Avrupa’nın en büyük gaz tedarikçisi konumunda bulunan Rusya son yıllarda gaz aktarımında anlaşmalı ülkeler ile büyük sıkıntılara girmeye başladı. Bunun en büyük örneği 2009 yılında patlak veren Ukrayna-Rusya kriziydi. 1 Ocak 2009 tarihinde başlayan krizden tüm Avrupa etkilenmiş ve bunun çözüme varılması konusunda önemli açıklamalarda bulunmuşlardı. Kriz Ukrayna’nın Rusya’nın doğal gaz için talep ettiği fiyatı ödemeyi reddetmesi ve eski borçlarını ödeyememesi yüzünden gündeme gelmişti. Tarafların doğal gaz fiyatı üzerinde anlaşamamaları üzerine Rusya 1 Ocak 2009 tarihinden itibaren Ukrayna’ya gönderdiği gazı kesti.[1]
Ukrayna Rusya arasındaki bu doğal gaz krizi, 17 Ocak 2009’da bir araya gelen Rusya Başbakanı Vladimir Putin ve Ukrayna Başbakanı Y. Timoshenko’nun anlaşması ile sonuçlandı. Buna göre, Ukrayna’nın 2009’da Rusya’dan 40 milyar m³ gaz ithal etmesi, gazın fiyatının Avrupa fiyatlarından %20 daha düşük olması, transit ücrette değişiklik yapılmaması, aracı şirket RosUkrEnergo’nun devre dışı bırakılması, 2010’dan itibaren Ukrayna’nın Avrupa fiyatlarından gaz satın alması, Gazprom’un ödeyeceği transit ücretinin de yükseltilmesi öngörüldü. Rusya-Ukrayna doğal gaz krizi Avrupa enerji güvenliği açısından acil ihtiyaçları ortaya koydu. Öncelikle doğal gaz arz kaynakları ve güzergâhlarının çeşitlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmış oldu.[2]
Bu kriz bir şekilde çözüme ulaştıktan sonra sessiz geçen bir yılın ardından gündem bu sefer de Belarus ve Rusya arasında yaşanan doğal gaz krizi ile sarsıldı. Rusya 21 Haziran günü Belarus’a Gazprom’a olan 200 milyon dolarlık borcunu ödemesini aksi halde kademeli olarak doğal gazın %85 oranında kesileceği uyarısında bulundu. Bunun üzerine her iki taraftan birbirlerine eleştiriler yağmaya başladı. Belarus Rusya’nın da kendilerine 260 milyon dolar transit geçiş ücreti borcunun olduğunu belirterek bunun en kısa zamanda ödenmesi gerektiğini belirtti. 21 Haziran günü görüşmelerden sonuç alınmayınca Rusya 22 Haziran tarihi ile Belarus’a yolladığı doğal gaz üzerinde %30 kesinti yaparak süreci başlatmış oldu. Belarus, 200 milyon dolarlık borcunu ödemediği gerekçesiyle verdiği gaz oranını yüzde 30 oranında düşüren Gazprom’a kesintinin artması halinde Avrupa’ya giden transit hattan gaz çekeceği tehdidinde bulundu. Anlaşmazlığın Belarus’un Rusya’da yaptığı doğal gaz ithalatına geçen yıl geçerli fiyatlardan -yani 1.000 metreküp doğal gaz için 150 dolar- ödeme yapmaya devam etmesinden kaynaklandığı bildirilmişti.
Bu tehdidin ardından Rus Gazprom Sözcüsü Sergey Kupriyanov, Belarus’a verilen gaz ile transit gazın birbirinden farklı konular olduğunu belirterek ”Bizim açımızdan ideal olmayan Beltrans ile gaz anlaşmamızda bile transit gazı ile Belarus’a verilen gaz konusu net biçimde birbirinden ayrılmıştı. Bunları birbirine bağlamak kesinlikle mümkün değil. Şu anda bizim görüştüğümüz tek konu alınan gazın borcunun ödenmesidir” dedi.[3]
