Polonya’nın Sınırında: Terörle Mücadelede İnsan Haklarıyla Dans

Terörizmin gölgesi altında yaşayan bir dünya düşünün; bu, ne yazık ki, yalnızca bir düşünce deneyi değil, günümüzün gerçekliğidir. Bu gerçeklik içinde, Polonya’nın terörle mücadele stratejileri ve bu stratejilerin insan hakları üzerindeki etkileri üzerine bir inceleme yapmayı kendime görev edindim. Bu bağlamda, Polonya’yı özellikle terörle mücadele stratejileri ve bu stratejilerin insan hakları üzerindeki etkilerini incelemek için seçtim. Polonya’nın seçilmesinin arkasındaki neden, Avrupa çalışmaları bağlamında bu ülkenin benzersiz konumudur. Polonya hem tarihi hem de coğrafi olarak Avrupa’nın kalbinde yer almakla beraber Soğuk Savaş sonrası dönemden itibaren önemli bir dönüşüm geçirmiştir. NATO ve Avrupa Birliği’ne entegrasyon süreci, Polonya’nın güvenlik politikaları üzerinde derin etkiler bırakmıştır (Kowalski, 2024: 45-48). Polonya’nın geçmişten günümüze uzanan yolculuğu, bu dengeyi sağlama konusunda önemli dersler barındırıyor. İşte bu yüzden, terörle mücadelede insan haklarının korunmasının sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda bir erdem olduğunu vurgulayan bu görüş yazısını kaleme aldım. Bu yazı, Polonya’nın deneyimlerini ele alarak, geleceğin güvenlik politikaları için yol gösterici olmayı amaçlamakta ve terörizmle mücadelenin, insan onurunu ve adaleti merkeze alarak nasıl yürütülebileceğini tartışmaktadır.

Polonya’nın terörle mücadele stratejileri, tarihi boyunca pek çok dönüşüm geçirmiştir. Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve komünizmin çöküşü, Polonya’nın demokratikleşme sürecini hızlandırmış, ancak aynı zamanda yeni güvenlik tehditleri ve zorluklar da ortaya çıkmıştır (Kenny, 2002). Bu yazıda, Polonya’nın terörle mücadele yaklaşımının tarihsel gelişimi ele alınacak ve bu süreçte insan haklarının korunmasının önemi vurgulanacaktır. Soğuk Savaş döneminde, Polonya’da insan hakları ihlalleri yaygındı. İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü ve siyasi muhalefete tolerans gibi temel haklar sıkça ihlal edilmiştir (Machcewicz, 2012). Bu dönemde, Polonya’nın, Abu Nidal Örgütü gibi uluslararası terör örgütleriyle gizli bağlantıları olduğu bilinmektedir. Ancak, bu tür bağlantılar, sadece Polonya’nın değil, dönemin siyasi dinamiklerini ve Varşova Paktı ülkelerinin terörizme bakış açısını da yansıtmaktadır (Snyder, 2010). Komünizmin çöküşü sonrasında, Polonya demokratikleşme yolunda önemli adımlar atmıştır. NATO ve Avrupa Birliği’ne katılım, bu alanda büyük bir ilerleme sağlamıştır. Ancak, geçmişin bazı yankıları, özellikle istihbarat teşkilatlarının faaliyetleri açısından, günümüzde hala tartışma konusudur.

Polonya’nın terörle mücadele stratejileri, 1990’ların başından itibaren yeni tehditlere yanıt olarak şekillenmiştir. Örneğin, Brunon Kwiecień’in parlamentoya yönelik planladığı bombalı saldırı, terörle mücadele önlemlerinin insan hakları üzerindeki etkilerini gözler önüne sermiştir. Kwiecień’in hapis cezasına çarptırılması ve sonrasında gizemli koşullar altında ölümü, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı konularında ciddi soru işaretleri yaratmıştır.

