Persepolis (2007)

Persepolis, 2007 Fransız yapımı olan bir animasyon filmidir. Filmin yönetmenliğini, Marjane Satrapi ve Vincent Paronnaud üstlenmektedir. Film genel hatları ile 1979 İran İslam Devrimini konu almaktadır. Devrim öncesi Şah yönetiminde bulunan İran’da insanların hayatlarını konu alan ve Şah yönetimindeki rahatsızlığı vurgulayan film, devamında devrime giden süreci ele alarak devrim ile birlikte yeni bir rejimin doğması ve hayatın her noktasına sirayet etmesi ile genelde İran halkının özelde ise filmin ana karakterini oluşturan Marjane ve ailesinin hayat hikâyesini konu almaktadır.

İran’da Şah yönetiminin devrilmesinde rol oynayan İran halkı, şüphesiz devrim sonrası bu derece büyük çapta bir değişikliğin olacağını tahmin edememiştir. 1979 devrimi ile ülke yönetimine geçen Humeyni iktidarlığı (Mollalar) İran Devleti’nin rejimini değiştirmiş ve İslami Cumhuriyeti ilan ederek inandıkları ideolojik bakış açısını esas alarak devleti İslami usullere göre yönetmeye başlamışlardır. Şah yönetiminde laik bir ülke olan İran’ın bu sert geçişteki değişimi toplumsal ve sosyal alanlarda birçok farklılığa neden olmuştur. Mollaların bu yeni rejimi benimsemeleri ve uygulamaları ile birlikte bu durumu tüm İran halkına dayatmaları ne kadar meşru olduğu tartışmalıdır. İran böyle bir değişiklik yaşarken devrimin ertesi yılında İran-Irak Savaşının başlaması ve sekiz yıl sürmesi hayatı daha da zorlaştırmıştır. Filme konu olan Marjane ve ailesinin hayatlarındaki büyük değişiklik yer yer izleyiciyi düşündürtmüştür. Zeki ve sorgulayan bir çocuk olan Marjane, gelişmelerin farkında olduğu aşikârdır. Gençliğini yaşayamayan özgürlüklerin kısıtlandığı ve baskıların boğma etkisi yarattığı noktasına getirdiği bu durumda ailesi onu yurtdışına gönderme kararı alır. Marjane gittiği yerde birçok farklı kültür ve özgürlükler içerisinde bir hayat sürerken aslında bulunduğu yere ne kadar yabancı olduğunu biliyordu. Onun istediği kendi ülkesi sınırları içerisinde özgür yaşayabilmekti. Bir süre sonra ülkesine ve ailesinin yanına dönen Marjane umutsuz bir şekilde yeni yönetimin koyduğu kurallara uyum sağlamaya çalışsa da aslında bu konuda pek başarılı olduğu söylenemez. Üniversite çağına gelen Marjane, okumaya devam etmiş ve hayata tutunmaya karar vermiştir. Filme dikkat çeken bir unsur, eğitim kurumlarından sahnelere yer verilerek eğitimcilerin öğrencileri etkilemek için onlara kendi ve rejimin ideolojik bakış açılarını empoze etmeye çalışmaları dikkat çekicidir. İktidar kendisine bağladığı kurumlar ile toplumu özelliklede gelecek nesilleri ideolojileri üzerinden din ve milliyetçilik gibi unsurları kullanarak etkisini arttırmayı ve kendini meşrulaştırmayı hedeflemiştir. Filmde yer yer milliyetçilik duygusunun halka yansıtılması ve insanların zihnine işlenmesi için yapılan söylemlerde gösterime girmiştir. Bu duruma birkaç örnek olarak çocukların okul bahçesinde anonstan gelen cümleleri tekrarlamaları ve cümlelerin “İran’ın oğulları, savaş en iyi çocuklarımızı öldürdü…” veya bir radyo haberinde “Şehitlerimizin kanı kutsal topraklarımızı suluyor…” gibi repliklerle savaşın ve askerin özelliklede vatan uğruna yapılan savaş güzellemeleriyle yapılan savaşın haklılığını ve meşruluğuna rıza üretildiğini görüyoruz. Burada iktidar gücünü daha çok sağlamlaştırırken varlığının sorgulanmasının da önüne set çekmiş olduğunu görüyoruz. Çünkü bu noktada, bu söylemlere halk tarafından karşı gelmek saldırıda bulunan bir dış düşmanın varlığı durumunda kendi iktidarı tarafından vatan haini suçu işlemesi ile eş tutulabilir ki bu durumda iktidar otoritesini ve gücünü daha da çok sağlamlaştırarak kendi avantajına çevirebilir. Halk içerisinde kutuplaşmaya giderek çoğunluğu arkasına alıp ötekileştirdiği muhalifler üzerindeki baskıyı artırabilir.

