Özet
Demokrasilerde bilindiği üzere toplumu temsil etmeye talip kişi ve kadrolar; ülkelerin anayasalarında öngördüğü şekilde periyodik olarak, genelde dört senede bir, seçmenin sandığa giderek oy kullandığı seçim günlerinde birbirleriyle rekabet ederler. Seçimlerde son sözü millet tasarrufuna bırakan bu siyasi yönetim biçiminde adayların kendilerini seçmenlere anlatabilmesi, vaatlerde bulunması, birtakım görsel afişler hazırlaması yaygın görülen aday davranışlarındandır. Halkı gerek zihni gerek kalbi açıdan kendi tesiri altında bırakmayı hedefleyen siyasal partiler; demokratik mekanizmanın etkili çalışabilmesi adına kendi tabanlarıyla sağlıklı iletişim kurabilmeli, onları seçim gününde parti lehinde oy kullanabilmeleri açısından sandığa mobilize edebilmeli, takipçilerine davasını benimsetebilmelidir; ki bu şekilde kendi ideolojik mahallelerinin iktidarı olabilsinler. İşte bu tarz sebeplerden ötürü siyasi partiler; en önemli paydaşları olan seçmenlerle seçim zamanlarında diğer zamanlardan daha fazla bilgi alışverişinde bulunmaya ihtiyaç duyar. Aynı şekilde seçmenler de seçim dönemlerinde siyasi idareye yön verebilme arzusunu, ideolojisine sahip çıkma güdüsünü, kendisi ve sevdikleri için iyi olanı isteme arzusunu diğer zamanlardan çok daha yoğun şekilde partisiyle paylaşmayı ister. Bu karşılıklı gereksinimlerin giderilmesi seçim kampanyaları dönemlerinde mümkün olur, zira siyasi partiler sloganlar, pankartlar, reklamlar, görsel şölenler, yardımlar ve seçim müzikleri vasıtasıyla seçmen tabanlarını diri tutmayı hedeflerler. Seçimlerin güçlü ve temel aktörü olan seçmenlerin, partilerin kampanya metotları tesiri altına girmeleri beklenir ve bu neticede parti tabanı kemikleştirilmeye veyahut genişletilmeye çalışılır. Kitle iletişim araçlarının çeşitlenmesi ve toplumda gittikçe yaygın olması siyasi partiler için kazanım aracı olmuştur. Bu sayede parti propagandalarını hızlı ve geniş alanlara yayabilmişler, bu propaganda dönemindeki siyasi partiler seçim araçlarına, reklamlara, billboardlara ciddi kaynaklar ayırmışlardır. Siyasi partiler seçimlerdeki hedeflerini gerçekleştirmek adına propaganda sürecine büyük önemler verirler ve bu propaganda sürecinde yaygın şekilde kullanılan kitle etkileme unsurlarından birisi de seçim müzikleridir. Partiler hazırladıkları seçim müziklerinde kullandıkları ezgilere, ritimlere kendi ideolojileri ile ilintili birtakım ulusal, dini, kültürel kodları nakşetmişler, gelecekteki icraatlarına ve topluma bakışlarına dair izleri gizlemişlerdir. Bu seçim müziklerinde siyasi partilerin söylemlerinden de izler bulmak mümkündür. Bu yazıda siyasi partilerin seçmeni etkilemek gayesiyle kullandıkları kitle iletişim araçlarından seçim şarkıları, partinin siyasi söylemi açısından incelenecektir. Müziğin siyasi kampanyalarda kullanılmasının ilk örneklerinin kısa bir tarihçesine temas edilecektir. Siyasi söylemler ile seçim şarkılarının benzerlikler taşıyıp taşımadığı, parti söylemini ne oranda yansıttığı soruları açığa kavuşturulmak istenmektedir. Bu minvalde 34 yıllık aradan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin “erken” yapılmayan ilk genel seçimi 12 Haziran 2011 seçim kampanyasındaki seçim şarkıları incelenecek, AKP, CHP ve MHP’nin seçim şarkıları ile söylemleri arasındaki ilişkiye odaklanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Siyasi parti, seçim kampanyası, müzik, kitle, farklılık, siyasal söylem.
Abstract
As is known in democracies, people and cadres who aspire to represent the society; they compete with each other on election days, when the voters go to the polls periodically, usually every four years, as stipulated in the constitutions of the countries. In this form of political administration, which leaves the last word to the people’s discretion in the elections, it is a common candidate behavior that the candidates can explain themselves to the voters, make promises, and prepare some visual posters. Political parties aiming to impress the people both mentally and emotionally; in order for the democratic mechanism to work effectively, they should be able to communicate well with their base, mobilize them to the ballot box so that they can vote in favor of the party on the election day, and make their followers adopt their cause; so that they can become the power of their own ideological neighborhoods. For these reasons, political parties need to exchange information with voters, who are its most important stakeholders, at election times more than at other times. In the same way, voters want to share their desire to direct the political administration during election periods, their desire to protect their ideology, and their desire to want the best for themselves and their loved ones, more intensely than at other times. Elimination of these mutual needs is possible during election campaigns because political parties aim to keep their voter base alive through slogans, banners, advertisements, visual feasts, aids and election music. It is expected that the voters, who are the strong and main actors of the elections, will come under the influence of the campaign methods of the parties, and as a result, the party base is tried to be ossified or expanded. Diversification of mass media and its widespread use in society has been a means of gain for political parties. In this way, they were able to spread their party propaganda quickly and widely, and political parties in this propaganda period allocated serious resources to election vehicles, advertisements and billboards. Political parties attach great importance to the propaganda process in order to realize their targets in the elections, and one of the mass influence elements widely used in this propaganda process is election music. The parties have embroidered some national, religious and cultural codes related to their own ideologies into the melodies and rhythms they use in the election music they have prepared, and they have hidden the traces of their future performances and their views on society. It is possible to find traces of the discourses of political parties in this election music. In this article, election songs, one of the mass media tools used by political parties to influence voters, will be examined in terms of the parties’ political discourse. A brief history of the first examples of the use of music in political campaigns will be discussed. It is desired to clarify the questions of whether political discourses and election songs bear similarities and to what extent they reflect the party discourse. In this respect, the election songs in the 12 June 2011 election campaign of the first general election of the Republic of Turkey, which was not held “early” after 34 years, will be examined, and the relationship between the election songs and discourses of the AKP, CHP and MHP will be focused.
