ASAGEM sosyal yardım yapan kamu kurum ve kuruluşlarından yardım alanların yardıma ve yardım sağlayan kamu gücüne ilişkin duygu ve düşüncelerini belirlemek, uygulamadaki sorunları ortaya çıkarmak ve çözüm önerileri geliştirmek amacıyla “Sosyal Yardım Algısı ve Yoksulluk Kültürü Araştırması” yaptı. Araştırmada 30 ilde 18 yaş üstü 2 yıldan fazla süredir kamusal sosyal yardımlardan yararlanan 2 bin 32 hane referans alındı.
Neredeyse her seçimden önce iktidar partilerini suçlama amacıyla kullanılan sosyal yardımların arttırılması yaftalarının etkilerini gösteren bu araştırma kitaplaştırıldı. Bir siyasi partiye oy verenleri bidon kafalı diyerek hakaret edenler diğer partilere oy verenleri nedense görmemezlikten gelmişlerdir. Bunun temel nedeni ise yerel yönetimlerin ve merkezi yönetime bağlı kamu kuruluşlarının halka dağıttıkları yardımların seçim zamanlarında artmasını görmeleridir. Onlara göre halk pragmatik düşünmekte ve bana kim yardım ederse ona oy veririm demektedir. Bunun yanı sıra göbeğini kaşıyan adam ve dağdaki çobanla benim oyum bir olmamalı diyenler sadece kendileri halktan yukarılarda görmektedirler. Kendilerini daha bilgili, alim, her şeyin farkında görenlerin yakalandığı hastalık hiç şüphesiz büyüklüktür. Halkı bilgisiz, cahil ve en daha da önemlisi kendilerinden aşağı görenler buna benzer yaftaları her zaman yapmışlardır. Elit sistemin düşünce sistemine göre davranan ve düşünen bu insanlar kendi acizliklerinin ve halktan kopuşlarının farkında değillerdir. Bir köşe yazarının ifade ettiği gibi hiçbir zaman halkın içine çıkmamış, onlarla oturup konuşmamış ve dar gelirlilerin yaşadıkları yerlere uğramamış kişiler tabi ki bu kadar insanın belirli bir partiye oy verdiğini anlayamazlar.
Araştırma sonuçları aşağıda özetlenmiştir:[1]
Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğünce (ASAGEM) sosyal yardım algısı konusunda yapılan araştırmaya göre, yardım alanların yüzde 89,2’si çocuklarının hayatlarını yardım alarak sürdürmelerini istemiyor; yüzde 88,2’si ise çocuklarını sosyal yardımlarla büyütmekten mutlu değil.
Araştırma sonuçlarına göre yardım alanların en büyük grubunu yüzde 27,4 ile 36-45 yaş aralığındaki kişiler oluştururken, sosyal yardım alan kişilerin yüzde 62,7’si kadın, yüzde 37,3’ü ise erkek.
Yardım alanların yarıya yakını okuryazar değilken, yüzde 41,8’ini ilkokul mezunları oluşturuyor. Yardım alanların medeni durumuna bakıldığında, evliler yüzde 61,3, dul ya da eşi ölmüş olanlar yüzde 28,1, boşanmış olanlar yüzde 5,3, bekâr olanlar ise yüzde 4.1. Bunun yanı sıra yine aynı şekilde yardım alan ailelerin yüzde 90’ının bir mesleği bulunmazken, yüzde 86.6’sı herhangi bir işte çalışmıyor. Çalışanların 4’te biri özel sektörde işçiyken, beşte biri mevsimlik işçi olarak istihdamda yer alıyor. Yardım alan ailelerin yüzde 70,9’unun ortalama aylık geliri 300 TL veya daha azken, yüzde 24,2’sinin aylık gelirinin 300-600 TL arasında veya daha düşük olduğu görülüyor. Aylık geliri 900 TL’den fazla olanların oranı ise sadece 3,5. Bu durum sosyal yardım alan ailelerin aylık gelirinin açlık sınırının altında kaldığını gösteriyor.
Vatandaşlar sosyal yardıma ihtiyaç duymamak için ellerinden gelen çabayı göstermelidirler” diyenler yüzde 89,7 iken, yüzde 73,8’i bir iş bulursa sosyal yardım almayı bırakacağını ifade ediyor. Sosyal yardım alanların yüzde 84,9’u devletin ihtiyacı olan vatandaşlara sosyal yardımda bulunması ve bunun için diğer harcamaları kısması gerektiğini belirtirken, yüzde 81,5’i ise “daha fazla ihtiyacı olanlar varsa bana değil o kişiye yardım edilsin” görüşüne katılıyor.
