Uluslararası hukukta deniz sınırlarının belirlenmesi, özellikle dar denizlerde komşu veya karşılıklı kıyı devletlerinin çatışan iddialarından kaynaklanmaktadır. Ülkenin karşı tarafında, karasularının dış sınırına yakın başka bir ülke varsa, karasularının kısıtlanması gerekir (Özman, 2006: 304).
Kısıtlamalar yalnızca tek bir deniz alanıyla ilgili olabilir veya birden fazla alanla ilgili olabilir. Bazen sınırlamak için öncelikle denizde bulunan kara parçasının mülkiyetini belirlemek gerekir. Çünkü denizin egemenliği karanın egemenliğine bağlıdır. Türkiye ve Yunanistan’ın coğrafi konumlarıyla yan yana olduğu Ege Denizi, egemenliği henüz devredilmemiş adalar, Doğu Ege Adaları’nın askerden arındırılmış statüsünün ihlali, karasuları ve kıta sahanlığının sınırlandırılması, hava sahası ve iki ülke arasındaki sorunların temelinde arama ve kurtarma sorumluluğu da dâhil olmak üzere her iki devlet için sorun teşkil eden bir bölgedir (Akkutay, 2018: 194).
Ege Denizi’nin coğrafi özelliklerine göre Yunanistan’ın anakarasını ve diğer adalarını tam olarak kullanarak karasularını genişletme isteği ve orta hat ilkesine dayalı bir bakış açısı, Türkiye’nin açık denizlerle olan bağlarını büyük ölçüde azaltacaktır. Çeşitli ülkelere ait uçaklar, açık denizler üzerinden uluslararası hava sahasında serbestçe uçabilirler, ancak karasuları hava sahası kıyı devletinin münhasır egemenliğine aittir ve hava sahasından zararsız geçiş hakkı yoktur. Aynı şekilde, tüm milletler açık deniz alanlarında avlanma özgürlüğüne sahipken, bu alanlar bir ülkenin karasuları haline gelirse, su tabakası üzerindeki tüm haklar kıyı devletine geçecektir (Sınagra, 2000).
Türkiye’nin Yunanistan’ın son dönemdeki provokatif hareketlerinden duyduğu memnuniyetsizlik temelde iki başlıkta özetlenebilir. Birincisi, Yunanistan’ın özellikle ABD ve Fransa ile koalisyon içi ilişkiler geliştirmesi, Atina ise daha cesur adımlar atabileceğine inanıyor. Yunanistan’ın 28 Eylül 2021’de Fransa’dan satın aldığı savaş uçakları ve savaş gemilerine ek olarak ülke ile askeri ittifak anlaşması imzaladığını hatırlayın. Anlaşma, Yunanistan’ın işgali durumunda Fransa’nın yardım edeceğine dair hükümler içeriyordu. Yunanistan ise 1990 yılında ABD ile süresiz savunma işbirliği anlaşması imzalamış, bir anlamda topraklarını ABD’ye açarak Soğuk Savaş döneminde Amerikan üsleri kurmaya başlamıştır. Yunanistan’ın Fransa’dan çok ABD ile geliştirdiği ilişkiler ise Türkiye açısından rahatsız edici bulunmaktadır (Akkutay, 2011).
Türkiye’nin bu konudaki toleransının düşük olmasının bir başka nedeni de Yunanistan’ın son zamanlarda aldığı önlemlerin potansiyel maliyetidir. Aslında Türkiye-Yunanistan ilişkileri tarihinde, Atina’nın aynı anda birden fazla alanda bu kadar cesur hamleler yapması alışılmadık bir durum olmamakla birlikte her birinin ciddi riskler taşıdığı da ortada. Yunanistan eş zamanlı olarak askerden arındırılmış adalar, hava sahası, kıta sahanlığı, agresif silah hareketleri, Doğu Akdeniz’deki enerji rekabeti ve Kıbrıs sorunu başta olmak üzere pek çok alanda ikili ilişkilerin sınırlarını zorluyor.
Atina’nın Türkiye’ye karşı saldırgan diplomatik eylemlerine yanıt olarak Yunanistan’ın programını diplomatik kanallar aracılığıyla uluslararası kuruluşlara ve ilgili ülkelere iletmiştir. Bu adım, bağlamı anlamak ve ikili ilişkilerde bir süreliğine gerginliklerin artması durumunda sağlam bir temelde meşruiyet tesis etmek için önemlidir.
Şekil 1.
DİPLOMATİK ADIM | BM VE NATO |
NORMALLEŞME ADIMLARI | TÜRKİYE’NİN OLASI KARŞITLIĞIN ETKİSİNİ AZALTMAK İÇİN ATTIĞI ADIMLAR |
KIBRIS’TA İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM ÖNERİSİ | KKTC’NİN ENERJİ VE DENİZ YETKİ ALANLARININ HAKÇA PAYLAŞIMINA YÖNELİK ÇAĞRILARI |
ASKERİ ALAN | TÜRK SİHA KAYITLARI |
Ferhat Pirinççi’nin Yunanistan’la Karşılaşma Kaçınılmaz yazısı baz alınarak oluşturulmuştur.