Görüşmelerden istenilen sonuç alınılmayınca ise Rusya 23 Haziran’da doğal gaz aktarımını %60 oranında daha azalttı. Buna tepki olarak da Rusya’nın kendilerine transit ücreti olarak 260 milyon dolar borcu olduğunu iddia eden Belarus ise Devlet Başkanı Alexander Lukashenko’nun talimatıyla Avrupa’ya gönderilen transit doğal gazı kesti. Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile görüşmesinde yaptığı açıklamada “Sizi gaz savaşına dönüşen çatışma konusunda bilgilendirmek isterim” dedi. Rusya’nın da kendilerine Avrupa’ya gaz transiti borcu olduğunu belirten Lukaşenko, “Hükümete Gazprom transit ücretini ödeyene kadar Avrupa’ya gaz transitini durdurması talimatı verdim” dedi. Gazprom’a borçlarının olmadığını yineleyen Lukaşenko, “Onların (Gazprom’un) bize transit için 260 milyon dolar borcu var” ifadesini kullandı.[4]
Karşılık bir satranç müsabakasına dönen krizde hamle sırası bu sefer Rusya’ya gelince Rusya’nın karşı hamlesi ise Ukrayna üzerinden gaz sevkiyatını artırma kararı oldu. Aleksi Miller, böylece, kesintinin Avrupa’ya gönderilen gaz miktarını engellemeyeceğini kaydetti.[5] Ukrayna Başbakanı Mikosa Azar ov yaptığı açıklamada, Ukrayna’nın topraklarından geçen doğal gaz miktarını artırmaya hazır olduğunu belirterek “Biz yılda 15-20-30 milyar metre küp daha fazla gaz gönderebiliriz. Eğer böyle bir şey gerekli olursa Avrupa’ya teslimat konusundaki yükümlülükleri yerine getirmede Ukrayna ilk seçenek olacak” diyerek de Rusya’ya destek olduklarını belirtmiş oldu.[6]
Bu krize AB’nin tutumu ise bir önceki yıllardaki krizleri parmak göstererek oldu. Avrupa Parlamentosu Başkanı Jerzy Busek Rus RIA Novosti’ye verdiği demeçte, AB’nin iki ülke arasındaki enerji anlaşmazlığının dışında kalacağını söyledi. Açıklamasında Busek, 2006 ve 2009 yıllarında yaşanan Rusya-Ukrayna doğal gaz krizleri ve Moskova ile Minsk arasında petrol fiyatlarıyla ilgili bir anlaşmazlığın yol açtığı 2007 yılı başlarındaki bir krize atıfta bulunarak, “Ukrayna ve Belarus ile benzer olaylar daha önce de yaşanmıştı.” dedi. “İki ülke arasındaki ilişkilere karışmayız ve bunu halletmek Rusya ve Belarus’a veya Rusya ve Ukrayna’ya kalmıştır. AB bu ihtilafın çözümünde doğrudan rol almayacaktır.”[7] Bu açıklamanın ardından krizin iki ülke arasında çözülmesi konusunda AB’den başka açıklama gelmedi. Sürekli gaz fiyatındaki yanlış hesaplamadan ve Rusya’nın kendisine olan borcun ödenmesini direten Belarus yönetimi ise Gazprom’a borcu olan 200 milyon doları bir başka doğal gaz tedarikçisi Azerbaycan’dan buldu. Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko, Euronews kanalına verdiği demecinde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i telefonla aradığını ve 200 milyon dolar borç istediğini söyledi. Aliyev’in 24 saat geçmeden talebe olumlu cevap verdiğini söyleyen Lukaşenko, “200 milyon doları hemen gönderdiler, biz de Gazprom’a olan 187 milyon dolarlık borcumuzu ödedik.” dedi.[8] Azerbaycan yönetimi yaptığı bu destekle ilerleyen zamanlar için Belarus’u hem kendilerine daha ılımlı bir politika izlemeye yöneltmiş oldular hem de krizde Rusya’nın yanında olan Ukrayna’ya karşılık kendilerinin ise Belarus’un yanında olduklarını göstermiş oldular.
Belarus’un borcunu ödemesinin ardından Rusya kademeli olarak kestiği gazı tekrar eski seviyesine çıkarttı ama bu sefer de Belarus Rusya’nın kendisine olan borcunu ödemesini talep etti. Lukaşenko’nun Rusya’dan geçiş ücretini ödemesi için 24 saat süre tanımasının ardından Gazprom 228 milyon dolarlık geçiş bedelini ödedi.
Ancak Minsk bin metreküp doğal gazın 100 kilometrelik geçişi için belirlenen 1,45 dolarlık bedel yerine, 1,88 dolardan işlem yapınca hesaplar yine karıştı. Minsk’in hesabına göre Gazprom 32 milyon dolar daha ödemek zorunda kaldı.
