Türk Ceza Kanununun (TCK) 62. maddesinde düzenlenen ve “kravat indirimi” olarak da bilinen takdiri indirim nedenleri, 12 Mayıs 2022’de yürürlüğe giren 7406 sayılı Kanun ile kısıtlandı. Buna göre artık sanığın “duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışları”, takdiri indirim incelemesinde dikkate alınmayacak.
Belirtmek gerekir ki takdiri indirimin yukarıda anılan kötü şöhreti, aslında uygulamadaki problemlerden kaynaklanmaktadır. Zira kanun koyucu, oldukça kazuistik bir perspektif benimseyerek, sanığın cezasına hangi hâllerde takdiri indirim uygulanacağını detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. Buna göre sanığın “geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları ve cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri” hâkimin takdiri indirim yoluna başvurup başvurmayacağı açısından belirleyici olacaktır. Hatta Yargıtay da, hâlâ uygulama alanı bulan 7 Haziran 1976 tarihli ve 3-4 sayılı içtihadı birleştirme kararında, bu ölçütlerin sınırlı sayıda (numerus clausus) olmadığına vurgu yaparak hâkime pozitif hukukun ötesine geçen bir takdir yetkisi de tanımıştır. Böylece sanığın yargılama düzenini bozmaması, usul kurallarının eksiksiz uygulanması ve tarafların maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkı sunması gibi kazanımların elde edilmesi amaçlanmıştır.
Ne var ki son yıllarda, takdiri indirimin kıyafet, nezaket ve saygı gibi şeklî bazı ölçütlere indirgendiği ve özellikle nitelikli cinsel saldırı ve kasten öldürme suçlarına ilişkin yargılamalara gölge düşürdüğü görülmektedir. Henüz bugün Bursa’da Nuray Erdem’i öldüren sanık Yusuf Akkoyun’un cezasına bu indirim türü uygulanmış, sanık, müebbet hapis yerine 25 yıl hapis ile cezalandırılmıştır (Birgün, 2022). Yine geçtiğimiz hafta, hamile olan Sadife Yüzer’i pompalı tüfek ile öldüren sanık Ali Rıza Yüzer’in cezasına uygulanan takdiri indirim hükmü, istinaf mahkemesi tarafından aynen kabul edilmiştir (Cumhuriyet, 2022). Geçmişteki pek çok örnek de takdiri indirimin kapsamı konusundaki tereddütlerin derinleşmesine neden olmuştur.
7406 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin, takdiri indirimin uygulamadaki karşılığına anlamlı bir katkı sunup sunmayacağı tartışmalıdır. Zira kanun koyucunun maddede yer verdiği ölçütler, temelde her suçun fail yönünden kendine özgü bazı özellikler taşıyacağı, başka bir deyişle her cezanın bireyselleştirilmesi gerektiği fikrine dayanmaktadır (Turhan, 2022). Hâl böyle olunca, hâkimin de takdiri indirime ilişkin değerlendirmesini yaparken bir an için sanığın anonimliğini göz ardı etmesi ve sanığa sosyolojik bir perspektiften bakması gerekecektir. Ne var ki değişiklik, bu açık gerekliliği tekrarlamaktan öteye gitmemektedir. Hâkim zaten takdiri indirim koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğini incelerken sanığın duruşmadaki şeklî davranışlarına bakmayacak, sadece üzerine atılı suça ilişkin pişmanlık emaresi taşıyıp taşımadığını tartışmakla yetinecektir. Dolayısıyla takdiri indirimin özünde, bu değişikliğin yasaklamayı vaat ettiği ölçüt bulunmamaktadır.
Peki, bu değişikliğin getirdiği hiçbir yenilik yok mudur? Aslında, yukarıda tartıştığımız ifadeden sonra, maddeye “gerekçeleriyle” sözcüğü de eklenmiş, böylece takdiri indirimin neden yapılıp yapılmadığının gerekçeli kararlarda açıklanması zorunlu hâle getirilmiştir. Anayasa Mahkemesinin Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı ile birlikte tartıştığı gerekçeli karar hakkının maddeye entegre edilmesi sevindirici olup, en azından maddeden kaynaklanan ihlallerin sayısında önemli bir azalma meydana gelmesi beklenebilecektir.
Yine de görünen o ki kanun koyucu, yaptığı değişiklik ile yukarıda sunulan tartışmalı örneklere ilişkin kısıtlayıcı bir kaygı ile hareket etmiş, “kravat indirimine” en azından şeklî bağlamda engel olmayı amaçlamıştır. Fakat zaten takdiri indirim probleminin temelinde, kanunun lafzı değil, bu kanunun uygulaması bulunmaktadır. Kanunlara bu tür palyatif müdahalelerde bulunmak yerine uygulamanın çoğulcu, hak temelli ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir bağlamdan beslenmesinin sağlanması, yargılama kalitesini kendiliğinden arttıracaktır. Zira şunu hiçbir zaman göz ardı etmemek gerekir: Pozitif hukukun amacı, kamuoyundaki tartışmalarda resesyon yaratmak veya kamu vicdanını rahatlatmak değil, özel ve kamusal yaşam içinde uyulması gereken temel kuralları açık ve tutarlı bir şekilde ortaya koymaktır. Yargılamalar ise bu kuralların yukarıda sözü edilen sosyolojik perspektifin süzgecinden geçmesini ve pozitif hukukun transdisipliner bir alana taşınmasını, böylece temel hak ve özgürlüklerin kuramsal temellerine pratik düzeyde temas edilmesini sağlamalıdır.
Umutcan TARCAN
Kaynakça
Birgün (2022). “Nuray Erdem’i öldüren Yusuf Akkoyun isimli erkeğe ‘iyi hal indirimi’ ve erteleme.” https://www.birgun.net/haber/nuray-erdem-i-olduren-yusuf-akkoyun-isimli-erkege-iyi-hal-indirimi-ve-erteleme-394713 (Erişim Tarihi: 7 Temmuz 2022).
Cumhuriyet (2022). “Mahkemeden skandal karar: 6 aylık hamile eşini öldürdü, ‘İyi hal’ indirimi aldı!” https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/mahkemeden-skandal-karar-6-aylik-hamile-esini-oldurdu-iyi-hal-indirimi-aldi-1945271 (Erişim Tarihi: 7 Temmuz 2022).
Turhan, Engin (2022). ““İyi hal” indirimi tartışmaları üzerine.” T24. https://t24.com.tr/yazarlar/engin-turhan/iyi-hal-indirimi-tartismalari-uzerine,35286 (Erişim Tarihi: 5 Temmuz 2022).