Keywords: Political party, election campaign, music, mass, difference, political discourse.
Giriş
Öncelikle, müziğin seçim kampanyalarında parti söylemi olarak kullanılması irdelenmeden evvel, müziğin gücünden bahsetmek pek yerinde olacaktır. Siyasi partilerin bilhassa seçim dönemlerinde hedef kitleleri ile iletişime geçmek için müziğin büyülü doğasını kullandıklarını biliyoruz. Kitleleri cezbetmek ve onların kendi tarafında kümelenmelerini sağlamak isteyen siyasi partiler; işitsel olmakla beraber görsel ve yazılı propaganda araçlarını da faaliyete geçirmişlerdir. Peki müziğin gücü nedir, partiler belirli ritmik notaları kullanarak müzikten nasıl medet ummuşlardır? Müziğin duyumsal dokunuşuna, hissettirdiği renkli deneyimlere insanlık tarihine hafifçe göz gezdirdiğimizde bu yönleri fark etmememiz mümkün gözükmemektedir. Şair Stephen Spender için, din dışında idealist uyuşturucuların en güçlüsü olan müzik (Lull, 2000), en azından zamanın başlangıcından beri bizimle (Kasper & Schoening, 2011, s. 5). Eflatun’a göre toplumsal, Aristo’ya göre düşünen bir hayvan olan insan; kanlı savaşlarda, dini ritüellerinde, ihtişamlı ziyafetlerde, hüzünlü cenaze törenlerinde, düğünlerde, kısacası hayatının birçok yerinde müziğe, ruhtan dökülen esintilerin notalarla kâğıda dökülebilen formuna başvurmuştur. Bu form, insan kalbinde ruhsal temasları mümkün kılma bakımından kelimelerden çok daha farklı doğaya sahiptir. Ayrıca müzik tesiri yüksek bir sosyal uyarıcıdır, insanları dans gibi tempolu fiziksel aktivitelere sürükleyebilir. Dissanayake’ye göre müzik davranışsal ve motivasyonel bir kapasitedir (Perlovsky, 2010, s. 4). Tüm bunlara ek olarak müzik; belirli bir coğrafyanın kültürel, iklimsel, sosyolojik bir hafızası niteliğindedir, başka bir ifadeyle müzik adeta toplumun hüviyet kodlarının seslendirilmiş halidir. Müzik eğer belli bir coğrafyanın karakteristik özelliklerinden süzülmüş geleneksel bir formda ise o kesimin ortak acılarını, neşelerini, rüzgarlarında taşır ve her bir notası muhatabı ile o toplum arasında bir köprü vazifesi görür. Bu açılardan yaklaşıldığında müziğin kitlelerde ortak duygu ve ortak aksiyon oluşturmadaki kapasitesi, kitlelere hükmetmek isteyen odaklar için oldukça cazibelidir. Bu perspektiflerden bakıldığı zaman açıkça anlaşılacaktır ki müziğin harekete geçirici doğası ve duygu oluşturma gücü, kelimelerin ve görselliğin gücüyle birleştirilerek görkemli bir propaganda malzemesi olarak kullanılmaya elverişlidir. Siyasi partiler böylesi bir güçten mahrum olmayı elbette istememişler, seçim zamanlarında sandıklardan başarıyla sonuç alabilmek adına müziği kullanmışlardır.
Peki, siyasi partiler hedeflediği kitlelerle niçin iletişimde olmak isterler, sağlıklı iletişimle birlikte neyi hedeflerler? Öncelikle iletişim; aracılı veyahut aracısız biçimde belirli bir mesajı karşı tarafa ulaştırma olgusudur. Bu şekilde karşılıklı etkileşimli bilgi yaratılması ve bu bilginin paylaşılmasıyla beraber bir yakınlaşmanın oluşmasına neden olur (Bektaş, 2002, s. 45). Bu karşılıklı etkileşimi muhteva eden bilgi paylaşımı, hedef kitlede birlik hissini oluşturmada ve ortak hareket etme güdüsünü kamçılamada işe yarar ki siyasi partiler de bunu hedeflerler. Müziğin hem toplumsal hem de bireysel olarak kullanılan alanın ürünüyle birleşmesi neticesinde sahip olduğu kitleye güçlü bir şekilde bilgi aktarımında aracı olması müziği farklı kılan özellik olarak ifade edilmiştir (Kaygısız, 2004, ss. 9-10). Kitlelerin algılarını yönlendirmek isteyen odaklar tarafından yürütülen bu iletişim, Karaburun’a göre belirli bir grubun duygu ve düşüncelerini etkilemek, kontrol altında tutmak veya onları değiştirmek için amaçlı ve planlı bir şekilde ortaya konulan fikirlerin kapsamıdır, propagandadır (Karaburun, 2018, ss. 91-92). Müziğin insana derin nüfuzunun farkında olan propagandacılar, sözler ile müziğin büyüleyici doğasından faydalanarak mensup oldukları siyasi partilerin menfaatleri doğrultusunda mesajlar iletecek biçimde partinin oy deposu seçmenleriyle uzun vadeli etkileşimler kurma, devam ettirme ve pozitif manada ilişkileri derinleştirme politikalarını içeren seçim kampanya malzemeleri üretirler.
