Rus Jeopolitiği: Avrasyacı Yaklaşım

1962 Moskova doğumlu Aleksandr Dugin, 1988 yılında adını duyurmaya başladı. Neo-Bolşevik akımın lideri ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan aşırı milliyetçi “Pamyat” örgütünün de üyesidir. “Avrasya Hareketi”nin önderi ve aynı zamanda iktidar partisinin “ideologu” olarak tanınıyor. Uluslararası ilişkilere jeopolitik perspektifinden yaklaşan Dugin, Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’da Başkan Danışmanlığı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Jeopolitik Ekspertiz Merkezi Başkanlığı görevini yürütmektedir. Dugin’in yayınlanmış başlıca eserleri, Mutlakıyet Yolları (1990), Konspiroloji (1993), Hiperborey Teorisi (1994), Muhafazakâr Devrim (1994), Proletaryanın Tapınakları (1996), Avrasya’nın Dinsel Dramı (1996), Kilise Çanının Metafiziği (1996), Jeopolitiğin Esasları (1997), Mutlak Anavatan (1999), Yolumuz (1999)’dur.

Aleksandr Dugin, 1999 yılında Yeni-Avrasyacı düşüncenin en önemli noktası olan ‘Rus Jeopolitiği: Avrasyacı Yaklaşım’ isimli kitabını yazmıştır. Dugin’e göre Rusya, kendisini Avrasya ile özdeşleştiren muazzam bir kıtasal kütleden meydana gelmektedir. ABD’nin Yeni Dünya Düzeni’ni ilan ettiği bir dönemde Rusya ancak büyük bir Avrasya İmparatorluğu kurarak, Avrasya İmparatorluğu’nun egemen olduğu yeni bir dünya düzeni kurulabilecektir.

Kitabın “Rusya ve Mekân” bölümünde Dugin, ‘heartland’ ve ‘rimland’ konu başlıları altında Rus coğrafyasını incelemektedir. Yazara göre, coğrafya, dil, din, kültür bakımından Rusya, Avrasyacı Doğu ve Avrasyacı Batı’nın sentetik birleşimidir ki jeopolitik fonksiyonu, Doğulu ve Batılı eğilimlerin toplamına veya ortalamasına indirgenemez. Rusya, ne Doğu ne Batı’dır, bağımsız ve özel Üçüncü bir yöndür. Ayrıca Dugin, Rusya’nın jeopolitik bakımdan “yetkin” olabilmesinin, Güney ve Batının sıcak denizlerine inmesiyle tamamlanacağını öne sürmektedir.

Kitabın “Rusya’nın Jeopolitik Geleceği” bölümde, Rusya’nın bugünkü yerini ve durumu aynı zamanda Rus ulusal çıkarları anlatılmakta, “bölgesel devlet” veya “ulus-devlet” modellerinin olmaması gerektiğini ifade edilmektedir. Dugin, bir İmparatorluğun hiçbir zaman bölgesel devlet veya ulus-devlet olmayacağı gibi, kuruluş projesinde emperyal prensiplerin temeli atılması gerektiğini, jeopolitik ve ideolojik çizgileri daha önceki imparatorluk biçimlerini çöküşe götüren nedenlerin giderilmesi temelinde kurulmasını savunmaktadır. Rusya’nın ancak kurulacak bir ‘Avrasya İmparatorluğu’ çerçevesinde ayakta kalabileceğine vurgu yapmaktadır.

 Dugin, Bu kıtasal projenin stratejik birliğin daha önce gerçekleşmesini engelleyen önemli faktörleri, Moskova-Berlin, Moskova-Tokyo, Moskova-Tahran Jeopolitik Eksenleri olarak açıklıyor. Dugin’e göre; Moskova-Berlin ekseninin oluşumu Rusya ve Almanya’nın karşılaştığı önemli sorunların çözümüne yardımcı olacaktır. Böyle bir ittifak Rusya için ileri teknolojiye, sanayide güçlü yatırımlara doğrudan erişimi ve Rus topraklarının ekonomik kalkınmasında Avrupa katılımının güvencesini sağlayacak bunun karşılığında ise ABD tarafından sömürülen üçüncü dünyanın enerji rezervlerine bağımlılıktan kurtulmak için Almanya’ya Moskova’nın stratejik yardımı sağlanacaktır. Moskova-tokyo ekseni; Avrasya’yı jeopolitik açıdan yetkin kılacak, ABD elebaşılığındaki emperyalizmi zayıf düşürüp yok edecektir. Yine bu eksen iki ülkedeki bir takım sorunları da çözecektir. Rusya ileri sanayi ülkesini kazanmış olacak siyasal bağımsızlıktan, askeri-stratejik sistemden, kaynaklara doğrudan ulaşımdan yoksun Japonya’da gereksinmelerini Ruslardan temin edecektir. Moskova-Tahran Ekseni; Avrasya İmparatorluğunun güney istikametindeki politikası da Avrasya jeopolitik projesinin temelini oluşturmaktadır. Coğrafi olarak öyle bir bölgededir ki yeni İmparatorluğun sıcak denize ulaşma sorununu çözecektir. Moskova-Tahran ekseni Rusya’ya sınırsız ufuklar açmaktadır.