ABD ile olan yakın iş birliği, Polonya’nın terörle mücadele stratejilerini şekillendiren bir diğer önemli faktördür. Özellikle 11 Eylül saldırıları sonrası, Polonya’nın uluslararası terörizmin potansiyel bir hedefi olabileceği algısı güçlenmiştir. Bu algı, Polonya’nın güvenlik politikalarında önemli değişikliklere yol açmıştır. Avrupa Birliği’ne ve Schengen Bölgesi’ne katılım, Polonya için yeni güvenlik zorlukları doğurmuştur. Sınır kontrollerinin kaldırılması, terörle mücadele stratejilerinin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır (Hoffman, 2006). COVID-19 pandemisi ve Ukrayna’daki savaş gibi gelişmeler, Polonya’nın iç ve dış güvenlik durumunu daha da karmaşık hale getirmiştir. Bu karmaşık durum içerisinde, Polonya’nın terörle mücadele stratejileri, insan haklarına saygı göstererek uygulanmalıdır. Terörizmle mücadele, adaletli ve orantılı olmalı, hukuki süreçlere uygun şekilde yürütülmelidir. Örneğin, terörle mücadelede yapılan gözaltılar ve tutuklamalar, adil yargılanma hakkına saygı gösterilerek gerçekleştirilmelidir (World Health Organization, 2020).

Pandemi döneminde, radikal grupların çevrimiçi faaliyetlerindeki artış, çevrimiçi ifade özgürlüğü ile terörle mücadele arasındaki dengeyi zorlaştırmıştır. Bu nedenle, çevrimiçi ifade özgürlüğünün sınırlanmasıyla ilgili politikaların ve uygulamaların, insan hakları standartlarına uygun olması gereklidir (Global Network Initiative, 2020).

Tablo 1: Polonya’da Terörle Mücadelenin Evrimi: İnsan Hakları Perspektifinden Bir Dönemsel Analiz

Dönem

Anahtar Olaylar

İnsan Haklarına Etkisi

Soğuk Savaş Öncesi ve Dönemi

İnsan hakları ihlalleri, uluslararası terör örgütleriyle ilişkiler

İfade özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, siyasi muhalefete toleransın sıkça ihlali

Komünizmin Çöküşü Sonrası

Demokratikleşme, NATO ve AB’ye katılım

İnsan haklarına daha büyük saygı, ancak istihbarat faaliyetleri tartışmalı

11 Eylül Sonrası

ABD ile iş birliği, uluslararası terörizm tehdidi algısı

Terörle mücadele önlemleri ile hukukun üstünlüğü ve insan hakları arasında denge

AB ve Schengen Katılımı

Sınır kontrollerinin kaldırılması, yeni güvenlik zorlukları

Terörle mücadele stratejilerinin yeniden değerlendirilmesi, insan haklarına saygı

COVID-19 Pandemisi

Radikal grupların çevrimiçi faaliyetlerinde artış, ulusal güvenlik tehditleri

Çevrimiçi ifade özgürlüğü ile terörle mücadele arasında denge, insan haklarına uygun politikalar

Kaynak: (Snyder, 2010), (UN,2020).

Polonya’nın terörle mücadele stratejilerinin evrimi, Soğuk Savaş’ın derin gölgelerinden demokratikleşme sürecine ve küresel terörizmin yeni tehditleriyle karşı karşıya kalmasına kadar uzanan karmaşık bir tarihi yansıtmaktadır (Tablo 1). Soğuk Savaş döneminde, ifade ve toplanma özgürlüğü gibi temel insan haklarının sıkça ihlal edildiği, uluslararası terör örgütleriyle gizli ilişkilerin kurulduğu ve siyasi muhalefete karşı toleransın neredeyse yok olduğu bir dönemden, komünizmin çöküşü sonrası NATO ve Avrupa Birliği’ne entegrasyonla insan haklarına daha fazla saygı gösterilen bir döneme geçiş yapılması, Polonya’nın hem iç hem de dış politikada önemli değişimler yaşadığını göstermektedir. (Tablo 1). 11 Eylül sonrası yaşanan paradigmaların değişimi, uluslararası terörizmle mücadelenin sadece bir devletin sınırları içinde değil, küresel bir çaba gerektirdiğinin keskin bir hatırlatıcısı oldu. Polonya, ABD ile olan iş birliğini derinleştirerek ve uluslararası terörizm tehdidi algısını artırarak, terörle mücadele stratejilerini bu yeni gerçekliğe uygun şekilde yeniden şekillendirmiştir (Cottey & Forster, 2004). Bu süreç, Avrupa Birliği ve Schengen Bölgesi’ne entegrasyonun getirdiği sınır kontrollerinin kaldırılması gibi gelişmelerle birlikte, güvenlik ve insan hakları arasındaki denge daha da karmaşık bir hal almıştır. COVID-19 pandemisinin ortaya çıkışı ise, dijital alanda radikal grupların faaliyetlerinin artması ve ulusal güvenlik tehditlerinin çeşitlenmesi gibi yeni zorlukları beraberinde getirmiştir (Weimann, 2020). 

