CHP’nin Mısır Görüşmeleri
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu ve İstanbul Milletvekili Osman Korutürk Kahire’deki ilk temaslarını, aynı adı taşıyan Mısır siyasi partisi olan Mısır Cumhuriyet Halk Partisi ile gerçekleştirdi.
Görüşme sonrasında Mısır basını ile bir araya gelen CHP heyeti, Mısır basınının hem Suriye hem de Türk hükümetinin Mısır’a yaklaşımı konusunda ki soruları ile karşılaştı. Mısır’a ziyaretlerinin Türk hükümetini isteği doğrultusunda mı gerçekleştiği şeklinde gelen ilk soruya Loğoğlu “Türk halkının Mısır’a dostluğunu temsil ediyoruz. CHP, Türkiye’nin ana muhalefet partisidir. Hükümetin değil ana muhalefetin temsilcileri olarak, ilişkilerin düzeltilmesi ve iş adamlarımızın yatırımlarını konuşmak için buradayız. Sonuçları da hem hükümet, hem kamuoyu ile paylaşacağız. CHP 2015’te iktidara geldiğinde de hem Türkiye Mısır ilişkileri, hem Türkiye’nin tüm bölgedeki ilişkileri eşitlik, işbirliği, karşılıklı dayanışma çerçevesinde gerçekleşecek. Türkiye’nin tüm komşuları ile ilişkileri düzelecek.” şeklinde cevap verdi.
Mısırlı bir gazetecinin, Suriye’de ki olaylara atıfta bulunarak , “Başbakan Erdoğan’ın, Suriye’ye yönelik ABD saldırısını desteklemesi konusuna ne diyorsunuz?” şeklindeki sorusuna ise “Suriye konusunda barış ve diyalogdan yanayız” şeklinde cevap veren Loğoğlu sözlerine şöyle devam etti “CHP, Suriye’ye dışarıdan bir müdahaleye karşıdır. CHP’nin 2 önerisi olmuştur; Bunlardan biri BMGK’nin Suriye’de ateşkes çağrısında bulunması, diğeri de Suriye dahil, bölgenin kimyasal silahlardan arındırılması şeklindedir. Rusya’nın önerisinin ABD tarafından kabul edilmesi de oldukça olumlu bir gelişme olmuştur. İnşallah sonuçta olumlu olur.” cevabını verdi.
Başbakan Erdoğan konusunda gelen bir başka soru ise, “Başbakan Erdoğan ABD’nin projelerinin aracı mıdır?” şeklinde oldu. Loğoğlu bu soruya karşılık ise, “Biz, Suriye’ye dışarıdan bir müdahale yapılmasına karşıyız. Eğer TBMM’ye Türkiye’nin Suriye’ye karşı herhangi bir koalisyona katılmasına ilişkin bir öneri gelirse, CHP olarak, Irak’ta yaptığımız gibi, buna red oyu vereceğiz’ dedi. Basın toplantısındaki son soru ise, Mısır’daki son siyasi gelişmeler olan ” 3 Temmuz’da olanları destekliyor musunuz?” şeklinde oldu.
Soruya Osman Korutürk’ün cevabı ise “Mısır halkının bütününün, şiddete başvurmadan bulacağı çözümü destekliyoruz. Kimsenin Mısır’da, Türkiye dahil, şu ya da bu tarafı tutma hakkı yoktur.” şeklinde oldu.
(TUİÇ Akademi, Hürriyet)
Piramitlerde İktidar Hesapları
CHP heyetinin Mısır ziyareti oldukça hızlı başlamış gibi. Heyetin ayağının tozuyla-aynı isimli-Mısırlı CHP ile görüşmesi, verilen mesajlar, alınan tutum oldukça geniş bir yorum yelpazesine tutulabilinir.
Heyetin görüşmeleri ve muhatapları göz önüne alındığında ise dün yayınlamış olduğumuz “Nil Deltasında Laiklik Rüzgarları mı?” başlıklı haber-analizimizdeki çıkarımlarımıza doğru bir süreç hazırlığı var hissine kapılmamak elde değil. Acaba yıllardır siyasi elit karşısında her daim zorlu bir muhalefet olarak duran İslami inanç eksenli oluşumlar sindirilerek devlet üzerinde ki din etkisi kırılmaya mı çalışılıyor? Zira bünyesinde hiçte azımsanmayacak sayıda Kıpti özelinde bir gayri Müslim nüfus barındıran Mısır, belki de toplumun her kesimine eşit mesafede yaklaşacak, herhangi bir teamül ve inanç etkisinde kalmayacak bir yönetim arayışı içerisinde. Böylece, özellikle gayrı müslimlerce her defasında zikredilen ötekileştirmenin önüne geçip toplum-yönetim mekanizmasına barışık ve çoğulcu bir nitelik kazandırma amacı taşınıyor olabilir. Bunun için de en iyi örneğin bu ve buna benzer bir değişimi -modern dünya tarihine adım atıldığı ve yine modern ulus devletlerin ilk kez ortaya çıktıkları bir dönemde- yaşamış olan Türkiye olması muhtemel. Türkiye, gerek inanç gerek geleneksel yapısıyla ve ayrıca Mısır ile 1500’lü yıllarda başlayan bir ortak geçmişe ya da ortak kadere de sahip olması bakımından Kahire’nin cuntacı yönetimi için kuşkusuz spesifik bir örnek olmakta. Ve tabi olası bir laikleşme ve modernite akımı Mısır’a da taşınmak istenirse elbette ki yüz yıllardır İslami inanç içerisinde yoğrulmuş Anadolu coğrafyasını modern dünyada laik sisteme taşıyan siyasi parti olarak CHP’nin deneyimleri, darbeci yönetim için de büyük önem taşıyacaktır.
Görüşmenin diğer boyutları ele alındığında ise CHP heyetinin kullandığı üslupta sıklıkla barış, huzur ve diyalogdan bahsetmesi zaten yeterince karışık olan bölge için yerinde ve kanımca örnek alınması gereken bir tutum. Ancak çelişki şu ki bu mesajlar Mısır’da şiddeti her geçen gün tırmandıran darbeci zihniyetle aynı kareden verilmekte.
Heyetin 2015’te iktidar iddiasında bulunması, muhtemel iktidarlarında gerçekleştirecekleri dış politika tutumlarına da değinmesi, CHP’nin artık ciddi manada iktidar çalışmalarına başladığı ve bu doğrultuda revizyonist bir vizyon takınarak çok yönlü, geniş bir bakış açısıyla olaylara yönelmesi, bu ziyaretin biraz da iktidar alternatifi izlenimi yaratma ve toplumda takdir alma gayretlerinin bir ürünü olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Heyetin muhtemel iktidarlarında gerçekleştirecekleri dış politikalarında komşularıyla sorunsuz bir dış politika güdecekleri ve dış politikada barışçıl bir tutum sergileneceği yönündeki açıklamaları olumlu karşılanabilir. Ancak bu akıllara bir çelişkiyi de getirmiş durumda. Mevcut dış işleri bakanımız Ahmet Davutoğlu’nun mekik diplomasisiyle yaratmaya çalışıp, ortaya attığı ‘’Komşularla Sıfır Sorun Politikası’’na defalarca ütopik nitelendirmesi yapıp eleştiren ve yer yer bunu gensorularla da parlamentoya taşıyan bir siyasi oluşumun kendi olası iktidarlarında da buna benzer komşularla sorunsuz bir politika/bir tutum sergileyeceğini söylemesi de doğrusu dikkat çekici bir başka nokta!
Deniz DEMİR
TUİÇ Stajyeri
