BM Genel Kurulunun 66. Toplantısı nedeni ile temaslar yapmak üzere New York’a giden Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu, Rumların Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama ve çıkarma yönünde başlattıkları çalışmalarla ilgili olarak BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’a dört maddelik, yapıcı, yapıcı olduğu kadar da barışçı bir öneri sunmuştu.
Gerçekte bu önerinin zamanlaması çok önemli.
Müzakereler hızla çıkmaza doğru çoktan yol almaya başlamışken ve son birkaç aydır da Rumların Doğu Akdeniz’de ısrarla sürdürdükleri doğalgaz aramaları nedeni ile bölgedeki politik ortam iyice ısınmışken yapıldı bu öneri.
İçi iyice okunursa ve barışçıl düşüncelerle değerlendirilirse, adada asırlardır varlıklarını sürdüren Türklerle Rumların, neredeyse yarım asırdır var olmayan işbirliği yapmalarına kapı açacak bir öneri bu.
Özetle öneride bir “ad hoc” komite kurulması, bu komitede eşit sayıda Türk ve Rum olması, yetkileri konusunda da, araştırma izni veya doğalgaz çıkarma yetkisi verilecekken bu komitede bulunacak iki tarafın yazılı oy birliğiyle onayının alınması var.
Elde edilen gelirler de genel sekreterin başkanlığında kurulacak bir fona yatacak ve Kıbrıs müzakereleri olumlu sonuçlandığı takdirde doğacak masrafların giderilmesi için kullanılacak. Başka bir maksat için kullanılması gerektiğinde de yine iki tarafın oy birliğiyle onayı talep edilecek. Her halükarda bu kaynak silahlanma için asla kullanılmayacak.
Kısa ve öz olarak KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’a ve onun kanalı ile de Rumlara yaptığı öneri bu.
Öneri gerçekte de iki boyut içeriyor.
Bunun birincisi, halen devam etmekte olan müzakerelerin olumsuz etkilenmesini engellemekte, ikincisi de müzakerelere, hem günümüzde başlatmak hem de gelecekte devam ettirmek üzere bir işbirliği ruhu katmakta.
Yapılan öneri kalıcı, geleceğe yönelik, işbirliği başlatıcı ve adil bir öneri aslında. Müzakerelerden uzak ve müzakerelerle hiç ilintisi olmayacak bir öneri.
BM Genel Sekreterinin teklif edeceği kişi ve oluşacak komite her iki tarafı da temsil kabiliyeti yüksek bir komite olacak ve bu komite birlikte kararlar alacak.
Zaten 1968 yılından beri süregelmekte olan görüşmeler de ortak bir devlet altında ortak bir çalışma, ortak bir yaşam başlatma amaçlı.
Önerinin ruhunu, doğalgaz getirisinin BM’nin kontrolü altında ortak bir hesapta toplanması ve adada yaşayan iki halkın ortak çıkarları amacı ile kullanılması oluşturuyor. Aynen BM ve AB’nin 2002 yılından beri adadaki iki halkı ortak çalışmaya ve işbirliğine teşvik etmek için desteklediği ve tüm masraflarını karşıladığı “İki Toplumlu Etkinlikler” gibi.
Bu aşamada ortak çıkarlara en güzel örnek de, elde edilecek gelirin mülkiyet konusunda, toprak tazminatlarında ve benzeri çözüme katkı koyacak yönlerde kullanılması.
Sayın Cumhurbaşkanının bu önerisini, New York’ta Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, meslektaşı Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Stavros Lambrinidis ile görüşürken, New York dönüşünde de, Yunanistan Başbakanı Sayın Yorgo Papandreu Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Recep T. Erdoğan’ı aradı ve iki lider arasında bu öneri konuşuldu.
Dün Rum Yönetimi Sözcüsü Stefanu ve bazı Rum siyasi parti temsilcileri KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun “doğalgaz kararlarının iki tarafın kuracağı bir komite tarafından alınması ve elde edilecek gelirin mülkiyet başlığının çözümünde kaynak olarak kullanılması” şeklindeki önerisini “kabul edilemez” şeklinde nitelendirdi.
Bu yanıt, gerçekte benim beklediğim bir değerlendirme.
Rumlar bu güne değin Türklerden gelen, barışa ve işbirliğine yönelik hiçbir öneriyi kabul etmediler, edecekleri de yok.
Müzakereler, Rumların bu işbirliği ve ortak çalışmayı reddeden tutumu yüzünden en sonunda ayrılıkla sonuçlanacak.
Prof. Dr. Ata ATUN