Çalışmanın sonraki kısmında siyasi partilerin seçim şarkılarıyla yapmak istediği propagandanın kuramsal değerlendirmesi yapılacaktır. Kirik Hallahan (2000, ss. 463-467) (Mobilization-Ability-Opportunity) şeklinde isimlendirdiği modelinde propagandanın derin bir işlev görebilmesini, “motivasyon”, “yeterlilik” ve “fırsatların içselleştirilmesi” olarak tanımlamaktadır. Hallahan’a göre motivasyon, halihazırda aktif bulunmayan toplulukların mesajın iletimi süresince aktivasyonunun sağlanması; yeterlilik, mesajın muhatabı bireylerin mevcut mesajı idrak edebilecek yeteneklerinin durumu; fırsatların içselleştirilmesi ise mesajın kendine özgü durumuna dikkatleri toplayabilme ve kapasite meselesine odaklanılması olarak açıklığa kavuşturulmaktadır. Siyasi partinin kendi seçmeni ile kurduğu bağ bir bakıma paydaş ilişkisidir, bu bağdan kazanacakları ya da kaybedecekleri ortak şeyler vardır (Grunig & Repper, 2005). Bu bağdan seçmenler, partiler, adaylar ve çıkar güden ekipler ortak aktörlerdir, başka bir ifadeyle bu aktörlerin birbirleri ile iletişim kurma mecburiyetleri vardır, bu hedef kitleler adeta birbirleri için vazgeçilmez ortaklardır. Bu harmoni güçlü şekilde sağlandığı vakit siyasi partiler hedef kitlelerini müziğin gücüyle istenilen şekilde harekete geçirebilirler, insan ruhuna dokunan notalarla seçmen üzerinde paydaşlık hissini daim kılmayı hedeflerler.
Müzik ve politikanın arasındaki etkileşim temelde 3 farklı şekilde ele alınabilir. Bunlardan ilki seçim şarkısının politik fikirlerin altını çizmesi, ikincisi siyasi aktörün ya da kolektif parti aklının şuurlu şekilde eser yazdırması ve bu eseri parti tanıtımı maksadıyla kullanması olarak ifade edilebilir. Sonuncusu ise bestelenen veya bestesi kullanılacak müziğin siyasal bir ideolojiye hizmet etmesidir.
Bestekarlar ve müzik üstatları ürettikleri eserlerin siyasi etkilerini fark etmişler ve bazı eserlerini bu amaca mahsus oluşturmuşlardır. Batı müziğinin en klasik eserlerine sahip Ludwig van Beethoven, 3. Senfonisi’ni Napolyon Bonapart’a adamıştır. Ayrıca Prens Franz Joseph von Lobkovitz için de beste sunmuştur. Ayrıca politik temalı bir opera olan Fidelio da yine kendisinin eseridir (Kasper & Schoening, 2011, s. 5). Osmanlı musikisinde de derin izler bırakan, Sultaniyegâh gibi müzik makamlarının ilk örneklerini veren Dede Efendi; 3.Selim ve 2. Mahmud himayesinde srayda sanatını icra ettiği dönemlerde birçok eserini onlara ithaf etmiştir. Hatta kendisinin ünlü Ferahfeza ayinini 2. Mahmud için bestelediği kayıtlarda mevcuttur, yine sultanın talimatı ile Yenikapı ve Beşiktaş medreselerinde bu eser defalarca dinletilmiştir. Görüldüğü üzere müzik üstatlarının siyaset kurumuna sunduğu bu gibi örnek eserler doğu ve batı ayrımına gidilmeksizin müzik ile siyasetin evrensel manada bir ilişkisinin olduğunu ortaya koymaktadır.
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan oy verme işleminin zuhur ettiği seçim atmosferlerinde, seçim kampanyalarında siyasi seçim şarkılarının kullanımının ilk örneklerine Amerika’da rastlamaktayız. Dolayısıyla müziğin seçim şarkısı halinde seçim kampanyalarında propagandaların temel unsurunu oluşturduğu ilk tarihler 1700’leri göstermektedir. Ek olarak, 1734 yılında gerçekleştirilen seçim kampanyalarında uygulanan seçim müziğinin olumlu sonuçlar verdiğinin anlaşılmasıyla dönemin New York Valisi bu tip şarkılar besteleyenlere teşvik maksadıyla ödüllendirme yoluna gitmiştir. Dahası 1780’lere gelindiğinde God Save Washington şarkısının, sandıktan çıkan ilk Amerikan başkanının zaferi göğüslemesinde katkısı olduğunu ileri sürenler olmuştur (Tanyıldızı, 2012, s. 99). Amerika Birleşik Devletleri’nde seçim kampanyalarında siyaset ile müziğin hikayesi böyle başlarken, Osmanlı İmparatorluğu’nda siyasi maksatla çalınan ilk taş plak 1908 (2. Meşrutiyet) Temmuz Devrimi’nde çalınmıştır. Bestesini Mehmet Zati Bey’in yaptığı Mebusan Marşı Osmanlı Meclisi’ni inletmiştir. Tarihi verilerin ışığında, modern manada ilk politik reklam ya da politik propaganda ifadesi olarak müziğin kullanılması 1952 yılında Amerika’da yapılan başkanlık seçimi ile hayatımıza girmiştir. Bu atmosfer 1960 sonlarına doğru tüm Avrupa’yı etkisi altına almış, bu dönemde Türkiye’de de aksetmiş, müziğin modern manada siyasi kampanyalarda kullanılması ülkemizde bu tarihlerde başlamıştır. Bu minvalde, böyle bir tarihi perspektif zemininin ifadesinden sonra 2011 genel seçimlerinde AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kullandıkları seçim şarkıları; sırasıyla Haydi Bir Daha (AK Parti), Ses Ver Türkiye (MHP), Bir Islık Da Sen Çal (CHP) incelenerek ait oldukları siyasi partilerin siyasi söylemlerini ne kadar yansıttıkları örneklerle izah edilecektir.