Aslında bu tip krizler Rusya ve transit ülkeleri arasında birçok defa baş göstermişti. Daha önceki yıllarda özellikle Ukrayna ile hemen hemen her sene bu tarz bir kriz ortaya çıkıp taraf ülkeler birbirleri ile uzun görüşmelerden sonra bir tarafın daha yapıcı olması sebebiyle ortak bir platformda buluşmuşlardı. Bu tip krizler özellikle de doğal gaz konusunda Rusya’ya muhtaç ülkeleri etkilemiş ve onların tepkileri nedeniyle de iki ülke anlaşmak zorunda kalmıştı. Belarus ile 2007 yılında baş gösteren kriz aslında son günlerde yaşanan olayın bir belirtisi idi. Bilindiği üzere gaz ihtiyacının yüzde 25’ini Rusya’dan karşılayan Avrupa, bu gazın yüzde 80’lik bölümünü Ukrayna, yüzde 20’sini ise Belarus üzerinden geçen transit hatlardan alıyor.[9] Bu da Belarus’un önemini bir kez daha ortaya koyuyor. 2007 yılında Belarus Rus Transneft şirketinin, Polonya ve Almanya’ya ham petrol taşıyan Drujba (Dostluk) hattının vanalarını kapatmasıyla başlayan krizin arkasında önceki haftalarda Gazprom’un doğal gaz fiyatlarına yüzde 100 zam yapmasıyla başladı. Belarus önce bu zamma direndiyse de, yılbaşı gecesi Rusya’nın vanaları kapatmasına dakikalar kala kabul etmek zorunda kaldı. Rusya bundan birkaç gün sonra da Belarus’a gönderdiği ham petrole ihracat vergisi koydu. Buna karşılık Belarus hükümeti de topraklarından geçerek Avrupa’ya uzanan Drujba boru hattına ton başına 45 dolar geçiş vergisi koydu.[10]
Yukarıda da açıkça görüldüğü üzere Rusya doğa lgaz ihracatı konusunda taşıyıcı ülkeler ile çoğu zaman çıkar ayrılıklarına düşerek en çok da doğal gazın ulaştığı ihtiyaç sahibi ülkeleri olumsuz yönde etkileyen ilişkiler yaşıyor. Her ne kadar AB bu konularda çok müdahale etmek istemese de AB ülkeleri her defasında bu krizlerden sonra Rusya’yı eleştirmekten kendilerine alamıyorlar. Rus yetkililerde her krizden sonra ulaşım ağlarının ihtiyaçları karşılayacak düzeyde olduğunu ve sıkıntı olmayacağını belirterek bu eleştirileri savuşturmaya çalışıyorlar. Fakat son yıllarda artan bu olaylardan sonra özellikle Nabucco Projesi ile AB kendisine yeni bir alternatif bulmuş durumda o yüzden AB’nin amacı Nabucco’yu da aktif hale getirerek Rusya’nın dolaylı yollardan çıkardığı gaz aktarımındaki sıkıntıları bir nebze de olsa azaltmak.
Doğal gazın günümüz dünyasında önemi arttıkça bu tip krizleri daha çok görecek gibiyiz. Burada önemli olan ülkelerin çıkarları peşinde koşarken küreselleşen dünyanın zorunluluklarını da unutmamalı. Şimdilik Belarus ve Rusya uzlaşmış durumda ama gerek Belarus’dan yapılan açıklamalar gerek ise Rusya’dan yapılan açıklamalar iki ülkenin de bu soruna hala kalıcı bir çözüm getiremediğinin göstergesi. İlerleyen günlerde bu krizlere tekrar Ukrayna’da eklenirse Avrupa için kışların daha zor geçeceği aşikâr. İşte bu yüzden de özellikle Nabucco Projesi gibi alternatif projeler her zaman gündem olacak ve ülkelerin gündemlerinde olmaya devam edecektir. Rusya’nın yapması gereken en kısa zamanda bu sorunlara kalıcı bir çözüm bulmaktır. Her ne kadar Rusya zaten alternatif projelerini ortaya koyuyor olsa da bunları bir an önce aktif hale getirmelidir. Özellikle Avrupa ülkeleri doğal gaz konusunda Rusya’nın hegemonyasını kıramayacaklarının farkındalar ama Rusya’nın etkisini ellerinden geldikçe azaltmanın yollarını aramaya devam edecektir. Bu da Rusya kadar transit ülkelerin de işine gelmeyecektir. Yapmaları gereken Rusya, Belarus ve Rusya olarak ortak bir masaya oturup doğal gaz aktarımı konusundaki sahip oldukları hatların kalıcı bir şekilde düzenlenip ilerleyen zaman içerisinde tekrar böyle krizlere sebebiyet vermelerini engellemektir. Aksi takdirde çok değil 10-15 yıl içerisinde yeni alternatif projeler devreye girip Rusya’nın sahip olduğu bu büyük gücü azaltabilir tabii bundan Rusya kadar Belarus ve Ukrayna da etkilenecektir.
{jcomments on}
Erdem PARLAK
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü
1http://www.abbulteni.org/makale-ve-yorumlar/183-ukrayna-rusya-doal-gaz-krizi-avrupa-ve-tuerkiye-zor-guenler-geciriyor.html
[2] http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp?id=3713
[3]http://www.usakgundem.com/haber/55374/rusya-ve-belarus-aras%C4%B1nda-gaz-krizi-belarus-39-tan-avrupa-39-ya-tehdit.html
[4]http://www.usakgundem.com/haber/55393/belarus-39-tan-rusya-39-ya-do%C4%9Falgaz-yan%C4%B1t%C4%B1.html
[5] http://www.trt.net.tr/haber/HaberDetay.aspx?HaberKodu=0adf24b9-a747-455f-88aa-a58ce01ef41f
[6]http://www.usakgundem.com/haber/55393/belarus-39-tan-rusya-39-ya-do%C4%9Falgaz-yan%C4%B1t%C4%B1.html
[7]http://www.setimes.com/cocoon/setimes/xhtml/tr/features/setimes/features/2010/06/23/feature-01
[8]http://www.haber7.com/haber/20100627/Belarus-ile-Rusya-krizini-Azerbaycan-cozdu.php
[9] http://tr.euronews.net/2010/06/25/rusya-ve-belarus-gaz-savasi-simdilik-sona-erdi/
[10] http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2007/01/070108_belarus_poland.shtml