Schengen Anlaşması ve Schengen Alanı

Almanya, Fransa, İspanya, Portekiz, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda’dan oluşan yedi AB üyesi ülke arasındaki sınırlarda (iç sınırlarda) uygulanan kontrollerin sona erdirilmesine ilişkin düzenlemelerin yer aldığı Schengen Uygulama Anlaşması 26 Mart 1995 tarihinde yürürlüğe girmiştir.[1]

Schengen Anlaşması, Saarbücken Anlaşması’na dayanır.  Almanya-Fransa arasındaki sınırındaki kontrol noktalarını geçişte kamyon sürücülerinin 1984 yılında gerçekleştirdikleri protesto gösterileri üzerine 13 Temmuz 1984 tarihinde Batı Almanya Başbakanı H. Kohl ile Fransa Devlet Başkanı F. Mitterrand, iki ülkenin ortak sınırlarında seyahat edenlere uygulanan kontrollerin aşamalı olarak kaldırılmasına ilişkin Saarbücken Anlaşması’nı imzalamışlardır. AKÇT’de olduğu gibi bu girişime Benelüx ülkelerinin de katılımıyla 14 Haziran 1985 tarihinde Lüksemburg’un Schengen kentinde bugünkü anlaşmanın esasını oluşturan ve 33 maddeden oluşan Schengen Sözleşmesi imzalanarak ortak sınırlardaki kontrollerin azaltılması kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin uygulanmasına ilişkin ilk anlaşma, 19 Haziran 1990 tarihinde imzalanmıştır.

Schengen Anlaşması’nın ikincisi ise Moselle Nehri’nde Prenses Marie-Astrid adlı gemide 1990’da imzalanmıştır. Schengen  Anlaşması’nın  yürürlüğe  girmesi   ancak beş  yıl sonra mümkün olabilmiştir.

1985’te imzalanıp 1990’da yürürlüğe giren Schengen Anlaşması’na, Fransa, Batı Almanya  ve Benelüks’ten sonra ilk olarak İtalya katılmıştır.

1992’de Schengen Anlaşması’na Portekiz ve İspanya da dahil olmuştur. Böylelikle AET’ye üye 8 ülke arasında sınır ve gümrük güvenlik kontrolleri ortadan kalkmıştır.

1992’de Yunanistan, 1995’te Avusturya, 1996’da İzlanda, Norveç, Finlandiya, Danimarka ve İsveç, 2004’te ise; Slovakya, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta, 2004’ün sonlarında İsviçre ve daha sonra 2007’de Birliğe üye olan Bulgaristan ve Romanya, Schengen Anlaşması’nı imzalamıştır. İsviçre ve Norveç, AB üyesi olmadıkları halde Schengen Alanı’na dahildir. AB üyesi İrlanda ve İngiltere Schengen Alanı dışındadır. Danimarka’nın Grönland ve Faroe Adaları, Fransa’nın tüm denizaşırı toprakları , Hollanda’nın Aruba, Curaçao, Saint Marter, Carabbean Hollandası, Norveç’in Svalbard, İspanya’nın Ceuta ve Meilla kentleri alan dışındadır.[2]

1993’den itibaren  üçüncü  ülkelere  karşı  tek  bir  vize  uygulanması fikri  de  üye  ülkeler tarafından kabul edilmiştir.

Antlaşma; polis ve sıcak  takip  konusunda  ülkelerarası  işbirliği, polis  teşkilatları  arasında haberleşmeyi  sağlayacak  bilgi  ağının  kurulmasını  (SIS)  ve  hatta  bir  ülkenin  diğerinde soruşturma yapabilme olanağını getirmiş,  özellikle bu sonuncu husus, pek çok eleştiriye yol açmıştır. Bu anlaşma  çerçevesinde,  Schengen  Polis  Gümrük  Çalışma Grubu  faaliyetlerini sürdürmektedir ve bunlara ek olarak;

  Uyuşturucu ile Mücadele Avrupa Komitesi,

  Gümrük İşbirliği Konseyi’nin farklı Daimi Çalışma Grupları,

  Mafya ve Diğer Organize Suçlarla Mücadele Çalışma Grubu,

  SIS (Schengen Bilgi Sistemi) bulunmaktadır.