İncelemeye ilk olarak AKP’nin 2011 genel seçimlerinde hedef kitlesiyle paydaşlık ve yakınlık oluşturmak maksadıyla siyasi propagandasını ilettiği unsurlardan Haydi Bir Daha adlı seçim şarkısıyla başlanacaktır. Şarkının, müzik türleri açısından değerlendirildiğinde, Türk Halk Müziği temaları taşıdığı pek açık surette söylenebilir. Şarkı ince sesli bir kadın vokal ile başlamaktadır, daha sonra dahil olan biraz daha kalın sesli bir kadın vokalle devam etmektedir. Hemen sonrasında ise erkek vokalin dahil olmasıyla birlikte eserin seslendirilmesi koroya döner, çok sesli bir yapıt icra edilmiş olur. Şarkı vokallik açısından incelendiğinde çok sesliliği, farklı farklı seslerin bir araya geldiğinde uygun bir harmoninin yakalanılabileceğini göstermektedir. Enstrüman tercihleri açısından bakıldığında ise kânundan gitara, zurnadan tuluma geniş yelpazeli müzik aletleriyle dolu bir icra olduğu söylenebilir. Burada da farklı farklı enstrüman parçalarının uyum içinde bir organizasyon ile bütün eseri oluşturduğu gözlemlenmektedir. Şarkının klip gösteriminde ise sırt çantalı genç bir kız, yetmişlerinde bir teyze, saçları uzun bıyıklı bir yetişkin, takım elbiseli bir adam ve halkın orta göbeğinden kopmuş bir dede yer almaktadır. Ayrıca klipte Anadolu ateşi şeklinde özetleyebileceğimiz, zeybekten horona, Çerkez oyunundan Kürt halayına kadar folklor oyunlarını gözlemlemek de mümkündür. Gerek enstrüman çeşitliliği gerek folklor oyunlarının farklılığı gerek klipte oynayan insan seçimleri dikkate alındığında, şarkının verdiği kardeşlik hissi, farklı seslerin bir araya gelip harmoni içinde bir bütün oluşturabilmesi durumu hedef kitle tarafından kolayca hissedilecek netliktedir. Yerel halk oyunları, her bölgeden insanın klipte yer alması da dikkatten kaçmaması gereken belirgin bir noktadır. Daha bu seçim şarkısının sözlerini incelemeden verilmek istenen siyasi mesajı aşağı yukarı tahmin etmek çok da zor olmayacak gibi durmaktadır. Sözlerini inceleyecek olursak, “Haydi bir daha, bir daha bir daha” nakaratında Ak Parti’nin 2011 genel seçiminde de tekrar tek başına iktidar olma arzusu belirtilmektedir. Bu nakaratta iktidar partisinin bu seçimden önce iktidarını nasıl korumayı devam ettirdiyse gelecekte de iktidarında bir süreklilik arzuladığı anlaşılmaktadır. “Aynı yoldan geçmişiz biz” tümcesi kalıbında “aynı” ve “biz” kelimelerinin korunduğu 5 tane cümle içeren şarkı, biz farklıyız lakin ayrı değiliz mesajını güçlü şekilde vurgulamaktadır. “Halaylar bir horonlar bir/ Aynı sazın teliyiz biz” dizeleri de yine aynı mesajı üst perdeden işlemektedir. 2011 genel seçiminde Ak Parti’nin Haydi Bir Daha adlı seçim şarkısı, parti tarafından Kürtçe’ye ve Zazaca’ya da çevrilmiştir. Gerek partinin sözleri farklı dillere çevirmedeki tutumu gerek sözlerin ve müzikalitenin verdikleri mesajlar ana prensip üzerinde uzlaşmaktadırlar: farklılıkların çeşitliliğini muhafaza ettiği fakat özünü kaybetmediği, bu farklı özlerin bir araya gelerek güçlü Türkiye’yi oluşturduğu prensibi. Dolayısıyla, seçim şarkısı dikkatlice incelendiğinde Ak Parti’nin siyasi söylemlerinde kardeşlik, farklılıkların tanınması ve bu farklılıklarla aynı geleceğe bakma gibi temaların bulunabileceği tahmin edilmektedir.