 Kitabın aynı bölümünde Dugin’in ‘birey’ ve ‘ulus’a dair yaptığı açıklamalar oldukça katı ve milliyetçi özellikler içermektedir. Dugin’e göre ‘‘ Her Rus çocuğu, başlangıçta bir Rus, sonra ise bir çocuktur” ve ‘‘Millet her şey, fert hiçbir şeydir’’

 “Rusya’nın İç Politiği” bölümünde, Dugin, Rusya’nın iç jeopolitiğinin özünün, bölgelerin merkezcil eğilim imkânları ve merkezin çevre ve ötesine mekânsal etkisinin genişleme imkânlarının araştırmasıyla anlaşılacağını söylemekte ve Rusya’nın çevre ülkelerinin jeopolitik durumları anlatmaktadır. Çin ve Türkiye’nin potansiyel jeopolitik düşmanları olduğunu ve Avrasya İmparatorluğu için bir tehdit oluşturduğunu vurgulayan yazar, ABD’nin,  Avrasya’da egemenlikleri tehdit edici bir seviyeye geldiğini belirterek, NATO’nun ‘İslam’a karşı İslam’ stratejisiyle hareket ettiğini söylemektedir.

“Avrasyacı Analiz” bölümünde ise, yazar Rusya’nın içindeki karışıklıları, Ortodoksluğu ve Rusya’nın yakın çevresindeki ülkelerin jeopolitik durumlarını analiz etmekte ve çözümler üretmektedir. Rusya da iç savaşın mümkün olduğunu, egemen olmayan çalışan sınıflar tarafından olmayacağını fakat Rusya içindeki etnik gruplarla merkez arasında bir çatışmanın bir iç savaş yaratabileceğini söylenmektedir. Dugin, ABD’nin çağdaş dünyanın hegemonu; dünyanın tüm önemli süreçlerini elinde tutan jeopolitik, stratejik ve ekonomik devasa bir imparatorluk olduğunu fakat Orta Asya devletlerinin ABD egemenliğine girdiği takdirde bunun Rusya’nın felaketi olacağına vurgu yapmakta ve Ortodoksluğun iki temel jeopolitik hasmının gayrı Hıristiyan dünya ve Hıristiyan batı olduğunu söylemektedir. Yazar, Rusya’da Patrikliğin kurulduğunda, Moskova’nın “Üçüncü Roma” olarak ilan edildiğini ve bunun bugünde devam ettiğini savunmaktadır.

Dugin’e göre, Rusya önderliğindeki Yeni Avrasyacı kıtasal imparatorluğun müttefik güçlerinin, “Kartaca mutlak yok edilmelidir” (Carthago delenda est ) sloganını benimsemesiyle mümkün olabilir.

“Hazarlar Meselesi” başlıklı bölümde, Yahudilerden, Yahudi meselesinden ve Yahudi faktörünün Rus ve Sovyet tarihindeki yerinden bahsedilmektedir.

Kitabın son bölümü olan “Çağdaş Rusya’nın Jeopolitik Öncelikleri” bölümünde, Dugin, Kara ve deniz arasındaki tarihi düellonun, asrımızda Atlantikçilik ve Avrasyacılığın zıtlığı şeklinde nihai karakterini kazandığını söylüyor ve bunu, sadece “Büyük Oyun” değil “Çok Büyük Oyun” olarak adlandırıyor. Bu bölümde özellikle Ukrayna, Kafkasya ve İslam dünyası üzerinde durulmaktadır.

Avrasyacı yaklaşım hakkında tam bir rehber niteliğinde olan eserde, Dugin Avrasyacı kaygılar, Doğu Avrupa, Kafkaslar, Orta Asya ve Orta Doğu’nun temel meseleleri üzerine ve de ABD-Rusya ayrılığının kökenleri hakkında bizleri daha bütüncül düşünmeye yöneltmektedir. Bununla beraber çeşitli konularda ırkçılığa varacak düzeyde kullanılan ifadeler ise, eserin eleştirilebilecek yönleri olduğunu göstermektedir.

 

Eylül YERGAL

UİÇ Stajyeri

 

Aleksandr DUGIN

Rus Jeopolitiği

Çev. Vügar İmanov, 2010

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Yapay Zeka Diplomasisi: AI Diplomasisinin Yükselen Çağı

The Emerging Age of AI Diplomacy To compete with China,...

Kolektif Kimlik Bağlamında Sosyal Bütünleşme: Gezi Parkı Olaylarından Bir Perspektif

Fazilet Bektaş Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Bu çalışma, uluslararası alan...

Teknolojinin İpek Yolu: Otoriterleşme ve Çin’den Dünyaya Uzanan Dijital Otoriteryanizm

Nazlı Derin Yolcu Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Özet Dünyada geçmişten günümüze...

Arap Baharı ve Demokratikleşme: Tunus ve Mısır’da Sivil Toplumun Karşılaştırmalı Rolü

Ayça Özalp  Sivil Toplum Çalışmaları o-Staj Programı Giriş Demokratikleşme ve sivil toplum...