 

Schengen çerçevesinde bir ön tedbir olarak, “Schengen Haberleşme Sistemi” (Schengen Information System – SIS) kurulmuştur. Schengen Haberleşme Sistemi, Schengen alanında önleyici maksatlı sınır kontrolüne yarayan bir ortak haberleşme sistemidir. SIS daha sonra, Avrupa Birliği bünyesinde serbest dolaşım çerçevesinde tüm Avrupa Birliği üye ülkelerinin hizmetinde olacaktır. Bu sistemde bilgiler iki temel üzerinde işlem görür; biri milli (N.SIS), diğeri merkez (C.SIS) kayıtlarıdır ve ilgili ülkeler arasında 24 saat gerekli bilgi alışverişini sağlamaya yöneliktir.

Schengen Anlaşması ve Sözleşmesi, Schengen Yönetim Kurulunca kabul edilen deklarasyonlar ve kararlarla birlikte Schengen müktesebatını oluşturur. Amsterdam Antlaşması taslağının hazırlandığı aşamada, tek pazarın hedeflerinden biri olan kişilerin serbest dolaşımı ile ilgili olması nedeniyle Schengen müktesebatının, Maastricht Antlaşması kapsamına alınması fikri ilk kez gündeme gelmiştir. Sonuç olarak Amsterdam Antlaşması’yla Schengen müktesebatı, yeni oluşturulan özgürlük, güvenlik ve adalet alanı kapsamına alınmıştır. Schengen sistemine göre hükümetlerarası işbirliğinin yönetiminden sorumlu Sekreterya, AB Konseyi Genel Sekreterliği’ne entegre edilmiştir.

Amsterdam Antlaşması ile AB müktesebatının bir parçası olan Schengen müktesebatına aday ülkelerin uyum sağlaması gerekmektedir. Aday ülkelerin İngiltere ve İrlanda gibi Schengen dışında kalma imkanı bulunmamaktadır. Her aday ülke Schengen Uygulama Faaliyet Planı hazırlayarak Birliğe sunmaktadır. Bu çerçevede sınır kontrolleri, sınır güvenliği, vize, iltica ve göç konularında Birliğe uyum çalışmaları yürütülmektedir. Schengen alanı kapsamında yer alan üye ülkelerin kendi aralarında daha sıkı işbirliği geliştirmelerine de sistem çerçevesinde izin verilmektedir.

Schengen Anlaşmaları’nın temel hedefi, öncelikle sınır kapıları ve gümrüklerdeki kontrolleri kaldırmaktır. Ancak Schengen Anlaşması’nın nihai hedefi, kuşkusuz, Avrupa Birliği’nin politik ve fiziksel entegrasyonunu sağlamaktır.[3]

Var olduğundan beridir tartışılan Schengen Anlaşması’nı, Birliğe üye olmalarına rağmen, İngiltere ve İrlanda imzalamamıştır. Bu ülkere göre söz konusu anlaşma, “gizli göç” tehdidini arttırmakta ve ülke bütünlüğünü “kısmen de olsa” bozmaktadır. Anlaşmayı imzalamayan İngiltere ve İrlanda’nın aksine Birliğe üye olmayan İsviçre, Liechtenstein, Norveç ve İzlanda’nın Schengen Anlaşması’nı imzalaması da oldukça dikkat çekicidir.

“Schengen vizesi” olarak da bilinen, aslında “Avrupa vizesi” anlamına gelen böylesi bir anlaşma ile, AB vatandaşları, istedikleri “Schengen ülkesinde” 3 ay boyunca, “vizesiz” kalabileceklerdir. Eğer gittikleri ülkenin vatandaşı olmak isterlerse, bulunduğu en yakın bölgeye vatandaşlık başvurusunda bulunmaları gerekir.

“Önü açık bir süreç” içinde eğer AB’ye üye olursa Türkiye de, Schengen Anlaşması’nı imzalayacaktır. Ancak bu Anlaşma’nın imzalanması için de, AB ülkelerinin, referandum yapması kaçınılmazdır. Tabi öncelikle AB ülkelerinin Türkiye’yi üyeliğe kabul etmeleri gerekir.[4]