Sıradaki kısımda Ak Parti’nin seçim şarkısından edinebilen temaların, partinin siyasal söyleminde somut bir karşılığı olup olmadığı örnekler verilerek açıklamaya çalışılacaktır. Öncelikle şarkıdaki yerel kıyafetler ve yerel enstrümanlar göze çarpmakta. Bu yerelden gelme, yerellik temaları ile Ak Parti’nin siyasal söylemi arasında örtüşen bir paralellik mevcuttur. Ak Parti’nin kurucu kadrosu içinde ağır toplar olarak adlandırılabilecek isimlerin gömlek değiştirmiş siyasal islamcı bir çizgide olduklarını biliyoruz. Bu hareketin temel felsefesi önce yerel belediyelerde yönetimi kazanmak, sonra da merkez yönetimine yürümek olmuştur. Ak Parti’yi kurmadan önce İstanbul Belediye Başkanlığı yapmış olan Recep Tayyip Erdoğan, her defasında “Gönül Belediyeciliği”, “Ak Parti belediyeciliği bir devrimdir” gibi sloganlarıyla bu yerelliğe dikkatleri çekmektedir.
Yerellik vurgusundan sonra değinilmesi gereken esas nokta farklılıkların kabul edildiği, hep birlikte Türkiye tasavvurudur. Ak Parti’nin bu noktada siyasal söylemi, seçim şarkısı ile yüksek paralellik arz etmektedir. Mesela, Türkiye’de bir zamanlar yakın dönemde zikredilen sorunlardan biri olan başörtüsü sorunu, Ak Parti iktidarında çözüme kavuşturuldu. Bu yasağın en ciddi manada sıkıntı yarattığı yerler üniversiteler olmuştu, başları örtük olduğu gerekçesiyle birçok öğrenci üniversitelere alınmadı, yüksek öğrenim haklarından mahrum bırakıldı. Muhafazakâr Ak Parti’nin tek başına iktidar olması bile ilk senelerde bu yasağı ortadan kaldırmaya yetmedi, üstüne üstlük 2007’de iktidar partisinin cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’ün eşinin başörtülü olması, ordunun “e-muhtıra” şeklinde tanımlanabilecek bir bildiri yayımlama yönünde refleks göstermesine yol açtı. 27 Nisan Bildirisi’nden sonra Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidarının 11. yılında 1 Ekim 2013’te dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından deklare edilen Demokratikleşme Paketi vasıtasıyla kamu personeli için başörtüsü yasağını kaldırdı. Bu şekilde bir zamanlar mağdur edilmiş, farklılıkları kabul edilmemiş tam tersine dayatmacı bir üslupla hedef alınmış kesimlerden birisi Türkiye bütününe entegre edilmiş oluyordu.
Türkiye’yi farklılıkların meydana getirdiği bir yap-boz takımı şeklinde tasavvur edişin Ak Parti’nin siyasal söylemine yansıyacak bir başka örnek, Çözüm Süreci’dir. Türkiye Cumhuriyeti, 1984’ten bu yana 30 yılı aşkın süredir doğusunda devam eden çatışmalar neticesinde 40.000 ile 100.000 arasında can kaybı verdi. Türkiye, terörle mücadelesinde bugüne kadar terörist gruplarla resmi diyaloğa girmemiş, sorunu sadece askeri bir problem olarak görmüştü. Ak Parti’nin Çözüm Süreci ile amaçladıkları: terör örgütünün silah bırakması ve şiddet eylemlerine son vermesi, Kürt sorununu sadece bir terör sorunu olarak görmeyerek sosyolojik açıdan da ele alınması, bu ele alınma doğrultusunda halkların kardeşliğinin pekiştirilmesi ve bu adımların Anayasa’da somut biçimde yer almasıydı. 16 Temmuz 2014’te Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun adıyla Resmî Gazete’de yayımlanarak resmiyet kazanan süreç, 28 Aralık 2012’de bir televizyon kanalında Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt meselesini nihayete erdirmek maksadıyla hükümetin İmralı’da hapis yatan Abdullah Öcalan ile görüşmeler içinde olduğunu açıklamasıyla kamuoyuna yansıdı. 28 Aralık’ın Uludere Katliamı’nın yıldönümü olması da arkada detaylıca planlanmış bir ajandanın varlığına işaret etmekteydi. 21 Mart 2013’te Öcalan’ın mektubu Nevruz kutlamalarında okundu, bu mektup terör örgütüne silahlarını bırakmaları ve barış çağrısıydı. Hükümetle yapılan pazarlıkların yerine getirilmesi kaydıyla ilerleyen günlerde terör örgütü ülke sınırlarından çekileceğini ve silahlarını bırakacağını açıkladı. 4 Nisan’da Akil İnsanlar Heyeti kuruldu, bu heyet Türkiye’ye mal olmuş yazar, akademisyen, sanatçılardan oluşmaktaydı ve amaçlanan şey Çözüm Süreci’ni halka anlatabilmek, aradaki köprüyü kurabilmekti. Ak Parti iktidarı, muhalefetin çok sert tepkilerine maruz kaldı, atılan bu adımların üniter devlet yapısına zarar verdiği noktasında eleştirildi. Erdoğan’ın “Tek parti faşizminin yürüttüğü ret, inkâr ve asimilasyon politikaları bölgede hiçbir zaman huzuru ve güvenliği sağlayamadı” demecinde kastettiği; Kürtlerin bir dönem ayrımcı muamelelere maruz bırakıldığı ve sorunun bizzat kaynağı olarak bu uygulamaları gördüğüdür. Bir başka deyişle, farklılıklarından ötürü özlerine müdahale edilmek istenen bir grup, Ak Parti iktidarında Türkiye’ye entegre edilmeye çalışılmış, Akil İnsanlar gibi heyetlerle de bu farklılıkların halka tanıtılması ve orta yol bulunması hedeflenmiştir. “Hep birlikte tüm çeşitliliğimizle Türkiye” vurgusu seçim şarkısında temel mesajı oluşturuyorken aynı zamanda partinin siyasi söyleminde de verilen örneklerle anlaşıldığı üzere bu mesaj işlenmiştir, dolayısıyla seçim şarkısı ile parti arasında siyasal söylem açısından derin bir paralellik mevcuttur.