Şekil 1.’de görüldüğü üzere Türkiye, Yunanistan’ın cesur hamlesine dört cephede karşılık vermektedir. Birincisi, Atina’nın Türkiye’ye karşı saldırgan diplomatik eylemlerine yanıt olarak Yunanistan’ın programını diplomatik kanallar aracılığıyla başta Birleşmiş Milletler ve NATO olmak üzere uluslararası kuruluşlara ve ilgili ülkelere iletmiştir. Bu, ikili ilişkilerde bir süreliğine gerginliklerin artması durumunda, bağlamı anlamak ve sağlam bir temelde meşruiyet oluşturmak için önemlidir (Pirinççi, 2022).
Türkiye’nin ikinci karşı adımı, Yunanistan’ın başlattığı ve geliştirmeye çalıştığı Türk karşıtı koalisyonun etkisini azaltmak için aldığı bir önlemdir. Bu adımların bir boyutu da Ankara’daki bölgesel normalleşme adımıdır. Öte yandan Yunanistan ile çalışan aktörlerin başka alanlarda Türkiye’nin işbirliğine veya desteğine ihtiyacı bulunmaktadır. Çünkü özellikle kriz ve çatışma bölgelerinde Türkiye’nin bölgesel ve küresel etkisi artarken, Yunanistan’ı destekleyen ülkeler Türkiye’nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurmak zorundadır. Bu nedenle, ikili konularda ya tarafsız kalma ya da Atina’ya boyun eğme eğilimindedir(Pirinççi, 2022).
Üçüncü karşı saldırı Kıbrıs sorunuyla ilgilidir. Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile birlikte, her iki ülkenin de bu konuda daha etkin tedbirler almaya başladığı Kıbrıs’ta güçlü bir “iki devletli çözüm” önermektedir. KKTC, enerji ve deniz yetki alanlarının adil paylaşımı için çağrıda bulunmaya devam etmektedir. Güney Kıbrıs’ın askeri alanındaki son hamlelere yanıt olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenliğini artırmak için Türkiye’nin adadaki askeri varlığının artırılması da güçlü bir mesaj olarak göze çarpmaktadır (Pirinççi, 2022).
Türkiye’nin dördüncü karşı atağı askeri alandadır. Son dönemde, askerden arındırılmış statüsü ihlal edilen adalar üzerinden uçulması, tatbikatlarla bilgi aktarımı, Yunanistan’ın bu konudaki usulsüzlüklerinin belgelenmesi ve Türkiye’nin SİHA (silahlı insansız hava araçları) üzerinden Yunanistan’ın mültecilere yönelik olarak gerçekleştirdiği insanlık dışı tutumu belgelemesi gibi önlemler dikkat çekmektedir (Pirinççi, 2022).
Sonuç olarak, günümüz konjonktüründe Avrupa Birliği ve NATO gibi kuruluşlar hâlihazırda var olan Rusya-Ukrayna savaşının gidişatının yaratmış olduğu belirsizlik nedeniyle yeni bir savaş çıkmasını istemeyeceklerdir. Fakat uzun vadede Türk-Yunan gerginliği savaşa dönüşecek olursa Batı’nın Yunanistan’ı destekleyeceği açıktır. Yunanistan’ın başta Ege meselesi olmak üzere provokasyonlara devam etmesi Türkiye’yi askeri adımlar atmak zorunda bırakabilir. Uluslararası konjonktür savaşın süresini belirleyen en önemli unsurdur bu doğrultuda Türkiye hem askeri hem de siyasi olarak tedbirler almalıdır. Savaş her zaman olası ancak kaçınılmaz değildir!
Eda KURT
Kaynakça:
Akkutay, B. (2011). 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi Çerçevesinde Çekinceler ve İhtiyari İstisnalar. Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni, Cilt 31, Sayı 1, 1-27.
Akkutay, B. (2018). Ege Karasuları Sınırlandırmasında Adaların Etkisinin Uluslararası Hukuk Bakımından Değerlendirilmesi. TADD. 9(33).
Caravassa A. (2022). Greece Warns Turkey on Illegal Drilling https://www.voanews.com/a/greece-warns-turkey-on-illegal-drilling-/6776832.html
Euronews (2022, 29 Eylül). https://tr.euronews.com/2022/09/29/abd-yunanistanin-ege-adalari-uzerindeki-egemenliginin-tartisilmasi-soz-konusu-olamaz
Erdem, A. (2022, 18 Haziran). Türk Yunan Savaşı Kaçınılmaz https://indyturk.com/node/523221/r%C3%B6portaj/emekli-kurmay-albay-atabay-t%C3%BCrk-yunan-sava%C5%9F%C4%B1-ka%C3%A7%C4%B1n%C4%B1lmaz
Habertürk (2022, 8 Eylül). https://www.haberturk.com/abd-den-turkiye-ve-yunanistan-a-cagri-3518587
Pirinççi F. (2022, 8 Ekim). Yunanistanla karşılaşma Kaçınılmaz https://www.sabah.com.tr/yazarlar/perspektif/ferhat-pirincci/2022/10/08/yunanistanla-karsilasma-kacinilmaz
Sınagra, A. (2000). “The Problem of Delimiting the Territorial Waters Between Greece and Turkey in the Aegean Sea” in B. Öztürk ed., The Aegean Sea 2000 Proceedings of the International Law Symposium on the Aegean Sea, TÜDAV, 174-182.
Sözcü (2022, 9 Ekim). https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/yunanistan-basbakani-micotakis-erdoganla-yasadigi-gerginlikle-ilgili-konustu-ustu-kapali-tehditler-savurdu-7408041/