Schengen Bilgi Sistemi

Schengen Uygulama Anlaşması’nın IV. Nolu başlığı altında düzenlenen bu sistem Schengen Bölgesi’nde değişik sebeplerle aranan kişi ya da eşyalara ilişkin bilgilerin ve ele geçirilmesi durumunda yapılması gereken eylemle ilgili bilgilerin yer aldığı bir bilgi üssüdür. Belli bilgilerin yüklendiği sistem, bu doğrultuda gerçekleştirilecek uygulama ile kamu düzeni ve güvenliğinin korunmasına yardımcı olmaktır. Schengen’in bir anlamda temelini oluşturan Schengen Bilgi Sistemi, polis otoriteleri arsında mevcut bilgi merkezlerinin birbirine bağlanmasıyla oluşturulan bir sistem değildir. Merkezi Strasburg’da bulunan ana terminal ile üye devletlerin her birinde ayrı ayrı bulunan ve ana terminalle on-line bağlantıların bulunduğu uluslararası bir kayıt ve bilgi merkezidir. Sistemde kişi ve eşyalara ilişkin bilgilere yer verilebilmektedir. Anlaşmanın 94. maddesinde kişilere ilişkin bilgilerin, aşağıda belirtileceklerle yeterli olması öngörülmüştür. Bunlar ad ve soyad, belirgin fiziki görünüm,  ikinci önadın bulunması durumunda bu ismin ilk harfi, doğum yeri ve tarihi, cinsiyet, tabiiyet, söz konusu kişinin silahlı olup olmadığı, ismi kaydedilen kişinin tehlikeli olup olmadığı, kayıt sebebi, ele geçirilmesi durumunda yapılması gerekli işlemlerdir.

İşleyişi ve kaydedilecek bilgilere ilişkin açıklamaların belirtildiği Schengen Bilgi Sistemi’ne yönelik en önemli eleştiri, kişisel bilgilerin güvenliği konusunda anlaşmanın düzenleme içermemesidir. Fakat 119 ve 120’nci maddelerde kişisel bilgilerin korunmasına ilişkin düzenlemeler vardır. Sistemde kullanılacak bilgiler, milli güvenlik otoritelerince belirleneceğinden, hangi bilgilerin sisteme aktarılacağına milli yetkililerin karar vermesi öngörülmüştür. Sistem, merkezi Lyon’da bulanan İNTERPOL ile bağlantılıdır.

Schengen Anlaşması’nın Geleceği Hakkındaki Tartışmalar

Birlik üyesi olan ve olmayan 25 Avrupa ülkesi arasında sınırları kaldıran Schengen Antlaşması’nın geleceği Kuzey Afrika’dan gelen mülteciler nedeniyle tehlike girebilir. Çatışmalardan kaçan binlerce Libyalı ve Tunuslu’nun deniz yoluyla İtalya’nın Lampedusa Adası’na akın etmesi ve yardım çağrılarına Avrupa Birliği ülkelerinden yanıt alamaması Roma hükümetinin tepkisine neden olmuştur. İtalyan yetkililer de bunun üzerine Fransa’ya gidebilmeleri için mültecilere Schengen vizesi verince Paris’i kızdırmıştır.

Yaşanan krizin ardından Roma’da bir araya gelen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, “olağandışı koşullar” bulunduğu gerekçesiyle Schengen Antlaşması’nda değişikliğe gidilerek geçici olarak sınır kontrolleri uygulanmasını istemişlerdir. İki lider düzenledikleri ortak basın toplantısında bu yöndeki reform önerileriyle ilgili Avrupa Birliği Komisyonu’na bir mektup gönderme kararı aldıklarını da açıklamışlardır.

“Schengen’in yaşamasını istiyoruz, ancak reformdan geçirilerek yaşaması gerekiyor” diye konuşan Sarkozy, mülteci akınına uğrayan İtalya ile dayanışma içinde olduklarını da sözlerine eklemiştir. Sarkozy, Avrupa ekonomisinde olduğu gibi Schengen’de de reformun şart olduğunu vurgulamıştır.

Haziran ayındaki zirvede reform çalışmalarının görüşülmesi istendi.

Fransa ile yükselen tansiyonu düşürmeye çalışan Berlusconi de kaçak göçmen konusunda yaşanan sıkıntıda Fransa’yı suçlamadığını belirterek, “Fransa, her yıl 50 bin göçmeni kabul ediyor. İtalya ise 10 bin. Bu İtalya’nın beş katı. Bunun farkındayız ve Fransa’yı suçlamıyoruz” demiştir.