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçim şarkısı Bir Islık Da Sen Çal 2011 genel seçimlerinde seçmenle yakınlık kurmada propaganda aracı olarak kullanıldı. Bir Islık Da Sen Çal adlı şarkının incelenmesinde şarkının müzik türü bakımından sınıflandırılacak olursa net bir türe ait olmamakla birlikte içeriğinde mistisizm barındırdığı görülür. Vokal açısından bakılacak olursa, bariton ses karakterinde bir erkek şarkıcının yumuşak ses tonuyla seslendirdiğini görüyoruz. Enstrümanlar açısından, şarkı ıslık ile başlıyor, dinleyenlerde umut ve ferahlık hislerini çağrıştıracak tonda ıslık çalınıyor. Şarkının ilerleyen bölümlerinde ıslıklara tempo tutan alkışlar dahil oluyor, alkışların sesi daha çok çıktıkça bir sivil itaatsizlik – dayanışma izleri gözükmekte. Enstrümanlar ve ıslıklar açısından bakıldığında, halkın hep beraber tüm “kötü” gidişe bir dur dediği ortak bir tavır havası seziliyor. Sözlere geldiğimizde, “korkuyorlar, korkacaklar, korksunlar/ geliyoruz, geleceğiz, yakındır” dizelerinde hep gelecekteki iyi olacak günlerden bahsedilmekte, umut dolu yarınlar arzulanmaktadır. “Elimizin nasırdan balyozlarını/ başlarına vuracağız yakındır” dizelerinde ise “balyoz” kelime seçimine odaklanılması gerekmektedir. Zira, balyoz kelimesinin Balyoz/Ergenekon davalarına bir gönderme olduğunu düşünmek hiç de zorlama bir yorum olmayacaktır. Ayrıca “Din alı satmaya vermişler hızı” dizelerinde de yine iktidar hedef alınmış ve dini duygular kullanılarak vatandaşın aldatıldığı iddia edilmiştir. “Bölüşmüşler memleketin mallarını” ve “aç ölüyoruz tok yaşıyorlar bu neden” dizelerinde ise kamunun mallarının iktidar ve destekçileri tarafından parsellendiğini ve bunun ekonomideki olumsuz sonuçların sebebi olduğu iddiasındadır. Kısaca özetlemek istersek, CHP’nin seçim şarkısında geleceğin umudu olarak partiyi konumlandırdıklarını, yolsuzluk, din istismarı ve Balyoz davaları gibi meselelerin boy gösterdiğini görmekteyiz. CHP’nin siyasal söyleminin de bu noktalarla paralel gitmiş olacağını varsaymak gerçekten çok zorlanmadan elde edilen bir tahmin olacaktır.
Balyoz davası, orduda birtakım kliklerin Ak Parti hükümetine darbe planladıklarına dair iddialar üzerine bazı delillerin ele geçirilmesi başlatılmıştır. Özel yetkili savcılar, 22 Şubat 2010 günü 49 tane üst rütbeli ordu mensubunu gözaltına almıştır. Başlarda sadece ordudan gözaltılar yapılsa da sürecin devamında yazarlar, siyasetçiler, polisler de gözaltına alınanlar arasındaydı. Tüm bu gelişmelerden sonra balyoz davasının kumpas olduğuna dair birtakım çevreler görüşlerini bildirdiler, nitekim öyle olduğu da ortaya çıktı. 15 Temmuz 2008’de dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ergenekon davalarını kastederek “Ben bu davaların savcısıyım” çıkışı çok tartışılan polemiklerden birisi olmuştur. İşte tüm bu süreçte CHP, Balyoz Soruşturmalarının birer komplodan ve kumpastan ibaret olduğu, bu davanın öncülerinin bu ülkeye suç işledikleri, CHP’nin bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağı çizgisinde iktidarla çatışan bir diskuru benimsediler. Ayrıca, CHP seçim şarkısında yolsuzluklara dikkati çekmek isterken siyasal söyleminde de bu düsturdan vazgeçmemiştir, uyumlu bir politika izlemiştir. Örneğin CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, “AKP’nin içinde çok aklıselim insanlar var. Söylemesi ayıptır, gerek 17 Aralık’tan önce gerekse sonra AKP’li vekiller bize partiyle ilgili birçok yolsuzluk belgesi verdi. Vicdanların kanamaması mümkün değil. Enerji ihaleleri, TOKİ’deki usulsüzlükler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndaki usulsüzlükler. AKP içinde büyük rahatsızlıklar var” ifadelerini kullanmıştır. 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarında da CHP, iktidarı köşeye sıkıştırmak istemiş, yine partinin seçim şarkısında vurguladığı mesajı siyasal söyleminde de gayet etkili biçimde gündemde tutmaya çalışmıştır. Seçim şarkısında bir başka öne çıkan propaganda da iktidar partisinin din istismarı yaptığı yönündeydi. CHP’li Bulut, 10 Şubat 2019 tarihinde “dini siyasete alet etme” listesi hazırlayarak, oy uğruna dinin kullanılmasına göz yummanın Türkiye’ye kat be kat zararı olacaktır mealinde bir açıklama yaptı ve Ak Parti’yi Siyasi Partiler Yasası’na uygun siyaset yapmaya çağırdı. Yine CHP, Başbakan Erdoğan hakkında, Gezi Parkı protestolarıyla alakalı olarak “dini değerleri, kendi politikalarına uydurmaya çalışarak dini istismar ettiği” gerekçesiyle Meclis araştırması talep etti. Seçim şarkısındaki öne çıkan temaların CHP’nin pratik siyasi diskuruyla benzerliği açıkça gözlemlenebilir bir olgudur.