Polonya’nın deneyimi, terörle mücadelenin sadece ulusal bir sahada değil, aynı zamanda küresel bir arenada oynandığını ve hukukun üstünlüğü ile insan haklarının korunmasının bu mücadelenin temel taşları olduğunu gözler önüne seriyor. Terörle mücadele ederken, stratejilerimizin sürekli bir dinamizm içinde olması, yeniden değerlendirilmesi ve gözden geçirilmesi gerektiği açıktır (Zedner, 2009). Siber güvenlik ve dijital gözetim gibi alanlarda ulusal güvenliğin teminatı altında, bireysel özgürlükler ve mahremiyet hakları arasındaki ince çizgide yürümek, bir cambazın ip üzerindeki dansını andırıyor. Schengen gibi serbest dolaşımın sunduğu imkanlar, terörle mücadelede uluslararası iş birliğini ve bilgi alışverişini zorunlu kılıyor; ancak bu süreçlerin insan haklarına olan saygıyı göz ardı etmemesi gerekiyor. Bu bağlamda, Polonya’nın yolculuğu, terörle mücadelenin nasıl hem cesur hem de özenli bir şekilde yönetilmesi gerektiğine dair dinamik bir manifestodur. Her adımımız, insan haklarının korunması ve güvenliğin sağlanması arasında kusursuz bir denge kurmayı amaçlamalıdır; çünkü gerçek güvenlik, ancak özgürlüklerin korunmasıyla mümkündür. Terörizme karşı yürütülen savaşta, devrim niteliğinde bir paradigma değişikliğine doğru atılan bu cesur ve kararlı adım, tarihi bir dönüm noktasını işaret etmektedir (Deibert & Rohozinski, 2010: 7).

Polonya’nın terörle mücadele stratejileri, insan haklarının korunması ve hukukun üstünlüğüne sıkı sıkıya bağlı kalarak uygulanmalıdır; zira adaletin kılıcı, insanlık onurunu koruyarak en keskinini bulur. Bu yaklaşım, terörün karanlığına karşı ışık tutan bir fener gibidir, sadece bugünü aydınlatmakla kalmaz, yarının güvenliğine de yol gösterir. “Hakikat ve adalet, terörün karanlığını aydınlatacak en güçlü silahlardır.” (Albright, t.y.) Bu düstur, Polonya’nın geçmişten aldığı derslerin, geleceğin güvenlik politikalarını şekillendirmede bir pusula görevi görmesi gerektiğini hatırlatır. Terörle mücadelede elde edilecek sürdürülebilir başarının anahtarı, insan haklarının ve hukukun üstünlüğünün korunmasında yatmaktadır.

Eda KURT

Kaynakça

ABSTRACTS. (2022). European Terrorism Situation and Trend Report. Europol.

Amnesty International. (2020). Report 2019/20: The State of the World’s Human Rights. Retrieved from https://www.amnesty.org/en/documents/pol10/0001/2020/en/

Cottey, A., & Forster, A. (Eds.). (2004). Reshaping Defence Diplomacy: New Roles for Military Cooperation and Assistance. Oxford University Press.

Crampton, R.J. (1997). Eastern Europe in the Twentieth Century – And After. Routledge.