Yardım alanların yüzde 79,8’i sosyal yardımlar karşılığında seçimlerde oylarını belli bir partiye veya adaya vermek zorunluluğu duymadıklarını belirtiyor. Yardım kurumu görevlilerinin yardımları adil dağıttığına inananların oranı yüzde 61,4 iken, yüzde 36’sı yardımların adil dağıtılmadığını düşünüyor. Sosyal yardım alanların yüzde 93,3’ü yardımlardan memnun olduklarını ifade ediyor.
Faydalanılan yardım türlerinde ilk sırayı aile yardımları alırken, bunu eğitim ve sağlık yardımları izliyor. Sosyal yardımların kesilmesini durumunda bundan çok fazla etkileneceğini ve hayatının çekilmez bir hal alacağını düşünenlerin oranı ise yüzde 74.1’i buluyor.
Araştırma sonuçlarından çıkarılacak sonuçlar ise şu şekilde sıralanabilir:
1. Yardım alan insanların büyük bir kısmı içinde bulundukları durumu kabul etmiyorlar ve eğer fırsat verilirse çalışacaklarını beyan ediyorlar. Aynı şekilde her ailenin birincil amaçlarından biri olan çocuklarına düzgün bir gelecek sağlama araştırma sonuçlarına göre yardım alan ailelerde de mevcut. Özellikle kalıplaşmış bir düşünce olan yoksulluğu kabul etmişler veya çalışmak istemiyorlar gibi yakıştırmaların ne kadar yanlış ve geçersiz olduğu araştırma ile gözler önüne serilmektedir.
2. Bazı kesimler tarafından iddia edildiği gibi yardım alanlar zengin veya ihtiyaç sahibi olmayan insanlarda değil tersine eğitim seviyeleri düşük işsizlerden oluşmaktadır. Bunun yanı sıra kadınların erkeklerden daha fazla yardım alması erkeklik onuru veya gururu ile açıklanabilir. Kadınların iş bulma konusunda daha az şansları olmaları onları yardım alamaya iten diğer bir etken olabilmektedir. İhtiyaç sahiplerinin büyük çoğunluğunun 300-600 TL arasında aylık geliri olmaları bu kişilerin yardımlar olmadan açlık ile baş başa kalabilmelerini göstermektedir.
3. Günümüzde artık unutuldu dese de önce daha kötü olanlar kıstasının hiçte düşünüldüğü gibi mazide kalmadığı görülmektedir. Her ne kadar ihtiyaç sahipleri durumlarının kötü olduğunu ve yardımsız yaşayamayacaklarını belirtseler de kendilerinden daha güç durumda olanlara öncelik verilmesini istemektedirler. İnsanlığın geldiği durum çoğu kişi de korku uyandırırken Anadolu’nun tarihsel özelliklerini hala koruduğu sevinç uyandırmaktadır.
4. Bu yazının asıl önemli vurgu noktası olan sosyal yardımlarım siyasi tercihleri değiştiriyor iddiasını büyük bir çoğunluk ile araştırma çürütmektedir. Görüldüğü üzere ihtiyaç sahibi olsalar da, eğitim düzeyleri düşük olsa da ve işsiz olsalar da insanlarımız oylarını yardımlara göre belirlememektedir. Siyasi suçlamaları adet haline getirmiş elit tabaka insanlarının halkı bidon kafalı, göbeğini kaşıyan adam ve dağdaki çoban gibi hakaretlerle suçlamalarına karşılık araştırma sonucuna göre yardım alanlar gururlu, onurlu ve kararlıdırlar. Özellikle seçimlerden sonra Tunceli’de ortaya çıkan manzara bunun en temel göstergesi olmasına rağmen yine de bazı insanlar görmemezlikten gelme yolunu tercih etmektedirler.
Kısa vadede yardımlar ihtiyaç sahiplerinin mağduriyetini azaltsa da uzun vadeli bir çözüm değildir. En kesin çözüm bu insanların alınlarının teriyle para kazabilecekleri iş olanaklarının sağlanmasıdır. İnsanlarımızın devlette olsa bile başkasının eline muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak birinci öncelikli sosyal amaç olmalıdır. Sosyal devlet ilkelerine uygun yapılan bu çalışmalar siyasi rant ve yıpratma için ihmal edilmemelidir. Belirli bir kesim tarafından yapılan hakaretleri ise toplum kendi içinde cezalandıracaktır.
Hakan UZUN
Gazi Üniversitesi
İşletme Bölümü Yüksek Lisans
{jcomments on}
[1] http://www.netgazete.com/News/721047/sosyal_yardimlar_vatandasin_oyunu_etkilemiyor.aspx