Bu noktada Milliyetçi Hareket Partisi’nin Ses Ver Türkiye adlı seçim şarkısını inceleyerek partinin siyasi söylemi ile şarkıda öne çıkarılan unsurların paralelliği hakkında analiz yapmakta fayda var. Öncelikle seçim şarkısı müzik türü açısından rap müzik kategorisine dahil edilebilir nitelikte olsa da içinde Mehter Marşından kesitler de yer almaktadır. Seslendiren açısından bakıldığında sadece tek erkek vokalin olduğunu fark ediyoruz. Enstrümanlar açısından bakıldığında ise sürekli gerilimi diri tutucu bir tonda müzik aletlerinin harmoni tutturduğu görülmektedir. Nakarata her denk gelindiğinde şarkının ritminin daha da hızlandığını anlamak mümkün gözükmekte. Bu açılardan bakıldığında seçim şarkısının gerilimi dinç tutan bir hava hissettirdiği fark edilmekte. Sözlere gelecek olursak; “Milleti sarmış bölünme korkusu, bozulmuş devletin sağlam dokusu, bölücü söylem ise ayrılık türküsü” dizelerinde gerilim ve tempo yüksek şekilde Çözüm Süreci hakkında birtakım kaygılar ve tespitler dile getirilmektedir. “Her yandan yükseliyor yolsuzluk kokusu” dizesinde ve onu takip eden dizelerde ise hükümet hakkındaki yolsuzluk iddialarından bahsedilmekte. Nakaratta ise güçlü bir tonda “Dur de, haydi Türkiye dur de!” dizesi seslendirilirken arkadan Mehter Marşı’nın duyulduğunu fark ediyoruz. Gidişatın durdurulması için hedef kitle adeta mobilize hale getirilmek isteniyor gibi. Ayrıca seçim şarkısının o döneme ait ekonomik sorunlardan kurtulmanın ancak MHP iktidarı ile mümkün olacağını dile getiren dizeleri mevcut: “Yediden yetmişe herkesin partisi, işsizin yoksulun bereket kapısı, iktidara yürüyor Milliyetçi Hareket Hareket Partisi!”. Sonuç olarak, MHP seçim şarkısında iktidarı yolsuzlukla ve devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı hareket etmekle suçluyor; bu sorunlardan kurtuluş yolunun yegâne adresinin de kendileri olduğunu belirtiyor.
MHP iktidarın Çözüm Süreci girişimini son derece tehlikeli, iktidarı devletin üniter yapısını dinamitleyici, milleti bölünme kaygısına iten hareketlerin müsebbibi olarak görmektedir. Hatta 10 Eylül 2015’te MHP Çözüm Süreci’ni, şehitlerin sorumlusu olarak bu süreçte aktif rol alan unsurları- başta başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere- yargıya taşımıştı. 2 Nisan 2013’te ise Devlet Bahçeli, “AKP hükümeti Türk devletinin her niteliğini sarsmaya ve yerinden oynatmaya yüzsüzce, edepsizce cüret etmiştir. Artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Türk milleti, toptan imha olacağı kıyamet gününe adım adım götürülmektedir. Başbakan Erdoğan ile terörist Öcalan, aynı kundakta pışpışlanan kanlı ve bölücü felaket elçileri haline gelmişlerdir” şeklinde fikirlerini belirtmişti. Ayrıca “Erdoğan’a önerim sen de sınır dışına çekil yerine Öcalan’ı bırak” şeklinde çok sert yüklenmişti. Yolsuzluklar hakkında ise MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli, ülkede yolsuzluk ve usulsüzlüklerin çok yaygınlaştığını iddia ederek kapatılmaya çalışılan her yolsuzluğun altından AKP’nin çıktığını söylemişti. Bahçeli, “Onun için önümüzdeki seçimlerde Cenabı Allah, MHP’ye iktidar nasip ederse, bu yolsuzluğun hesabını başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan sormazsam namerdim” demişti. Seçim şarkısında öne çıkan temaların hepsine siyasal diskurunda da değinen MHP, liderinin sert üslubu ile seçim şarkısındaki sert gerilimi yüksek arka plan enstrüman harmonisini bir arada aynı paralellikte yürüttüğü örnekler sergilemiştir. Bahçeli’nin bu keskin ve kavgacı dili seçim şarkısındaki yüksek gerilim ile çok yüksek oranda örtüşmektedir.
Özetlemek gerekirse, siyasal partiler seçim kampanyalarındaki propagandalarını yansıtabilecekleri araçlardan olan seçim şarkılarında bahsettikleri ana temaları; siyasal diskurlarında da sürdürmüşler, icraatlarında da bu temalar üzerinde durmuşlardır.
Şamilhan ARAT
Siyaset Bilimi Staj Programı
Kaynakça
Avcı, K. (2015). Siyasal partilerin seçim kampanyaları faaliyetlerine karşı seçmenin ilgi düzeyleri: 2015 genel seçimleri örneği, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 3(2), 10.
Aydemir, A. (2021). Siyasal kampanya aracı olarak seçim müzikleri: 2017 referandum örneği. Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, 11(3), 1298-1315.