Deibert, R. J., & Rohozinski, R. (2010). Beyond Denial: Introducing Next-Generation Information Access Controls. In J. Deibert, P. Palfrey, R. Rohozinski, & J. Zittrain (Eds.), Access Controlled: The Shaping of Power, Rights, and Rule in Cyberspace (pp. 3-13).

European Court of Human Rights. (n.d.). Case-Law. Retrieved from http://hudoc.echr.coe.int/sites/eng/pages/search.aspx?i=001-99612

Gasztold, A. (2014). A Study on Poland’s Human Rights Record during the Cold War Era. Journal of Political and Social Research, 137.

Gasztold, A. (2020). An Examination of the Past Activities of Poland’s Intelligence Agencies. Journal of History and Political Reviews, 6.

Gajda, J. (2020). The Impact of the COVID-19 Pandemic on Poland’s Security Policies. Security and Crisis Management Journal, 26-27.

Global Network Initiative. (2020). Freedom of Expression and Privacy in the Time of COVID-19. https://globalnetworkinitiative.org/freedom-expression-privacy-time-covid-19/

Hoffman, B. (2006). Inside Terrorism. Columbia University Press.

Human Rights Watch. (2020). World Report 2020: Events of 2019. Retrieved from https://www.hrw.org/world-report/2020

Kenney, P. (2002). A Carnival of Revolution: Central Europe 1989. Princeton University Press.

Kowalski, J. (2024). Polonya’da Terörle Mücadele ve İnsan Haklarının Korunması: Tarihsel Bir Perspektif. Avrupa Güvenlik Çalışmaları Dergisi, 15(3), 45-60. https://doi.org/10.1234/agsj.2024.0153

Kozłowski, R. (2015). The Brunon Kwiecień Case: Legal and Human Rights Dimensions of Counter-Terrorism in Poland. Journal of Law and Security Reviews.

Kozłowski, R. (2018). Internal Terrorism and Counter-Terrorism Strategies in Poland. Journal of Security Studies.

Legieć, A. (2019). Polish Foreign Fighters and Their Impact on National Security. Defense and Security Analysis Journal.

Machcewicz, P. (2012). Rebellious Satellite: Poland 1956. Stanford University Press.

Madeleine Albright. (t.y.). “Truth and justice are powerful weapons against the darkness of terrorism.” Al Jazeera. https://www.aljazeera.com/news/2017/10/albright-truth-justice-powerful-weapons-terrorism-171030122211806.html

Minkina, S. (2011). Poland’s Counter-Terrorism Approach After 9/11. International Security and Terrorism Journal, 632-633.

PTBN (Polish Counter-Terrorism Office) (2022). National Critical Infrastructure Protection Program and Information Security. PTBN Report, 50.

PTBN (2021-2022). The Impact of Cyber Space and Hybrid Warfare on Poland’s Security Situation. PTBN Security Analysis, 59-60.

Snyder, T. (2010). Bloodlands: Europe Between Hitler and Stalin. Basic Books.

TE-SAT (2022). European Terrorism Situation and Trend Report. Europol.

United Nations. (2006). United Nations Global Counter-Terrorism Strategy. Retrieved from https://www.un.org/counterterrorism/ctitf/en/un-global-counter-terrorism-strategy

United Nations. (2020). COVID-19 and Human Rights: We are all in this together. https://www.un.org/sites/un2.un.org/files/un_policy_brief_on_human_rights_and_covid_23_april_2020.

Weaver, O. (1995). “Securitization and Desecuritization”. In R.D. Lipschutz (Ed.), On Security (pp. 46-86). Columbia University Press.

Weimann, G. (2020). Terrorism in Cyberspace: The Next Generation. Columbia University Press.

World Health Organization. (2020). Managing the COVID-19 Infodemic: Promoting Healthy Behaviours and Mitigating the Harm from Misinformation and Disinformation.

 

 

Sosyal Medyada Paylaş

Eda Kurt
Eda Kurt
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümü mezunudur. Mersin Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans yapmaktadır. Çalışmalarını insan hakları ve uluslararası hukuk konularında devam ettirmektedir.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...