Berlusconi ve Sarkozy, konunun haziran ayındaki Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları zirvesinde ele alınmasını istese de Avrupa Birliği Komisyonu, Schengen’in askıya alınmasına karşı çıkmıştır. Komisyon yetkilileri, Schengen’in Avrupa Birliği anlaşmalarından biri olduğunu ve buna uyulması gerektiğinin altını çiziyor.

Komisyon ayrıca Schengen’de ististanî durumlar için öngörülen kurallar olduğuna ve bunların hayata geçirilebileceğine dikkat çekiyor. Avrupa Birliği’nin içişlerinden sorumlu üyesi Cecilia Malmström mülteci sorununu görüşmek üzere Avrupalı bakanlarla 4 Mayıs’ta özel bir toplantıda bir araya gelmiştir. Malmström’un bu toplantıda soruna ilişkin önerilerini sunmuştur.

Kuzey Afrika ülkelerinde patlak veren huzursuzluklardan sonra çoğu Tunuslu olmak üzere Lampedusa adasına gelenlerin sayısı 26 bini geçmiştir. İtalya’ya gelen bazı göçmenlerin, daha sonra Schengen vizesi verilerek Fransa’ya gönderilmesi Paris ve Roma arasında ciddi bir diplomatik krizin çıkmasına yol açmıştır.

Fransa, hafta sonu İtalya’dan Fransa’ya gelen trenleri kaçak göçmen taşıdıklarını gerekçe göstererek ülke sınırından içeri sokmamıştır. Sınır bölgesi Alpes-Maritimes’in valisi Francis Lamy, kaçakların tekrar İtalya’ya gitmesi gerektiğini söylüyor.[5]

Lamy, “Eğer geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi İtalya’dan yasadışı göçmenler gelirse, İtalyanlar bu yabancıları geri kabul etmekle yükümlü. Zira hukuki durumlarının Schengen Antlaşması’na uygun olması gerekiyor” diyor.

Avrupa’ya gelen Kuzey Afrikalı mültecileri nasıl bir gelecek beklediğini kimse bilmiyor. Çözüm bulunması için baskıyı artıran İtalya, diğer Avrupa ülkelerinin de soruna ortak olmasını istiyor. Fransa’ya giden mültecilerin bekletildiği İtalyan kenti Ventimiglia’nın belediye başkanı Gaentano Scullino, mültecilerin turizm sezonunu etkilemesinden endişelidir. Bu endişesini de “Eğer insanlar sahil, bina girişleri ya da istasyonlar gibi her yerde gecelemeye devam ederse bu, güzel bir resim olmaz. Özellikle de turizmimiz açısından” diyerek dile getirmiştir.

Nihayetinde yaşanan tartışmalara rağmen Schengen Alanı üyesi ülkeler bu krizinden üstesinden gelebilecek bir potansiyele sahiptir. Şimdiye kadar da bunu başarabilmiştir. Ancak yine de Arap Baharı nedeniyle mülteciler büyük bir sorun olma özelliğini korumaktadır.

 

Tuğçe GENÇTÜRK

Gazi Üniversitesi

Uluslararası İlişkiler


[1] KARLUK, Rıdvan,  Avrupa Birliği Kuruluşu, Genişlemesi ve Kurumları, s.22

[2] KARLUK, Rıdvan,  Avrupa Birliği Kuruluşu, Genişlemesi ve Kurumları, s.24

 

[3] www.ikv.org.tr/sozluk.asp?bas_harf=S&anahtar=&sayfa…

 

 

[4] turkiye-ab.blogspot.com/2009/05/schengen-anlasmas.html

 

[5] www.abvizyon.com/…/schengenantlasmasinda-degisiklik-talebi-h64…

 

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Srebrenitsa Soykırımı Mahkumu Radislav Krstic’in Mektubu

Srebrenitsa’da soykırımın desteklenmesi ve yardım edilmesi suçundan Lahey’de 35...

Trump’ın Ukrayna’da Batı/NATO Barış Gücü Planına Yönelik 10 Engel

Andrew Korybko 10 Obstacles To Trump’s Reported Plan For Western/NATO...

Türkiye-AB İlişkilerinde Kırılma Noktası: AK Parti Döneminde Yaşanan Gelişmeler ve Güncel Durum

Dr. Aziz Armutlu Giriş: Türkiye AB İliskileri Türkiye ile Avrupa Birliği...

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...