilmiş bir lider olan Chavez’in ve diğer ülke liderlerinin siyasi görüşlerinin uyuşmadığı ABD tarafından “diktatör – terör destekçisi” olarak gösterildiği belirtilmektedir. Hugo Chavez’in 1998’de Venezuela Başkanı seçilmesiyle yaşanan gelişmeler ve mücadelesinin diğer ülkeler için de örnek teşkil ettiği belirtilmiştir. Chavez’in yolsuzluğa ve iktisadi eşitsizliğe karşı çıkarak başladığı bu yolda 2002’de kendisine karşı yapılan askeri darbe girişimi, Chavez dönemi anlatılırken önemli bir yer tutmaktadır. Bu darbenin medyadaki etkisi büyük olmuştur ve kurgulanmış görüntüler ile protestolarda yaşanan katliamın Chavez tarafından verilen bir emir olduğu söylenmiştir. Ancak belgesele göre bu bir manipülasyondur ve medya darbeyi meşrulaştırmayı hedeflemiştir. ABD’nin bu darbedeki rolü ve etkinliği ise tartışma konusu olmuştur. Chavez, ABD’nin bu girişimde rolü olduğunu ve planın içerisinde olduğunu iddia etmiştir. Girişim başarısız olmuş ve Chavez liderliğine devam etmiştir ancak yine de Venezuela’da sular durulmamıştır. PDVSA (Venezuelalı devlet petrol ve doğalgaz şirketi) greviyle ülkede ekonomik durgunluk başlamış; Venezuela petrol endüstrisi felç olmuştur. Buna karşılık Küba, Venezuela için doktor göndermiş ve karşılığında ucuz petrol alarak durumu iyileştirmeye çalışmıştır. Chavez bu sorunu PDVSA’yı kamulaştırarak çözmüştür. Belgesele göre bu hareketle ekonomi büyümüştü, yoksulluk azalmıştır. 

Oliver Stone, Hugo Chavez’in Venezuela’sından ayrılarak bir sonraki durağı olan Bolivya ve Evo Morales ile Güney Amerika yolculuğuna devam etmiştir. Evo Morales de Güney Amerikalı solcu liderler dalgasının bir örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kendisi yerli halktan başkan olan ilk kişidir. Morales de Chavez gibi ABD’den bağımsız kendi kaynaklarına sahip çıkan bir devlet anlayışını benimsemektedir. ABD’nin Güney Amerika’daki uyuşturucuyla mücadele çalışmalarını ise ülkelerinde denetim kurmanın bir bahanesi olarak gördüğünü belirtmiştir. Belgeselin bir sonraki durağı ise Arjantin’dir. Arjantin’den, 2001 ekonomik krizine kadar 50 yıl boyunca IMF, Dünya Bankası ve ABD Hazine Bakanlığı’nın dediklerini uygulamış bir ülke olarak bahsedilmektedir. Ekonomik kriz sonrasında Néstor Kirchner liderliğinde olan Arjantin böylece IMF’ye karşı koymuş ve IMF’nin krize yönelik çözüm önerisi olarak sunduğu serbest ticaret politikasını reddetmiştir. Néstor Kirchner’ın Bush’a karşı aldığı kararlar ve önerilen politikanın reddi önemli bir gündem oluşturmuştur.

Oliver Stone, Arjantin’den sonra Paraguay ile izleyicilere Güney Amerika’nın siyasi ve sosyal yaşamını yansıtmaya devam etmiştir. Paraguay başkanı Fernando Lugo ile birlikte Paraguay’da da yaşanan iktidar değişimi son 10 yılda Latin Amerika’da yaşanan gelişmeler ışığında değerlendirilmiş ve bunun coğrafyada yeni bir düşünme biçiminin başladığına dair ortaya çıkan inanç gündeme getirilmiştir. Coğrafyadaki toplumsal hareketlerin bu değişimlerde olan etkisinin öneminden bahsedilmiştir. O dönemde yeni bir iktidar değişimi yaşamış olan Brezilya da belgeselde bahsi geçen ülkelerden bir diğeridir. Lula da Silva ile yapılan röportajda Silva, Güney Amerika ekonomisinin, hukukunun bir gün bölgesel bir entegrasyon ile birleşeceğine olan inancından bahsetmektedir. Belgeseldeki son ülkeler ise Ekvador ve Küba’dır. Ekvador başkanı Rafael Correa Ekvador’da bulunan Amerikan üssünü kaldırmak istediğini ancak ABD’nin bunu kabul etmediğini anlatmıştır. Correa ayrıca Güney Amerika’da Chavez’in etkisinin önemini ve onun mücadelesinin diğer ülkeler için bir örnek teşkil ettiğinden de bahsetmiştir. Son olarak Küba devlet başkanı Raúl Castro ile Küba devrimi ve güncel tarihte yaşanan siyasi hareketliliklerin üzerine bir sohbet edilmiştir. 

Belgeselde Güney Amerikalı solcu liderler arasında benzer anlayışlar ve benzer tepkileri rahatlıkla görebilmekteyiz. Medyaya olan güvensizlik, IMF’ye olan karşıtlık ve iç işlerine diğer ülkeler tarafından dâhil olma girişimlerine karşı olan hassaslık hepsinde görülmektedir. Yönetmen son bölümde ABD’nin Chavez’e olan tavrının sebebini ABD’nin sahip olduğu sistemine karşı oluşturduğu tehlike olarak görmektedir. Belgesel biterken Obama yeni Amerikan başkanı olarak tarih sahnesine çıkmaktadır. Yeni başkan ile birlikte Güney Amerika ülkelerinin ABD ile olan ilişkileri için de yeni bir başlangıç umudu gözlenmektedir. Obama, Bush’a göre daha ılımlı bir politika yürütmüş, liderler ile görüşmüştür. Bununla birlikte ABD medyasının bu görüşmelere karşı olan hoşnutsuzluğuna da yer verilmiştir. Ülkeler ise bölge liderleri toplantısında ABD’ye karşı birlik olmuştur ve Küba’nın eksikliğini kabul etmeyeceklerini dile getirmişlerdir. Belgesel kısa dönemli bir zamana ışık tuttuğu için dönemi anlamak ve liderlerin düşüncelerini kendi perspektiflerinden öğrenebilmek için faydalı bir kaynak olarak görülebilir.

Evrim Dilhan YİĞİT

Latin Amerika Staj Programı

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...