Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan’ın Türkiye-Ermenistan ilişkilerini kısa vadede normalleşmeye götüreceğine inanılan tarihi protokolleri imzalamasında yaşanan krizi çözenler Hillary Clinton, Sergey Lavrov ve Bernard Kouchner oldu; ancak çözüm aşamasındaaki aktörlerden birinin Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov olması tüm dikkatleri “Rusya, Ermeni-Türk normalleşmesini neden destekliyor” sorusuna verilecek cevaba yöneltti.
Aylar süren müzakerelerin ardından İsviçre’nin Zürih kentinde bir araya gelen Türk Dışişleri Bakanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu ve Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbantyan, iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesini ve diplomatik ilişki kurulmasını sağlayacak iki protokole imza attılar.
Aslında ilk olarak “Ermeni-Türk normalleşmesi” sürecinde Türkiye’nin ve Ermenistan’ın elde etmek istediklerine bakmak gerekiyor. Türkiye bu süreçten temel iki konuda kazançlı çıkmayı protokollerle elde edecek durumdadır. Türkiye, Ermenistan’ın bugüne kadar tanımadığı sınırlar konusunda aşama kaydederken, diğer taraftan soykırım iddialarının bilimsel bir zeminde tartışılmasını sağlayacak adımı atmıştır. Türkiye’nin enerji koridoru olmak hedefinde özellikle NABUCCO projesi bağlamında ivme kazanması da diğer bir kazanımıdır. Diğer tarafta Ermenistan ise Kafkasya bölgesinde mevcut yalnızlığını sona erdirmek ve gerek ekonomik gerekse siyasal alanda Batı’ya entegre olabilmek hedefinde olumlu bir adım atmıştır.
Türkiye ve Ermenistan’ın elde ettiği bu kazanımlar süreçten çok daha önce bilinen ve statükonun değişmesi durumunda olması öngörülen sonuçlardır. Burada önemli olan uzun yıllardır bu sürecin önünde engel olarak görülen Rusya’nın sürece sağladığı büyük ve olumlu katkıdır.
Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi Vladimir İvanovsky, Türkiye’nin Ermenistan ile normalleşme ve Kürt açılımı girişimlerini desteklediklerini, bölgeye barış ve istikrar gelmesinde Türkiye gibi, kendilerinin de çıkarı olduğunu söylemiştir. Büyükelçi Ivanovsky,Ermenistan ile normalleşme süreci ve Kürt açılımının enerji konusuyla ilgisi olup olmadığı sorusu üzerine: “Bu konular yalnızca bölgenin değil bütün Avrupa ve Akdeniz alanındaki enerji güvenliği meselesini etkiliyor. Türkiye topraklarından nakledemez ise, Irak’ın Kuzeyi ne yapacak elindeki petrolü, gazı? Bence 5-10 yıl içinde İran’daki duruma bağlı olarak, İran gazı da Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçmeye başlayacak. Biz Türkiye’de enerji yatırımlarına giriyoruz. Örneğin, Samsun-Ceyhan’ı gerçekleştirirsek bu hattın güvenlikli olmasını isteyeceğiz. Elektrik geçişlerini de unutmamamız lazım. Biz Türkiye’deki nükleer santrallerle de ilgileniyoruz; halen görüşmelerimiz sürüyor. Bölgeye barış ve istikrar gelirse, Türkiye dünyanın enerji kavşaklarından biri haline gelecek” şeklinde cevap vermiştir. Ermenistan – Türkiye normalleşmesine Rusya’nın destek vermesi ile ilgili bir başka yorum da USAK Başkanı Doç. Dr. Sedat Laçiner’in “Rusya ve Ermenistan-Türkiye Yakınlaşması: Rusya Ermenistan’a Neden Destek Veriyor?” başlıklı yazısında yer almaktadır. Laçiner’e göre; Rus gücünün Türkiye – Ermenistan yakınlaşmasına iki önemli konuda desteği vardır. Bunlardan birincisi Rusya’nın sadece Ermenistan’ı değil, onun yanında Türkiye’yi, Gürcistan’ı ve Azerbaycan’ı da istemesidir. Bunun için Karabağ sorununun çözülmesi kaçınılmazdır; çünkü bu durum bir yandan Rusya – Ermenistan hattını bölgeden ayırırken diğer yandan Rusya karşıtı Türkiye – Azerbaycan – Gürcistan üçlü hattını birbirine bağlamaktadır. Rus desteğinin ikinci önemli sebebi ise Ermenistan’ı yaşatabilmektir. Mademki o topraklar Ruslara aittir, Rusya Karabağ nedeniyle yeterince kullanamadığı Ermenistan arazisini şimdilerde daha iyi bir şekilde değerlendirmeye çalışmakta ve bu sayede Rusya-Türkiye nakliye hattı veya İran-Karadeniz enerji hattında da söz sahibi olmak istemektedir.
Rus Büyükelçisi Ivanovsky’nin açıklamaları ve USAK Başkanı Sedat Laçiner’in yazısında görüldüğü üzere Rusya’nın Türkiye – Ermenistan normalleşmesini desteklemesi tamamen ülke çıkarları ile doğru orantılıdır. Rusya’nın tek kutuplu dünya sahnesinde artık ABD politikaları ile başa çıkamadığı ve süreçte ancak barıştıran rolünü üstlendiği gibi yorumların aslında gerçeği yansıtmadığı, Rusların esas hedefinin Kafkasya bölgesinde sadece Ermenistan’a sahip olmak değil, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye ile de yakın ilişkiler kurarak bölgeye hâkim olması muhtemel ABD denetim ve nüfuz alanını ortadan kaldırmak olduğu açıkça ortadadır.
Büşra KAVRAZ
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi