22 Mayıs’ta Kıbrıs’ın Rum tarafında yapılacak olan seçimler, Kıbrıs sorununun kaderini de belirleyecek önemde.
Türkiye’de 12 Haziran Pazar günü yapılacak seçimlerden sonra, Haziranın son haftalarında hükümetin kurulmasının ardından Kıbrıs Sorununa çözüm müzakereleri iyice ciddileşecek ve Temmuzun ilk haftasında Cenevre’de Eroğlu, Hristofyas ve Ban Ki Moon arasında Üçlü bir görüşme yapılacak.
BM’nin planına göre, Üçlü görüşmeler zincirinin sonunda da Beşli Konferans yapılacak ve Kıbrıs sorununa son nokta konacak. BM 1 Temmuz 2012’den evvel bu son noktayı koyabilmenin çalışmasını şimdiden başlattı.
Başlattı başlatmasına da, gelecek hafta Rum tarafından yapılacak seçimlerde alacağı yenilgiden sonra Hristofyas’ı bulabilirse masaya oturtacak.
Seçimlerden sonra Hristofyas, 1 Temmuz 2012’ye kadar, aynen bir dönemin çok ünlü dizisi “KAÇAK”ta, doktorun polisten devamlı kaçtığı gibi, müzakerelerden, Üçlü görüşmelerden ve Beşli Konferanstan kaçacak. Kaçamazsa da katılmamak için her tür bahaneyi uyduracak veya yaratacak.
Hristofyas’ın 2008 yılında Cumhurbaşkanı adaylığı sırasında ortaya koyduğu tezlerinin tümü de iflas etti. Müzakerelerde hiçbir başarı gösteremedi ve Kıbrıs Rum halkı da artık arkasında değil.
İktidar koltuğu çok tatlıdır.
Hristofyas önceleri “Kıbrıs Sorununu 2013’e kadar çözemezsem aday olmayacağım” diyordu ama bu sözlerinin altından çok sular aktı.
Şimdilerde “Bu dönemde Kıbrıslı Türklerin ve Türkiye’nin olumsuz tutumlarından dolayı Kıbrıs Sorununu çözemedim ama ikinci dönemimde kesin çözeceğim” fikrini ufak ufak üstü kapalı olarak ortaya atmaya başladı.
Bütün ümidi de, 1 Temmuz – 31 Aralık 2012 tarihleri arasında Avrupa Birliği Dönem Başkanlığında, Don Kişot’un eşek üstüne elde kılıç, Rüzgar değirmenlerine saldırması misali Türkiye’ye saldırıp puan toplamak ve aldığı sahte rüzgarlarla 2013 Şubatında tekrar adaylığını koymak ve kazanmak.
Sonrası Allah Kerim.
Hristofyas’ın planı bu ama görünen bu değil.
Başta Başpiskopos II. Hrisostomos olmak üzere DIKO, KS EDEK, EVRO.KO ile Çevreciler ve Ekologlar Hristofyas’ın müzakerelerdeki stratejisine ve politikasına karşı çıkarlarken şimdi buna Nikos Anastasiades’in Başkanı olduğu DISY’de eklendi.
Meclisteki ve Hükümetteki ortağı DIKO bile son bir yıldır Hristofyas’ın arkasında değil ve DIKO Başkanı Markos Karoyan her fırsatta Hristofyas’ı acımasızca eleştiriyor.
Bunların arasında en ılımlı olarak tanımlanabilecek ve Kıbrıslı Türklerle ilişkileri diğerlerine kıyasla daha iyi olan DISY bile oy uğruna belli ki zıvanadan çıkmış.
DISY Başkanı Nikos Anastasiades “Ben dönüşümlü Başkanlığı kabul ettim ama 2004 Annan Planında belirtileni kabul ettim, Hristofyas’ın şimdilerde önerdiğini değil” diyerek Hristofyas’ı tamamen yalnız bıraktı Rum kamuoyu karşısında.
Hristofyas için artık yukarısı bıyık altı sakal.
Müzakerelerde ne geriye adım atabilir ne de önerilerini geri çekebilir. Kuyruğu iyice sıkıştı, kendi de iyice kapana girdi. Üstelik bu kapanda kapı da yok.
Zaten Başpiskopos II. Hrisosotomos “AB’ye girmek için yalanlar söyledik, AB’yi kandırdık” diyerek Avrupa ve dünya Kamuoyunda Kıbrıslı Rumları küçük düşürmüştü, birde buna Hristofyas’ın “Daha evvelki ileriye dönük önerilerimi geri çekiyorum” kararı eklenirse, BM derhal müzakereleri sonlandırır ve pılını pırtısını toplayıp adadan çekilir. Giderken de “Ne haliniz varsa görün” der.
Zaten gidişatın da bundan pek farkı yok. Ada hızla bölünmeye doğru gidiyor. Rumların katkıları ile bu süreç, seçimlerden sonra iyice hız kazanacak.
Prof.Dr.Ata Atun