Filmde özgürlük konusunun da iktidarın ideolojik çerçevesinden halkın günlük yaşantısına dair birçok noktada çatıştığını görmekteyiz. Kadınların giyimleri üzerindeki baskıları oldukça uç kararlardan oluşmaktadır. Kadınlara giyim açısından hiçbir tercih hakkı tanınmadığı gibi sürekli uyarılmaları ve takip edilen gözler önünde yaşamanın zorluğu izleyiciye hissettirilmiştir. Marjane çizim yaptığı bir sahnede resmi çizilen modele hangi açıdan bakılırsa bakılsın hep aynı görüntüyü verdiğini söylemesi düşündürücüydü. Özellikle bir sanat sahnesinde bu durumun canlandırılması oldukça etkiliydi. Bir başka sahnede Marjane okul servisini kaçırmış yetişmek için peşinde koşarken rejimin askerleri (Devrim Muhafızları) tarafından durdurularak vücut hatlarının belli olmasından dolayı uyarıldığında Marjane’nin cevabı haklı olarak; “o zaman bakmayın” olmuştur. Normal şartlarda askerlerin Marjane’yi okula yetiştirilmesi ve vatandaşın yaşadığı sorunu çözmesi beklenirken bu gerçekleşmemiştir. Vatandaşların sorunu ile ilgilenmeyen ve çözüme kavuşturmayan askerler bunun için yoklarsa ne için varlardı? Özel yaşamın sınırlarını dahi kendi çerçevelerinden belirleyen rejim insanların evlerinde ki yapılan partilerden tüketilen ürünlere kadar sert uygulamalara giderek özgürlük alanında birçok kısıtlamanın temelini oluşturmuşlardır. Ne kadar özgürlük? Özgürlüğün bir sınırlaması var mıdır? Bunu kim belirleyecektir? Bu konudaki keyfiliğin önüne ne geçmektedir? Bu gibi temel soruları zihninizde canlanmasından kendinizi alamıyorsunuz. Filmde işlenmeye değer gören ve gözden kaçmayan bir konuda liyakat üzerinde olmuştur. Bulundukları görevlerde bilgi ve beceri sahibi olmayan insanların sırf rejime bağlı ve aynı ideolojileri besledikleri için belirli kademelere getirilmesi incelikle işlenmiştir. Tedavi için yurtdışına gitmesi gereken bir hastanın yurtdışına çıkabilmesine dair izin belgesinin alınmaya çalışılması ve yetkilinin aslında önceden bir temizlik görevlisi olduğu fakat yeni rejim ile makam kazanması yönetimin içindeki yozlaşmayı açık bir şekilde göstermiştir.

Bu gelişmeler karşısında, Marjane daha fazla dayanamayıp tekrar yurtdışına çıkacaktır. Aslında ülkesine ilk gidişinde geri dönmesinin geçerli bir sebebi özlemini çektiği vatan hasretiydi fakat geldiğinde yaşadıkları onu tekrar ülkesinden uzaklaşmasına neden oldu. İktidara sahip olanlar güce sahip olarak ve kendi ideolojileri başkalarına dayatmaya başladıklarında bu durum bazı insanlar için yaşanılamaz bir hal alır. Kendini ait hissettiği yerden uzaklaşmak daha doğrusu uzaklaşmak zorunda kalmak oldukça yoğun duyguların birbirine karıştığı bir durum olabilir. Marjane’in içindeki İran sevgisi ülkesine olan sevgisini sorgulamasına kadar götürebilecek duygulara kapılabilmesi muhtemeldir. Ya da bu durumdan devleti yöneten sınıfın sorumlu olduğu bilinci içerisinde bir gün bu gücün son bulmasını ve rejimin değişmesini bekleme umuduyla hayatına devam edecektir.

Semih Kocasoy

Siyaset Bilimi Temel Kavramlar Staj Programı

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...