Bakır Z. N., Adalı Aydın G., Birol, M. (2018). 2017 anayasa değişikliği halk oylaması çerçevesinde Adalet ve Kalkınma Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi referandum şarkıları üzerine bir söylem analizi, Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 6(1), s. 398-428.
Bektaş, A. (2002). Siyasal propaganda. Bağlam Yayıncılık.
Grunig, J. E., Repper, F. C. (2005). Stratejik yönetim, kamular ve gündemler, (Editör), Grunig, J.E. Halkla ilişkiler yönetiminde mükemmellik, (çev: Elif Özsayar). Rota yayınları.
Hallahan, K. (2000). Enhancing motivation, ability and opportunity to process public relations messages. Public Relations Review, 26(4), 463 480.
İmik, Ü., Ünal, A. (2019). Seçim kampanyalarında kullanılan seçim müziklerin analizine yönelik bir araştırma, İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 8(2), 571-581.
Kaygısız, M. (2004). Müzik Tarihi. Kaynak Yayınları.
Kızılkaya, R. (2021). Türk siyasal hayatında bir ikna aracı: Seçim müzikleri (1965-1995), Anasay Dergisi, 5(16), 151-176.
Lull, J. (2000) Popüler müzik ve iletişim. (Çev. İblağ, T.). Çiviyazıları Yayınları.
Perlovsky, L. (2010). Music, cognitive function, origin, and evolution of musical emotions. Physics of Life Reviews, 7(1), 2-27.
Schoening, B., Kasper, E. (2011). Don’t stop thinking about the music: the politics of songs and musicians in presidential campaigns. (1st edition). Lexington Books.
Tanyıldızı, N. (2012). Siyasal iletişimde müzik kullanımı: 2011 genel seçim şarkılarının seçmene etkisi, Selçuk İletişim Dergisi, 7(2), 97-110.
Yavuz, C., Sezer, S. (2018). Siyasi partilerin 2015 seçim çalışmalarında kullandığı propaganda müziklerinin seçmenlerin tercihini yönlendirmede rolü. Ordu Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, 8(1), 29-34.
İnternet Kaynakları
Ak Parti. (2018). “Gönül belediyeciliği vatandaşa dokunabilmektir”. Erişim Adresi: https://www.akparti.org.tr/haberler/gonul-belediyeciligi-vatandasa-dokunabilmektir/ (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Akşam TV. (2015). Haydi Bir Daha – AK Parti Seçim Şarkısı 2011. [Video]. Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=W4inFsPbZuc
Aljazeera Türk. (2013). Türkiye’de başörtüsü yasağı: Nasıl başladı, nasıl çözüldü? Erişim Adresi: http://www.aljazeera.com.tr/dosya/turkiyede-basortusu-yasagi-nasil-basladi-nasil-cozuldu (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Amerikanın Sesi. (2013). Çözüm Sürecinde AKP-MHP Gerilimi Artıyor. Erişim Adresi: https://www.amerikaninsesi.com/a/cozum-surecinde-akp-ve-mhp-arasinda-gerilim-artiyor/1633471.html (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Bulovalı, A. H. (2020). Türk musikisinin dehası: İsmail Dede Efendi. Anadolu Ajansı. Erişim Adresi: https://www.aa.com.tr/tr/kultur-sanat/turk-musikisinin-dehasi-ismail-dede-efendi/2058730 (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
CHP Samsun Gençlik Örgütü. (2014). Onur Akın – Bir Islıkta Sen Çal (CHP 2014 Seçim Şarkısı). [Video]. Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=Pr_LT_JjqGY&t=91s
CNN Türk. (2019). Erdoğan: Belediyecilikte AK Parti belediyeciliği bir devrimdir. Erişim Adresi: https://www.cnnturk.com/yerel-haberler/istanbul/erdogan-belediyecilikte-ak-parti-belediyeciligi-bir-devrimdir-967639 (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Cumhuriyet. (2008). Ergenekon davasına tepkiler. Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ergenekon-davasina-tepkiler-17068 (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Cumhuriyet. (2014). AKP’li bazı vekiller CHP’ye yolsuzluk belgelerini göndermiş. Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/akpli-bazi-vekiller-chpye-yolsuzluk-belgelerini-gondermis-132063 (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Cumhuriyet. (2015). MHP, ‘çözüm süreci’ni yargıya taşıdı. Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/mhp-cozum-surecini-yargiya-tasidi-365727 (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Cumhuriyet. (2019). CHP’den Ergenekon tepkisi: Tarihe böyle geçtiler. Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/chpden-ergenekon-tepkisi-tarihe-boyle-gectiler-1465351 (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Karataş, G. (2011). MHP Rap Seçim Şarkısı – Ses ver Türkiye 2011. [Video]. Dailymotion. https://www.dailymotion.com/video/xhkpwp
Lıcalı, M. (2019). ‘Dini siyasete alet etme’ listesi hazırladı. Cumhuriyet. Erişim Adresi: https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dini-siyasete-alet-etme-listesi-hazirladi-1241317 (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
NTV. (2013). CHP: Gezi protestolarında dini istismar etti. Erişim Adresi: https://www.ntv.com.tr/turkiye/chp-gezi-protestolarinda-dini-istismar-etti,xFpBsbuLNEeUIQJmwUiIcw (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Wikipedia. (t.y.). Çözüm Süreci. Erişim Adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87%C3%B6z%C3%BCm_S%C3%BCreci (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).
Yalçın, S. (2015). Seçim Şarkıları Tarihi. Sözcü. Erişim Adresi: https://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/soner-yalcin/secim-sarkilari-tarihi-827991/ (Erişim Tarihi: Ekim, 2021).